Nedenler iyi kavranır ve yanlışlıklar tekrarlanmazsa, sonuç alabiliriz
YUSUF KAPLAN
11 OCAK 2013
Büyük ölçekli sorunların nedenlerini iyi anlamadan ve derinlemesine tahlil etmeden sonuç alabilmek, kalıcı çözümler üretebilmek elbette ki zordur. Büyük ölçekli sorunlar, bütün yönleriyle, iç ve dış aktörleriyle ve faktörleriyle masaya yatırılarak kısa, orta ve uzun vadeli çözüm yolları geliştirildiği zaman hâl yoluna konulabilir ancak.
Kürt sorununda bir mesafe katedilebilmesinin olmazsa olmaz şartı, sorunun bütün yönlerini ve nedenlerini çok iyi kavramak ve bunların kalıcı olarak nasıl ortadan kaldırılabileceği meselesi üzerinde derinlemesine kafa patlatmaktır.
HALKIN DEĞİL, ELİTLERİN SORUNU
…………………………
O yüzden, son birkaç yıl öncesine kadar bu sorun, toplum tarafından içselleştirilmiş bir sorun hâline gelemedi.
Ama bugün gelinen noktada Kürt sorunu önce siyasallaş/tırıl/dı, zamanla da sosyal, kültürel ve hatta iktisadî boyutlar kazandı/rıldı.
'KÜRT SORUNU' İLE 'IRA SORUNU' ARASINDA BİR ALAKA YOK!
Oysa, sözgelişi, İrlanda'daki IRA meselesi, yalnızca bir terör meselesi değildi. Başından itibaren sosyal, kültürel, mezhebi ve etnik bir meseleydi IRA meselesi.
Fakat Kürt meselesinde tam tersi bir durumla karşılaşıyoruz: Kürt meselesi, bir sosyal mesele, bir kültürel mesele, bir etnik mesele, hatta bir siyasî mesele olarak ortaya çıkmadı.
Bu nedenle, Kürt meselesi, 'icat edilmiş', 'nev-zuhûr' bir meseledir: Ve Kürt etnisitesi ile Türk etnisitesi arasındaki bir düşmanlığın, gerilimin veya çatışmanın eseri veya sonucu olarak zuhur etmemiştir.
IRA meselesinde başından sonuna kadar iki farklı sosyal, etnik veya mezhebî kesim, tabanda bir kavgayı, düşmanlığı ve çatışmayı beslemiş ve büyümüştü. Kürt meselesinde ise aslâ böyle bir şey olmadı.
Ancak son birkaç yılda, iki tarafta da etnik kimliklerin, ilkel ve pagan bir dille, dışlayıcılıkla ve ötekileştiricilikle dışavurulduğuna tanık oluyoruz…
Hiç abartısız söylüyorum: Böyle bir etnik husûmet ve gerilim, bizim bin küsur yıllık birlikteliğimiz, beraberliğimiz, ortak tarihimiz ve hayatımız boyunca tanık olmadığımız; yüzkarası ve lanetlenmiş bir durumdur.
KÜRT SORUNU'NUN TEMEL NEDENLERİ
Burada Kürt sorununun ortaya çıkış nedenlerine kısaca bakmakta yarar görüyorum:
Birincisi, medeniyet gökkubbemizin çökmesi ve bunun sonucunda da ulus-devlet sınırları içine hapsolmamız: Din, dil, kültür ve etnik farklılıklarını harmonik bir şekilde aynı gökkubbenin çatısı altında birleştiren medeniyet kimliğinin yitirilmesi ve tek bir etnik kimlik üzerinden bütün farklılıkları düzleştirici bir uluslaşma sürecinin başlatılması, Kürt meselesinin kültürel, siyasî ve dil eksenli bir sorun olarak zuhur etmesini tetikledi.
İkinci olarak, toplumun resmen ve fiilen ortak noktası, Müslüman kimliği, tarihi, hafızası, yaşanmışlıkları, müştereklikleri olmasına rağmen tavan'dan elitler tarafından monteleme yöntemiyle Jakoben yollarla zorla uygulanmaya çalışılan sekülerleşme projesiyle birlikte, İslâm'ın siyasî, sosyal, kültürel ve entelektüel hayattan sürülmesi, sürgün edilmesi, bu ortak kimliği, İslâmî duyarlıkları ve müşterek zemini yerle bir etti.
Böylelikle toplumun bütün farklılıklarına hayat hakkı tanıyan yegâne kuşatıcı ve kucaklayıcı İslâmî 'iyi, güzel ve doğru' tasavvurlarına dayanan anlam haritaları ve değerleri, sosyal, kültürel, siyasî ve entelektüel hayattan uzaklaştırılınca, seküler siyasî, kültürel, sosyal, etnik ve ekonomik duyarlıklarda ve önceliklerde bir patlama yaşanması kaçınılmaz hâle geldi.
BÜYÜK FİYASKO VE UMUT IŞIĞI
Sonuçta, toplumun bütün farklılıklarını yaşatan İslâmî müşterek yapı yıkıldı ve her türlü patlamaya müsait büyük bir vakum / boşluk oluştu.
Üstüne üstlük, küreselleşme sürecinin, bütün dünyada yerellikleri, etnik kimlikleri ve duyarlıkları varoluşa kışkırttığı bir zaman diliminde, bu postmodern / küresel dalgayla başedebilmenin tek ve en etkin yolu, İslâmî ortak duyarlıkları, kimlikleri ve öncelikleri pekiştirmek ve derinleştirmekten geçiyor olmasına rağmen Türkiye'de nevzuhûr bir irtica tehdidi icat edildi.
Nihayetinde, Kürt sorunu gibi bir sorunun zuhur etmesi önlenemedi ve bu sorunla nasıl başedilebileceği meselesinde tam anlamıyla büyük bir fiyasko yaşandı.
***
Kürt meselesinde umut vadeden adımların atıldığı bir süreçte, bu temel gerçekleri mutlaka gözönünde bulundurmamız, meseleyi bütün yönleriyle masaya yatırmamız ve bugüne kadar yaptığımız ve sadece kendi ayağımıza kurşun sıkmaktan, Kürt sorununu iyice içinde çıkılmaz hâle dönüştürmekten başka bir işe yaramadığı açıkça görülen yanlışlıkları aslâ tekrarlamamamız ve derhal terketmemiz gerekiyor.
http://yenisafak.com.tr/yazarlar/YusufKaplan/nedenler-iyi-kavranir-ve-yanlisliklar-tekrarlanmazsa-sonuc-alabiliriz/35795
YORUM;
KÜRT SORUNU YOK SİSTEM SORUNU VAR!
Fiyaskolar devam eder.
Fakat hala problemleri sayma safhasını aşamadık.
Büyük büyük yazarlarımız bile.
Anlayış ve algılayış düzeyimiz o kadar yetersizleşmiş ki
bir türlü çözümler üzerinde imal i fikirde bulunamıyoruz.
Çözümler hep erteleniyorsa,anayasal ekseriyeti almış
“dindar muhafazakar”bir partimiz bile ana problemleri
halledemiyorsa zamanı gelmiş demektir.
Yeni bir anlayışla Türk halklarını örgütlemenin
örneğini gösterecek “adil düzen partisinin”
Paslandık.
Paslarımızı temizleyecek bir kelime partisi biran önce
kurulur inşallah.
Dünya yeni Müslümanları bekliyor kendilerine ve dünyaya
“barış hukuku”’nu getirecek ve öğretecek…