13.06.2013
Size dendi ki: Tamam, sandıktan çıktınız. Üç kez üst üste seçim kazandınız...
Eyvallah... Yine çıkacaksınız sandıktan, yine kazanacaksınız bütün seçimleri... Ama durum böyle diye bana kulak vermeyecek misiniz? Ben de bu ülkenin vatandaşı değil miyim? Ben de bu milletin bir parçası değil miyim? Neden bana karşı bu derece hoyratsınız? Neden şefkatinizi kuşanmıyorsunuz?
Verdiğiniz cevap şu oldu:
Fazla tantana yapma... Bizim yüzde 50’miz var... Yüzde 50’yi zor tutuyoruz... Yüzde 50 ne derse o olur... Otur oturduğun yere... Seni bir kaşık suda boğarız... Madem çok biliyorsun, git sandıktan çık da gel... Tahammül sınırlarımızı fazla zorlama... Kusura bakma: Bu Tayyip Erdoğan değişmez.
*
Size dendi ki:
Bana bağırmayın... Beni kendi ahlaki değer yargılarınızla yargılamaya kalkmayın... Bana alkolik demeyin... Bana ayyaş demeyin... Giyim tarzıma karışmayın... Yeni bir nesil yaratma projelerinizle, siyasi mühendislik çalışmalarınızla bütün bir toplumu bir heykel gibi yontmaya girişmeyin.
Verdiğiniz cevap şu oldu:
Yedirtmeyiz... Dış güçler...
İç mihraklar... İllegal örgütler... Marjinal gruplar... Çapulcular... Camide içki içenler... Başörtülüleri tartaklayanlar... 27 Mayıs özlemcileri... Darbe sevdalıları... Kandil günü camiden çıkacak vatandaşlara saldırı hazırlığı yapanlar...
*
Size dendi ki:
Dünyanın bütün süper güçlerini donanmış da olsa tek bir adam,
75 milyonluk bir ülkenin her sorununun en iyi çözüm noktasını bilemez... Tek adam ne diyorsa
o olmaz, o olmamalı... Yönetimin demokratikleşmesi gerekir.
Verdiğiniz cevap şu oldu:
Menderes’i astınız, Özal’ı zehirlediniz, Erdoğan’ı yedirtmeyiz... Erdoğan ne derse o olur...
*
Size dendi ki:
Ben halkın bir parçasıyım...
Kaç kişiyim, kaç oyum var bilmiyorum... Çok az da olabilirim... Sayıca az olmam, beni yok
saymanızı gerektirmez... Benim de hükümetim olmalısınız, benim de başbakanım olmalısınız...
Bana kulak vermeniz gerekir.
Verdiğiniz cevap şu oldu:
Sizi not ediyoruz, bu söylediklerinizin hesabını soracağız... Ceza vereceğiz... Gününüzü göstereceğiz...
*
14 günü böyle geçirdiniz.
En sonunda...
“Bunlar ne diyor” demek aklınıza gelebildi.
Basra harap olduktan sonra olsa da, binlerce kalp kırıldıktan sonra olsa da...
Bu da bir “şey”.
Yazının tamamı için Not supported field expression!
Yorum:
Proje
Seneye Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Halk seçecek. İki turlu oylama olacak. İkinci turda en fazla oy alan iki aday yarışacak. Yani ikinci turda % 50’den fazla oy almak zorunluluğu var.
Bugünlerdeki Gezi parkı olayları aslında bir projenin ilk adımıdır. Bu proje Cumhurbaşkanının Erdoğan ya da Gül dışında birisinin olması projesidir.
Ak Partinin her zaman alabileceği muhafazakâr oylar % 25 civarında. Diğer % 25’lik oyunu eskiden orta sağ denilen gruptan alıyor. Yani eski DYP ve ANAP oyları bunlar.
Bu ikinci kısım içinde oy veren bir grup Gezi parkı olayları ile Ak Partiden vaz geçmiş duruma geldi. Bunlar artık bu kutuplaşma ile kendilerine Ak Partinin zorla çarşaf giydireceğini düşünüyor. Başbakan da kutuplaşmayı artıracak, keskin sınırlar çizecek şekilde davranışlarda bulunuyor.
Seneye Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olacak olan ister Erdoğan ister Gül olsun, eğer bu proje tutarsa seçilemeyecek. Çünkü ikinci turda % 50 oy alamayacak. Çünkü bu orta sağ oylar diğer partilerin ortak adayı olan Demirel benzeri bir adaya kayacak.
Gezi parkı olayları bu projenin ilk adımıdır. Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar projenin devamı uygulanacak. Eğer başarırlarsa seneye çok değişik bir siyasi durumla karşı karşıya kalabiliriz.