15 Şubat 2014
Sapla samanı, elma ile armudu birbirine karıştırmamak gerekir. Darbe ve yolsuzluk ayrı şeylerdir.
Bir ülkede yolsuzluk yapılıyor diye darbe yapmaya kalkışmak büyük bir mantık ve hukuk hatâsı olur.
Önce ülkemizde yolsuzluk yapılıyor mu sorusunun cevabını arayalım. Olduğundan, yapıldığından hiç şüphemiz olmasın. Çünkü Uluslararası Saydamlık Örgütünün (Transparency Internatıonal-TI) 2013 raporunda, Türkiye’nin notu 10 üzerinden sadece 5’tir. Demek ki, bizde kirlilik, yolsuzluk, kokuşma vardır. Bunu kimse inkâr edemez.
Yolsuzluk yapılıyor diye darbe mi yapılsın? Hayır hayır hayır… Yolsuzluğun ilacı, çaresi, çözümü darbe değildir.
Yolsuzluklar ancak işlerin, emanetlerin, makam ve mevkilerin vasıflı, ahlaklı, faziletli, ehliyetli, liyakatli, ruh asaletine sahip doğru ve dürüst uzman kimselere verilmesiyle önlenir.
Yolsuzluklara karşı hukukî tedbirler=önlemler alınması gerekir.
Mesela Çin’de, büyük ve yüklü yolsuzluk yapanlara idam cezası bile verilebiliyor. Yine de yüzde yüz önlenemiyor.
Bir cemaatin yolsuzlukları bahane edip sivil darbe teşebbüsüne girişmesi büyük bir mantık hatasıdır.
Nitekim attıkları bumerang dönüp dolaşmış ve kendi kafalarına vurmuştur.
Yolsuzluk ve kokuşma darbe yapmak için geçerli sebep ve gerekçe olsa, temizlik notları 5’in altında olan en az yüz ülkede senede bir kez darbe yapılması gerekir.
Türkiye’de 1960 ile 28 Şubat arasında dört darbe yapıldı da memleket ve devlet ileriye mi gitti, yoksa geriledi mi?
Yolsuzluklarla, kokuşma ile mücadelenin yolları vardır:
1. Siyasî bir parti kurar, seçimlere girerler, iktidar olurlarsa ülkeyi, halkı, devleti temiz ve şeffaf bir şekilde idare ederler.
2. Ellerinde büyük gazeteler vardır. Yolsuzluk dosyalarını titizlikle hazırlayıp yayınlarlar ve halkı uyarırlar.
3. Baskı grupları oluştururlar ve temizlik için çalışırlar.
Askerî olsun sivil olsun darbeler hukuka ve ahlaka aykırıdır.
Halkın ezici çoğunluğu darbe istememektedir.
Halk yolsuzluk olduğunu bilmiyor mu? Biliyor ama bile bile destekliyor. Niçin? Çünkü eski vesayet rejiminin hortlamasından, hortlatılmasından çok korkuyor.
O eski zalim, hain, korkunç, acımasız vesayet rejiminin boyunduruğundan kurtulalı kaç sene oldu? On sene bile olmadı. Vesayetçiler eski faşist, zalim, gayr-i millî rejimi tekrar getirmek için pusuda bekliyor. Darbe onlar için büyük bir fırsat olacaktır.
Birkaç adaletsiz, insafsız, mantıksız kişi bendenizi yolsuzlukları, hırsızlıkları desteklemekle suçluyor. Yalandır, iftiradır, haksızlıktır…
2011 yılında yazdığım “Allah Belanızı Versin!” başlıklı yazı yalancıların ve iftiracıların haksızlığını göstermeye yeter de artar.
Cenab-ı Hak bu dünyada ve öteki dünyada yolsuzlukların, haksızlıkların hesabını soracaktır.
Hiçbir haram, kirli, kara para bunları iktisab edenlerin yanına kâr kalmayacaktır.
Bunların hesabı dünyada görülmezse, en azından tokatları yenecektir.
Yolsuzlukları, eskiden olduğu gibi kötüler ve kınarken, bunları bahane ederek darbe yapılmak istenmesine hayır diyorum.
Çünkü darbeler daha fazla yolsuzluk, daha fazla kir, daha fazla kara para getirecektir. Gözyaşı, belki de kan getirecektir. Zulüm ve işkence getirecektir.
Allah bu ülkeyi, bu devleti, bu halkı eski vesayet, resmî ideoloji, faşist sistemin pençesine ve kucağına düşürmesin.
Fırtınalar içinde bata çıka yol alan gemide yolsuzluk yapılıyor diye kaptan köşküne çıkıp darbe yapmak isteyenler geminin batmasına sebep olabilir.
Kaldı ki, onların niyeti temizlik değil, her yolu deneyerek iktidarı ele geçirmektir.
Bendeniz siyasî iktidarlar sandıkla gelsin, sandıkla gitsin tezini savunanlardanım.
Yolsuzluklara hayır!
Sivil veya askerî darbelere hayır!
Yazının devamı için;
http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Yolsuzluklar_Bahane_Edilerek_Darbe_Yapilamaz/18675
Yorum:
Yeni Sistem İçin Çalışılmalı
Yolsuzlukların çözümü işlerin, emanetlerin, makam ve mevkilerin vasıflı, ahlaklı, faziletli, ehliyetli, doğru ve dürüst uzman kişilere verilmesiyle bir nebze önlenebilir. Çünkü makam ve mevkide olan kişileri yolsuzluk yapmaları için yukarıdan baskıyla zorlanabilirler. Onları öyle bir zorlarlar ki onlarda o yolsuzluğu yapmak zorunda kalabilirler.
Yolsuzlukların kesin çözümü sistemin değişmesiyle olur. Öyle güzel bir sistem olmalı ki kimse yolsuzluk yapamayacak şekilde olmalıdır. İşte bu sistem sadece Kuran'da vardır. Kuran'dan çıkarılmış bir sistemde yolsuzluğu yapan cezasını bulur. Ayrıca yolsuzluk yapmasına gerek kalmaz.
Türkiye'de insanlar Kuran'ı sadece dini yani ahlaki yönden başvurdukları için bu düzen değişmez.
Ama şu unutulmasın ki Kuran'da bir çok konu vardır ve bu konular hikaye olsun diye anlatılmamıştır. Orada anlatılanlar üzerinden bizler çıkan problemleri çözmek için kullanmadıkça ve düzen değişmedikçe yolsuzluklar devam edecektir. Kuran'a kişisel olarak bakıldıkça bu olumsuzluklar devam edecektir.
İnsanları ahlaklı, faziletli yetiştirmek çok zordur. Sistem onu ahlaklı ve faziletli olmaya zorlamalıdır.
Şu anki düzen doğru olmadığı için çökmeye mahkumdur. Allah'ın istediği gibi düzeni getirirsek her şey düzelecektir.