Bu sorular sorulamadı
1102 Okunma, 0 Yorum
Ahmet Hakan - Hürriyet
Lütfi Hocaoğlu

08.03.2014

BAŞBAKAN Erdoğan, “YouTube’u, Facebook’u kapatacağız” dediğinde...

Şöyle bir soru çıkmadı, çıkamadı:

“İyi de Sayın Başbakanım... Böyle bir şey yaparsanız Türkiye’yi dünyada hangi lige düşüreceğinizin farkında mısınız? Hani biz Avrupa olacaktık, Kuzey Kore de nereden çıktı?”

*

Başbakan Erdoğan, “O hâkim Alevi” cümlesi için “montaj” dediğinde...

Şöyle bir soru ayaklanmadı, ayaklanamadı:

“İyi de Sayın Başbakanım... Sadullah Ergin ‘O hâkim Alevi’ sözünü kabullendi, kabul etti... Ne iş?”

*

Başbakan Erdoğan, “Fethullah Gülen’i Amerika’dan istedik” dediğinde...

Şöyle bir soru gelmedi, gelemedi:

“İyi de Sayın Başbakanım... Fethullah Gülen hakkında bir tahkikat yok, bir soruşturma yok, bir mahkeme kararı yok... Kaçak değil yani. Bu durumda hangi hukuki gerekçeyle Gülen’i Amerika’dan istediniz ki?”

*

Başbakan Erdoğan, “Paralel yapı... Paralel yapı...” dediğinde...

Şöyle bir soruya yürekler yetmedi:

“İyi de Başbakanım... Bu yapıyı siz 11 yıldır besleyip büyütmediniz mi? Paralel dediğiniz yapıya yakın durmak en büyük suçsa siz bu suçu 11 yıldır işlemiyor musunuz?”

*

Başbakan Erdoğan, “Yargıyı ele geçirdiler” dediğinde...

Şöyle bir soru sorulmadı, sorulamadı:

“İyi de Sayın Başbakanım... Nasıl ele geçirdiler? Silah zoruyla mı? Ayaklanmayla mı? Onlar ele geçirirken siz ne yapıyordunuz? Uyuyor muydunuz?”

*

Başbakan Erdoğan, “Bu dinlemeler adamı ipe götürür” dediğinde...

Şöyle bir soru patlamadı, patlatılamadı:

“İyi de Sayın Başbakanım... İdam cezası kalkmadı mıydı?”

*

Başbakan Erdoğan, “İlker Başbuğ’un tutukluluk süresi çok uzun oldu” dediğinde...

Şöyle bir çıkış yapılmadı, yapılamadı:

“İyi de Sayın Başbakanım... Reza Zarrab için tutukluluk hiç de uzun olmadı.”

*

Başbakan Erdoğan, Mustafa Sarıgül için “Eski hanımı aday, yeni hanımı var mı bilmiyorum, o da ayrı konu” dediğinde...

Şöyle bir babayiğitlik yapılmadı, yapılamadı:

“İyi de Sayın Başbakanım... Ne alakası var?”

*

Başbakan Erdoğan, “Bahçeli’nin de, Kılıçdaroğlu’nun da konuşmaları montajlanıyor, işte örnekler” dediğinde...

Şöyle bir civanmertlik yapılmadı, yapılamadı:

“İyi de Sayın Başbakanım... Madem montaj mümkün, o zaman paraları sıfırlama muhabbetinin tıpkısının aynısını Kemal Kılıçdaroğlu ile oğluna uyarlasaydınız ya... Onun bir örneğini yapsaydınız ya...”

*

Başbakan Erdoğan, “Muhalefet beş koyunu güdemez” dediğinde...

Şöyle bir soru havalanmadı, havalandırılamadı:

“İyi de Sayın Başbakanım... 11 yıllık iktidarınızın ardından bir başbakan olarak ülkede yargıya güvenilmemesi gerektiğini söylüyorsunuz... Bunun adı ‘büyük fiyasko’ değilse nedir? Buradan sizin koyun gütme konusundaki performansınız ortaya çıkmıyor mu?”

*

Başbakan Erdoğan, “Montajdır montaj” dediğinde...

Şöyle bir soru akıllara gelemedi:

“İyi de Sayın Başbakanım... Madem eminsiniz bunun montaj olduğundan... Neden bunun montaj olduğunu kanıtlamak yoluna gitmiyorsunuz? Neden bu konuda parmağınızı bile kıpırdatmıyorsunuz?”

