07.08.2013
Ergenekon Davası sonunda açıklanan kararlar dolayısıyla, siyasetin, hukukun ve yargının bizim toplumumuzdaki farklı kesimler tarafından ne kadar değişik açılardan değerlendirildiğini de görüyoruz.
Toplumsal genlerimize işlemiş yazılı olmayan bir derin kural var.
Askeri darbe yapmak veya bir darbeye teşebbüs etmek aslında suç oluşturan bir fiil değil... Eğer bu darbe veya darbe girişimi başarısız olursa, o zaman bu fiiller suç kapsamına girer.
Talat Aydemir'in ilk darbe girişimi başarısız olunca Devlet tarafından affedilmesi ve ancak ikinci darbe teşebbüsü sonunda cezalandırılması, darbeciliği suç olarak kabul eden yasaların uygulanma biçimine ilişkin çarpıcı bir örnek değil midir?
Ya da 27 Mayıs 1960 darbesi öncesinde cunta kuran subayları ihbar eden subayın mahkûm edildiği "9 Subay Olayı" da, siyaset- darbe- hukuk ilişkileri açısından örnek bir vakadır.
Demokrasi ahlakı
Tamamı için http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/barlas/2013/08/07/mahkmlara-acimak-ile-yargiyi-yok-saymak-ayni-sey-mi
Yorum:
Demokrasi Raconu
Biri bana bir darbe girişiminin ancak başarısız olursa suç sayılabileceği saçmalığını izah edebilir mi? Veya aksi halde askeri müdahalelerin yasal bir zemine dayandığını iddia edebilir mi? Bu nasıl bir paradokstur anlayamadım!
Velev ki bir askeri müdahale, sonuçta başarılı veya başarısız olsun, suçsa ve yargılanmayı gerektiriyorsa o zaman başarılı olan 80 darbesinin paşaları koltuğu bırakıp kışlaya dönünce neden yargılanmadılar? Soruyu diğer ucundan ele alacak olursak; ancak taslak aşamasında olan, muvaffak olamayan bir darbe senaryosunun aktörleri neden yargılanıyor ve mahkûm ediliyor? Kalıcı diktatörlüğe davetiye mi çıkarılıyor?
Askeri müdahaleleri cılız bir demokrasi güreşi için bahaneye çevirerek 28 Şubat ve başka hesaplar sebebiyle cadı avına çıkanlar intikam duygularını ya terbiye etsinler, ya ertelesinler ya da başlarını ellerinin arasına alıp bir düşünsünler. Halkına ihanet içinde olanların cezası, tarihe bile bırakılmadan kolayca veriliyor, o yüzden Don Quixote’luğun lüzumu yok. Kimse paşalar üzerinden siyaset yapmayı vatanseverlik olarak addetmesin ve baki olduğunu zannetmesin. Gün olur devran döner, olan yine halka olur.
Tüm bu yaşananlar adil bir hukuk sisteminin olmayışının ne vahim sonuçlar doğurduğunu yine ve yeniden gösteriyor. Can güvenliğinden önce hak güvenliğimiz yok. Bu açıdan bakınca herkes kelle koltukta yaşıyor da haberi yok. Dışarıda mı, yoksa kodeste mi olacağın yönü belirsiz ve sağ-sol’dan ibaret olan bir pusulaya kalmışsa artık ne çıkarsa bahtına, bekleyedur. En azından durum bu haldeyken demokrasi ahlakından söz etmeyelim. Bu işin adını koyalım ve ‘racon’ diyelim. Böylece ‘demokrasi’ kavramı hem sistemin formatına uyarlanmış, hem de ahlaki olarak değerlendirilmemiş olur.
İnsanlık resmen kan ağlıyor. Dünyaya savaş ne gerek, afet ne gerek, kriz ne gerek. Kefeler doğru tartamaz, ak ve kara ayrılamaz durumdayken bütün bunlara ne gerek!