Ne oluyor?
1161 Okunma, 1 Yorum
Ahmet Taşgetiren - Bugün
Süleyman Karagülle

10/02/2015

Ahmet Taşgetiren 10 Şubatta yazdığı ‘Ne oluyor?’ başlığı altında Hakan Fidan olayını,  başkanlık sistemini, Davutoğlu, Erdoğan yetkilerini ve güçlü muhalefeti ele alıyor, bu hususta sorular soruyor.

 

Yorum:

Hakan Fidan’ın İstifası

Viyana’yı Kuşatan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa idam edildi. Suçu ne idi? Başarısızlık. Oysa başarısızlığın kaynağı Müslüman bir beylik olan Karahanlıların Osmanlı ordusunu arkadan hançerlemesiydi. Kara Mustafa Paşa’nın yapacağı bir şey yoktu. Bununla beraber savaşın kuralı var. Ya zafer, ya ölüm. Mağlubiyet yoktur. Ordu Viyana’da ölmeli idi ama mağlup olarak dönmemeliydi.

 

Hakan Fidan birden gereksiz büyütülmüş biridir. Batılılar, yaşlanmış PKK’yı gençleştirmek için yaşlı PKK’lıları Öcalan gibi Türkiye’ye teslim edip onların hayatlarını güvence altına almak istiyorlardı. Oslo’da bu işi Hakan Fidan’a yaptırdılar.

 

Böylece hiçbir başarısı olmayan birini büyüttüler. Hain değilse başarısız ve beceriksiz olduğu 17 Aralık ve telefon dinlemelerinde kesinlik kazanan bir kimsenin, hala orda bulunmaz Hint kumaşı olarak bulundurulmasını izah etmek çok zordur.

 

Kimi arkadaşlarım şöyle açıkladılar. Gazetelerin yorumlarına göre Hakan Fidan MİT Müsteşarlığından ayrılırken MİT’in önemli dosyalarını da alıp götürdü. Onu şantaj olarak kullanıyor, Davutoğlu onun için istifasına izin verdi. Bundan sonra milletvekili olmak için de kullanacak, daha sonra bakan olmak için kullanacak, daha sonra başbakan olmak için kullanacak, daha sonra da cumhurbaşkanı olmak için kullanacak. Hayal bu ya kur kurabildiğin kadar.

 

Gerçek şu ki Hakan Fidan’ın MİT Müsteşarlığından ayrılması, ülkemiz için hayırlı olmuştur. AK Parti’ye tavsiye ederim, şantajından kimse korkmasın. Onu milletvekili olmasın. AK Parti de ne çalışma yapmış ki onu milletvekili yapsın.  Onu oraya gelmesi için 7 düvel savaş veren kimseyi de dinlemeyerek ayrılmıştır. Bir görevinin şantajından korkan devlet, devlet değildir. Hakan Fidan çok iyi bir insan olabilir. O zaman memlekete zarar vermemesi için adaylığını koymamalı, bir kenara çekilerek suların çekilmesini beklemeli. Ondan sonra yapacağı hizmet varsa o zaman yapmalı. Şimdi görev alması kendisinin kötülüğünden değil, olayların gelişinden dolayı ülke için zararlıdır.

 

Başkanlık sistemine gelinirse, sorunlar Kuran’a göre çözülmelidir. Başkan bugünkü anayasamızda olduğu gibi zaten yetkilidir. Cumhurbaşkanı vatana ihanet dışında hiçbir konuda sorumlu değildir.  Kanunlar bile o imzalamadıkça geçerli değildir.  Etkili olmak için kanunların size yetki vermesi yeterli değildir. Hatta gerekli bile değildir. Ben Milli Görüş partilerinden 1973’te istifa ettim ve bir daha üye olmadım ama Erbakan Adil Düzen’i bizimle hazırladı. Böylece dünyada etkili oldu. Sayın Erdoğan etkili bir başkan olmak istiyorsa, yanına kendisini destekleyen ama hakkı söylemekten de asla geri durmayan bir ilim heyetini almalı, onlarla istişare etmeli. Onların söylediklerinden aklına yatanları korkmadan, uygulamalıdır.

