Hadi canım sen de!
İslam'la demokrasiyi birlikte yaşatmak çok zormuş.
"Al lafı, koy rafa" derler ya...
Eğer demokrasi dediğimiz şey bir Hıristiyan kurumu ise demek ki İsa'dan önce de antik Yunan'da Hıristiyanlık varmış.
- Acaba Budizm'le veya Şinto inancıyla demokrasiyi birlikte yaşatmak da mı zordur?
- Atarsınız iki tane atom bombasını Japonlar da demokrat olur, diyerek mi cevap verilir bu soruya?
Peki... Model aldığımız ama bir türlü tam uyamadığımız Hıristiyan Batı başka ne tür siyasal düşünceler üretip bize ihraç etmiş?
Bizdeki bazılarının yazılarını okuyup konuşmalarını dinlerseniz "İslamofobi" bir Türk siyasal düşünce akımı değil mi?
İhraç ürünlerimiz
Acaba "Faşizm"i veya "Militarizm"i de mi biz üretip Hıristiyan Batı'ya ihraç ettik?
Kafa taslarımızı ölçüp Türk budununun kökenlerini ararken, acaba Hitler Almanya'sı bizi taklit etmeye mi çalışıyordu?
İlkokul müfredat programlarına "Vatanı sevmekle Mussolini'yi sevmek aynı şeydir" maddesini koyan 1920'lerin İtalya'sı, Göktürklerden mi esinlenmişti acaba
Tamamı için http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/barlas/2013/07/06/menderes-ve-demirel-siyasal-islamci-miydilar
Yorum:
İslam hakkında bildiklerimiz
-Cennete Müslümanlar dışında kimse giremeyecek
-Hz. Muhammed bütün peygamberlerden üstündür ve kâinatın varoluş sebebidir
-Müslümanlar ancak Müslümanları dost edinebilir
-Batının icatları şeytandandır ve uzak durulmalıdır
Temelini bu düşüncelerle oluşturan bir dinin elbette ki demokrat olması, hoşgörülü olması, yeniliklere açık olması söz konusu değildir. Bu inancın adı kimilerince İslamiyet da olsa özü İslam değildir. Kur'an rehberliğinde, Muhammed peygamberin önderliğinde gelen din bu değildir.
Bizim sorunumuz dinimizi bilmiyor olmamız, daha doğrusu Kur’an’ı bilmiyor, okumuyor, okuyorsak da anlamıyor, anlıyorsak da hayata geçirmiyor olmamızdır. Allah’tan gelen tam müfredatlı bir din yoktur ki, bu kadar keskin sınırlar olsun. Kur’an vardır, O’nu hayata geçirerek yaşarız din oluşur, düzen oluşur. Ama bütün bunları bilmeyince basmakalıp bir ‘İslam laik değildir’ iddiasına takılırız ve bu böyle sürüp gider. İş oraya varmadan önce, ağzımızdan çıkan kelimelerin anlamını bilsek de cehaletten öte gaflete düşmesek.