*

Başbakan Erdoğan, “Baykal’ın kasedini ben kaldırttım, kaset üzerinden siyaset yapılmasını yanlış bulduğum için yaptım bunu” dediğinde...

Şöyle bir itiraz gelmedi, gelemedi:

“İyi de Sayın Başbakanım... ‘Bir şey oluyorsa eşiyle mi oluyor’ demediniz mi meydanlarda? ‘Bu özel değil genel genel, genel ahlaksızlıktır’ demediniz mi? Bu yaptığınızın unutulduğunu mu sanıyorsunuz?”

*

Başbakan Erdoğan, “Yargıya güvenemeyiz, yargıyı dizayn etmişler” dediğinde...

Şöyle bir yaklaşım denenmedi, denenemedi:

“İyi de Sayın Başbakanım... Siz yargıya güvenmiyorsanız vatandaş ne yapsın? Onlara ne tavsiye edersiniz? Güvensinler mi, güvenmesinler mi?”

*

Başbakan Erdoğan, “Benim kriptolu telefondan yaptığım konuşmaları bile dinlemişler” dediğinde...

Şöyle bir merak ortaya konmadı, konamadı:

“Kriptolu mu? Acaba hangi konuşmanız dinlendi? Bilal’le yaptığınız konuşma mı? O konuşmayı mı kastediyorsunuz?”

*

Başbakan Erdoğan, “Kula kulluk etmek günahtır” dediğinde...

Şöyle bir çıkış yapılmadı, yapılamadı:

“O zaman bizim ya doğru dürüst soru sormamız lazım ya da burayı terk etmemiz lazım.”

Yazının tamamı için http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/25964282.asp

 

Yorum:

Son yaklaşıyor

28 Şubat gerçekleştikten sonra Süleyman Karagüllle hoca bir şey söyledi: “Eğer Refah-Yol hükümeti başarılı olsaydı Kuran yanlış söylüyor olacaktı.” Çünkü Refah-Yol hükümeti Kuran ile hareket etmemiş, Refah kısmı Yol kısmının şartı nedeniyle Adil Düzen’i terk etmişti.

Ak Parti ilk iktidara geldiğinde de Süleyman Karagülle aynı şeyi söyledi: “Eğer Ak Parti başarılı olursa Kuran yanlış söylüyor.” Zaman geçti. Ak Parti gayet başarılı görünüyordu. Ama aslında ortada bir başarı yoktu. Sadece zulüm düzeni içinde geçici pansumanlar vardı.

Zaman ilerledi ve Erdoğan her yere hâkim olduğu zannediyordu. Oysa zaman içinde her yeri onu kandırarak ele geçiriyorlardı.

Gün geldi. Her şey ortaya döküldü. İyi yaptığını zanneden Erdoğan aslında ne kadar kötü işler yaptığını Kuran okusa anlayacaktı. Oysa okumuyordu. Sadece tilavet ediyordu.

Yaptığı icraatların büyük bir çoğunluğu Kuran’a aykırı idi. Bilinçaltında Kuran ile bir düzen kurulamayacağı düşüncesi yerleşmişti. Onun için önemli olan zalim düzenin kuralları içinde hâkim olmak ve kendi iyilerini insanlara empoze etmekti. Bu empoze etme zora girince diğer fikirlerin üstünü kapatabilmeyi bile meşru görmeye başladı ve neredeyse İnternet’i durduracak hale geldi.

Şimdiden geçmiş olsun Başbakan’a. Çünkü son yaklaşıyor.

 

 

Lütfi Hocaoğlu






Sayı: 247 | Tarih: 9.03.2014
Mahir Kaynak
Kim Kaybediyor?
Sorulara cevap
1203 Okunma
3 Yorum
Süleyman Karagülle
Yusuf Kaplan
Yeni'Endülüs felaketini' Türkiye püskürtebilir sa
Erdoğanla değil Erdoğanlarla!
1113 Okunma
Ali Bülent Dilek
Ahmet Hakan
Bu sorular sorulamadı
Son yaklaşıyor
1102 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Hüseyin Gülerce
Çok Kötü şeyler oluyor...
Endişeye gerek yok.
1020 Okunma
Zafer Kafkas
Mehmet Barlas
Yalan, iftira, hayalcilik ve palavra üzerinde çeş
Adil Düzen’e göre İnsanlık Anayasası
1001 Okunma
Tayibet Erzen


© 2024 - Akevler