Müslümanın Andı
984 Okunma, 0 Yorum
Mehmet Şevket Eygi - Milli Gazete
Emine Hocaoğlu

03 Mayıs 2013

 

BEN Müslümanım. La ilahe illallah Muhammedun Resulullah Kelime-i Tevhidini, kalbimle iman ederek dilimle ikrar ederim. Rabbim Allahü Teala hazretleridir. Kitabım ve düsturum Kur’andır. Nebim Muhammed Mustafa aleyhissalatü vesselamdır. Dinim İslamdır. Şeriatım İslam Şeriatıdır.
İtikad ve amelde mezhebim Ehl-i Sünnet ve cemaattir. Ehl-i Sünnet cadde-i kübradır, Sevad-ı Azamdır ve İslamın doğru anlaşılıp doğru yorumlanmasıdır.
Allah adaleti, istikameti, insafı, ihsanı emr etmiştir.
Allah azgınlığı, beyinsizliği yasak kılmıştır.
Bütün mü’minler kardeştir.
Bütün mü’minler tek bir Ümmet oluşturur.
Ümmetin başında, Resulullah Efendimizin bugünkü vekili, varisi ve halifesi olarak bir İmam-ı Kebir’in bulunması ve mü’minlerin ona biat ve itaat etmesi farzdır.
Tefrika, nifak, şikak, fitne ve fesat kötülenmiştir ve yasak kılınmıştır.
Zina ve riba büyük günahlardandır. Allah ticareti helal kılmış, ribayı haram kılmıştır.
İslam israfı yasak kılmış, kanaat ve tasarrufu emir ve tavsiye etmiştir.
Beş vakit namaz dinin direğidir. Onu ayakta tutan dinini ayakta tutmuş olur, onu yıkan dinini yıkmış olur.
Hür ve mukim erkeklerin farz namazları cemaatle kılmaları kesin bir emirdir. Şer’î bir özrü olmadan cemaati terk eden bid’ate sapmış ve bir tür köle statüsüne düşmüş olur.
Hür Müslüman kadınların ve kızların tesettüre girmeleri farzdır, haktır. Tesettürü terk eden Müslüman kadınlar köle statüsünü kabul etmiş olurlar.
Gıybet, tecessüs ve nemime haramdır. Müslümanlar başkalarının gizli günah, ayıp ve kusurlarını araştırmazlar.
Her Müslümanın kendini kurtaracak derece ilmihal bilgisini doğru olarak öğrenmesi farzdır.
Şeriatın dört kaynağı vardır: Kur’an, Sünnet, icmâ ve kıyas.
Kur’anın muhkem hükümleri Kıyamete kadar bakidir.
Sünneti az veya çok inkar eden ehl-i bid’attir.
Müslümanlar salih ameller yapmakla emr olunmuşlardır ama onları Allahın kerem ve fazlı kurtarır.
Dünya bir tarladır, ekini ahirette biçilir. Dünya bir sınav yeridir. Dünya aldatıcı ve oyalayıcıdır.
Allah katında tek hak, geçerli, makbul din İslamdır.
Ümmet-i icabet, Ümmet-i daveti en güzel ve uygun şekilde Hak din’e davet etmekle yükümlüdür.
Bilenler bilmeyenleri irşad edip aydınlatmazlarsa onların vebali bilenler üzerinedir.
Müslümanların kutsal günü cumadır. Cuma ezanı okununca ticaretin durdurulması, iş yerlerinin kapatılması ve camilere Allahı anmak için seğirtilmesi gerekir.
Şeriata aykırı olan her şey hederdir ve sapıklıktır.
Tek hidayet ve kurtuluş yolu Resulullahın yoludur.
Cihad fî sebilillah farzdır.
Emr-i mâruf ve nehy-i münker farzdır.
Cihadı ve emr-i marufu terk eden Müslüman toplumlar zelil olur.
Helal ticaret yaşatır ve yükseltir; haram faiz öldürür ve batırır.
Gerçek Müslüman firaset sahibidir, Allahın nuru ile görür.
Gerçek mü’min bir delikten çıkan zararlı mahluk tarafından iki kere sokulmaz.
Komşusu aç gecelerken, kendisi tok sabahlayan bizden değildir.
Müslümanların büyüklerine saygı göstermeyen, küçüklerine merhamet etmeyen bizden değildir.
Allah kibirlileri, gurur sahiplerini, büyüklenenleri sevmez.
Allah, kötülükle çok emr eden nefislerine uyanları sevmez.
Allah deccalları ve kezzabları ve onları sevip destekleyenleri sevmez.
Allahın sınırları vardır, o sınırları aşanları sevmez.
Kur’an, “Sizin için kısasta hayat vardır” buyurmaktadır.
Allaha, Resulüne, Kur’ana, Sünnete, Şeriata uyarak sâlih ameller işleyenler için büyük müjdeler vardır.
Kafirler, münafıklar, zalimler, gafiller uyarılmış ve korkutulmuştur.

