16.08.2012
HÜSEYİN Aygün Tunceli’de BDP’yi geriletmiş bir adamdır.
O devreye girmiş ve Tunceli’de paradigma değişmiştir.
Bu yüzden BDP çevreleri hiç sevmezler Aygün’ü...
* * *
Hüseyin Aygün PKK’ya karşı tutumunu netleştirmiş bir isimdir.
“Terörle bir yere varılamaz” demiştir.
“PKK öncelikle silah bırakmalı” demiştir.
“Örgüt cinayet işliyor” demiştir.
Bu yüzden şiddeti meslek edinmiş örgüt de hoşlanmaz Aygün’den...
* * *
Hüseyin Aygün klasik bir CHP’li değildir.
Klasik CHP’lilerle uğraşmanın tadına varmış iktidar çevreleri, onun karşısında ne diyeceklerini bilemezler.
“Vesayetçi” deseler, olmaz...
“Tek parti dönemini özlüyor” deseler, hiç olmaz.
Bu yüzden iktidar çevreleri de hiç hazzetmezler Aygün’den...
* * *
Hüseyin Aygün 30 yılı aşkın bir süredir devam eden savaşın bitmesini ister.
Barış ister.
Şiddetin şiddeti doğurduğuna inanır.
30 yıllık süreç içinde devletin yaptığı yanlışlara işaret etmekten kaçınmaz.
Şiddeti doğuran şiddete kör ve sağır değildir.
Bu yüzden “devletimiz her daim haklıdır” anlayışında olan ulusalcı ve milliyetçi çevreler de sevmezler Aygün’ü...
* * *
Hüseyin Aygün mensubu bulunduğu partinin tarihindeki yüz karası bir katliamla hesaplaşma azmi ve mertliğini göstermiş bir isimdir.
“Partim zarar görecek” diye Munzur Çayı’nda akan kanı, Dersim mağaralarında fareler gibi zehirlenen günahsız insanları mesele yapmaktan kaçınmaz.
Kendi tarihiyle yüzleşecek, hesaplaşacak kadar delikanlıdır.
“Katliamları gizleyelim, yeter ki parti tarihimize zarar gelmesin” diyen CHP’liler de bu yüzden hiç hoşlanmazlar Aygün’den...
* * *
Hüseyin Aygün kendisine kibar davranıldığında “bana kibar davranıldı” der.
Kesseniz tersini söylemez, söyleyemez.
Politika adına gerçekleri tersyüz etmez.
Hakikati söylemenin kendisine zarar vereceğini bilse de hakikati söyler.
“Her doğru her yerde söylenmez” derler ya...
O her doğruyu her yerde söyler.
“Ya bana PKK’lı derlerse” diye zerre kadar düşünmeden ne yaşadıysa onu anlatır.
Vatansever olmak adına gerçeklerin tersyüz edilmesinin mubah olduğunu düşünenler de sevmez Hüseyin Aygün’ü...
* * *
Ama benim safım net.
Ben Hüseyin’ciyim.
Yazının tamamı için http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/21238222.asp
Yorum:
CHP ve BDP koalisyonu
Ahmet Hakan övgüleri dizmiş Hüseyin Aygün’e. İnsanın maşallah diyesi geliyor. Ama şu soruları da sormadan edemiyor insan:
- Hüseyin Aygün Tunceli’de seçmenleriyle görüşmeye gidiyor. Seçimlerde PKK ile arası son derece bozuk olan Hüseyin Aygün hiç bir güvenlik tedbiri almadan ve koruma istemeden neden telefonların çekmediği (gerçekten çekmiyorsa) yollarda gidiyor?
- Yapacağı gezi programını niçin internette yayınlıyor?
- Yanına niçin gazeteci alıyor? Gazeteci ile gezme rutin bir adet mi? Gazeteci niçin olayı en azından götürürlerken arkalarından görüntülemiyor?
- Madem PKK ona son derece düşman, niçin kaçırıp da son derece saygılı davranıp iki gün sonra serbest bırakıyor?
- PKK’nın sadece bağımsız aday olmasını telkin etmek için iki gün “misafir etmesi” akla yatkın mı?
- Bırakıldıktan sonra niçin PKK’lıları son derece masum ve iyiliksever, hoş çocuklar olarak tanıtıyor?
- Bu olayın CHP ve BDP’nin tatilde meclisi toplama tarihine denk gelmesi bir tesadüf mü?
- AK Partiyi aptal zannettiler de panikleyip meclise geleceğini mi düşündüler?
- CHP ve BDP insanları bu senaryoyu yutacak kadar akılsız mı sanıyorlar?