30/03/2014
- Lisede iken dağları fabrikalarla doldurmak istedim. Harp okulunda iken de teknolojiye özendim.
- İlkokulda iken arkadaşlarım vardı. Onlar köy enstitüsüne gittiler. Benim imkânım olmadığı halde ortaokula gittim. Orada arkadaşlar edindim. Türkiye’yi kalkındırma idealimiz olmuştu. Lisede grup oluşturduk, Duvar gazetesini çıkardık, hatta bir dergi çıkardık. Bizi cezalandırdılar. Üniversitede ise arkadaşlarıma başka arkadaşlar katıldı. Gayemiz ülkemize İslam Düzenini getirmek olmuştur. Bugün de aynı ideal içindeyiz. Mahir Bey de benzer ideal içinde yetişmiş. CHP eğitimi laik eğitimdi. İslamiyet aleyhinde değildi ama hiç İslamiyet’ten bahsetmedi. Türkiye’de ideal bir ders yaptı. Milliyetçi bir kadro yetiştirdi. O kadrolar bu cumhuriyeti bu hale getirdiler.
- Ülkemi kalkındırmak için askerlikten ayrılmaya karar verdim. İlmi yetersizlikten ayrılmaya karar verdim.
- Mahir Kaynak hayatının en hatalı kararını vermiş. Kalmalıydı. Kurmay olacaktı. Ekonomiyi ve hukuku öğrenecekti. Orgeneral olurdu. Ülkenin kalkınmasını çok daha kolay sağlardı. Bize kendisi “Adil Düzeni getireceklerse yine askerler getirecektir.” demişti. Demek ki o zaman bunu takdir etmemiştir.
- İktisat fakültesinde yeni bir yola koyuldum.
- Türkiye’de en iyi eğitim Harp okulları ve Harp akademisindedir. Dünyada birincidir çünkü çok üstün orduyu oluşturuyorlar. İkinci başarılı üniversite tip fakültesidir. Uygulamalı eğitim yapılmaktadır. Ne çare ki makroda etkileri yoktur. Üçüncü en iyi eğitim mühendisliktir. Kısmen başarılıdırlar. Peş peşe mühendislerin en yüksek makamı işgal etmeleri boşuna değildir. Ben de bu sebeple mühendisliği seçtim.
- Askerlikten şeklen ayrıldım. Onların emrinde oldum.
- On dört yıllık kamu görevim var. Yedek subay idim. Onlarla yedi yıl bir arada geçirdim. Subayları hep takdir ettim. Hele Kurmaylara hayran oldum. Hep onları savundum. Mahir Bey’le ben hayatımda bir defa görüştüm. Ben onun yazılarını takip ediyorum. O etmiyor. Ama ırk olarak Gürcü’yüm. O ırk olarak herhalde Kürt’tür ama ülkemiz hakkındaki düşüncelerimiz yüzde seksen aynıdır. Her ilmi düşünen kimse bizim gibi düşünecektir. Çünkü ilimde çokluk yoktur.
05/04/2014
Bakış Açısı
-Seçimleri herkes ileriki seçimleri kazanmak için kendine göre yorumluyor. Ben başka bir yerdeyim.
-Partiler kendi aralarında gerçekleri görürler ve ona göre tedbir alırlar. Halkın karşısında İslami olmayan bir usulle çıkarlar, alamadıkları oyları kendi kusurları değil de karşı tarafın kötülüğüne yorarlar. Kazananlar da aldıkları oyları kendi başarıları imiş gibi gösterirler. Oysa Kuran’da diyor ki; “İyilik Allah’tandır, kötülük ise kendi yaptıklarınızın sonucudur.”
- 91’deki yazımda, Türkiye’nin gelecekte etkin olacağını, Sovyetlerdeki çökmenin iç sebeplerden değil, dış sebeplerden olduğunu yazmıştım.
- Türkiye üçüncü bin yıl Kuran uygarlığını kurmakla görevlidir. Bunu 2000’li yılların ortalarında yaptığım seminerlerde öğrendim. Hazreti Musa’yı anlatırken “Ben seni kendi nefsim için ürettim.” diyor. Bu ayette peygamberleri göreve getirmeden önce özel eğitime tabi tuttuğunu ifade eder. III. Bin yıl uygarlığını kurmaya da Türkiye’yi eğitmiştir. İnkılaplar hep III. bin yıl uygarlığına Türkiye’yi hazırlamak içindir. Harf inkılabı ile Türkiye’ye İslamiyet’i unutturup batılı yapmak istediler. Allah ise bu suretle Türkiye’ye batıyı öğretti. İslamiyet’i de öğretti. III. bin yıl uygarlığı yapacak başka topluluk bugün mevcut değildir.
