Sayın Erdoğan’ın ABD gezisini önemli kılan bir başka husus da Irak ve Suriye’nin geleceğidir. Bu iki mesele, Türk dış politikasının da en önemli iki meselesidir. Irak’ta Kürdistan federe devleti var. Türkiye’deki siyasi Kürt hareketi, çözüm sürecinde “Büyük Kürdistan” hedefini telaffuz etmekten çekinmiyorlar. Türkiye için yeni sıkıntılara kapı açılabileceği endişeleri yersiz değildir. Irak, ABD işgalinden beri durulmuyor. Gelecek vaat eden bir siyasi zemin hâlâ kurulabilmiş değil. Suriye’de devam eden çatışmaların işaret ettiği bir Kuzey Suriye meselesi var. Onun da ötesinde Suriye’nin geleceği de belirsiz. İran ise Suriye ve Irak’ta olan bitenlere doğrudan müdahil durumda.
Acaba, Obama-Erdoğan görüşmesinde, endişelerimizi giderici, gerçekten yeni bir dönemi işaret eden sonuçlar çıkacak mı?
http://www.zaman.com.tr/huseyin-gulerce/abd-gezisinden-bekledigimiz-nedir_2090708.html
Yorum:
Beklentimiz İçerden
Hükümetin dış politikasının başından beri hatalı olduğu ve taşeron görevi üstlendiği iyice su yüzüne çıkmaya başlamıştır. Bundan daha büyük sıkıntı ise muhalefetin herhangi bir konuda yapıcı, doğruya yönlendirici bir eleştiri geliştirmek yerine iktidarın her görüşünün karşısında yer alması ve doğru için bu kıstası koymasıdır.
Suriye'de hükümet Esad'ı desteklese idi , muhalefet tam tersi bir pozisyon alacaktı veya kürt sorununun çözümü noktasında da bu karşıtlık sözkonusu olacaktı. Herhangi bir ilmi temeli olmayan ve ülke sorunlarına çözüm olacak bir alternatif düşünce biçimi geliştiremeyen siyasi ortam ülkemizin en büyük problemlerinden biri olarak gözükmektedir.
Bizim ABD veya diğer ülkelerden ziyade kendi içimizdeki unsurlardan beklentilerimiz var. Kendi sorunlarımızı kendimiz bir ortak akıl oluşturarak çözebiliriz. Muhalefeti, birbirinin tersini düşünmek olarak algılamaktan vazgeçmek bunun için ilk adım olabilir. Sorun üretenlerin başı olan ABD'den bir beklenti içinde olmak yeni sorunları kabul etmek demektir.