02/03/2014
- Ülkemizde çatışma var, suçlama var. Siyasiler yıpranıyor, Cemaatler yıpranıyor, Emniyet yıpranıyor, yargı yıpranıyor. Devlet nereye gidiyor?
- İnsanlık hanedan yönetimlerini bıraktı, yerlerine diktatörler geldi. Çocuklarına bırakamayacakları bir ülkeyi ancak günlük olarak korurlar, yaşatırlar. Onlar gitti bir kaç yıllık iktidarın korumasıyla memleket yönetilemez hal aldı. Görünürde diktatörlük ekseriyet demokrasisinden iyidir, krallık diktatörlükten iyidir. Kuvvet yönetiminde durum budur. Hak yönetimine geçilmedikçe bu böyle devam edecektir.
- Bu durum siyasilerin kısır çekişmeleridir. Muhalefetin şahıslara saldırmaktan başka yaptığı bir iş yoktur.
- Ekseriyetle elde edilen iktidar adil yargı denetiminden de yoksun olursa başka ne olabilir? Yapılacak iş ekseriyet sistemi yerine nispi sistemin getirilmesidir. Partiler yönetimde aldıkları oy nispetinde temsil edilmelidir. Hayırda yarışmalıdırlar. Yürütme, denetim ekseriyet kararları ile değil hakemlerden oluşan yargı kararları ile olmalıdır. Hakimlik sisteminden hakemlik sistemine geçilmeli ve sorunlar adil yargı ile çözülmelidir. Hakemlerden oluşan yargı, devlet başkanının ve parlamentonun da üstünde olmalıdır.
- Türkiye kazanacak çünkü halkımız, bu yıpratmalara kulak vermiyor, yıpratılmak istenen siyasileri ithamlar doğru da olsa destekliyor. Dini cemaatlerin davranışlarından dolayı halkımız üzülüyor.
- Partide ve cemaatte ajanlar var. Kavga bunların arasındadır. Zaman ve Samanyolu ajanların elinde. Erdoğan dolduruşa geliyor. Gülen’e ve Cemaat’a çatıyor. Halkımız bu işi çözecektir. Tayyip söylediklerinden dolayı özür dileyecek, cemaat ajanlardan arınmış bir parti kuracaktır. Yahut ikinci istiklal savaşı yapmak zorunda kalacağız.
- Devletimizi güçlendirmeliyiz.
- Devlet çöküyor. Halkımız ise seçimlerde kendisini gösterecektir. AK Parti’nin oyu %40’tan aşağı düşerse, CHP’nin oyu %35’in üstüne çıkarsa halkımız dolduruşa geliyor demektir. Cumhuriyet kurulduğundan beri yolsuzluklara göz yumuluyor. 1950’lerde iktidarlar yolsuzluklara ortak oldular. Bugün söylenenlerin hepsi doğrudur. Ama bunun suçlusu AK Parti değildir. Cemaat bugün bir servete sahiptir. Nereden buldu bunu? Demirel ve Özal bunları destekledi. Masonlar büyük servetlere sahiptirler. Nasıl elde ettiler bunu? Tanzimat’tan beri devletçe destekleniyorlar. Denge bunun üzerine kurulmuş. Yapmazsanız demiyorum eksik çalarsanız Erbakan gibi inersiniz aşağı. AK Parti on iki sene iktidarda kalabiliyorsa çalanların işini kolaylaştırdığı için ordadır. Çözüm yeni düzendir. Kişilerin suçu yoktur. Suçlu olan Mahir Kaynak ile Süleyman Karagülle’dir. Çünkü düzeni değiştirmediler.
08/03/2014
Sohbet
Mahir: Dünyayı yönetmek isteyen Tekel Sermaye ile hayali sohbet yaptım.
Karagülle: Metot huşuma gitti, ben de yapmaya çalışacağım
Sermaye: Siz askersiz dünyayı yönetmek istiyorsunuz. Oysa Rusya Kırım’a girdi. Suriye de sizsiz içinde.
Karagülle: Kırım onlarsız değildir. Sermaye Batılıları dolduruşa getirdi. Kırım’da darbe yapıldı. Rusya’yı kışkırttı, Kırım’ı işgal etti. Böylece Obama ile Putin’in arasını açtı. Suriye’de onlarsız değildir. Suriye olaylarını sermaye çıkarıyor, Türkiye’yi dolduruşa getiriyor. Türkiye Suriye’ye saldırırsa, İsrail de saldıracak, İran devreye girecek, Rusya girecek, Çin girecek, üçüncü cihan savaşı olacak. Sonra dünyanın haritasını yeniden sermaye çizecek.
Sermaye: Yanlış düşünüyorsunuz. Biz devletleri yıkmayacağız. Devletleri halkın istemediği yöneticilerden, beceriksiz yöneticilerden kurtaracağız. Halk bizim atadığımız yöneticilerden memnun kalacaktır.
Karagülle: Sermaye 500 yıldır devletleri savaştırarak, halkı devletlerine karşı ayaklandırarak batı uygarlığını oluşturdu. Bugün ikiye ayrılmıştır. Çatıştırarak yönetme yöntemini sürdürmek isteyen sermaye vardır, insanlığa barış içinde hizmet vererek yönetmek isteyen sermaye vardır.
Mahir: Siz bizden zalimsiniz, Savaşlar ve ihtilallerle insanların kanlarını akıtıyorsunuz.
Karagülle: Tarihte sermaye sahiplerine hep zulmedilmiş. Hep ezilmiş, sürülmüş, soy kırımına uğratılmak istenmişler. Ellerine fırsat geçince onlar da intikam alıyorlar.
