15 Kasım 2013
İSLAMIN temel gündem maddeleri ve temel dinî hizmetler şunlardır. Müslümanlar bireysel=ferdî hayatlarını, toplumu bu gündeme göre ayarlamakla yükümlüdür:
1. Mutlak olarak iman etmek. İnsanlığı sahih imana, İslama çağırmak. Sadece ülke çapında değil, dünya ve insanlık çapında davet, tebliğ, irşad, müjdeleme, uyarma, aydınlatma, bilgilendirme faaliyetlerini organize ve tanzim etmek. Bu konuda en az Yahova Şahitleri kadar gayret göstermek, faaliyet ve hizmette bulunmak.
2. İnsanlığı bir yandan imana çağırırken, daha önce iman etmiş olanların imanlarının Allah katında makbul, sahih=doğru iman olması için ne yapmak, nasıl çalışmak gerekiyorsa onu yapmak.
3. Müslümanlara ilmihallerini öğretmek.
4. İslamın, imandan sonra ikinci maddesi olan beş vakit namazın dosdoğru kılınması için çalışmak, propaganda yapmak.
5. Müslümanların tek bir Ümmet olması için çalışmak, iman eden herkeste Ümmet şuurunun=bilincinin olması için propaganda yapmak, mü’minleri birliğe çağırmak.
6. Ümmetin başında, Resulullah Efendimizin (Salat ve selam olsun ona) vekili, halifesi durumunda ehliyetli, liyakatli, taqvalı, dirayetli, kifayetli, firasetli, `âbid, zâhid, muhlis, yüksek ahlak ve karaktere sahip, Allahın yardımına mazhar temiz bir zatın bulunması ve ehl-i imanın bu zata biat ve itaat etmesi için çalışmak. Böyle bir zat olmazsa, din işleri hakkıyla yürütülemez ve Müslümanlar aziz ve hür olamaz.
7. Müslümanların Kur’an ve Sünnette bildirilen ve ilk üç kuşağın (Selef-i Sâlihîn) hayata uyguladıkları yüksek İslam ahlakı ile ahlaklı olmak. İslam dini üstün ahlak dinidir. Müslüman toplumlar, İslam ahlakını yaşamaz ve yaşatmazlarsa iyi, olgun, vasıflı, güçlü Müslüman olamazlar.
8. Müslümanlara İslamı öğretecek, onlara rehberlik edecek, icazetli ulema, fukaha, meşayih, mürşidler ve ziyalılar yetiştirmek. Bunlar İslam medreselerinde, gerçek İslam Mekteplerinde ve gerçek tasavvuf ocaklarında yetişir.
9. İş, çalışma, iktisat, ticaret, maliye, hizmet hayatını Kur’an, Sünnet, Şeriat ve tasavvuf hükümlerine, ilkelerine ve ahlakına göre tanzim etmek üzere Fütüvvet ahlakı teşkilatı kurmak.
10. İslama ve Ümmete harbî kafirlerden daha fazla zarar ve ziyan veren münafık din sömürücüsü eşkıya ve haşaratla etkili mücadele etmek.
11. Çocukları ve gençleri iyi, vasıflı, olgun, güçlü Müslümanlar olarak yetiştirmek için İslam Mektepleri açmak. Bu mekteplerde beş vakit namaz bütün öğrenciler tarafından, vakit ezanı okunduktan sonra okulun camiinde, okul imamının ardında bütün öğrencilerin, öğretmenlerin katılımıyla cemaat halinde kılınacaktır. Farz namazlar kesinlikle münferiden, ayrı ayrı kılınmayacaktır. (1868’den 1912’ye kadar Galatasaray Mekteb-i Sultanîsinde böyleydi.)
12. Emr bi’l-mâruf ve nehy `ani’l-münker teşkilatı kurmak.
13. Açıkta ve açıkça, küstahça, meydan okurcasına fısk, fücur, büyük günah işlenmesini önlemeye çalışmak.
14. Şer’î hükümlerin hayata tatbiki için çalışmak.
15. Müslümanların cihad fi sebilillaha hazır olmaları için çalışmak.
Bunları ihmal ederek aşağıdaki sözde hizmetleri yapanlara doğrusu şaşılır:
1. Mihrabında, minberinde, kürsisinde icazetli ve ehliyetli hocası olmayan müzeyyen camiler yaptırmak.
2. Camilerdeki kıymetli antika halıları atıp, onların yerine maddî ve sanat kıymeti olmayan yaygılar sermek.
3. Din, iman, Şeriat elden giderken lüks, israflı, muhteşem, yedi yıldızlı turistik umre seyahatleri yapmak.
4. Camilere kalorifer tesisatı, klima, soğuk su makinası, üfleme cihazı koymak.
5. Erkek Müslümanların yüzde doksan beşi camileri ve cemaati terk etmişken, ibadet mekanlarını kadınlarla doldurmaya çalışmak.
