28.04.2013
Başbakan Erdoğan'ın Yeşilay Cemiyeti ve Dünya Sağlık Örgütü'nün ortak sempozyumunda "Bizim milli içkimiz ayrandır" demesi, doğal olarak özellikle sosyal medyada yoğun yansımalara sebep olacaktı...
Öncelikle şunu söylemeliyiz.
"Yeşilay" sigara, alkollü içki ve uyuşturucu gibi alışkanlıklar ile mücadele eden ve bilhassa gençlerin korunması için yaptığı çalışmalarla "Kamuya Yararlı Cemiyetler" arasında yer alan bir kurumdur.
Başbakan Erdoğan'ın alkollü içkilere karşı düşüncelerini ve öfkesini seslendirmesi için Yeşilay sempozyumundan daha uygun bir ortam bulması herhalde düşünülemez...
Unutmayalım ki alkollü içkilere karşı söylemleriyle bilinen bir diğer ünlü kişi, 1945-50 arasında Yeşilay'ın Başkanı olan Ord. Prof. Dr. Fahreddin Kerim Gökay'dı. Rahmetli Gökay alkollü içkilere açtığı mücadele ile öylesine halka mal olmuş bir isimdi ki, o dönemin akşamcıları Gökay'ın fiziğini hatırlatan kısa ve şişman 45'lik rakı şişelerine "Fahrettin Kerim" derlerdi.
Amerika örneği
Ancak kanunu teklif eden Ali Şükrü Bey'in ilham kaynaklarından biri de o dönemde içki yasağı bulunan Amerika Birleşik Devletleri'ydi de. Kanun teklifinde şu cümleler de vardı:
"Kendi dinleri men etmediği halde, Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti, hususî bir kanun ile, milletini bu beladan kurtarmıştır. Biz de Amerika'dan ibret alıp, onu örnek edinmeliyiz."
Alkollü içkiler yasağının Amerika'da içki kaçakçılığını geliştirdiğini ve Mafya'yı ürettiğini Ali Şükrü Bey göremedi. 27 Mart 1923'te Topal Osman tarafından öldürüldü. Meni Müskirat Kanunu 22 Mart 1926 tarih ve 790 sayılı kanunla yürürlükten kaldırıldı.
Tamamı için http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/barlas/2013/04/28/milli-ickimiz-ayran-hangi-yemeklere-uyar
Yorum:
Yasaklarla Ancak Buraya Kadar
Mevcut hükümetin inancını belli eder nitelikte bu tür demeçler vermesi, şov havasında kalınca bir işe yaramıyor. Başbakan Erdoğan’ın gösteriş gibi bir derdi olduğunu düşünmüyorum ama orada burada, ayaküstü soru-cevaplarla veya konuşma arasına sıkıştırılan mesajlarla ancak ideolojik olarak karşıt olan kesimi kışkırtarak hükümete tepki toplayabilir.
Temelde, insan davranışlarında yasakların caydırıcılıktan çok teşvike yol açtığı sanırım tecrübelerle herkesin malumudur. Bugün ülkemizde de giyim, yeme-içme, basın ve bunun gibi daha pek çok alanda bir takım yasakların olması Müslümanları zorba ve gerici gösteriyor. Onlar böyle düşünmesinler, Müslümanları sevsinler diye hoşa giden davranışlar sergileyelim etliye, sütlüye karışmayalım, demiyorum. Bu yasakçı ve bağnaz tutum zaten dinimizde olmadığı için uygulamayalım, diyorum.
Davranışlarında serbest olan ancak verdiği zarardan da sorumlu olan ve onu telafi etmekle yükümlü olan bir topluluk için kurallar amacına ulaşır.
Yasakların olmaması bugünkü bozuk düzen içinde maalesef mümkün değil. Ancak Adil Düzen’le dayanışma ortaklığı sistemi kurulunca yasaklar demeyelim de kurallar anlamlı olur, bağlayıcı olur ve düzen kurulur.