- Türkiye önemli bir yerdedir. Olaylar iç dengelere değil, dış dengelere dayanır. Türkiye’nin tehlikesi Sovyetler değildi.
- Türkiye Yalta bölüşmesinde batıya bırakıldı. Türkiye Sovyetlere giremezdi ama Türkiye’yi Yunanistan işgal edebilirdi. Bugün de seçimi kazanan AK Parti değildir. Kaybeden de Cemaat değildir. Türkiye’de seçimi kaybeden sömürü sermayesidir. Fitne siyasetidir. Herkesin sevinmesi gerek.
- Ülkemiz dış siyasi güçlerin etkisinde idi. Basın ayarladı. Başarıya da ulaştı.
- Türk halkı son derece sabırlıdır. Pusuda bekler bekler, günü gelince darbesini vurur. İstiklal Savaşı Türk Milleti’nin darbesidir. 1950 seçimleri Türk Milleti’nin darbesidir. Evren’in Anayasası Türk Milleti’nin darbesidir. Özal’ın başbakan olması Türk Milleti’nin darbesidir. AK Parti’yi iktidar etmesi Türk Milleti’nin darbesidir. 30 Mart seçimleri Türk Milleti’nin darbesidir. Bu millet bin yıldır bu taktikle dünyaya hâkim oluyor.
- Hükümeti rahat ettirmek isteyenler bunun içinde hâkim güçlerle işbirliği yaparlar.
- Evet AK Parti hâkim sermaye ile işbirliği yaparak 12 sene iktidarda kaldı. Orduyu mahvetti. Yargıyı mahvetti. Emniyeti mahvetti. Adil Düzen’i mahvetti ama bunlar mahvolmadı, düzelmeye başladı. Düzelirse AK Parti tarihin en başarılı iktidar olur, düzelmezse en çok melun olan iktidar olur.
- Olayları Türkiye lehine yorumlamaya devam edeceğim.
- Yorumlamalara çözümleri katabilmesi için Adil Düzen öğrenmesi gerekir. Vatan sevgisi bunu gerektirir. Her söze kulak verecek en iyisine uyacak.
NOT: Yazıda yer alan italik ifadeler Süleyman Karagülle’ye aittir.
Yorum:
Seçimlerin Manası
Seçimden önce yaptığım yorumlarda
a) AK Parti %45’ten fazla, CHP %30’dan aşağı alırsa bu sermayenin ve fitne siyasetinin mağlubiyetidir. Bir daha bunları denemez.
b) AK Parti, %40’dan aşağı alırsa, CHP de %35’ten yukarı alırsa AK Parti’nin ve adil siyasetin mağlup olduğu anlamına gelir.
c) Bu iki durum dışında bir sonuç çıkarsa, savaş devam ediyor galip ve mağlup yok demektir.
Bu tahlilimi yaptıktan sonra bizim AK Parti’ye oy vermemiz gerektiğini, devlet başkanı seçiminde ise ne Gülen’e ne de Erdoğan’a oy vermemiz gerektiğini yazdım. Böylece AK Parti’yi Hakka yönlendirmiş olacağız dedim.
Hangisi olacağı hususunda da şu istihareyi yaptım. Parti kazanırsa Adil Düzen’in gelmesi yakındır ve bizim ona göre hazırlık yapmamız gerekir. Kaybederse demek ki yakında Adil Düzen gelmeyecek demektir. Ona göre derinden hazırlık yapmamız gerekir. Belirsizlik devam ederse çalışmalarımızda değişiklik yapmalıyız düşüncesinde idim, halen de öyleyim.
Seçimlerde bize verilen işarete göre Adil Düzen’in gelmesi yaklaşmıştır. Acilen Adil Düzen Partisi kurulmalıdır. Bu Parti AK Parti’ye karşı değil, AK Parti ile hayırda yarışan AK Parti’nin yanında olmalıdır. Milli Görüşçülerden Oğuzhan çekilmedir. Kamalak kendisi başkan olmalıdır. Fatih Erbakan Genel Sekreter olmalıdır. Recai Esam’ın başından gitmeli, Arif Ersoy gelmelidir. Bu kadro Erbakan’ın yaptığını yapmalı. Akevlerle çalışmalıdır. Cemaat ta CHP’yi desteklemeyecek, bu partiye katılmayacaktır.
