3 Mart 2013
-Olanları doğru teşhis etmek gerekir.
-PKK’yı dağa çıkaran bizim eksikliğimizdir. Böyle kabul edersek gerekeni yaparız ve sorun çözülür. Onu bunu suçlama sadece inleme ve ağlamadır.
-Eşkıyaya karşı devlet güvenliği sağlamalıydı. Koruculuk örgütü ile hakimiyeti sürdürdü. Güvenliği sağlayamayan devlet orda oturamaz.
- PKK sorunu, koruculuk sorunu, Türkiye’ye dışarıdan gelen baskı sebebiyle olmuştur. Yararları olmuştur. Devletimiz kendisini eğitmiştir. Hala onların aklıyla görüşmeler yapıyor. Mecburdur. Çünkü dediklerini yapmazsa basın onu oradan indirir. Türkiye’nin en büyük sorunu dışa bağımlı basındır.
-Öcalan bölünme taraftarı olmadığını söylüyormuş.
-Öcalan MİT’in görevlisidir. Batının işine yaramaz hale gelince onu güven altına alarak Türkiye’ye bekçilik yaptırıyorlar. Onun etkisi yoktur. PKK’nın işi bittiği için sermaye tasfiye ediyor.
- Mevcut iktidarın bu sorunu çözmesini istemeyenler var.
- Sorunu mevcut iktidar çözmüyor. Emrediyorlar, yapıyor. Kendisi çözseydi böyle çocukları bile güldürecek çözüme gider miydi? Öcalan’ı af edebiliriz. Öcalan’ı BDP’nin başına getirebiliriz. Ama Öcalan’dan PKK’nın silah bıraktırmasını istemek gülünçtür. Çünkü onun bu gücü yoktur. Bu Ak partiyi bitirebilir. Belki de bu onun tezgahıdır.
- Bir başkaları da sorunun çözülmesini ama AK partinin çözmemsini isteyebilirler. Çözebiliriz.
- Çözüm insanların gönlünü almakla olmaz. Sorunu çözmek için:
a) Doğuda medreseler açılmalıdır.
b) Yerinden yönetimle aşiret sisteminin önü açılmalıdır.
c) Çalışana kredi sistemiyle işsizlik çözülmelidir. Ülkede aşsız ve işsiz insan kalmamalıdır.
d)Adil yargı sistemi hakemlik sistemi getirilmelidir. Acaba bu söylediklerimizi Reşat Milli
Gazetede yayınlıyor mu? Neden kimse hiç duymuş olmuyor. Çünkü sermaye duyurmak istemiyor.
Tamamı için http://haber.stargazete.com/yazar/cozum-yolu/yazi-732355
İstihbarat savaşları
9/3/2013
-Savaşlar istihbarat örgütlerinde de vardır. Almanya istihbarat başkanı Almanya’nın yenileceğini anlayınca Amerikalılar tarafında yer aldı. Onların istihbaratı oldu.
-Çünkü Almanları savaşa sermaye sokmuştur. İstihbaratı o kurmuştur. İstihbaratın Sovyetlerin eline verilmesini istememiştir.
-Hitler böyle düşündüğünde bile istihbarat başkanını astırır. Yerine gelen de onun dediğini gizlice yapar. Amerika’ya nakleder. Almanya da başka örgüt kurar.
-Şimdi PKK’yı da aynı şekilde tasfiye ediyor. Onu başka yerde kullanacak burada başkasını kuracak.
-Başka devletin hizmetine giren istihbarat örgütü içinde etkileyici gerçek milli istihbarat kurmuşlardı. Kurallarla.
- İçi içe kurulan istihbarat ile ülke bölünebilir, gerileri iç savaş olur.
- Almanya bunu yapmıştır.
- Sonuç ne olmuştur? İstihbarat değil, gerçek milli birlik Almanya’yı kurtarmıştır.
- Söylediklerim belgelere değil makul düşüncelere dayanır.
- Makul düşüncelere gerek vardır. Olay olduğu zaman onu onlarla açıklarsın.
- Başka ülkede istihbarat örgütü oluştururken yararlı bir iş yaparlar. İdeolojik işler yaptırmazlar.
-Her çeşit örgüt kurar gerekeni gerektiği zaman kullanırlar. Onları başka istikametlere yönlendirirler.
- Yabancıların istihbaratı milli değerleri kötüler ve milli istihbaratı da ona inandırır.
- Bunlar çok açık iken her gün böyle oynamaktadırlar. Hayatı boyunca çektirmediklerini bırakmayanlar cenazesine katıldılar. Şimdi ona sahip çıkıp işlerini o yolla yapmak istemektedirler.
Tamamı için http://haber.stargazete.com/yazar/istihbarat-savaslari/yazi-734274
NOT: Yazıda yer alan italik ifadeler Süleyman Karagülle’ye aittir.
Yorum:
İstihbarat
Sermayenin karşılıksız para ile her yerde istihbarat teşkilatı vardır. Her toplulukta hazır olurlar. Ben onları tanırım, asla cephe almam. Onların konuşmasından anlarım, onlarla tartışmaya girişirim. Söyledikleri cümleleri kubbe yaparım. Deşifre olunca onu alır başkasını gönderirler. Ama konuşmama talimatı verirler. Böylece zararsız hale getirirler.
Onlar beklerler sen düşeceğin zaman hemen karşı tarafa geçerler. Bunun içinde arada bir kendime hasım üretirim, savaşta mağlup olurum. Onlar deşifre olurlar. Sonra tekrar yerine gelince onlar da şaşırırlar.
Allah insanın yaratmış iki takım kurmuş. Kendi takımı ile şeytanın takımıyla devamlı çatışma içinde olacağız. Onları yok edemeyiz. Biz şeriata göre davrandığımızda biz bir şey yapmazlar. Münafıklara münafıklıklarını söylemiyor onlarla savaşa girişmiyoruz Onları tanıyoruz. Sermayenin ne yapmak istediğini onların davranışı ile beliyoruz.
Bugün bir toplantıda idik. Ben bugünkü uygarlığın, zina, faiz, rüşvet ve teröre dayandığını, Allah varsa mutlaka yenileceğini, bu işi de Kuran’ın yapacağını, bunun için matematiği Kuran Arapçasını, fıkhı ve muhasebeyi öğreneceğini söyledim.
Biri çıktı dedi ki: “Biz doktora yapacakları desteklemeliyiz, müçtehit yetiştirilemez.” dedi. Kendisine “Kuran uygarlığı zinadan, faizden, rüşvetten ve anarşiden kurtulacak mıdır?” diye sordum. Yarım ağız evet dedi. “Peki, müçtehit kurtaramayacak da kim kurtaracak?” diye sordum. Arkadaşlarım tartışma olmasın diye cevaba imkân bırakmadılar. Odayı terk etti, gitti.
İki ihtimal vardır. Bu arkadaş yabancı istihbarat içinde abluka edilmiş böyle manasız görüşlere inandırılmıştır ve söylemektedir. Çoğu böyledir. Yahut ta kendisi istihbarattandır. Kendisi istihbarattan olsaydı kalkıp gitmez, sonunda fikirlerini yumuşatır oradan öyle ayrılırdı. O fikirlerinde samimidir ama bilgisi olmadığı için terk edip gitmiştir. İstihbaratçılar onu ona inandırmışlardır.
Siz zannetmeyin ki onların oyununa gelmezsiniz. En samimi insanlar bile bu oyunlara gelir. Basın ile dış ajanlar iş birliği yaparak ustaca birçok insanı böyle saplantı fikirlere götürürler. Münakaşa etmeyelim derler. İki yöneticimiz de böyle yaptı.