Davutoğlu AK Parti’ye partideki gruplaşmayı dengelemek için getirilmiştir. AK Parti yönetim kadrosunu yakından tanıyorum. Bunlardan hiçbiri ben olayım heveslisi kimseler değildir. Hepsi İslamiyet’e ve millete hizmet edeyim diye çırpınan insanlardır. Dolayısıyla bu kadro dağılmadıkça AK Parti’de sorun çıkmaz. Sorun seçimlerden sonra çıkabilir. AK Parti’nin etkin kadrosu, devre dışı olacaktır. Yerine gelenler bunların etkisini kırmak için cephe alabilirler, hatta almak zorundadırlar. Bunlar devre dışı edilir ama sonra aralarında anlaşamazlar ve devre sonunda AK Parti parçalanmış olabilir. Erdoğan’ın seçilmesi de sona erer. AK Parti’ye tavsiyem, sen kimsin ki tavsiye ediyorsun diyebilirsiniz ama benim Kuran’dan anladıklarımla yapacağım tavsiyem üç dönemlik safsatadan vazgeçsinler, aynı yönetici kadro iktidarda kalsın.

 

 

Süleyman Karagülle


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
18.02.2015
07:14

HAKAN FİDAN

Yazan: Mesud Akgül

Eski MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın milletvekili adaylığı için görevinden istifa etmesi siyaset ve medya dünyasının bir numaralı gündemi olmaya devam edince bizde konunun cazibesine kapılıp üst üste 3. Kez yazmaya karar verdik! Fidan’ın siyasete adım atmasıyla ilgili yandaş ve İsrailci medya kesimlerinin sergiledikleri yaklaşım tarzı ve bakış açısı her zaman olduğu gibi gerçeklerden ziyade illüzyondan ibaret! İki tarafta da büyük bir şaşkınlık, korku, endişe, çekince ve belirsizlik var! Hakan Fidan konusu iki taraf açısından da son derece hassas olduğu için fotoğraf fulü olunca kimse rengini, tarafını belirgin bir şekilde ortaya koymak niyetinde değil. Yandaş medya deyim yerindeyse tam manasıyla abandone olmuş durumda! Bunun sebebi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Fidan’ın istifa edip milletvekili adaylığına karşı ortaya koyduğu dozajı yüksek tepki! AKP Meclis Grubu ile yandaş medya mensupları, Hakan Fidan’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a rağmen görevinden ayrılabileceğine ihtimal vermedikleri için ilk anda herkes tavrını Fidan’dan yana belirledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Sır küpüm” dediği Fidan’ın Erdoğan’a rağmen görevinden istifa edebileceğini öngörmek mümkün değildi. Fidan’ın istifa ettiğine dair haberler medyada yer aldıktan sonra konuyla ilgili olumsuz beyanlarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem yandaş hem de karanlık mahfillere tam manasıyla büyük bir şok yaşattı! Adaylık müracaatı kesinleştikten sonra ilk anda destek açıklamaları yapan AKP Milletvekilleri ile yandaş gazeteciler, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın olumsuz ifadelerinden sonra geri vitese takmak zorunda kaldılar. An itibariyle başta AKP üst düzey idarecileri olmak üzere ne milletvekilleri arasında ne yandaş yazarların içinde rengini belli eden kimse yok! İsrail uşağı kesimlerin durumu yandaş çevrelerden çok daha vahim! ABD ve İngiltere merkezli uluslararası Siyonist medyanın Hakan Fidan aleyhine yaptıkları yayınlara en büyük desteği veren Sabetayist medya siyasi konjonktür gereği şimdi destek vermek zorunda kalınca dibe vurmuş imajından yine çok şey kaybetmekle karşı karşıya kaldı. Musevi baronların sahibi olduğu küresel medya organlarının geçmişte Hakan Fidan'ı hedef tahtasına oturtmalarının iki ana sebebi vardı. Birincisi, ülke kamuoyunda