18/05/2013
-Protesto edilen değil, protesto eden zarar görür.
-Örnek olarak eğer Müslümanlara eziyet edilecekse İslamiyet’e karşı bir protesto mitingi düzenlenir, basın onu büyütür, Müslümanları heyecana getirir, sermaye onu Müslümanlardaki ajanları vasıtasıyla destekler. Miting olur. Sonra da onlar yakalanıp zindana atılır. Konya mitingi budur.
-Türkiye’deki askeri müdahaleler böyle tezgâhlandı. Gençler oyuna geldi.
-Yalnız gençler oyuna gelmedi. Siyasiler de oyuna geldi. Askerler oyuna geldi. Askerler akıllandı. Siyasiler hala oyunda.
-Siyasette de benzer durum vardır. Ülke lehine savunulan ülke aleyhine olur. İktidarın doğru yaptığını eleştirmek iktidarı güçlendirir.
-Muhalefet iktidarı eleştirir, iktidar da işlerine devam edeceğine muhalefete cevap yetiştirmekle meşgul olur. İktidarı kaybetmeme korkusu içinde iş yapamaz hale gelir. Ülke böylece geri bırakılır.
-Bahçeli doğru muhalefet yapmaktadır. İktidarı uyarmakta ama gençleri sokağa dökmemektedir. Eskiden de böyle yapılsaydı askeri müdahale olmazdı.
-DP, CHP, MHP ve Milli Görüş partilerini hep destekledim. CHP ile koalisyon aşamasına etkim oldu. Protestoları hiçbir zaman desteklemedim. Bugün BDP bile sokak hareketine karşıdır.
-Dünyada izlenen politikaya karşı çıkma yerine onun akışı içinde çıkarımızı bulmamız gerekir.
-Tarihin akışı vardır. Onu kimse değiştiremez. Su denize doğru akıp gidecektir. Baraj yapsak da yine o su biraz sonra denize ulaşır. Biz bu akan sudan nasıl yararlanacağımızı düşünmeliyiz. Bir de suyun nereye aktığını bilmemiz gerekir.
Tamamı için Not supported field expression!
NOT: Yazıda yer alan italik ifadeler Süleyman Karagülle’ye aittir.
YORUM:
İnsanlık nereye gidiyor?
Arif Ersoy, Süleyman Akdemir ve ben 100 gün Avrupa’da dolaşıp Akevler’e ortak aradık. Bu esnada halka yeni ekonomik düzeni anlatırken biz varsayımlar ortaya koyduk.
a) İnsanlık doğu ve batı uygarlıklarına ayrılmıştır. Doğu uygarlıkları, peygamberlerin uygarlığı hakkı üstün tutarlar, insanlara hukuku öğretirler. Bunlar Mezopotamya, İbrani, Hıristiyanlık ve İslamiyet’tir. Batı uygarlıkları Mısır, Yunan, Roma ve Avrupa uygarlıklarıdır. Bunlar kuvveti üstün tutar ve insanlığı teknikte ileri götürürler.
b) Uygarlıkların ömrü biner senedir. Hak uygarlıklar 500. yılda iken kuvvet uygarlıkları yeniden doğarlar. Kuvvet uygarlıkları 500. seneye gelince hak uygarlıkları doğar. Bugün batı uygarlığı zirvededir. Çökmeye başlamıştır. Hak uygarlığı ise yeniden doğmaktadır. İşte bizim faizsiz sistem bu yeni uygarlığın denemesidir.
c) Uygarlıklar birçok uygarlığın sentezinden doğar, bu sentezi de bir kavim yapar. Miladi tarihten 200-300 sene evvel bir peygamber gelir ve doğu uygarlığını yaşar batı uygarlığını öğrenir. Bunları sentez eder, miladi yıl bin yıl başlarında insanlığa sunar, böylece yeni doğu medeniyeti doğar. Kuran’dan sonra yeni kitap gelmeyecek, yeni peygamber gelmeyecektir. Peygamberlerin yerini âlimler, kitapların yerini müspet ilimle yorumlanmış eski mukaddes kitaplar alacaktır.
d) Doğu medeniyeti yeniden oluşmakta, batı medeniyeti zirvededir. Bu medeniyetin sentezi işi de Türkiye’ye verilmiştir. Tarih bunu vermiştir. (Biz, Allah vermiştir diyoruz. İlim, tarih vermiştir diyor.)
1980’lerde biz bu varsayımları halka anlatırken biz de öğrenmiş olduk. Sonra Süleyman Akdemir bunu doktora tezi yaptı.
Erbakan Mamak’dan yeni çıkmıştı. Ona Akdemir’in tezini verdik ve bir hafta içinde okudu. Ondan sonra da çalışmalarımıza O başkanlık etmeye başladı. Her hafta bir veya 2 gün Altınoluk veya Ankara’ya gider, yeni üçüncü bin yıl uygarlığı için çalışırdık. Adil Düzen’i Erbakan’ın başkanlığında Akevler hazırladı. Bu sebeple Milli görüşçüler hiç bir zaman sahip çıkmadılar.
Erbakan’ın büyüklüğü buradan gelmektedir. Doğruyu bir hafta içinde anladı ve ona teslim oldu. Hayatı boyunca bunun mücadelesini verdi. Bizim ortaya koyduğumuz varsayımlar, kafamızdan uydurduğunuz varsayımlar değildir. Kuran’ın, Tevrat’ın ve İncil’in söyledikleri bugünkü müspet ilmin verileri içinde, tarih ilminin teyitleri ile ortaya konmuş kurallardır.
Batının bunları anlamaması, işine gelmemesi sebebiyledir. İslam âlemine ulaşmış değiliz. Sonra onlar daha bağımsız değildir. Milli görüşçüler de Partilerini Akevler ile paylaşmak istemedikleri için reddetmelerini anlıyorum. AK Parti ise Adil Düzen’i bırakma şartıyla iktidar edildiğini zannediyor. Dolayısıyla anlıyorum. Mahir Kaynak’ın bu gerçeği anlayamadığını duymamasına mana veremiyorum.