Re'y ve Hevâ Bozuk Yolu
1225 Okunma, 3 Yorum
Mehmet Şevket Eygi - Milli Gazete
Emine Hocaoğlu

11 MAYIS 2012

 

Dinî konu ve meselelerde "Benim bu mevzuda görüşüm, şahsî fikrim şudur, budur" diye konuşmak çok büyük bir haddini bilmezlik ve beyinsizliktir. Sadece cahiller ve mukallidler değil, dinî tahsil yapmış kimseler de böyle konuşamaz.

Gerçek din alimleri ve fakihler böyle konuşmaz, çünkü ilimleri, irfanları, kültürleri, edeb ve terbiyeleri buna izin vermez.

"Ebû Hanife de benim gibi bir insandır, o ictihad yapmış da ben niçin yapmayacakmışım?.." demek en azından ayıptır. Kur'an-ı Kerim'de bilenlerle bilmeyenler bir olur mu buyruluyor.

Ebu Hanife bilen bir kimsedir, küstahça konuşan ise bilmeyen bir kimsedir. Ebu Hanife mutlak müctehittir, öbürü müctehid taslağı bile değildir, kara cahildir.

Hiçbir Ehl-i Sünnet Müslümanı dinî, imanî, şer'î, Kur'anî konularda kendi kafasından, kendi re'yiyle, kendi hevası ile konuşmaz.

Al eline bir veya birkaç Kur'an meali, tercümesi, tefsiri ve kendi kafana göre onlardan hüküm çıkart... Yağma yok!.. İctihadı ancak mutlak müctehidler yapabilir.

Kur'anın derinliklerini, inceliklerini anlayabilmek için Sünneti iyi bilmek gerekir.

Arapçayı, âlet ilimlerini 'âli ilimleri öğrenip icazet almamış kişi Türkçe tercümeleri okuyarak İslam'ı hakkıyla öğrenecek... Yine yağma yok!..

Nasih var, mensuh var, tahsis var, muhkem var, müteşabih var, daha nice incelikler var.

Bunları iyi bilmeyenler nasıl hüküm çıkartabilir?

On dokuzuncu asırda Farmason Afganî ve yardakçıları, her Müslümanın kendi kafasına göre ictihad yapması yolunu açtılar ve sonunda İslam dünyası bugünkü kaosa, kargaşaya, Protestanlığa düştü.

Çocukluğumda ve gençliğimde şu slogan bütün mürtedlerin ve kafirlerin ağzında sakız olmuştu: Kur'an tercüme edilsin, yobaz hocalar (icazetli ulema ve fukahayı kasd ediyorlardı) aradan çıksın, Müslümanlar dinlerini doğrudan doğruya Kur'andan öğrensin...

Bu metod Ümmet birliğini yıkar, Müslümanları şaşırtır, her kafadan bir ses çıkmasına yol açar, sonunda anarşi, kaos, fitne, fesat ayyuka çıkar.

Bugün olduğu gibi...

Kur'an tercümeleri yok değil. Türkçe konuşan Müslümanlar bin yıldan beri Kitabullahın mealini kendi anadillerine çevirmişlerdir.

Şu anda piyasada iki yüz kadar meal, tercüme ve tefsir vardır. Bunların çoğu, ehliyeti ve icazeti olmayan kişiler tarafından ya para kazanmak yahut Müslümanların kafalarını karıştırmak için yazılmıştır.

Müslüman halk, dinini tefsir, tercüme ve meallerden değil ulema tarafından yazılmış akaid, ilmihal ve ahlak kitaplarından öğrenebilir.

Dinî konularda re'y ve heva ile konuşmak, ahkam kesmek son derece zararlı, yıkıcı, bölücüdür.

Kur'anı kendi re'yiyle tefsir eden kafir olur buyrulmuştur.

Kur'an tefsiri konusunda iki yol vardır.

Birincisi icazetli ve ehliyetli ulemanın (müfessirlerin) yaptığı rivayet ve dirayet tefsirleridir. Bunlar faydalıdır, meşrudur.

İkincisi: Tefsir bi'l-heva ve'r-reydir ki yanlıştır, haramdır, Kur'an nimetine küfrandır, hatta bazen küfre götürür.

On yedi yaşındaki çocukların dinî konu ve meselelerde "Bana göre budur şudur" diye konuşmaları büyük bir felaket, rezalet ve âfettir.

Al eline birkaç meal, birkaç da hadîs külliyatı, bunlardan ahkam çıkart... Bu yol da yanlıştır.

