01.11.2014
Akıl hastanesindeki delilerden ikisi "Sen değil ben Napolyon'um" diye bağırarak birbirleriyle dövüşüyorlarmış. Doktorlar belki uzlaşırlar ümidiyle Napolyon olduklarını iddia eden bu iki deliyi sabaha kadar aynı odaya kapatmışlar. Sabah odanın kapısını açmışlar. Odadan çıkan ilk deliye "Sen kimsin" diye sorduklarında yine "Ben Napolyonum" cevabını almışlar. Derken ikinci deli odadan çıkmış. Ona da "Sen kimsin" diye sormuşlar. İkinci deli kırıtarak gülümsemiş ve "Ben Josefin'im" demiş.
Bu fıkrayı günümüzün kargaşalarla dolu gündemindeki asıl kendilerinin laikçi olduklarını iddia eden ve sokak kalkışmaları ile görüşlerini topluma kabul ettireceklerini düşünen Batılı ve Güneydoğulu kıt akıllılarına uygulasaydık... Bunlar Gezi kalkışmasında "Seçim sandığı teferruattır" diyorlardı. Bunların Güneydoğu'daki uzantıları da "Devletin geleceğini düşünenleri ve seküler güçleri" müdahale etmeye çağırıyor.
Akıl kıtlığının sonucu...
Tamamı için http://www.sabah.com.tr/yazarlar/barlas/2014/11/01/simdi-de-gundemde-beyaz-kurtlerin-hezeyanlari-mi-var
Yorum:
Pozitif Ayırımcılığın Sonuçları
Sokak gösterilerinin, yakıp yıkmaların olduğu her eylemde Hükümet’i savunmak adına hemen hemen her gazeteci aynı şeyi zikreder: ”AK Parti gelmeden önce sokak isimleri asıl isimlerine dönebiliyor muydu, televizyonda ve radyoda Kürtçe yayın yapılabiliyor muydu, üniversiteler Kürtçe eğitim yapabiliyor muydu?” ve uzar gider…
Sanki tüm bu yapılanlar çok matah, çok işe yarar şeylermiş gibi bir de reklamı yapılıyor. Ulus olarak tek derdimiz sokak ve şehir adlarının değişmesi! Tabii, Van’ın adı Wan olunca başımız göğe erecek, sokak adları Kürtçeleşince adres bulmak kolaylaşacak…
Bu küçük mutluluk oyunlarıyla halkın arasına fesat sokan AK Parti’yi övmek değil ancak yermek gerekiyor. Çözüm süreci adı altında Kürtlere, Alevilere ayrıcalıklar tanımak diğer vatandaşlara haksızlık olmuyor mu? Böyle özel muamelelerle halkın arasına ancak kin ve ırk asabiyeti yerleştirdiler şimdi de toparla toparlayabilirsen.
Türkiye’deki sorun Kürt veya azınlık değil, adalet sorunudur ve herkesin sorunudur. Herkesi eşit ölçüde kapsayacak bir anayasal düzenleme olması gerekiyor yoksa öyle şarkıcıyla, oyuncuyla oluşturduğun adına da “Akil” dediğin bir gruptan ancak sihirli değnekle medet umabilirsin. Madem sosyolojik bir krizle mücadeleye karar veriyorsun o zaman alimlerden bir şura oluştursana, ne diye halkın beğenisini hedefleyip medyatik insanları öne sürüyorsun?
Aklın yolu birse neden bunları Akevler’den başka söyleyen yok?
Yok, çünkü kimin akıllı olduğuna sen karar veriyorsun ve onu doğru sayıyorsun oysa mesele akıl değil, rehber meselesidir. O da ancak hatasız ve eksiksiz olursa doğruya götürür, aksi halde akıl gündemin etkisi altındadır, nereye çekilse oraya gider.