06/04/2014
Yeni Aşama
-Seçimi kazanmak sınıfı geçmektir. Memlekette başarılı olmak için sınıf geçmek gereklidir, ama yeterli değildir. İktidarlar dışarıyı taklit ettiler, yeni bir teknoloji ve hukuk üretemediler.
-Türkiye’de teknik de hukuk da üretenler vardır. Topluluk onu kabul etmeyince hiçbir işe yaramıyor. Halkımızın kendi ürettiklerine önem vermesi gerekir. Milli Görüş budur. Mahir Bey bizim yazılarımızı değerlendiriyor mu? Sermayenin istediği konuları işliyor.
- Başkalarına özenme, onlara benzeyebilme seçimlerde başarı sayılmaktadır.
- Biz, başkalarınınkini iyi, kendimizinkini kötü görürüz. Onlar kendilerininkini iyi başkalarınınkini kötü görür. Biz bizden başaranı kıskanır saldırırız, onlar kendilerinden başaranı desteklerler. Sorun bu anlayışı nasıl değiştiririzdedir.
-Seçimdeki sınav başarısını, uygulamada fiili başarıya çevirmeliyiz. Partiler değişik görüşlere sahip olacak, kendimize özgü çözümleri üretmeliyiz.
-Partiler ancak uygulamalı çözümler üretebilirler. Bunun için ekseriyet sistemi yerine nispi sistem kabul edilmelidir. Hükümette partiler aldıkları oy nispetinde yer almalıdır.
- Yeni sorunları taksitle çözeceksek bir asır arkadan yürümek zorunda kalırız. Yeni sorunları kendi aklımızla çözmeliyiz.
- Kuran’ın öğrettiği çözüm ilkeleri vardır.
a) Her söze kulak verilecek. Kuran’a, Tevrat’a, Marks ve Adam Smith’e kulak verilecek. Bunların görüşlerine dayanarak aklımızla en iyisini bulacağız. Söyleyene değil, söylenene kulak vereceğiz.
b) Her iyi iş yapanla beraber olacağız, hiçbir kötü işin yanında olmayacağız. Yapanda değil, yapılan işte ortaklık yapacağız.
c) Söylediğimiz zaman tarafsız olacak, adil söz söyleyeceğiz. Haklının yanında olacak, haksıza karşı olacağız. Kişinin kendisine değil, kişinin yaptığına göre hüküm vereceğiz.
d) Başkalarının hukukunu düşünecek, görevlerimizi yerine getirmekle uğraşacağız. Haklarımız başkalarında kalsa bile tasasını çekmeyeceğiz. Bu dünyadan borçlu değil, alacaklı gitmeye çalışmalıyız.
12/04/2014
Yeni Siyasi Parti
- Başkalarının yaptıklarını yapmak çözüm olmadığı gibi geçmişimizde yapılanları yapmak da çözüm değildir.
-Her söze kulak vermek demek başkalarını da dinlemeliyiz, geçmişimizi de dinlemeliyiz demektir. Günümüzün çözümlerini biz şimdi yaşayanlar buluruz. Bu sebepledir ki icma ancak yaşayanların görüş birliği üzerinde oluşur. Geçmişteki muhalefet icmamızı bozmaz. Ancak hayatta olan müçtehit taklit edilebilir.
-CHP rejimin bekçisi kabul edilir, rejim de devletin varlık şartı sayılırdı. Diğer partiler onun programı dışına çıkmamalıydı. Oysa rejim o günün şartları sonucu benimsenmişti.
-Bugün şartlar değişti. Rejim de değişmelidir. Şartlar değişmemişse o kurallara dokunulmamalıdır. Değişim davidir, Statüko defidir.
- Rejimin dokunulmaz olanı sınırlarımızdı. Rejimin istediği ikinci kural komşularla çatışır halde olmaktı. Ben sınırların değişmesini düşünmedim ama komşularla ilişkilerimizin iyi olmasını istedim.
- Birinci ve ikinci cihan savaşları Türkiye sınırlarını çizmişti. Sovyetlerin yıkılması ile komşularımızla kötü olma şartı sona ermiştir. ABD’de de Demokrat Partililerin kazanması, Avrupa Birliği, Arap Baharı o günkü şartları değiştirmiştir. Bugünkü savaşta sermayeye karşı devletlerin yanında yer almalıyız.
- Şartlar değişince CHP de değiştiriliyor. Bir programı olmayan Kılıçdaroğlu başkan yapılıyor. Yeni programlara adapte edilecektir.