zirveye çıkmış olan İsrail ve ABD düşmanlığını Hakan Fidan lehine kanalize etmek! Şöyle ki, ABD ya da İngiliz medyasının suçlamaları sebebiyle ülkemizde Hakan Fidan’dan nefret edecek insan sayısı oldukça az. ABD Yahudi medyası tarafından düşman ilan edilen Fidan’a toplumun büyük bir sempati duyacağı ve yapılan kara propagandalardan etkilenmeyeceği aksine kamuoyunda itibarının zirve yapacağı gerçeğini Siyonist akıl düşünemiyor olamaz! İkinci sebebi ise Fidan’ın derinden ve köklü bir şekilde yürüttüğü İsrail ve Haçlı Batı işbirliğini kamufle etmek! Hakan Fidan’ı parlatmaya yönelik yıllardır süregelen bu Siyonist algı operasyonu Fidan’ın siyasete girmek için görevinden ayrılmasıyla beraber bütün çıplaklığıyla ortaya çıktı. Daha düne kadar milli bir duruş sergilediği iddiasıyla Musevi haber ajanslarının Fidan aleyhine yayınlarını manşet yapan içimizdeki batı işbirlikçisi medya gladyatörleri şimdi milletvekili aday adayı olan Fidan’a övgüler dizmekle, O’nu göklere çıkarmakla meşguller! Yıllarca Hakan Fidan’ı İran işbirlikçisi olmakla suçlayan derin güç odaklarının daha milletvekili olup olmayacağı belli değilken O’nu geleceğin başbakanı olarak ilan etmeleri ve bu konuda yoğun bir algı operasyonu yürütüyor olmaları çok ilginç! Peki, olması gereken neydi? Geçmişte çok defa yazılıp söylendiği gibi madem Hakan Fidan, İsrail’in baş düşmanı olan İran devleti ile işbirliği yapan bir hain! Öyleyse, İsrail düşmanı İran dostu ilan edilen Hakan Fidan’ın adaylığını onaylamayan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a İsrailciler niçin ateş püskürüyor? Hakan Fidan’a düşmanlık eden Masonik medya unsurlarının şimdilerde Fidan’ın milletvekilliği adaylığına en coşkulu şekilde destek veren kesim olmuş olması yalnızca kötü bir rastlantı mı? Siyonist üst aklın güdümündeki şer mahfillerin Hakan Fidan konusunda yaşadıkları travmanın en büyük nedenlerinden biriside milli üstün siyasi aklın Fidan’la ilgili gerçek niyetinin ne olduğunu idrak edemiyor olmalarıdır! Hakan Fidan’ın aday yapılacağından emin olsalar buna göre bir strateji izleyecekler! Eğer aday yapılması söz konusu değilse bu sefer farklı bir plan kurgulayacaklar! Milli derin devlet, içimizdeki Tapınakçı uzantılarına Fidan konusunda rengini belli etmediği için şer mahfillerin kalıcı ve belirgin bir strateji izlemeleri olasılığı ortadan kalkıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tutum ve tavrına bakılırsa Hakan Fidan’ın adaylığı tehlike altında! Başbakan Davutoğlu ise bu konuda ikircikli bir politik söylem dillendiriyor! Başbakan Davutoğlu’nun değerlendirmelerine bakıldığında Fidan aday yapılacak da denilebilir, hayır aday yapılmayacak da denilebilir! Kısacası milli derin devlet, Hakan Fidan’ın adaylığı konusunda ha-vet diyor! Yani hem hayır hem evet! Milli güç odağının kurguladığı bir bilinmezlik ve karanlık durum söz konusu olduğu için yandaş medya ile batıcı medya kesimleri şu anda Fidan’ın adaylığı konusunda tarafsız görünmeye ve gelişmeleri izlemekle yetiniyorlar. Ancak malum medya unsurlarının Hakan Fidan’ın adaylığından yana oldukları her hallerinden sırıtıyor! Tapınakçı medyanın Fidan’ın siyasete girmesiyle alakalı yaptığı yayınların iki temel dayanağı var! Birincisi, geçmişte İran işbirlikçisi İsrail düşmanı şeklinde kamuoyuna lanse ettikleri Fidan’ı şimdi yıkayıp yağlamanın, allayıp pullamanın, şişirmenin, boya