Gülen Türkiye'de yaşasaydı herhalde ülkesine kıyamazdı
05.02.2014
Yeni Türkiye ile eskisi arasındaki önemli farklardan birinin, son dost modern darbenin içeriğine yansıdığını görebiliriz. Eski Türkiye'de yaşadığımız türlü çeşitli darbelerde ekonomisi çökmüş, döviz krizleri sarmalında yaşayan ve toplumsal barışı ya sağ-sol, ya laik-şeriatçı ya da Türk-Kürt çatışmalarının tehdidi altındaki ülkenin yönetimine el koyulup, ekonomide IMF'nin, siyasette de Washington'un rehberliklerinde bir restorasyon dönemine girilmesi amaçlanırdı.
Bu son dost modern darbede ise, güçlenip büyüyen, "Barış Açılımı" ile kronik bir kriz konusuna çözüm üretilen, alt ve üst yapısı yenilenen, demokratikleşmek için sürekli arayışlar yapılan bir ülkeyi çökertip, ekonomik ve siyasal bir krize sokmak amaçlanıyordu. "Ne olursa olsun ama Tayyip Erdoğan gitsin" güdümlü siyaset modeli, sonunda dost modern darbecilerin Türkiye'nin refahını, gelişmesini ve istikrarı ile demokrasisini hedef almalarına kadar dayandı.
Türkiye'ye kıyamazdı
Bu çarpık tabloda ne yazık ki kendisini alternatif bir siyasi lider olarak görmek eğilimindeki Fethullah Gülen'in, uzun yıllardır Türkiye'den uzakta ve Türkiye ortamının çok dışında yaşamasının etkisi de var...
Geçen akşam Kanal A'nın "Yarının Manşeti"nde yorum yapan oğlum Cemil Barlas, bu durumu çok doğru yorumladı...
- Eğer Fethullah Gülen aramızda yaşamakta olsaydı, Türkiye'ye kıyamazdı...
Türkiye'ye dışarıdan ve kendisine taşınan ikinci elden bilgilerle uzaktan baktığı için, herhalde verdikleri zararın farkında değil, dedi.
Tamamı için http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/barlas/2014/02/05/gulen-turkiyede-yasasaydi-herhalde-ulkesine-kiyamazdi
Yorum:
Madalyonun İki Yüzü
Bir okudum, iki okudum, düşündüm…Yok, mümkün değil! Cemil Barlas’ın yaptığı yorum bir türlü doğru gelmiyor. Yıllardır defalarca devlet erkanı tarafından ülkeye davet edilen ve gelmesi hususunda hiçbir engelin olmadığı vurgulanan Gülen, ülkesine dönmüyor. Cemaat cephesi olaya sürgün, gurbet, fedakarlık ve gözyaşı damgası vurmakta istediği kadar dirensin, bu ayrılığın gayet iradi olup, ancak zorunluysa bile bizim bilmediğimiz, kendisinin bildiği bir sebepten ortaya çıkan bir zorunluluk olduğunu düşünüyorum.
Bana göre, Gülen bugün olanların olabilmesi için dışardadır yoksa iddia edildiği gibi burada olsaydı ülkesine kıyamazdı tezi hayalidir. Bir insan vatanını seviyorsa her yerde sever. Bu sevgi sınır dışına kadar bir sevgiyse, varsın olmasın.
İyi niyeti sadece hissi bir icraat olarak görmek, züğürt tesellisinden öteye geçememektedir. Bu bakış açısı olaya konan son noktadır. Tarihteki tüm zulümleri haklı gösteren bir bakış açısıdır. Firavun’u, Nemrut’u, Cengiz Han’ı, Hitler’i, Saddam’ı ve daha nicesini.
Zulmün tanımı tüm milletlere göre değişecekse bunların hepsi kendi hâkimiyetlerini ve halklarını koruyordu, bundan tabii ne olabilir ki?
“Basın bizim neye inanmamızı istiyorsa, onu servis ediyor.” Bu neredeyse deyimleşecek kıvama gelmiş bir sözdür. Bu kadar çok söylenen ve itibar edilen bu iddia insanı kara kara düşündürüyor çünkü netice olarak doğrudur.
Şimdi bir bakalım;
Esed aslında iyi bir lider, tezgaha gelmiş bir vatansever olabilir, muhalifler ülkeyi işgal eden ötekiler olabilir.
Bush’un tek günahı saf olmuş olması olabilir. Bu saflık öyle servis edilmiştir ki biz bunu savaşla birleştirince O’nu bir Müslüman düşmanı, bir zalim olarak görmüş olabiliriz.
Mevlana hakikatte insanlığı saptırmak gayesiyle maneviyatı ön plana çıkarmış bir sapkın olabilir. Dünya O’nu tevhidi inançtan sapalım diye destekliyor olabilir.
Yanı başımda Üstad var, ondan da şüphe edeceğim ama neyse ki henüz medya O’na el atmış değil, içim rahat.
Şimdi söyleyin bakalım Gülen; fedakar ve vatansever bir ruhani lider mi, yoksa uzun vade planlarını çok iyi yapmış, dış güçleri de arkasına almış siyasi bir lider mi?
Bu şartlarda iki ihtimalde makuldür.
Neticede niyet ve icraat ne olursa olsun, işler Allah’ın istediği seyirde gidiyor. En keyiflisi de Allah’ın düzeninin O’nun düşmanları yoluyla gerçekleşeceğidir. Bu olayların tüm ihtimali sonuçları aynı kapıya çıkıyor, Adil Düzen’e. Kaçış yok, o veya bu şekilde dünya aydınlığı görecek.