 

(İkinci yazı)
İsveç Norveç Türkiye
NORVEÇ ve İsveç krallıklarındaki, Avusturya ve İsviçre cumhuriyetlerindeki siyasî durumun bizdekine benzemez. Yukarıda saydığım dört ülkede, milletvekili olmak için, akıl ve mantık almaz miktarda büyük paralar harcayan kimseler olduğunu hiç zannetmem. Tabiî ki herkes böyle yapmıyor ama bizde böyle yapanlar var.
İsveçte Norveçte Avusturya ve İsviçrede de belediyeler var ama bizdeki gibi çalışmıyorlar.
Siz medenî bir ülkedeki şehirlerin yaya kaldırımlarını gördünüz mü? Siz oralarda ham zeminin üzerine kum yayıp üzerine karolar yerleştirildiğini ve bunların çok kısa bir zaman sonra kırıldığını, çöktüğünü, altlarında biriken yağmur sularının, üstlerine basılınca etrafa sıçradığını gördünüz mü?
Siz medenî ülkelerde deniz kumu ile çürük çarık binalar yapıldığını gördünüz mü?
Siz, 82 milyonluk Almanyanın baş şehri Berlinin nüfusunun beş milyon olduğunu biliyor musunuz?
Berlinin her yerinin parklar, korular, yeşil alanlarla, yapay göllerle, havuzlarla dolu olduğunu biliyor musunuz?
Osloda, Stokholmde, Viyanada bizim İstanbulumuzdaki Ankaramızdaki trafik sıkışıklığı var mı?
Siz Avrupa ülkeleri halklarının, 1928’den önce kendi dillerinde yayınlanmış kitapları okuyamamaları gibi bir kültür kepazeliğinin yaşandığını gördünüz mü?
Bırakın Norveçi, İsveçi, Avusturya ve İsviçreyi; Singapura bakın, orada bizdeki gibi bozuk ve çürük kaldırımlar, bizdeki gibi trafik laubalilikleri, bizdeki gibi kural tanımazlık var mıdır?
Singapurda bir parka gidin, bir banka oturun ve kabak çekirdeği yemeye başlayın, kabuklarını da yere atın… Ne yaparlar size? Doğduğunuza pişman ederler.
Bir turist Osloda veya Cenevrede bir taksiye binecek, şoför ondan tarifenin iki misli ücret alacak, orada böyle bir şey mümkün müdür?
Saydığım ülkelerin mahkeme binalarına gidiniz. Mimarî değeri olan vakur, sakin, temiz, sessiz binalar… Mahkemelerin fazla işi yok.
Avusturyanın biz Türkiye Müslümanları için önemli bir özelliği var. 28 Şubat faşizminin üniversitelere sokmadığı başörtülü kızlarımızın bir kısmı o ülkeye gittiler, tesettür kıyafetleri ile okudular ve diploma törenlerinden birinde, onlara Avusturya cumhurbaşkanı diploma verdi.
Norveçte tasavvuf tekkesi açıp zikrullah yapmak serbest, bizde değil.
Norveçliler 1700’lü, 1800’lü yıllarda, hattâ daha eski tarihlerde basılmış Norveççe kitapları okuyabiliyorlar ama biz Türkiyeliler, 1928’den önce basılmış Türkçe kitapları, romanları, hikayeleri okuyamıyoruz.
İsveçte Müslüman bir kadın polis oldu, başörtüsü ile hizmet ediyor. Bizde böyle midir?
İsveçte, Norveçte, Avusturyada dinî ibadetlerinizden, inançlarınızdan, hizmetlerinizden dolayı rahatsız edilmezsiniz.
O medenî ülkelerde resmî ideoloji heyulası yoktur.
Ulu Önder, Yüce Kurtarıcı mitolojisi yoktur.
Alfabe devrimi yoktur.
Şapka Kanunu yoktur.
Ayasofya Müzesi yoktur.
Laikçilik yoktur.
Kripto Yahudilerin vesayet hegemonyası yoktur.
Norveç Norveçtir, Avusturya Avusturya…
Norveç İsveç Avusturya İsviçre… Singapur Mingapur… Ve Türkiye ve Türkiye… Ah Türkiye, vah Türkiye!..
Yazıları için;