6. Minarelere ve camilerin içine gerekenden fazla hoparlör koymak ve bunları avaz avaz bağırtmak.
7. Ümmet birliği yıkılmış, Müslümanlar başsız kalmışken birtakım ruhbanları erbab haline getirmek; fırka, hizip, cemaat holiganlığı, militanlığı, taraftarlığı yapmak.
8. İçlerinde Ehl-i Sünnetin sahih itikadı okutulup öğretilmeyen, vakit namazları cemaatle kılınmayan sözde din mektepleri açmak.
9. Lüks ve israflı bir hayat sürmek.
Yazımın ilk kısmında 15 maddelik bir gündem beyan ettim. Bunlara itiraz edecek Müslüman yoktur sanırım.
Yazımın ikinci kısmındaki dokuz madde yazdım. Onlara da itiraz edilemez.
Türkiye’nin bugünkü bozuk düzenini iyi, islamî, müsbet, hayırlı, âdil bir düzen sananları muhatap bile kabul etmem.
Böyle bir yazı kaleme almak için icazetli alim olmak gerekmez.
İlmihalini bilen ve eli kalem tutan her Müslümanın söyleyeceği sözlerdir bunlar.
15.11.2013
http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Yapilmasi_Gerekenler_ve_Gerekmeyenler/17371
Yorum:
Kuran'a Uygunsa, Uygulanabilir
Kuran Kerim dinamik bir kitaptır. Bu yüzden de eskilerde kalıp, eskiyi yaşatmak için uğraşmanın boş olduğunu düşünüyorum. Eskiden dokuma ileri bir seviyede değildi.Kuran'da;
Rabbin meleklere «Ben yeryüzünde bir halife var edeceğim» demişti; melekler, «Orada bozgunculuk yapacak, kanlar akıtacak birini mi var edeceksin? Oysa biz Seni överek yüceltiyor ve Seni devamlı takdis ediyoruz» dediler; Allah «Ben şüphesiz sizin bilmediklerinizi bilirim» dedi. Ve Adem’e bütün isimleri öğretti, sonra eşyayı meleklere gösterdi. «Eğer sözünüzde samimi iseniz bunların isimlerini bana söyleyin» dedi. Cevap verdiler: «Sen münezzehsin, öğrettiğinden başka bizim bir bilgimiz yoktur. Şüphesiz Sen hem bilensin, hem Hakim’sin». (Bakara 30-31-32)
Bu ayetten anlaşılıyor ki insanoğlu her zaman elinde bulunan materyalleri değerlendirip yeni materyal oluşturmaktadır. Bu Allah'ın insanoğluna verdiği çok güzel bir özelliğidir. Melekler sadece Allah'ın öğrettiğinden başka şey bilmiyorlar. İnsanoğlu ise yorumlamayı ve yeni şeyler üretmek için yaratılmıştır. Bu yenilikleri de kullanmaktadır.
Yenilikler, teknolojik gelişmeler Kuran ayetlerine ters gelmeyecek şekilde kullanılması, uygulanması uygundur.
Camilerdeki halıların makine halısı olmasını sakıncalı olarak görmüyorum. El dokuma halıları çok pahalı ve temizliği zor olduğu için makine halısı tercih edilmiştir. Üstelik peygamberimiz zamanında makine halısı olsaydı o zamanda makine halısı serilirdi.
Teknolojinin nimetlerinden yararlanmak adına klima, kalorifer tesisatı döşemekte de bir sakınca görmüyorum.
İbadet yerleri sadece erkeklere özel değildir. Yine peygamberimiz zamanında erkek, kadın, çocukların hep beraber olduğu bir ibadet yapılmaktaydı.Bu unutulmamalıdır. Kadınları ikinci plana atmak hem Kuran'a hem insanlığa uymamaktadır.
Yine Kuran'da kadın olan Meryem'e emir olarak "rüku edenlerle rüku et" emri olduğuna göre kadınların da camiye gelmesi Kuran'a ters değildir. Bu ibadeti eleştirmek yerine ona göre camilerin ayarlanması gerekir.