Sermaye: Biz savaşları çıkarmıyor, ihtilaller yapmıyoruz. Onlar savaşıyorlar, ihtilaller yapıyorlar. Önleyemiyoruz. Bu sebeple biz de onların metotları içinde hareket ediyoruz. Eğer adil yöneten olursa biz onu da destekliyoruz.
Karagülle: Sermaye sahipleri tarihte sürüldüler. Böylece o günkü şartlar içinde insanlığı birleştirdiler. Bugün artık sürülmelerine gerek yok. Bugün onlara gerek yok. Elde edilen uygarlık bu sorunları çözmüştür. Bu sebeple ikiye ayrıldılar. Savaşı patronlar kazanacak ve İsrailoğulları yine insanlığa hizmete devam edecektir.
Mahir: Ama siz parayı silah olarak kullanıyorsunuz. Bu da ekonomik krizler oluşturuyor.
Karagülle: Bu, uygarlıkta yarıştır. Onlar karşılıksız para buldular. Dünyayı bu kadar yönetiyorlar. Biz de karşılıklı parayı bulmalıyız. Dünyaya refah getirmeliyiz. Kimseye “Kendini savunma” diyemeyiz. Biz onlara saldırırsak, onlar da kendini savunur.
Sermaye: Biz aklımızı kullanıyoruz. Siz duygularla hareket ediyorsunuz.
Karagülle: Evet onlar haklıdır. Biz alimleri boğuyoruz. Taltif değil cezalandırıyoruz. Socrates’i zehirleyen zihniyet, Ebu Hanife’yi döve döve öldüren zihniyet bizde. Kanser ilacını buldu diye elinden diploması alınan doktor bizde. Suçu sermayede değil, biz de aramalıyız.
NOT: Yazıda yer alan italik ifadeler Süleyman Karagülle’ye aittir.
Yorum:
Sorulara cevap
Sermaye: Kuran’da bile bizim seçilmiş bir kavim olduğumuz bildirilmiştir. Siz Kuran’a inanıyorsunuz da içinde söylenenlere neden inanmıyorsunuz?
Karagülle: Biz Kuran’a inanıyoruz. Seçilmiş bir kavim olduğunuzu da kabul ediyoruz. Biz İsrailoğullarına karşı değiliz. Sermayenin kendisine de karşı değiliz. Sermayenin geçmişte yaptıklarını da sorgulamıyoruz. Bugün yaptıkları yanlışları ortaya koyuyoruz. Düzelmenizi istiyoruz.
Sermaye: Hem Allah sizi seçmiş diyorsunuz, hem de bizi düzeltiyorsunuz.
Karagülle: Yanlış düşünüyorsunuz. Allah sizi seçmiş demek Allah size iltimas etmiş, diğer insanları size köle yapmış demek değildir. İnsanlık tek bir ümmettir. Onların birlikteliğini sağlamak için görevlilere ihtiyaç var, hükmetmekle değil. Siz ilimle hizmet edeceksiniz. Ama ilminizi insanlara zulüm etmek için kullanmayacaksınız. Siz insanlığa ticaretle hizmet vermekle görevlisiniz ama insanlara zulmetmeyeceksiniz. Siz insanların siyasetine karışmayacaksınız. Siz insanların dinlerine karışmayacaksınız. Siz ise insanları dinsiz ve ahlaksız yapmaya çalışıyorsunuz. Siz devletlere valiler tayin etmeye kalkışıyorsunuz. Bu davranışlarınızın sonucu olarak ülkeden ülkeye sürüldünüz.
Sermaye: Ne yapmalıyız?
Karagülle: Son kitap Kuran’dır. Kuran’da kavim olarak yalnız sizden bahsetmektedir. Bakara suresinin büyük kısmı size hitap eder. Önce onu kendi Ahd-i Atik’e eklemelisiniz. Kuran’ı ve İncil’i tasdik edeceksiniz ama siz Tevrat ile hükmedebilirsiniz.
Sermaye: Hangi Tevrat ile?
Karagülle: Bugün Tevrat elinizde yoktur. Ama içinde pek çok bilgi vardır. Doğrular vardır. Bir hazinedir. Elinizde iki araç vardır. Aslına gidebilirsiniz. Metni değiştirmeniz doğru olmaz. Ama metni ona göre yorumlarsınız. Metni doğru yorumlamanın iki yolu vardır. Bir Kuran’a aykırı olanlar Ahd-i Atik’ten değildir. Diğeri ise müspet ilme aykırı olanlar Ahd-i Atik’ten değildir. Böylece Tevrat’ın aslına gidebilirsiniz.
Sermaye: Size göre neyi değiştirmemiz gerekir?
Karagülle: Temel yanlışınız, kendinizi diğer insanlardan üstün görmenizdir. Evet, siz görevlisiniz ama insanlara hizmet etmekle görevlisiniz. Onlara hükmetme yetkiniz yoktur. Çünkü siyasette görevli değilsiniz. Bunun anlamı şudur. Tevrat’taki bütün hükümler insanlık içindir ve herkes o hükümlere uymakla mükelleftir. Faiz size haramsa, herkese haramdır. Sizin başkaları ile faizli işlem yapmanız da haramdır. Faizi haram kılan Hıristiyan ve Müslümanlar ile faizli işlem yapmak haramdır. İşte bu eşitliği kabul ettikten sonra sizinle her türlü işlerde uzlaşmaya, anlaşmaya hazırız. Aramızda savaş değil, barış olacaktır. Adil Düzen’i birlikte getirebiliriz.