Çok kötü şeyler oluyor. Kutuplaşma derinleşiyor. Türkiye karpuz gibi ortadan ikiye bölündü. Her iki tarafta kin ve nefret birikiyor. Muhalefet partileri artık Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’na meydanlarda “hırsız” diye bağırıyor. Başbakan onlara “asıl hırsız sizsiniz” diyor. Sanki bir daha yüz yüze bakılmayacak gibi hakaretler yapılıyor. İş, çığırından çıkmış durumda.
Çok kötü şeyler oluyor. Başta Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın, binlerce insanın dinlendiği söyleniyor. Hükümet ve Cemaat aleyhine peş peşe, ses dinlemeleri, kasetler servis ediliyor. Bunlarla hukuk ve siyaset yönlendirilmeye çalışılıyor. Bunun sonu nereye varır?
Çok kötü şeyler oluyor. Türkiye, öngörülemez, kestirilemez bir kaosa doğru sürükleniyor. Diyalog ve hoşgörü zeminleri tükeniyor. Uğranılan kayıplar nasıl telafi edilecek? Aileler, baba-oğullar, eşler, kardeşler karşı karşıya geliyor. Meydanların coşkusu; yapılan hatanın, bizi ülke ve millet olarak sürükleyeceği kaos ortamının görülmesini önlüyor. Kutuplaşma derinleşiyor, samimi gönüller ızdırap çekiyor, insanımız arasındaki köprüler berhava oluyor. Yakın hedefler için fayda umanlar bilmeliler ki, orta vadede, hele uzun vadede, uğradığımız zararların büyüklüğü -Allah göstermesin- tahmin bile edilemez.
Yorum:
Endişeye gerek yok.
Müslümanlar Kur'an'dan uzaklaşınca neyi, nasıl yapacaklarını onun ışığında değil de kendi nefisleri doğrultusunda belirleyince kaosa ve ümitsizliğe mahkumdurlar.
Uzun yıllardır kişisel ve toplumsal gelişimimiz için batıya ait değerleri referans gösteren, Avrupa Birliği müktesabatını ülkemizin özgürleşmesi, demokratikleşmesi, kalkınması için tek çıkar yol olarak gören zihniyetin kutuplaşmalardan, çatışmalardan şikayetçi olması bunlardan rahatsız olması halen gerçekleri tam olarak kavrayamadığının halen islami bir bakış açısına sahip olmadığının göstergesidir.
İsteyerek veya istemeyerek batıyı Allah'a tercih edenlerin başarılı olmasını beklemek ahmaklıktan başka birşey değildir. Lakin görünen o ki hala ders alınmamış hala zulüm düzeni üzerinde ısrar devam ediyor. Böyle giderse başımıza gelecekler şimdikinden daha da şiddetli olacaktır.
Sonuçta yine Allah'ın dediği olacak, ne buyurmuş ise ona ulaşılacak. O yüzden endişeye mahal yok.