20.12.2014
Fethullah Gülen için yakalama kararı çıkmış. Bu karar çıkmadan iki gün önce Başbakan Davutoğlu'nun söylediklerini hatırlayalım... "- Fethullah Gülen'le ilgili de soruşturma neyi gerektiriyorsa, mutlaka yargı onun gereğini yapacak. Bizim buradan şu veya bu yorumda bulunmamız doğru değil. Ancak yargı süreci içinde bir talep söz konusu olursa Kırmızı Bülten ve diğerleri, herhangi bir suç söz konusu olduğunda hangi işlem yapılıyor ise, hiçbir ayrım gözetmeden eşit durumdaki bir vatandaşa ne uygulama yapılırsa o yapılır. Bu konuda da kararlılığımız kesindir."
Ah keşke Tayyip Erdoğan Başbakan olarak 2012 Haziranında "Gurbet aynı zamanda garipliktir... Biz garipliğe tahammül edemeyiz. Artık bu hasret" bitsin çağrısı yaptığı zaman, Gülen geri dönseydi Türkiye'ye... Bütün bu olanlar yaşanmasaydı. Ama demek ki geri dönüşü mümkün olmayan nokta geçildi. Demek ki bundan sonra Gülen için "Kırmızı Bülten" de gündeme gelebilir...
Tamamı için http://www.sabah.com.tr/yazarlar/barlas/2014/12/20/keske-hasret-bitsin-cagrisina-olumlu-cevap-verseydi
Yorum:
İki başlı dev ve nihai çöküş
Tayyip Erdoğan Gülen’e 2012’de eve dönüş çağrısı yaptığında ortalıkta hakim görüş şuydu: rızası dışında gurbet ellerde vatan hasreti çeken biri var, Allah dostu olan, hak yolda ömrünü vakfeden bu biri devlet büyükleri ‘buyur’ derse gelebilecek, hasretlik bitecekti.
Ama ne oldu?
Umulmadık bir cevap geldi, Gülen dönemeyeceğini ve bu yolla hiçbir siyasi partiyi desteklemeyeceğini dile getirdi ve karşılıklı dostluk(!) devam etti. Bu nasıl köklü bir dostluksa yıllarca ittifakla sürdü bir anda ellerinde patladı.
Gülen, rızası veya her ne kuruyorsa kafasında onun tezgahıyla dönmeliydi. Siyasi bir partinin desteğini de alamazdı çünkü Gülen Cemaati siyasiler üstü bir cemaatti. Yıllardır destek aldığı merciler varken niye siyasi partilere sığınsındı ki.
Dediğim gibi, onların siyasetle işi olmazdı, onlarda varsa yoksa Allah, risale ve hizmet aşkıydı. Bakmayın şimdi adliye önlerinde pankartlarla eylemler yaptıklarına, basın toplantılarında muhalif siyasilerden destek aldıklarına ve en nihayetinde gazete ve televizyonlarında hükümet aleyhtarı yayınlar yaptıklarına. Onların aslında siyasette bezleri yoktur, onlar 28 Şubat sürecinde “Devlete karşı çıkmak, anarşi yapmak Müslümanın yapacağı iş değildir.” deyip, binlerce insanın okullardan atılmasına, işsiz kalmasına, maddi ve manevi çöküş yaşamasına sebep olmuşlardır. Onların olayı daha derin, alttan ve sessizdir. 17 Aralık ile Gülen’i peygamber havasıyla ülkeye sokamamanın hezeyanlarıdır şimdi yaşananlar. Ama daha bir şey görmediler, Allah kerim. Allah, O’nun kitabını, düzenini beğenmeyip kendine başka kitaplar(risaleler) ve düzenler bulan ve daha da haddi aşarak bunları Allah’a isnat edenlere öyle oyunlar oynayacak ki ayet yeniden tecelli edecek, Allah herkese rağmen nurunu tamamlayacak.
وَمَكَرُوا وَمَكَرَ اللَّهُ وَاللَّهُ خَيْرُ الْمَاكِرِينَ
“Onlar tuzak kurdular, Allah da tuzak kurdu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır.” (Ali İmran 3/54)