İslamı doğru anlamak, dinî konularda sapıtmamak, Ümmet birliğini koruyabilmek için gerçek ulemaya bağlı kalmalı, ilmi onlardan öğrenmeliyiz.

Gerçek ulema ihlaslıdır, taqvalıdır, icazetlidir, yüksek ahlak ve fazilet sahibidir.

Kötü alimler de vardır. Onlar dini ve mukaddesatı zenginleşmek için kullanırlar.

Onlar zalim sultanlara yağcılık ve yalakalık ederler.

Onlar halkı aldatıp kandırıp mallarını ve paralarını zimmetlerine geçirirler.

Böylelerinin peşinden gidilmez.

Hanefîlerin imamı Ebu Hanife hazretleri son derece alim, arif, muttaqi, muhlis, müteverri bir zattı. Zalim sultanlara boyun eğmediği için zindana atılmış ve kırbaçlanmıştır.

İmamı Şâfiî hazretleri de böyleydi. Mekke'de yaşıyordu. Zenginlerden biri ona bir miktar para göndermiş, bunları şehrin muttaqi ve fakir ulemasına dağıtınız demişti. İmamı Şafiî de fakirdi, ailesi maddî sıkıntı içindeydi. Lakin kendisine bir kuruş ayırmamıştı. Niçin böyle yaptığını soranlara da: "Muttaqi fakir alim" şartı vardı, cesaret edemedim buyurmuşlardır.

Sevgili kardeşlerim dinî, İslamî, imanî, Kur'anî, Sünnetle ilgili konularda kesinlikle re'y ve hevamızla konuşmayalım.

Kur'anı re'y ve heva ile yorumlamayalım.

Gerçek Rabbanî ulemaya, fukahaya, kâmil mürşidlere tâbi olalım.

Halktan para toplayan, hattâ zekatlara bile göz dikenleri dinlemeyelim.

Dinî konularda benim fikrim, benim görüşüm, benim re'yim şöyledir demeyelim.

Re'y yolundan gidersek kendi dinimize zarar vermiş oluruz.

Reformcuların, Afganîcilerin, Kemalist ilahiyatçıların, Necdîlerin, Rafızilerin, BOP'çuların, ılımlı ve light İslamcıların, mezhepsizlerin, telfik-i mezahibçilerin, Fazlurrahmancıların, din ve fıkıh kitaplarına ortaçağ kitapları diye hakaret edenlerin; İbn Sebe'lerin, Lawrence'ların, Hempher'lerin, casusların, ajanların, insi ve cinnî şeytanların tuzaklarına düşmeyelim.

 

Yorum:

Kuran'ı Kim Yorumlamalı?

Eline birkaç Kuran meali, tercümesinden yola çıkaraktan hüküm çıkarılamaz. Bununla ilgili  Kuran da Rad 37 de;

وَكَذَلِكَ أَنْزَلْنَاهُ حُكْمًا عَرَبِيًّا...

Ve işte Biz o Kuran’ı Arapça bir hüküm olmak üzere indirdik. (Rad-37)

Kuran'dan mutlaka Kuran Arapçasının grameriyle hüküm çıkarmak gerekir. Yoksa isteyen istediği gibi yorumlayarak hüküm çıkartacaktır. Bunun yanında M.Şevket Eygi'nin dediği gibi sünneti de çok iyi bilmek gerekir.

M.Ş.Eygi bir ümmet birliği istemekle yetiniyor.  Bunun için bir çözüm önermiyor. Kuran gramerini çok iyi bilen, pozitif ilimleri bilen alimlerle birlikte oturulmalı ve yanlış olan içtihatlar, hükümler üzerine konuşulmalı ve bir birliktelik sağlanarak doğru hükümler çıkarılmalıdır. Ayrıca bu çıkarılan konular topluma duyurulmalıdır, paylaşılmalıdır.

Kuran'ın meali kişiden kişiye değişebilir. Çünkü ona yorumunu da katabilmektedir. Bu farklılıkların sebebi Kuran da geçen kelimelere bazen Türkçe anlam vermekte zorlanılmakta iki kelimeye aynı anlamın verilmesidir. Ya da iki kelime arasındaki nüans farkının gözetilmemesinden kaynaklanmaktadır.  Halbuki  Kuran'da kullanılan her kelimenin farklı anlamı vardır. Bu yüzden hüküm çıkarmak için bu göz ardı edilemez ve hiç bir zaman Türkçe mealinden hükme varılmaz.

