04/08/2013
- Dünya değişiyor. Kürt sorununu çözmemiz gerekir, Kürt Türk birliği bizi güçlü kılar. Kürt Türk Türkiye’yi böler diyenler vardır.
- Kürtlerle Türkler arasında içten çatışma yoktur. Suni bölünmelerle Kürtleri devlet kurmaya yöneltti. Önce nüfusları çoğalmaktadır. Sonra Türkçülük etrafında toplanmaya başladılar. Gelecek onların. Kürt Türk sorununun çözülmesi bizi güçlü kılmaz. İran ve Türkiye ortak siyaset güderlerse, Çin ve Rusya’yı arkalarına alırlarsa üçüncü dünya uygarlığını kurabilirler. Kürtler Sünni Perslerdir. Azerilere mukabildir. Sünni Pers devleti, Şii bir Türk devleti Azerbaycan zaten vardır. Hicret demokrasisi ile sorunları çözebiliriz.
-İktidarlar, devletleri aleyhinde bulunamazlar. Belki hata ederler. İki tarafın da ihanet suçlamaları yersizdir.
-Sermaye dünyayı böler birbirine boğuşturur ve kendisi yönetir. Ülkeleri de partiler halinde böler ve onları dengede tutarak kendisi yönetir. Bunu bilen Siyasi Partiler ve devletler zahiren birbirleriyle boğuşurlar. Kapılar arkasında dostturlar. Sermaye karşılıksız dolarla dünyayı asırlarca oynatmıştır. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.
- Avrupa Birliğine karşı partimiz yoktur. İktidarın AB bakanı var, CHP AB'ye yakın MHP ABD’ye daha uzak. Sonuç Türkiye ABD’ci.
- ABD AB’yi bölüp kendi yönetmek istemektedir. Almanya ve Fransa grubu karşılığında İngiltere ve İtalya’yı, İngiltere ve İspanya’yı çıkarmış ama dengeyi oluşturamamıştır. Türkiye AB’ye girecek, İngilizlerle beraber olacak ve Avrupa’da denge kurulacak ve böylece sermaye istediğini yapacaktı. Türkiye ise Almanya’ya daha yakın olmaya başlamıştır. Bu sebeple sermaye Türkiye’nin AB’ye girmesine sıcak bakmıyor. ABD devleti ise bölünmeye karşı. Ortadayız.
-Türkiye Rusya-ABD ittifakına yakın. CHP ve MHP belirsiz.
-Rusya ve ABD iktidarı sermayeye karşı ortak cephe almıştır. Sermaye Erdoğan’ı göndermeyi hedeflemiş. Zorunlu olarak Erdoğan, Obama ve Putin’le iş birliği içindedir. AB ve Çin de sermayeye yakın değil. Ama şimdilik sessiz durmaktadır. Sermaye mağlup olacaktır.
-Türkiye’ye de siyasi partiler kendilerini yenilemek durumundadır. Bu da ancak lider değiştirmekle olur. Bu değişiklik, beklenmektedir.
- Erdoğan kendisi bırakıyor. Bahçeli statükoyu koruyan kişidir. Kılıçtaroğlu geçici atanmış kişidir. BDP’nin gerçek lideri Ahmet Türk iken müdahale onu kenara itti. Sonuç yeni liderler gelecek ama bu liderlerin gitmese bile gelecek yeni vizyon getirmeyecektir. Türkiye’de yakında Adil Düzen partisi kurulacak ve onun programı etrafında bütün partiler kendilerini yenileyecektir. Yahut devletimiz yıkılacak.
- Kişilere saldırı politikalarını değiştirmek içindir.
-Sermaye Putin Obama çizgisinde birini Türkiye’nin başında görmek istemiyor. Etkin güçlere hakim olma ümidini kestiği için Türkiye’yi merkez yaparak onları yola getirmek istemektedir. Yola getirirse o zaman onlar İslam alemini kırdıracak. Getirmezse dünyayı İslam isyanları ile cehenneme çevirecek. Müslümanlar isyan edecek onlar saldıracak. Sonunda iki taraf da ona teslim olacak. Bu gerçekleşmeyecektir.
Gölgeyi Gerçek Sanmak
10/08/2013
- Türkiye’de halk İslamiyet’i bırakmıyor, ordu da inkılapları bırakmıyor. Cumhuriyet dönemi çatışması buna dayanmaktadır.
- İnkılaplar Hudeybiye anlaşmasına benzer. Görünürde İslamiyet’e karşı imiş gibidir. Ama gerçekte İslamiyet’in gelişine hizmet etmektedir.
a) İslamiyet’te saltanat yok, Cumhuriyet var. Hilafet de yok. Yerinden yönetim var.
b) İslamiyet’te her söze kulak verilmelidir. O halde batıyı da öğrenmemiz gerek. Bu da Harf inkılabı ile gerçekleşmiştir.
c) Anadolu %50 azınlık iken şimdi binde beş azınlıktır.
d) İslamiyet’in esasına aykırı olan içtihadın kapalı olması Cumhuriyet döneminde açılmıştır.
- Mustafa Kemal’e Anadolu’nun itaat etmesi onun devletçe görevli olduğuna inanmasıdır.