badana yapmanın, cilalamanın derdindeler! Zaman, Hakan Fidan’ın ne kadar nitelikli, başarılı, kabiliyetli, birikimli, donanımlı biri olduğunu sürü psikolojisi ile her daim yönlendirilmeye, aldatılmaya, fikir iğfaline uğramaya alıştırılmış topluma anlatma zamanı! Batı işbirlikçileri böylelikle Hakan Fidan ile ilgili AKP teşkilatında ve toplumda adaylığının gerekliliği noktasında bir ortak beklenti ve kamuoyu baskısı oluşturup milli derin devleti adaylığını reddetmek gibi bir seçenekten mahrum bırakma çabası içindeler. İkinci temel dayanakları ise Fidan’ın adaylığına yönelik yapılan tartışmalar üzerinden AKP içinde adeta bir bölünme, parçalanma, gruplaşma, parti içi iktidar kavgası yaşanıyormuş gibi bir algıyı oluşturmaya yönelik ciddi gayretleridir. Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu arasında Fidan’ın istifasıyla ilgili adeta gizli bir savaş varmış gibi bir izlenim yaratmak için şer mihrakların özel bir çaba sarf ettikleri aşikâr! Kendilerince şunu düşünüyor olabilirler! Hakan Fidan eğer milletvekili adayı gösterilirse zaten sorun yok! Diyelim aday gösterilmedi böylece hem MİT’ten hem de siyasetten oldu ve harcandı! Hakan Fidan tartışmaları üzerinden yürütülen yoğun kara propagandalar sayesinde AKP üst yönetimi ile Cumhurbaşkanlığı Sarayı kadroları arasındaki işbirliğine ne kadar çok zarar verebilirsek, birlik ve beraberliklerini, karşılıklı güvenlerini zedeleyip büyük ya da küçük fark etmez eğer iktidarın surunda bir gedik açabilirsek buda bizim için kar sayılır! Oysa Hakan Fidan’ı İsrail için vazgeçilmez kılan tek şey, MİT Müsteşarı olarak AKP iktidarı ile PKK ve siyasi uzantısı arasında süregelen Çözüm Sürecinde üstlendiği misyondu! Çözüm sürecini baltalamak ve akamete uğratmak için Hakan Fidan döneminde MİT’teki MOSSAD’a angaje kadroların öncülük ettiği Roboski katliamı, Paris’te PKK’lı üst düzey kadın yöneticilerin öldürülmesi, Oslo görüşmelerinin basına sızdırılması gibi eylemler gerçekleştirilmiş ancak istenilen neticeye bir türlü ulaşılamamıştı! Milli derin devletin, Hakan Fidan’ı Çözüm Sürecinde üstlendiği arabuluculuk görevinden el çektirdiği, İmralı ile devlet arasındaki elçilik vazifesini Kamu Güvenliği Teşkilatına devrettiğine dair bilgiler medyada genişçe yer aldı. Çözüm Sürecinde üstlendiği misyondan el çektirilmiş bir Hakan Fidan’ın İsrail açısından önemi kalmadığı için istifasında sakınca görülmemiş olmalı! Hakan Fidan’ın siyasette yapabilecekleri son derece sınırlı! Yukarıda ifade etmeye çalıştığımız Siyonist medyanın Hakan Fidan lehine yürüttüğü algı operasyonlarına karşı elbette milli derin devletin eli armut toplamıyor! Milli üstün siyasi akıl, Hakan Fidan’ın adaylığı bahanesiyle kirli mihrakların iktidar aleyhine ama Fidan lehine yürüttükleri psikolojik harp saldırılarına karşı iki önemli adım attı! Twitter fenomeni Fuat avni kendi hesabından (@fuatavni_f) yine gündemi sarsacak mesajlar yazdı. PKK'nın polis ve askerin ortaklaşa düzenlediği operasyonlarla bir dönem bitme noktasına geldiğini hatırlatan Fuat avni, TSK'nın Murat Karayılan'ın Kandil'deki yerini tespit ettiğini ancak istihbarat teşkilatı eliyle bu gelişmeden Karayılan'ın haberdar edildiğini öne sürdü. “Askerin yerini tespit ettiği” mesajını alan Karayılan'ın bölgeyi terk ettiği ve İran topraklarındaki kamplara gittiğini iddia eden Fuatavni hesabı, istihbaratçıların İran devrim