Yanlışlıklar var diyerek Türkçe meali okumamak doğru değildir. Elbette ki Kuran'ın hem Arapçasını hem mealini çok okumalıyız. Anlamaya çalışmalıyız. Öğrenme fırsatı varsa Kuran Arapçasını da öğrenmeliyiz ki çıkarılan hükümlerin doğruluğunu bizlerde görmeliyiz.

Gerçek ulemayı halk nasıl bilecek?

Diyanet işleri başkanlığı halkın tepkisini almaktan çekindiğinden Kuran'da olmayan bazı gerçekleri söylememekte, doğru olmayan uygulamalara devam etmektedir. Atalarımızın yaptıklarını doğru kabul etmektedirler. Bunlar uyarılmasına rağmen düzeltilemediği bazı alimler tarafından bilinmektedir.  Dedelerimiz, atalarımızın her yaptıkları doğru olarak kabul edilemez. Onlar da sonuçta insandı. Ayrıca peygamber değillerdi. Peygamberimiz bile hata yaptığında onun hatasını düzeltmek için ayet geliyordu. Peygamberimiz peygamber olmasına rağmen insandı ve o da hata yaptığına göre atalarımız haydi haydi hata yapabilir. Bizler de hata yapabiliriz. Önemli olan hatayı pozitif ilimler ışığında görebildiğimizde onu düzeltebilmektir.

 

 

Emine Hocaoğlu


YorumcuYorum
Süleyman Karagülle
13.05.2012
19:15

Şevket Eygi başkalarını suçlayan yazılar yazmaktadır. Kimleri aleyhinde kedisine yakıştırmadığım galiz laflar söylemekte, kimilerini Peygamberin ve Kuranın üzerine çıkartıp onların dediklerini yapmamız bizim kuran ve hadisle ilgilenmemiz gerektiğini söylemektedir.

Bunların kim olduğunu söylemediği için bizi hangilerden saydığını bilemiyorum. Şevket Eygı ile daha yedek subay iken tanışmıştık. Benim ilk yazılarımı neşreden odur. Türkiye'ye İslam basının getiren kimsedir. Kedisine sevgim ve saygım vardır.

Ne var ki epey zamandır, gerçek dışı şeyler iddia etmektedir. Samimi olduğu için Allah katında iyi yeri olduğuna kainiyim. Okumuyorum ilgilenmiyorum. Ama okuyucularınıza bazı şeyleri hatırlatmam gerekmektedir.

1- Şevket Eygi o fazıl alim kimselerden midir? Arapçayı, usulü fıkhı bilen, delilleri anlayan biri midir? Öyle ise bize saldıracağına konuları usulü fıkıhla tartışsın. Onun gazetesi bize sahifelerini açmıyor. Ama biz Şevket Eygi'ye sütunlarımızı açıyoruz. Dört çift delile dayanarak bizimle istediği konuyu tartışabilir. Ama tartışamaz. Çünkü kendi kendisini köreltmiştir. Allah'ın kendisine verdiği o yüksek kabiliyeti köreltmiş mızraklı ilmi hal içine hapsetmiştir.

2- Allah Kuran'ı gönderdi. Hazreti peygamberden sonra resmi yorumcusu yoktur. Onun da çok büyük alim diye kabul ettiği büyük büyük müçtehitlerden hiç biri Peygamberden sonra resmi yorumcu kabul etmezler. Hatasız kabul etmezler. Onların kavillerine de uyulmasını caiz görmezler. Sadece sahabelerin kavli fiili icmasını ayet gibi delil kabul ederler. Tabiinin kavli ve fiili icmalarını meşhur sünnet derecesinde kabul ederler. Üçüncü asrın icmai ile amel etmeyi caiz görürler. Vacip değil caiz kabul ederler. Kuranı herkes kendi içtihadı ile anlayacak ve amel edecektir. İçtihada gücü yetmiyorsa o zaman yaşayan bir müçtehidi seçecek ona soracak. Şevket Eygi kendisi müçtehit mi? değil mi? bilmiyoruz. Müçtehit değilse, müçtehidi kim? müçtehidini seçecek, bize bildirecek ki biz de ona uyalım.