- İstiklal savaşı şöyle doğdu.
a) İmam ve müezzinler, İslam’ın mağlubiyetini sindiremediler.
b) Anadolu esnafı imamları destekledi
c) Eşkıyalar, imamlar etrafında desteklenerek çetelere dönüştürüldü. Kuva-yi Milliye doğdu.
d) Askerler bir komutanın emrinde birleştiler ve devlete hakim oldular. Halk onlara itaat etti.
Dış siyasette de durum Anadolu hareketine elverişli idi.
a)Sermaye ileride oraya kendisi hakim olsun diye Anadolu’da Hıristiyan bir yönetim istemedi. Dolayısıyla İstiklal savaşımızı destekledi.
b)İngiltere kendisine asıl payı çıkarıyordu. Fransızlar ve İtalyanlar buna razı oldu.
c)Sovyetler yeni oluşmuş, Anadolu’da batı hakimiyetine karşı idi.
d)Osmanlı imparatorluğunun ömrünü doldurduğunu bildiği için Anadolu Hükümetini el altından destekliyordu. Bütün bunlar takdiri ilahi idi. Adil Düzen Türkiye’de doğacaktı. Ona göre hazırlanıyordu.
- İstiklal Savaşımız askeri zafer kadar siyasi zaferle bitmiştir.
- Sermaye dinsizleştirmek şartıyla Cumhuriyetimizi destekledi. Mustafa Kemal dediklerini yaptı ama gerekli tedbirleri aldı ve sonunda bugün dinsiz değil, dindar bir Türkiye ortaya çıktı.
a)Medreseleri kapattı ama bunun yanında İslami eserlerin Türkçeleştirilmesine bilgili samimi alimler verdi. İslamiyet Cumhuriyet döneminde anlaşıldı.
b)Medreseleri ve tarikatları kapattı. Camilere ise dokunmadı. Halkın dindar kalmasını sağladı.
c)Anadolu’ya gelen muhacirlerden Müslüman olanları kabul etti, Hıristiyan Türkleri tehcir etti.
d)Türkiye’yi muasır medeniyetin fevkine çıkarmayı hedefledi. Meşaleyi müspet ilim koydu. İslamiyet müspet ilmi inanç yapan bir dindi. Buna O da inanıyordu.
- Düşman duyguları harekete geçirir ve o sayede ülkelerini seven gençleri çatıştırır. Düşman fikirlerden uzak tutmaya çalışır. Çünkü fikirler, devleti bölmek ona yapılacak en büyük kötülüktür.
- Allah insanı yaratmış ve ona düşünme melekesini vermiştir. Düşünmeyenler hayvanlar gibidir, hatta daha da beterdirler. Hiçbir arı kovanı arıları ikiye ayırıp birbirleri ile çatıştırmaz.
-En büyük talihsizlik insanın hedefine aykırı davranmasıdır.
- Yarayı kaşıyan acısını dindirirken onu iyileştireceğini sanıyor. Oysa yarayı kaşımak yarayı azdırmaktır. Kürtler Kürtçülük yaparak Kürtleri mahvediyorlar. Türkçülük yapanlar da Türkiye’ye dinamit koyuyorlar. Yani hedeflerinin aksine hizmet ediyorlar.
NOT: Yazıda yer alan italik ifadeler Süleyman Karagülle’ye aittir.
Yorum:
Sorunlar ve Adil Düzen
Adil Düzen, hakemlerden oluşan bir yargı düzeni önermektedir. İlçelerde bulunan hakemler, bucaklardaki nizaları çözerler. Taraflardan biri bir hakem, diğeri başka hakem seçer. Baş hakemi taraflar seçer. Hakemlerin verdiği karara taraflar kendi iradeleri ile uyarlar. Bölgelerde bulunan yüksek mahkemelerde bölge merkezinde devleti ilgilendiren davalara bakarlar. Kıta merkezlerinde bulunan üstün hakemler insanlıktaki nizaları çözerler.
Çıkan bütün ihtilaflar, hakemlerce çözülecektir.
Çin’in Doğu Türkistan ile sorunları vardır. Rusya’nın Çeçenlerle sorunu vardır. Ermenistan’la Gürcistan arasında sorun vardır. Türkiye’nin PKK sorunu vardır. Suriye’nin AB’nin ABD’nin hep sorunları vardır. Bunlar hep hakemler yoluyla çözülecektir. Birleşmiş Milletlerin bu hususta herhangi bir karar alma yetkisi yoktur. Aksine o da hakemlerden oluşan yargının denetimindedir.
Sorunların çözümü için ikinci şart yerinden yönetimdir. İnsanlık ülkelere, ülkeler illere, iller bucaklara ayrılır. Her bucak iç işlerinde tamamen bağımsızdır. Her il de iç işlerinde tamamen bağımsızdır. İnsanlık ülkelerin iç işlerine karışmaz. Ülkeler illerin iç işlerine karışmaz. İller bucakların iç işlerine karışmaz. Merkezde oluşan mevzuat taşrada geçerli değildir. Merkezler ise taşraların temsilcilerinden oluşur.
İşte bu iki kural Dünyanın tüm sorunlarını çözer. Türkiye’nin de sorunlarını çözer. Türkiye hakemlerden oluşan yargı ile yerinden yönetimi kabul eden her devletle her türlü dostluk ilişkisine girişir. Kabul etmeyenlerden ise uzak durur.