Ruşen Çakır - rcakir@gazetevatan.com
26.04.2012
Hatırlanacaktır, Tunus yolunda uçakta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e 28 Şubat sürecinin yargılanması konusunu sormuş ve kendisinden şu yanıtı almıştık: “28 Şubat yargılamalarında dikkat edilmesi gereken şey rövanşist bir duruma düşmemektir. Rövanşizm her zaman kötüdür. Rövanşist bir düzeyde meseleleri ele alırsanız olayı bitmez tükenmez bir sıra meselesi haline getirmiş olursunuz. Sıra size geldiğinde rövanşı alırsınız ama bir sonraki sefere de diğerlerine bir sebep yaratmış olursunuz, bu da yakalanmış olan demokrasi standardından geri düşmenin bir yoludur.”
28 Şubat konusunda Gül’ün uyarılarına ne derece uyulduğu tartışılır. Dün üçüncü dalgasına şahit olduğumuz, 28 Şubat’ın askeri ayağına yönelik operasyonlara pek fazla itiraz eden yok görünüyor fakat soruşturmanın “sivil”lere yönelmesi ihtimali üzerine giderek büyüyen bir tartışmaya söz konusu. Başbakan Erdoğan’ın “cadı avı olmasın ama gittiği yere kadar gitsin” sözleri, hükümetin, 28 Şubat’a aleni destek veren meslek kuruluşları, STK’lar, işadamları ve gazetecilerin de yargı sürecine dahil edilmesine pek karşı çıkmayacağını gösteriyor. Fakat bunun “cadı avı” görüntüsü vermeden nasıl becerilebileceği kuşkulu.
Anayasal rövanşizm
Aslında “rövanşizm” konusu sadece 28 Şubat ile sınırlı değil. Yıllar boyu sistemin dışına itilmiş, horlanmış ve ikinci sınıf vatandaş muamelesine tabi tutulmuş kesimlerin desteğine sahip olan ve kendileri de bizzat bir dizi mağduriyete muhatap olmuş bir kadro eğer 10 yıldır bu ülkeyi yönetiyorsa birçok vesileyle “rövanş”ın söz konusu olması son derece anlaşılır bir şeydir. Ancak bu hesaplaşmanın da bir kuralı ve sınırı olsa gerektir. İşte Gül’ün Tunus yolunda vurguladığı, hesaplaşmanın “bitmez tükenmez bir sıra meselesi haline gelmesi” riski demokrasimizin önündeki en büyük engellerden biri olarak karşımıza çıkıyor.
Devamı için http://haber.gazetevatan.com/Haber/446238/1/Gundem
Yorum:
CADI AVI
28 Şubat sürecine dair cadı avına çıkan AKP yönetimi güçlünün haklı olduğu bir düzen yaratmaya çalışıyor. Kendileri başta oldukları sürece geçmişin hesabını sormaya, kendilerince etrafa gözdağı vermeye çalışıyorlar. Ancak bilmiyorlar ki, gün olur devran döner. AKP ömrünü tamamlayınca 28 Şubat zihniyetinin tekrar başa geçmesi halinde, vah o Müslümanların haline.
Askerleri yargılayarak, hapsederek geçmişin hesabını sorduğunu sananlar henüz kimden veya neyden intikam aldıklarının bile farkında değiller. Başörtülü bir vatandaşın herhangi bir askeri binaya girmesine bile tahammül edemeyen bu aciz zihniyetten ben de nefret ediyorum ama hükümetin terbiye politikasını desteklemiyorum. Ordunun bu şekilde rencide edilmesi kime yaradı, kime yaramadı hep birlikte göreceğiz ancak bunun öncesinde bu temizlik! operasyonları hızla devam edecek.
Kuran terbiyesi almış bir zihniyetin stratejisi bu olmamalı. Bu insanlar daima haklıyı güçlü yapan bir düzen kurma çabası içinde olmalı. Hiçbir tarafa mensup olmayan sıradan bir vatandaş bu tabloya bakınca sadece sağcının da solcunun da kendi menfaatleri doğrultusunda anayasayı eğip büktüğünü görür ve haliyle iki durumda da adaletin kırıntısına bile rastlayamaz.
İyidir, böyle devam etsin. Yıkıma doğru giden bu süreç Adil Düzen çalışmalarına ivme kazandırsın.