14.09.2013
Farklı inançlardan insanların defnedildiği bir kabristanda, bir İngiliz aile büyüğünün mezarının üzerine bir demet gül, bir Çinli de aile büyüğünün mezarının üzerine bir çanak pirinç koymuş.
İngiliz daha sonra Çinlinin yanına gitmiş ve "Senin ölün bu pirinçleri ne zaman yiyecek" diye sormuş.
Çinli gülmüş.
- Senin ölün onun mezarına koyduğun gülleri ne zaman koklayacaksa, benim ki de pirinçleri o zaman yiyecek, demiş.
İnançların farklılığını vurgulayan buna benzer bir tabloyu Halil Bezmen'in "Prens Sabahaddin'in Saklı Hayat(lar)ı" kitabında okumuştum.
Bir Katolik bir Budist'le sohbet ederken "Hz. İsa bir gün yeniden dirilecektir" der. Budist şaşırır ve "Neden sadece Hz. İsa yeniden dirilsin ki, zaten bütün insanlar yeniden dirilmeyecek mi" diye tepki gösterir.
Din ve mezhep savaşları
İnançların tartışılmazlıklarını kabullenmek yerine "Benim inancım senin inancını yener" türü yaklaşımların din ve mezhep savaşlarına dayandıklarını, hem tarihten hem de bugünden öğrenmiş olmamız gerekmiyor mu?
Buna karşı kendi siyasi düşüncelerini ve benimsedikleri ideolojileri "Tartışılmaz doğrular" olarak görenlerin bağnazlıklarının öyküleri ile doludur tarih ve siyaset bilimi kitapları...
Günümüz Türkiye'sinin siyaset ve düşünce dünyasına bu tür kavga konularını taşımaktan kaçınmamız evrensel aklın gereğidir.
Örneğin bazılarına göre alkol karaciğeri ve beyin hücrelerini tahrip ettiği için, aşırı kullanıldığında "Zararlı" bir kimyasaldır. Buna karşı alkolün bir zerresi bile, inançlı bir Müslüman için "Haram"dır.
Tamamı için http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/barlas/2013/09/14/inanclardan-yasaklar-uretmekten-kacinmaliyiz
Yorum:
Önyargı
Olayı diğer bir açıdan değerlendirecek olursak; zararlı olan bir şey veya uygulama için İslami bir kimlikle veya dini bir kimlikle yasak konduğu zaman, buna ‘haram’ dendiği zaman artık o işin kime, ne kadar zarar verdiğine bakılmaz, kesinlikle zararı reddedilir, uygulamaya karşı çıkılır. İçki için ‘haram’ yerine, ‘sağlığa zararlı’; zina için ‘haram’ yerine, ‘sağlığa zararlı’; domuz eti için ‘haram’ yerine, ‘sağlığa zararlı’ kavramlarının tercih edilmesi gibi. Bu kabul edilirken bile Allah’ın laf olsun diye değil, bir sebebi olduğu için kurallar koyduğu anlaşılıyordur, umarım.
Bu bağnaz tutuma din düşmanlığı da diyebiliriz, önyargı da diyebiliriz ama bana göre esasında en çok korkmadır, kendinden korkmadır. İnanç gereği bir şeyleri yapıyor olmanın kişiye bir bağlayıcılık kazandıracağı, onu duvarlar arasına hapsedeceği zannından korkmadır. Oysa asıl böyle yaşamanın insanı insan yaptığını ve hiç olamayacağı kadar özgürleştirdiğini bir anlayabilsek.
Yasakları inançlara dayandırmaktan korkmayalım! Bu; dini baskıcı ve sıkıcı yapmaz, bizi disiplinli ve güvende kılar. Görülüyor ya bakış açısının insana aynı olayı nasıl farklı algılattığı. Allah bizi fehmen doğrultsun, o bize yeter.