03.03.2013
İmralı’da Abdullah Öcalan ile BDP’lilerin görüşme notlarının ‘siyasi anlamı yüksek’ bölümleri epeyce didiklendi. Ama o notlarda ‘geyik’ sayılan bölümler de vardı. O bölümleri sizler için derledim. İnceden yorumlar yapmayı ihmal etmeyerek...
- Abdullah Öcalan gençliğinde Necip Fazıl’ın konferanslarından birine katılmış. 1969 yılında. Siyasal’dayken. Toplantı gizliymiş.
- Öcalan tıpkı “benim anneannem de başörtülüydü” diyenler gibi... Kendisinin ilk zamanlarda namaz kıldığını, 33 sure ezberlediğini, hatta köyün imamının “sen böyle gidersen uçarsın” dediğini söylüyor.
- Öcalan, eskilerden bir arkadaşından söz ederken ‘xımıl’ diye söz ediyor. Araştırdık, ‘xımıl’, ‘hımbıl’ın Kürtçesi imiş... (Buradan tutanağı Kürtçe bilen birinin tuttuğu anlaşılıyor).
- Sırrı Süreyya Önder’in İmralı görüşmeleri sırasında iyice havaya girdiği anlaşılıyor... “Başkanım” falan...
- Öcalan Said-i Nursi’nin köyünün Ermeni köyü olduğunu söylüyor... Neden söylüyor? Bilinmiyor.
- Öcalan kendisinden ‘Apo’ diye söz ediyor: “Eğer olmazsa Apo öldü dersiniz”.
- Babai İsyanı, Öcalan’ın özel ilgi alanına giriyor... Sanırım...
- Başbakan seçimden önce ‘idam’ dedi ya... Öcalan işte bunun sorumlusunu bulmuş. Başbakan’a ‘idam’ dedirtenlerin “İslam’ı kullanan kapitalist tekelci işadamları” olduğunu söylüyor. Böylece jargona yeni bir kavram kazandırmış oluyor.
- Öcalan’ın sözleri tevile ve tefsire açık: Barış isteyen barışı, savaş isteyen savaşı buluyor... Lanet etmek isteyen için de malzeme var, umutlanmak isteyen için de... Çok yönlü yani...
- Öcalan ABD’deki Ermeni, Rum ve Yahudi lobilerinin Anadolu çıkışlı olduğunu düşünüyor... Buraya bir mim koyalım mı?
- Öcalan’a soruluyor: “Suriye Kürtlerine bir şey diyecek misiniz?” Öcalan cevap veriyor: “İki tarafla da görüşsünler, kim haklarını verirse onunla çalışsınlar”. Bir şey soracağım? ‘Oportünizm’in sözlük anlamı neydi?
- Öcalan “PKK bile beni anlamıyor” diyor... İnsanın aklına “İyi de onlar anlamıyorsa, silahlar nasıl susacak?” diyesi geliyor.
- Öcalan ‘başkanlık sistemi’ istiyor ama koşulu var: ABD’deki gibi olmalı... Denetim olsun istiyor yani... Kısacası o da ‘otoriter başkan’dan korkuyor...
- Sırrı Süreyya Önder bir senaryo yazdığı bilgisini verince Öcalan’ın cevabı çok kısa: “İyi olur”. Sinemayla başı pek hoş değil galiba...
- Tutanağı tutanın araya “çay geldi” diye yazması... Ne bileyim... Bana enteresan geldi.
- Tutanaklarda isimleri olumsuz olarak geçenler: Mehmet Metiner, Fethullah Gülen, Deniz Baykal, Birgül Ayman Güler, Mehmet Baransu ve Emre Uslu... Bana ilginç bir karışım gibi geldi.
- Herkes Öcalan’ın yakalandığında “hizmete hazırım” demesini hatırlatıp “nereden nereye” diyor ya... Belki de ‘hizmet’ budur... Ne dersiniz?
Yazının tamamı için http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/22726048.asp
Yorum:
Bir ajanın hayatı
Önce ajan olacak karakterde kişi tespit edilir. Sonra özel görevliler tarafından çağrılır. Ajan olması için öneride bulunulur. Zaten çağrılan kişi daha önceden takip edilmiştir ve bu karaktere uygun olduğu için kabul etmiştir.
Sonra ajan bulunduğu her topluluğa büyük bir uyum gösterir. Büyük doğucuların arasına katılır. Onların gizli toplantılarına girer. İstihbaratı gerekli yerlere ulaştırır.
Namazlı abdestli bir topluluğun arasına girecekse önceden hazırlık yapar. Sureler ezberler, ileri düzeyde bilgiler öğrenir ve aralarına karışır. Üç sure de ezberler 33 sure de. Onların arasından topladığı veriyi gerekli yere iletir.
Gün gelir, bir örgütün kurulmasına karar verilir. Örgütü kuruyor ve yönetiyor gibi yapma görevi verilir. O da bu yapıyor gibi yapma görevini yerine getirir. Örgütü patronlar kurar, geliştirir, büyütür ve o da …mış gibi yapar.
Örgüt büyür, gelişir, metastazlar yapar ve metastazlar da otonomi kazanır. Gün gelir, baskılar ve pazarlıklar sonrası bu ajanın teslim edilmesine karar verilir. Onu besleyip büyütenler elleri ile teslim ederler ama teslim etmeden önce bir şart koşarlar: onu asmayacaksın. Çünkü “gün gelecek, biz onu kullanacağız” demektedirler, içlerinden.
Yakalandığı sırada korku dolu gözlerle üstüne düşen görevi yapacağını söyleyen ajan, özel olarak beslenip bakıma alınınca ve gün gelip hükümet, ülkeyi bölmeye götürecek bir çözüm önerisini marifetmiş gibi ortaya sürünce kendini bir şey zannetmeye başlar ve havalara girer.
Moda ile hareket eden, Allah’ın dediklerini hiç sayanlar hiçbir zaman sonuca varamayacaklardır. Sadece vardıklarını sanacaklardır. Bu örgüt kapanır, yenisi kurulur. Bu ajan gider, yenisi gelir. Ne ajan biter ne de örgüt.