http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Muslumanin_Andi/14783#.UYVDg21rPIU

 

Yorum:

 

Tarihi Eserler Kadar Olamadı

 

Türkiye'de yapılan binaların sağlamlığı konusunda  güven vermek çok zor. 1999 depremini hatırlayalım. Deniz kumuyla yapılan binaların yerle bir olduğu ve bir çok masum insanın ölümüyle sonuçlandığını unutmayalım.

 

Şu anda çalıştığım okul yıkıldı ve yenisini yapacak. Bu yıkılan okulun geçmişi de çok eski değil. 1999 depreminden önce taşınılmış. İşte görülüyor ki devlet okulu dahi sağlam yapılmamış ve denetimden yoksun.

 

Bazı kişiler kazanç sağlasın diye okul en kötü malzemelerle yapılmış ve bu durumun  çok kötü olduğunu anlıyoruz. Bunların çözümü nedir?

 

Sistemin değişmesi gerekir . Sistemin değişmesine kadar bu gibi devlet yapılarını çok iyi denetleyen ekipler tarafından  yapması gerekir. Tarihi binalar o zaman ki tekniklerle günümüzde yapılan binalara oranla çok sağlam yapılmıştır.

 

Yabancı ülkelerde ise bu durum çok farklıdır. Yapılan binalar hem çok güzel hem de çok sağlam. Üstelik bir yerde değişiklik yapılmıyor. Bizde herhangi bir yeri beş yıl sonra gittiğinizde tamamen farklı bir yer olarak karşımıza çıkabiliyor.

 

Bu durumlar ayrıca kaldırımlar için de geçerlidir. Yapılan kaldırımlar çok çabuk bozulabiliyor. M.Şevket Eygi'nin dediği gibi yağmur suları kaldırım taşlarının arasına giriyor ve basınca sıçrıyor. Bunları daha sağlam yapmak çok mu zor anlayamıyorum. Ama şu da bir gerçek ki yapılan her yer nasıl olsa tekrar yıkılacak ve yenisi yapılacağı için  belki de sağlam yapılmamaktadır.

 

 

 

 

 

Emine Hocaoğlu






Sayı: 203 | Tarih: 5.05.2013
Yusuf Kaplan
Üçüncü dünya savaşı,neden İslam'a karşı yürütülüy
Onlar dışarıdan,bizimkiler içeriden!
1221 Okunma
Ali Bülent Dilek
Ahmet Hakan
Bir çukur uğruna ne gazlar sıkıldı
Kâbe ve Taksim
1185 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Mahir Kaynak
Zafer mi, çözüm mü?
Geleceğin Sosyal Grupları
1144 Okunma
6 Yorum
Süleyman Karagülle
Mehmet Barlas
"Recep Paşa asker kaçağıdır" diyebilirlerdi
Çamur at, izi kalsın!
1042 Okunma
Tayibet Erzen
Mehmet Şevket Eygi
Müslümanın Andı
Tarihi Eserler Kadar Olamadı
984 Okunma
Emine Hocaoğlu