10/02/2015
Ahmet Taşgetiren 10 Şubatta yazdığı ‘Ne oluyor?’ başlığı altında Hakan Fidan olayını, başkanlık sistemini, Davutoğlu, Erdoğan yetkilerini ve güçlü muhalefeti ele alıyor, bu hususta sorular soruyor.
Yorum:
Hakan Fidan’ın İstifası
Viyana’yı Kuşatan Merzifonlu Kara Mustafa Paşa idam edildi. Suçu ne idi? Başarısızlık. Oysa başarısızlığın kaynağı Müslüman bir beylik olan Karahanlıların Osmanlı ordusunu arkadan hançerlemesiydi. Kara Mustafa Paşa’nın yapacağı bir şey yoktu. Bununla beraber savaşın kuralı var. Ya zafer, ya ölüm. Mağlubiyet yoktur. Ordu Viyana’da ölmeli idi ama mağlup olarak dönmemeliydi.
Hakan Fidan birden gereksiz büyütülmüş biridir. Batılılar, yaşlanmış PKK’yı gençleştirmek için yaşlı PKK’lıları Öcalan gibi Türkiye’ye teslim edip onların hayatlarını güvence altına almak istiyorlardı. Oslo’da bu işi Hakan Fidan’a yaptırdılar.
Böylece hiçbir başarısı olmayan birini büyüttüler. Hain değilse başarısız ve beceriksiz olduğu 17 Aralık ve telefon dinlemelerinde kesinlik kazanan bir kimsenin, hala orda bulunmaz Hint kumaşı olarak bulundurulmasını izah etmek çok zordur.
Kimi arkadaşlarım şöyle açıkladılar. Gazetelerin yorumlarına göre Hakan Fidan MİT Müsteşarlığından ayrılırken MİT’in önemli dosyalarını da alıp götürdü. Onu şantaj olarak kullanıyor, Davutoğlu onun için istifasına izin verdi. Bundan sonra milletvekili olmak için de kullanacak, daha sonra bakan olmak için kullanacak, daha sonra başbakan olmak için kullanacak, daha sonra da cumhurbaşkanı olmak için kullanacak. Hayal bu ya kur kurabildiğin kadar.
Gerçek şu ki Hakan Fidan’ın MİT Müsteşarlığından ayrılması, ülkemiz için hayırlı olmuştur. AK Parti’ye tavsiye ederim, şantajından kimse korkmasın. Onu milletvekili olmasın. AK Parti de ne çalışma yapmış ki onu milletvekili yapsın. Onu oraya gelmesi için 7 düvel savaş veren kimseyi de dinlemeyerek ayrılmıştır. Bir görevinin şantajından korkan devlet, devlet değildir. Hakan Fidan çok iyi bir insan olabilir. O zaman memlekete zarar vermemesi için adaylığını koymamalı, bir kenara çekilerek suların çekilmesini beklemeli. Ondan sonra yapacağı hizmet varsa o zaman yapmalı. Şimdi görev alması kendisinin kötülüğünden değil, olayların gelişinden dolayı ülke için zararlıdır.
Başkanlık sistemine gelinirse, sorunlar Kuran’a göre çözülmelidir. Başkan bugünkü anayasamızda olduğu gibi zaten yetkilidir. Cumhurbaşkanı vatana ihanet dışında hiçbir konuda sorumlu değildir. Kanunlar bile o imzalamadıkça geçerli değildir. Etkili olmak için kanunların size yetki vermesi yeterli değildir. Hatta gerekli bile değildir. Ben Milli Görüş partilerinden 1973’te istifa ettim ve bir daha üye olmadım ama Erbakan Adil Düzen’i bizimle hazırladı. Böylece dünyada etkili oldu. Sayın Erdoğan etkili bir başkan olmak istiyorsa, yanına kendisini destekleyen ama hakkı söylemekten de asla geri durmayan bir ilim heyetini almalı, onlarla istişare etmeli. Onların söylediklerinden aklına yatanları korkmadan, uygulamalıdır.
Davutoğlu AK Parti’ye partideki gruplaşmayı dengelemek için getirilmiştir. AK Parti yönetim kadrosunu yakından tanıyorum. Bunlardan hiçbiri ben olayım heveslisi kimseler değildir. Hepsi İslamiyet’e ve millete hizmet edeyim diye çırpınan insanlardır. Dolayısıyla bu kadro dağılmadıkça AK Parti’de sorun çıkmaz. Sorun seçimlerden sonra çıkabilir. AK Parti’nin etkin kadrosu, devre dışı olacaktır. Yerine gelenler bunların etkisini kırmak için cephe alabilirler, hatta almak zorundadırlar. Bunlar devre dışı edilir ama sonra aralarında anlaşamazlar ve devre sonunda AK Parti parçalanmış olabilir. Erdoğan’ın seçilmesi de sona erer. AK Parti’ye tavsiyem, sen kimsin ki tavsiye ediyorsun diyebilirsiniz ama benim Kuran’dan anladıklarımla yapacağım tavsiyem üç dönemlik safsatadan vazgeçsinler, aynı yönetici kadro iktidarda kalsın.