09/02/2014
- Türkiye’de Cemaat’ın etkili olduğu söyleniyor. CIA ilgilenmiyor mu?
- Eskiden ABD’deki CIA ile Tekel Sermaye, Türkiye’deki MİT ile Türkiye’deki dışa bağlı sermaye birlikte dünyayı yönetiyordu. Şimdi ABD’deki tekel sermaye ile CIA’nin arası, Türkiye’deki MİT ile dışa bağımlı sermayenin arası açılmıştır. Sermaye kendisine özgü bilmediğim bir örgütle yine fesadına devam ediyor. MİT ile CIA eskisi kadar içli dışlı değildir.
- Şimdi CIA’nın gücü yetmiyor. Eskiden CIA’nin faaliyet alanı dışarısı idi. Şimdi ABD’de mi?
- Eskiden sermaye bir operasyon yapıyor, CIA’ya ihale ediyordu. CIA başarırsa parasını alıyordu. Şimdi sermaye ona ihale etmiyor veya ihaleyi almıyor. Dolayısıyla etkisi azalmıştır. MİT te öyle 17 Aralık’ı bile istihbar edememiştir.
- CHP ve Cemaat’ın oluşma dönemlerine ait şartlar değişmiştir. Türkiye de değişecektir. Yurtta sulh cihanda sulh değip çevre ile ilgilenme siyaseti ile dini dışlama siyaseti tarihe gömülecektir. Komşulara hükmedilmeyecek ama ilgilenilecek. Dinler arası çatışma olmayacak ama din dışlanmayacak.
- Eskiden Ortadoğuya Bizanslılar, sonra Osmanlılar hakimdi. Sonra batılılar hakim oldu. Gelecek dünyada ulus devletler olacaktır. Uluslararası ilişkiler ise İnsanlık tarafından düzenlenecektir. Uluslararası savaşlar hakem kararlarına uyan uluslar ile uymayan uluslar arasında olacaktır. Zorlama olmayacak ama ırk, din ve mezhep farklılıkları olacak ve herkes resmen atanacak ve toplulukta etkili olacaklardır. Adil Düzen’in anlayışına yakın bir senaryo çizilmektedir.
- Koruculuk sistemi yanlıştır. Korucu olamayanlar PKK’ya asker olmuşlardır.
- İç güvenliği her il kendi içinde oluşturacağı ve kendisi finanse edeceği zabıta(jandarma) kolluk kuvveti ile sağlar. Paralı değil nöbetli sistemi içinde başarılır. Doğuda görev yapanlara fazla imkân atamak, halkın bir kısmını silahlandırmak çok tehlikelidir. PKK’yı canlı tutar.
- Türkiye etkili olacaksa çevrenin sorunlarını çözen adil bir yönetime sahip olmalıdır.
- Ağzınız varmıyor ama biz söyleyelim Adil Düzen’i benimsemelidir.
15/02/2014
Hangisi doğru?
- Ülkemiz dış değişmeler nedeniyle, sancılar yaşıyor. Yumruklaşmadan önce anlaşmaya çalışılmalıdır.
- AK Parti şimdiye kadar dışta hazırlanan kanunları ülkeye okumadan aktarmaya çalışıyordu. Şimdi kendi sorunlarını kendisi çözmeye çalışıyor. Hala kendi aklımızla, Adil Düzenle değil de onların aklıyla çözmeye çalışıyor. Tehlike burada. Oysa her söze kulak vermeliyiz ve kendi sorunlarımızı kendimiz çözmeliyiz.
- Türkiye AB üyeliği veya bölgesel güç olma seçenekleri tartışması içindedir. Şimdiye kadar ne yaparsa yapsınlar Avrupa birliğine giremiyordu. Şimdi ne olduysa oldu girme imkanı doğdu.
- Türkiye, Rusya AB’ye girmeden Avrupa Birliğine giremez. Yeryüzü kıtalara ayrılacaktır; Güney Amerika, Kuzey Amerika, Afrika, Avustralya, Çin ve Hindistan. Bunlar bellidir. Bir de ya İstanbul merkezli Avrupa ve Orta doğu kıtası, yahut Avrupa ve Rusya’nın da katıldığı orta doğu kıtası. Bugünkü durumda tek kıta oluşmaz. Çünkü buna ABD ve Çin izin vermez.
- AB Türkiye aracılığı ile petrol yollarını kontrol etmek istedi. ABD ve Rusya bunu önledi.
- Sermaye, banka ve petrol aracılığı ile dünyayı tek devlet haline getirmek istemektedir. Savaş devam ediyor. Sermaye kaybedecektir. Dünya bir blok tarafından değil, İnsanlık tarafından Adil Düzen içinde yönetilecektir. Bunun için karşılıksız para sorunu çözülecek, faiz çözülecek. Bunun erken veya geç olması savaşın uzun veya kısa sürmesine neden olacaktır.