muhafızları Generali Seyed Ali Akbar Mir Vakiliyi arayıp burada yakalanan Karayılan'ı serbest bıraktırdığını iddia etti. O günlerde Anadolu Ajansı kaynaklı 'Karayılan yakalandı' haberinin de çıktığını, sonradan bu haberin geri çekildiğini anlattı. Fuatavni bu olaya ilişkin bütün kayıtların elinde olduğunu da iddialarına eklerken zamanı gelince bu kayıtların ortaya döküleceğini savundu. Milli derin devletin attığı ikinci adım ise 30 Mart yerel seçimler öncesi Dışişleri Bakanlığı'nda düzenlenen toplantıya ilişkin internete sızan ses kaydıyla ilgili yapılan soruşturmada hazırlanan raporla ilgili çarpıcı detayların medyaya servis etmesiydi! Dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, eski MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ve Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in katılımıyla 13 Mart 2014’te düzenlenen toplantıyla ilgili ses kayıtlarının sosyal medyaya düşmesiyle ilgili yürütülen soruşturmada görevlendirilen uzman MİT personelinin hazırladığı raporda olayın gerçekleşme şekli şöyle tarif ediliyor: “Dinleme salona giren biri tarafından kaydedildi!” Katılımcıların kim oldukları belli olduğuna göre sizce fail kim? Kısacası milli derin devletin kozmik odasında, MİT’in patronu olduğu dönemde Hakan Fidan’ın sorumluluğunda gerçekleşen tüm ihanetlerin bilgisi, belgesi, ses kaydı mevcut! Milli derin devlet tarafından kapana kısılmış, geçmişi istihbarat fiyaskolarıyla dolu bir Hakan Fidan, iddia edildiği gibi milletvekili yapılıp bakanlar kurulunda hangi koltuğu işgal ederse etsin İsrail’e verebilecekleri son derece dar kapsamlı ve sınırlı olacaktır! 50 yıldır İsrail’in desteği ve himayesiyle devlette çok büyük makamları işgal etmiş işbirlikçi kadroları koltuğa alıştırmayı başaran milli üstün siyasi akıl için siyasette acemi çaylak olan Hakan Fidan’ı koltuğa alıştırmak çocuk oyuncağı! Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İfade Ettiği “Hakan Fidan’a Vaatte Bulunan Güç Odağı Kim?” sorusunun cevabına gelince! Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın adaylığına sert tepki göstermesi dikkate alındığında Fidan’a vaatte bulunanın AKP iktidarı olamayacağına göre o takdirde iktidar karşıtı bir derin mahfil tarafından istifa ettirildiği geçeği gün gibi ortada! Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu’nun kıyasıya bir ölüm kalım mücadelesi verdikleri küresel güç kim? Dünya Siyonizm’i, İsrail ve hinterlandı Haçlı Batı! Hakan Fidan’a vaatte bulunanların kimler olduğu sorusunun cevabı sanırım net olarak anlaşılmıştır! Son olarak okuyucularımıza küçük bir hatırlatmada bulunmak istiyorum! 14.02.2015'te Ertuğrul Özkök’ün yazdığı “Fidan şundan istifa etmiş olabilir mi” başlıklı köşe yazısını okumalarında fayda var!





Sayı: 296 | Tarih: 15.02.2015
Ahmet Hakan
Gericilik' üzerine tezler
İlericilik
1354 Okunma
1 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Ahmet Taşgetiren
Ne oluyor?
Hakan Fidan’ın İstifası
1161 Okunma
1 Yorum
Süleyman Karagülle
Can Dündar
Umut Var
Afaktaki Umut
1121 Okunma
Vahap Alma
Yusuf Kaplan
Osmalı yaşasaydı,dünya böyle olmazdı!
Bize Osmalı ruhu değil Kur'an ruhu gerek!
1114 Okunma
Ali Bülent Dilek
Ali Bulaç
Dinlerin Engelleri
Dinlerden Barış Mı Çatışma mı Çıkar?
1106 Okunma
Zafer Kafkas
Mehmet Barlas
Kazanmak ve yenilmek vücut salgılarına da yansıyor
Kul olmak ve bunu bilmek
1013 Okunma
Tayibet Erzen