İslamofobi, 'medyatik Deccal' ve sistemin, ayağına kurşun sıkması!
26 NİSAN 2013
Boston'daki 'maraton saldırısı'nın basit bir saldırı olarak kalmasının istenmediği anlaşılıyor.
Bu saldırıdan iki gün sonra gerçekleştirilen Teksas saldırısına kıyasla, Boston'daki saldırı daha basit bir saldırı aslında.
Teksas saldırısında 15 kişi öldü; ama bu hâdisenin üzerine gidilmedi bile.
Oysa Boston'daki saldırıda 3 kişi öldü; sadece Boston kenti değil, bütün dünya terörize ediliyor iki haftadır!
İSLAMOFOBİ: BATILILARI KURTARACAK SANAL DECCAL!
Yine İslâm hedef tahtasına yatırılıyor. Yine İslâm, açıkça, terörün kaynağı olarak ilan ediliyor. Yine Müslümanlar, şeytanlaştırılıyor.
İslamofobi kıtalar dolaşmıyor yalnızca; zihinlerde çoktan taht kurdu bile!
Batılı zihin dünyasının işleyiş biçimini belirlemeye devam eden dili fâş ederek söylersek... İslamofobi, İslâm'ın kitlelerin kâbusuna dönüşmesine, kitleleri bu kâbustan kurtarmaya yardım edecek medyatik ve sanal bir Deccal işlevi görüyor!
Sistem, kendisine acındırarak acımasızlığını meşrûlaştırmaya çalışıyor böylelikle. Ürpertici (aslında acınası) bir dille, üstelik de…
Amerikan ve Batı medyasını takip edin, gördüklerinize, okuduklarınıza, duyduklarınıza inanamazsınız: Açıkça, İslâm'ın terör dini, bütün Müslümanların 'potansiyel terörist' ilan edildiği haberler, yazılar, yorumlar gırla gidiyor!
POSTMODERN MEDYATİK / ZİHİNSEL TERÖR
Neler olup bittiğini, 'İslâm'ı hedef hâline getiriyorlar', diyerek veremeyiz sadece.
Veremeyiz; çünkü medya üzerinden yayılan, 'kurtarıcı bir Deccal'e!' dönüştürülen nefret yüklü İslamofobik dil ve söyleme rağmen birileri, etkili ve yetkili birileri, 'hedefin İslâm olmadığını, İslâmcılar olduğunu' söylüyorlar açıkça…
Burada tam anlamıyla medyalar üzerinden gerçekleştirilen sinsi, iğrenç, kafa karıştırıcı zihinsel bir terör eylemi var: Sağ göstererek sol vurma postmodern sinsiliği, ikiyüzlülüğü, panik psikolojisi, bitmişliği bu.
SİSTEM, KÖTÜCÜL BİR DİLE VE EYLEME SIĞINIYOR
………………………..
KÜRESEL SİSTEM, VARLIĞINI SÜRDÜREBİLMESİNİ, İSLÂM'A BORÇLU OLDUĞUNU İLAN EDİYOR!
Yapılmak istenen şey şu aslında: Küresel sistem, İslâm'ı hedef tahtasına yatırarak, şeytanlaştırarak kendisini, işlediği küresel cinayetleri, haksızlıkları, barbarlıkları meşrulaştırmaya çalışıyor.
Yani, anlayacağınız, küresel sistem, böylelikle, varlığını İslâm'a borçlu olduğunu tersinden ilan etmiş oluyor. Bu meseleyi pazartesi günkü yazıda fâş edeceğim.
ARİSTO'YLA HOLLYWOOD'U BOSTON'DA BULUŞTURUNCA…
Aslında, postmodern dünya, medyalar üzerinden üretilen sanallıklarla bizi tam bir büyücüler ve ayartıcılar ağı'nın ortasına fırlatıyor.
Çünkü postmodern dünyanın nükleer silahlardan daha tehlikeli, daha tahripkâr 'silahları' medyalar, bir anda deveyi pire, pireyi deve, iyi'yi kötü, kötü'yü iyi yapmakta son derece mâhirler…
Her zaman hatırlattığım gibi, Heidegger'in, 'kamera, izleyiciye yöneltilmiş bir silahtır', dediği şey, tam da böylesi bir şey işte.
Medyaların hayatımızın her bir bölmesine, zihnimizin en gizli labirentlerine böylesine hükmettiği bir çağ, aslında 'postmodern çakallar'ın, 'medyatik gizli eller' vasıtasıyla, bütün dünyayı aptallaştırdığı devâsâ, ayartıcı bir ağ aslında.
Boston saldırısında 'postmodern çakallar'ın 'gizli el'lerinin hem Boston kentini, hem de bütün dünyayı nasıl terörize ettiklerini bütün ayartıcılığıyla gördük…
'İşte katiller!' denilerek 'lanse edilen' iki Çeçen'in, Hollywood filmlerini aratmayacak bir dramayla 'ele geçirilmeleri'nden sonra, yine tam Hollywood filmlerinin bitiş sahnesindeki, izleyiciyi katharsiz'e / doyum'a / boşalma'ya ulaştıran Aristocu dramaturjiye sahne oldu, hem Boston kenti, hem de bütün dünya -medyalar üzerinden!
SİSTEMİN, KENDİ AYAĞINA KURŞUN SIKAN ASIL DECCAL, MEDYALAR OLMASIN SAKIN!
Özetle, küresel sistem, varlığını İslâm üzerinden meşrûlaştırmaya çalışıyor. Üstelik de bunu, medyaları kötücül bir dille ve yöntemle kullanarak yapıyor. Sistemin medyalar üzerinden ürettiği, bütün dünyayı terörize etme eylemi, bizatihî medyaları Deccal konumuna yerleştiriyor.
Peki, bu ne demek biliyor musunuz? Elbette ki, sistemin, ürettiği sanal, gizli Deccal'i vasıtasıyla kendi ayağına kurşun sıkması demek…
Sistemin medyatik küresel düzeni kullanarak aslında öncelikle kendisi, sonra da dünya için nasıl tehlikeli bir oyun oynadığını ve ayağına kurşun sıktığını pazartesi günkü yazıda göstereceğim.
Pazar günü -söz verdiğim üzere- El-Cezire Film Festivali'ni yazacağım…
http://yenisafak.com.tr/yazarlar/YusufKaplan/islamofobi-medyatik-deccal-ve-sistemin-ayagina-kursun-sikmasi/37410
YORUM;
HALK MEDYASINA DOĞRU
Artık halklar uyanmaya başladı.
Tam bağımsız medya kooperatifleri kurulacak.
Halkların gözü,kulağı ve dili açılacak.
Ondan sonra Türkiye’den başlayarak yeni bir medeniyet,
Hak ve Halk medeniyeti kurulacak.
Kurana dayalı bu medeniyetle insanlık derin bir nefes alacak.
Her din mensubu –hatta ben dinsizim diyenler bile-Allah sizden razı olsun diyecek.
Dualarımızı ve çalışmalarımızı bereketlendir Allahım…