- Kılıçdaroğlu geçici olarak getirtildi. Derviş gelecekti. Baykal buna imkan vermedi. Şimdi CHP İslamcı bir parti haline getirilmeye çalışılıyor.
- Ekonomide Ak Parti tekstil ve otomotive bağlı ihracatımızı genişletecek. Petrol sorununu çözecek. CHP yeni siyaseti benimsemeli. Komşularla, esasen Rusya ile iyi olma siyasetini benimseyecek. Diğer partiler bunların yedekleri olacaktır.
- Mevcut düzende sorunlar çözülemez. Er ya da geç Adil Düzen gelecektir. Adil Düzen’in siyasi partileri olacak. Adil Düzen kapitalist partisi, Adil Düzen sosyalist partisi, Adil Düzen ulusal partisi, Adil Düzen Uygarlıkçı partisi olacaktır. Bunların ikincileri olacaktır. Adil Düzen’i bu partiler getirecektir.
NOT: Yazıda yer alan italik ifadeler Süleyman Karagülle’ye aittir.
Yorum:
Milli Görüş
Ülkemizin temel hastalığı kedimizi beğenmemek ve birbirimize haset etmektir. Başkalarınınki iyi, bizimki kötü, başkaları iyi ve büyük insan, biz ise kötü ve basit insan. Bu psikolojik hastalıktan kurtulmamız için ne yapmalıyız?
a) Tarih Sümerlerle başlar. Sümer uygarlığını Türkler kurmuştur. Öğrenimde buna geniş yer vermeliyiz.
b) Ondan sonra İslam uygarlığını Türkler tamamlamalıdır. Öğrenimde buna da geniş yer vermeliyiz.
c) Batı uygarlığı Kuran uygarlığını kuvvetlendirmektedir. Bunu tarihi olarak açıkça ortaya koymalıyız.
d) Batı hukukta ve tarımda henüz bizi geçmiş değildir. Görevimizi, bu hamleyi yapmakla yükümlü olduğumuzu anlatmalıyız. Eğitimimiz bu görevi yapacak şekilde olmalıdır.
Başkalarından daha fazla iyilikte öne geçmeye çalışmalıyız. Başkalarının geri kalması ile biz önde olma arzusunu duymalıyız.
İç başarımız dışarıya karşı birlikte başarıyı sağlar. O halde başkalarının bizi geçmesi bizi de sevindirmelidir. Bunu iyi anlamalıyız.
Birinin çalışması ile elde edilen başarının karşılığı topluluk tarafından paylaşılmalıdır. Patronun kârından işçilere de pay verilirse işçiler işletmenin kazanması için çalışır. Kıskançlık yerine destek ruhu gelmiş olur.
Bir sınıfta alınan ortalama notun derecesine göre tüm sınıftaki notlar yükseltilmeli veya düşürülmelidir. Böylece sınıfın başarısını herkes isteyecektir.
Başaranlar başaramayanlara hükmetmeyecek, onları ezmeyecek aksine onlara yardım edecek onların da kazanmasını sağlayacaktır.
Adil Düzen’e göre İnsanlık Anayasası’nın birinci maddesi şöyle başlar. "Yeryüzü insanlığındır. Çalışmaya katılmayanlar da kira payından yararlanırlar.” dolayısıyla başarıda herkesin payı olacaktır. Kişilerin psikolojik hallerini düzeltme dinlerin işidir. Adil Düzen olmadıkça bunun etkisi olmaz. Adil Düzen’de dediklerim çok daha etkili olur.
İslamiyet çıkar beraberliğine dayanmaktadır. Birinin çıkarı topluluğun da çıkarıdır. Dolayısıyla insanlar kendi çıkarlarını isterken topluluğun da çıkarını istemiş olurlar. Aksi ise çıkar çatışmasına dayanan bir düzendir. Dolayısıyla biri kazanıyorsa, diğeri kaybediyor demektir.
Makroda bu sorunu çözmeden önce mikro işletmelerde ortaklık sistemini geliştirmemiz gerekmektedir. Ortaklık sistemi çıkar beraberliğine dayanmaktadır. İşçilik sistemi çıkar çatışmasına dayanmaktadır. İşçi çok ücret alırsa patron zarar eder, işçi az para alırsa patron kâr eder. Burada çıkar çatışması vardır.
İslamiyet faizi böyle tanımlamıştır. Rizikosu olmayan emeksiz kazanç faizdir. Sabit ücret, sabit kira, sabit kâr, sabit vergi faizdir.