3- Ben İslamiyeti öğrenmeye çocukluğumdan başladım. Kuran okumamı ne zaman öğrendiğimi hatırlamıyorum. Latince okuyamadığım zamanı hatırlıyorum. Bu kargacık burgacık şeyi nasıl okuyorlar diyordum. Kuranı okurken karşı sayfaların satırlarını birlikte yanlış olarak okuyordum. Babama söyledim. Olmaz dedi. O günden beri hayatımda hep Kuranı ve Arapçayı öğrenmeye çalıştım. Konuları kimle karşılaştımsa tartıştım. Benden daha alim birisine rastlayamadım. Hala da rastlamış değilim. Mesela biz şimdi Yenibosna da Adil düzene göre insanlık anayasasına , bizim yazdığımız anayasaya delilleri arıyoruz ve açıklıyoruz. Kendisi veya bir başka zatı bulsun biz kendisi ile müzakere etmeye ayağına gideriz. Sonunda kendisin de bizim yarısı kadar bildiğini görürsek bilmediğimiz konularda onun dediğini taklit ederiz.

4- Şevket Bey kardeşimiz, bin senedir şeytan taifesinin oynadığı rolü oynuyor. Biz Kuran'ı anlayamayız. İçtihat yapamayız. Eski içtihatlara uyalım ama yeni işleri Kuranla sünnetle değil, biz hükümdarların fermanıyla çözelim demişler. İslam alemini uyutmuşlar, bozmuşlar ama başaramamışlar. Şevket bey bizimle bu konuyu tartışabilir. Evet, Şevket bey bu yazıları ile İslam düşmanlarına hizmet ediyor. Farkında değil.

Tekrar ediyorum Şevket bey büyük insandır. Bana saldırsa da ben onu seviyorum ve sayıyorum. Yanlışlarını da göz yaşına bakmadan uyarırım.

Mete Firidin
14.05.2012
07:22

Şevket bey bu yazısında bizi Kuran dan uzaklaştırmaya çalışıyor. Amacı bizi 1000 yıl önce tefsir yapmış insanların anlayışına hapsetmek ve Kuranı öldürmektir. Dini İslam Hahamları ve papazlarından öğrenmemizi istiyor. Sanırım bunda aldığı katolik Fransız eğitiminin büyük rolü var. Kuran ın okunup ,düşünülmesi ve bir fikir sahibi olunması gereken bir kitap olduğunu gizlemeye çalışıyor.

Yasin süresinin ölülere okunan bir takım sihirli sözler olarak kalmasını istiyor. Halbuki yasin süresin de "yaşayanları uyaran bir kitap" olduğu açıkca yazıyor.

kuranda "kitabımdan uzak duranlara bir şeytan musallat ederiz , O onları yoldan çıkarır, ve onlar doğru yolda olduklarını sanırlar." mealindeki ayet mevcuttur. Şevket bey bu ayete ne kadar uyumludur.

Mete Firidin
14.05.2012
09:18

Şevket beyin yapmak istediği: Kuranı 1000 yıl önceki açıklamalarla tanıtıp, İnsanları Allahın Kitabından uzaklaştırmaktır.

Sonrasını ise medya ve Allahsız bilim adamları tamamlayacaktır. Yani Kuranı Mücize bir rehber değilde 1000 yıl öncekilerin masalları şeklinde tanıtmaktır. Sonrasında insanlar dinden uzaklaşacaklar ve Gerçek islam ortadan kalkacak,

Hurafeler dini olarak sürecektir.

Bu insanlara sağdan yaklaşan şeytanlar diyorum. Çünkü sanki İslamı savunuyor gibi gözüküp, aslında iblise hizmet etmektedirler.





Sayı: 152 | Tarih: 13.05.2012
Ahmet Hakan
‘Tek din’ mi?
Din kelimesi
1459 Okunma
1 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Ahmet Altan
Tek Din
Tek Düzen
1407 Okunma
1 Yorum
Vahap Alma
Ruşen Çakır
Devletin gösterdiği ve gördüğümüz Silivri
Suça Yatırım
1268 Okunma
Tayibet Erzen
Mehmet Şevket Eygi
Re'y ve Hevâ Bozuk Yolu
Kuran'ı Kim Yorumlamalı?
1225 Okunma
3 Yorum
Emine Hocaoğlu
Mahir Kaynak
İç gelişmeler
Savunma
1194 Okunma
5 Yorum
Süleyman Karagülle
Yusuf Kaplan
Psişe bozukluğu,yama/n/ma patolojisi ve "ümmileşm
Kur'an'la "ümmileşme"istasyonu
1186 Okunma
1 Yorum
Ali Bülent Dilek


© 2024 - Akevler