22.04.2012
Ankara’da Erbakan’ın konutu… 28 şubat’ın en hızlı günleri… Erbakan’ın etrafında birçok isim… Ben de oradayım. Her kafadan bir ses çıkıyor. Erbakan ise, “Cumhurbaşkanı ile Genelkurmay Başkanı sağlam durursa bir şey olmaz” diyor…
Etrafındakilerin Erbakan Hoca hakkında şöyle bir inancı vardı: Hoca birine bir meseleyi iki saat anlatsa kesin ikna eder. Erbakan’ın anlatarak ikna ettiği insanlara dair rivayetler dolaşırdı ortada… Erbakan da bu rivayetlere inanırdı. İşte bu nedenle 28 şubat sürecinde Erbakan Hoca, ‘Ben Milli Güvenlik Kurulu’nda meseleleri anlatırım, hepsini ikna ederim’ havasındaydı.
28 şubat sonrası… Erbakan başbakanlığı bırakmış… Yer: Milletvekili lojmanları… Abdullah Gül şöyle diyor: “Bizi siyaseten diskalifiye etmek amacıyla inanan insanlara zulmediliyor. Hepimiz siyaseti bıraksak bu insanlar bu zulmü yaşamayacak… Bir şey yapamıyorsak, siyaseti bırakalım daha iyi.”
Kanal 7 Haber Merkezi’ndeyim… Sabah saatleri… Telefon çalıyor… Açıyorum… Karşımda ürkek, tedirgin bir kadın sesi… “Ben Fadime şahin, hani Müslüm Gündüz’ün yanında kameralara çekilen ama yüzü hiç görülmeyen kişi var ya… işte o benim.” Sonra da Kanal 7’ye çıkıp konuşmak istediğini söylüyor. Kendisinin nasıl kandırıldığını, Müslüman sandığı kişilerin iç yüzlerini anlatmak istediğini söylüyor. Fadime şahin’in telefon numarasını alıp, “Ben sizi beş dakika sonra arayacağım” diyorum. Hemen Kanal 7 yöneticilerinin yanına gidiyorum. “Onu biz çıkarmalıyız” diyorum; “Biz çıkarmazsak başka bir kanala çıkar.” Uğraşıp didiniyorum ama nafile! İkna edemiyorum. Birkaç gün sonra… Star’da altyazı geçiyor: “Bu zamana kadar hiç konuşmadı… Yüzü hiç görülmedi… Müslüm Gündüz’le basılan kadın ilk kez canlı yayında… Az sonra…”
Ali Kalkancı için bugünlerde herkes ‘sahte şeyh’ falan diyor… 28 şubat sürecindeyse durum şuydu: Fatih’te bir tekkesi olduğu söylenen Ali Kalkancı, etraftakiler tarafından ‘pek de makbul olmayan’ biri olarak nitelendiriliyordu. Ancak o zamanlar yaptığım araştırmalarda Refah Partisi’nin ileri gelenlerinden bir ismin çocuklarının da Ali Kalkancı’ya mürit yazıldıklarını öğrenmiş ve çok şaşırmıştım.
Yazının tamamı için http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/20395394.asp
Yorum:
Düzeni değiştirmezsen düzen seni yer
28 Şubat’ı yaptılar. Refahyol’u indirdiler. Bugün ise o indirenler yargılanıyor.
Siz ne kadar iyi olursanız olun, ne kadar akıllı olursanız olun, ne kadar çalışkan olursanız olun, ne kadar uğraşırsanız uğraşın batıl düzende batılı yenemezsiniz.
28 Şubat batıl düzende batılın galip gelmesinin bir hikayesidir aslında. Batıl düzen içinde başaracağına inananlar batıl düzenin kuralları içinde bir mağlubiyet tattılar.
Gelelim günümüze. Aynı durum tekrar oynanıyor. Bu sefer batıl düzende başarılı olduğunu düşünen Ak Parti var önümüzde. Ama onlar öncekilerden biraz farklılar. Zaten batıl düzen içinde başarılı olmayı hedeflemişler. Hak düzeni getirme diye bir dertleri yok. Bu nedenle kısa süreli başarılı olabiliyorlar. Ancak batıl düzen içinde güçlü olan zayıf olanı ezer. Bu nedenle 15 sene önce askerlerin yargı mensuplarına verdiği laiklik brifinginde askerleri elleri kızarana, morarana kadar alkışlayan yargı bugün aynı askerleri yargılıyor. O zaman askerleri yerlere göklere sığdıramayan basın bugün yerin dibine batırıyor.
Bu batıl düzen devam ettikçe gün gelecek aynı yargı bu sefer Ak Partilileri yargılayacak. Aynı basın bu sefer Ak Partilileri yerin dibine batıracak.