- Avrupa Birliği tarafında olduk ve biz de dışlandık.
- AB’de çatışma vardır. İngiltere Tekel sermaye yanlısıdır. Almanya ve Fransa Tekel sermayeye karşıdır. Sermaye Türkiye’yi AB’ye sokup İngiltere’yi güçlendirmek istedi. Sermaye ABD’de etkinliğini kaybetti. Türkiye İngiltere değil de Almanya tarafı oldu. Böylece Türkiye’nin AB’ye girme projesi yarım kaldı.
- Ülkemizde tezatlar var. Sermaye dinsiz bir batılı olmamızı istiyor. Halk ise batılı bir Müslim olmak istiyor. Tesettürü bile batı modeli içinde yapıyor. Benim tercihim etkili orta doğulu olmadır.
- Dünya tarım döneminden sanayi dönemine geçiyor. Sermaye yönetiminden ilmi yönetime geçiyor. Geçiş sancıları içinde boğuşuyor. Yakında çalkantılar dinecek, insanlık Adil Düzen’e kavuşacaktır.
NOT: Yazıda yer alan italik ifadeler Süleyman Karagülle’ye aittir.
Yorum:
İlmi Yönetim
Tarihte insanları başlangıçta dinler yönetti. Tanrıyla doğrudan irtibatı olanlar, insanlığı eğittiler ve bugünkü seviyeye yükselttiler. İkinci dönemde ise siyasiler hakim oldu. Askeri güce sahip olanlar, filozofların danışmanlığında insanlığı uygarlaştırmaya devam ettiler. Üçüncü dönemde ise ekonomi yani sermaye hakim oldu.
Bugün ilim, din ve siyasette hepsi sermayenin etkisindedir, hatta yönetimindedir. Keşfettiği karşılıksız para sayesinde dini etkisiz hale getirmiştir. İlmi emrine almıştır. Siyaseti seçimlerle idare etmektedir. Sermayenin sömürüsü her tarafı kaplamıştır. Cemaatler bile onun emrine girmiştir.
Bundan sonra ne olacaktır?
Bundan sonra sıra ilme gelmiştir. III. Bin yıl uygarlığında etkin güç ilim olacaktır. Karşılıksız para ortadan kalkacak ve karşılıklı para dünyayı yönetecektir. Karşılıklı para da ancak ilmin verileri içinde gerçekleşecektir. Alimler projeler üretecekler, halk ise bu projelerden istediğini seçip uygulatacaktır.
Merkezi yönetimin yerini halk yönetimi alacaktır. İlmin sağladığı imkânlarla yerel yönetimler ve sosyal gruplar, kendi paralarını kendileri üretecektir. Böylece bağımsız olacaklardır. Aralarında çıkan ihtilaflar hakemler yoluyla çözülecektir. Hakemler de kararlarını ilmin verileri içinde çözeceklerdir.
Geçmişteki yönetimlerde hükmeden din değil, din adamları idi; siyaset değil, siyasilerdi. Ekonomi değil patronlardır. Yeni düzende ise hükmeden alimler değil, ilim olacaktır. Alimler İslami çözümleri üreteceklerse, alternatif projeler ortaya koyacaklar. Halkın yararına bedelsiz ortaya koyacaklar. Halktan isteyen, istediği projeyi seçip uygulayacaktır. Tip sözleşmelerden istediklerini seçeceklerdir.
Aralarında çıkan ihtilaflar, tarafların seçeceği hakemler ile hakemlerin seçeceği başhakem tarafından çözülecektir. İlim adamlarının ücretleri ortak bütçeden ödenecek, ürünleri halk ücretsiz kullanacaktır.
Böylece insanlık artık başkalarının emrinde değil, kendi içtihat ve seçenekleri ile yönetilmiş olacaktır. İçtihat ve icmalara dayanan hukuk düzeni gerçek demokrasinin düzeni olacaktır. İnsanlık her gün seri adımlarla buraya doğru ilerlemektedir.
Bizim 1970’lerde yazdıklarımızı okursanız, orada bizim bugün söylediklerimizde bir çelişki yoktur. O günlerle bu günleri düşünürseniz, nereden nereye geldiğimizi görürsünüz. Sovyetler yıkılmış, ABD’de Obama başkan olmuş, Arap baharı olmuş, dünyada ateizm iddiası tarihe karışmış, Çin ekonomide etkin güç olmuştur. Adil Düzen ile ne süratle ilerlediğimizi göreceksiniz.