Kamalak, Oğuzhan’ın emrinde olmayı sürdürse onun başkanlığı geçersizdir. Saadet Partisi ‘ke en lem yekun’dur. Cemaat Akevlerle birleşerek Adil Düzen Partisi’ni kurmalıdır. Onu suni olarak büyütenler onları kullanmasınlar diye onlara parti kurdurmuyorlar. Bu takdirde iş Akevler’e düşüyor. Akevler, katılırsa Fatih Erbakan’la Adil Düzen Partisi’ni kurmalıdır. Yahut AK Parti’den Akevler ekip olarak ayrılıp Adil Düzen Partisi’ni kurmalıdır. Gaye AK Parti’yi bölmek değil, AK Parti’yi güçlendirmek olmalıdır.
Kurulacak parti mecliste AK parti ile kayıtsız şartsız birlikte hareket edecektir. Bakan almadan destekleyecektir. Adil Düzen Partisi %10 aldığı takdirde AK Parti yine birinci parti olacağı için bir tehlike mevcut değildir.
MHP de bu görevi yüklenebilir. Bunun için Bahçeli onur başkanı kalarak kendi isteğiyle çekilmeli. Parti askerlerden birinin başkanlığına verilmelidir. Akevler o zaman onların yanında yer alır. MHP’nin gayesi mevcut düzende iktidar olma değil, mevcut düzeni Adil Düzen’e götürmek olmalıdır.
BDP’nin de Adil Düzen’de yer alması mümkündür. Bunun için Kürt Partisi olmaktan çıkıp yerinden yönetim partisi olmalıdır. Partinin başına halkın inandığı doğu medreselerinde okumuş alim biri gelmelidir. Akevler bunları destekler.
Sonuç:
Adil Düzen’in gelmesi yaklaşmıştır. Adil Düzen Partisi kurulmalıdır. Akevlerin bu partilerin programlarını süratlendirmesi gerekir. Adil Düzen’e göre İnsanlık Anayasası’nın kamu görevleri ile ilgili olan birinci kısmı bitti. Kuran’dan delillerle her cümlesi delillendirildi. Ayrıca genel hizmetlerle ilgili kitap da basıldı.
Adil Düzen Partisi iktidar olduğu 50 bakanlık bir kadro oluşturulacaktır. Her bakanlığın iki bakanı olacaktır. Cari sistemdeki bakan, mevcut düzendeki işleri düzene göre yürütecektir. 25 Bakan Adil Düzen Bakanı olacaktır. Adil Düzen’e göre devlet kurumlarını kuracak, yavaş yavaş mevcut düzenden Adil Düzen’e geçilecektir.
Örnek olarak orduyu ele alalım. Ülkenin ordu sayısı 12’ye çıkarılacaktır. Her ordunun askerleri o bölgeden oluşacaktır. Ordu komutanlar atadıktan sonra halk istediği orduya katılacaktır. Ordu komutanına belli tahsisat verilecektir. Genel Kurmay başkanlığı karışmayacaktır. Her komutan kendi ordusunu istediği gibi düzenleyecektir. Ordular arası yarış yapılacaktır. Ona göre tahsisatları artırılacaktır.
Yarış için şunlar yapılacaktır:
a) Halk istediği orduya katılacaktır. Fazla katılım olan ordular geçici olarak diğer ordulara gönderilecektir.
b) Tatbikatlar yapılacak, başarılı ordular derece almış olacaklardır.
c) Ordulara kamu görevi verilecek, başarıları nispetinde derece alacaklardır. Örnek olarak havaalanları yapma ihalesi onlara verilebilir. Onlara inen ve çıkanlara göre derecesi belirlenir.
d) Her ordunun harp okulları olacaktır. Harp akademisi tek olacaktır. Akademiyi kazanan subayların sayısı o ordunun derecesini belirleyecektir.
Başarılı orduların yöntemlerini zamanla benimseyecek Adil Düzen’e göre ordular oluşacaktır. Görülüyor ki Adil Düzen demek, bir sistemi empoze etmek anlamında değildir. Halkın kendi ordularını çokluk sisteminde oluşturmalarına imkan sağlamaktır.
Tarih hep demokrasiye gitmiştir. Dinler de insanlığa demokrasiyi öğretmiştir. Biz kahinlik yapmıyoruz, ilmi verileri dile getiriyoruz.