Şu anda şehit ailelerinin bir bölümü de dâhil, kamuoyunun büyük bir kesiminde yeni sürece destek var. İktidarıyla, muhalefetiyle herkes samimi ve sorumlu hareket edebilmelidir. Siyasi hesapları bir kenara koyarak bu yeni fırsatı değerlendirmemiz lazım. Provokasyonlara inat, Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’nin işaret ettiği gibi, geleceğimiz adına, istikrar ve huzurumuz adına, kan kusup kızılcık şerbeti içtim deme tahammülü ile yapılması gerekeni yapmak lazım.
Ancak unutmamak gerekiyor, temelde eksiğimiz barış, uzlaşma ve hoşgörü kültürüne dönemeyişimizdir. Bu ülkede birbirimizin boğazına sarılmayı gerektiren makul bir sebep yok. Ama devleti yöneten vesayetçi zihniyet iki asırdır, “ille de bizim dediğimiz olacak, herkes bize benzeyecek, ya sev, ya terk et” diyerek işlediği ötekileştirme zulmü ile ne müsamaha bıraktı bu topraklarda, ne hoşgörü, ne uzlaşma, ne muhabbet…
Asıl, kaybettiklerimizi hatırlayarak, olumsuzlukları unutarak barış ve sulh çizgisine dönebilmeliyiz.
Yorum:
Nasıl Bir Hoşgörü?
Barış, uzlaşma, hoşgörü gibi hepimizin ülkemiz içerisinde görmeyi arzu ettiği değerlerin, güç odaklarının istediği kesimlere yönlendirilmesi samimiyeti sorgulamamıza sebep olmaktadır. Her halükarda her platformda kendi algılarındaki demokrasiyi hedef aldıklarını düşündükleri askerlerle, sivil toplum kuruluşlarıyla çatışmayı bir görev addedenlerin bugün barıştan, uzlaşmadan, hoşgörüden bahsetmesi bilinçli yapılıyorsa hainliği biliçsizce ise ahmaklığın göstergesidir.
Toplumu hiç olmadığı kadar kutuplaştıran, kendi kazanımlarını kaybetmeme adına her türlü adaletsizliğe baş vuran, yanlışı doğru gösterme çabasında olan bir zihniyetin esas güç sahibi yerine başkalarının emrine girmesi kadar doğal birşey olamaz. Esas güç sahibinin istediklerini gözardı ederek girilen bu yolda varlıklarını kağıttan kaplanlara borçlu olanlar tabiki onlara iman edeceklerdir.
Hoşgörü ve uzlaşma ancak insanların kendi iradeleriyle oluşturdukları toplulukların kurulmasına imkan verilmesiyle, insanların sosyal güvenlik, açlık endişesi taşımamasıyla gerçekleşebilir. Onun dışında PKK gider, başka çatışma alanları ortaya çıkar. Hesaplarla, yalanlarla dile getirilen içi boş bir hoşgörü ve barış söyleminin zarardan başka getirisi olmayacaktır.