21 NİSAN 2012
Müslüman bir kadının kafir bir erkekle evlenmesinin haram olduğu her Müslümanın bildiği bir gerçektir. Zamanımızda, kendilerini mutlak müctehid sanan bazı reformcu kişiler, şimdi bu yasağı ve haramı da delmeye çalışıyor.
Son yıllarda mukaddes dinimizi Avrupa Birliği standartlarına uydurmak ve ayarlamak bid'at ve dalalet cereyanı zuhur etmiştir.
Avrupa'ya yaranmak için Ceza Kanunu'ndan zina suçunu çıkarttılar.
Halbuki M. Kemal, İsmet Paşa, Celal Bayar, Gl. Cemal Gürsel, Gl. Kenan Evren devirlerinde bile zina suçtu.
Avrupacılar bir ara camileri sıra, sandalya ve tabure ile doldurup kiliselere benzetmeye kalktılar.
Hıristiyanlara ve Yahudilere yaranmak maksadıyla, içinde 700 kadar Tevrat ve İncil referansı olan Kur'an mealleri hazırladılar.
Meşhur bir ilahiyatçı, "Kur'an Yahudileri İslam'a çağırmıyor" diye yazdı.
Yine "Kur'an Hıristiyanları İslam'a çağırmıyor" dedi.
Mardin Kasımiye medresesinde papazlar ve müftüler çanlar çalınır, ezanlar okunurken havuz üzerindeki tahta salaş köprüden törenle geçtiler. (O köprü Sırat köprüsünü temsil ediyormuş!..)
Mübarek Ramazan aylarında beş yıldızlı içkili otellerde papazlar, patrikler, hahamlar, monsenyörler ile neşeli iftar yemekleri yenildi.
AB sözcüleri işi o kadar ileri götürdüler ki, Cuma hutbelerinde "Allah katında tek hak din İslam'dır" ayetinin okunmamasını istediler.
Birileri "Zamanımızda üç hak ibrahimî din vardır, üçünün mensupları da ehl-i necat ve ehl-i Cennettir" propagandası yapmaya başladı.
Müslüman bir gazetede "Ehl-i Kitab ile aramızda Âmentü konusunda ittifak vardır" başlıklı bir yazı yayınlandı.
Müslüman kılığına giren, İslamcı postuna bürünen Tat Yahudileri, Kırımçak Yahudileri, Kürt Yahudileri, Türk Yahudileri, daha çeşit çeşit Kripto Yahudi ve onların yardakçıları; dinde reform, dinde yenilik, dinde değişim, Kur'ana dönüş bayrakları altında münzel (Allah katından indirilmiş) gerçek İslam'ı kaldırıp, onun yerine uydurulmuş bir İslam türetme faaliyetine başladılar.
Ortaya akıllara ziyan teoriler, safsatalar, iddialar attılar.
İslamda teravih namazı yokmuş.
İslamda kader inancı yokmuş.
İslamda tesettür yokmuş.
İslamda devlet yokmuş.
Nihayet son bombalarını patlattılar: Müslüman kadınlar, kafir erkeklerle evlenebilirmiş...
Onların cephaneliklerinde daha nice bomba vardır.
Onlar Ehl-i Sünnet Müslümanlığını yıkıp yerine AB ve BOP standartlarına uygun ılımlı ve light bir Müslümanlık getirmek istiyor.
Hiçbir Sünnî Müslüman reformcuların, yenilikçilerin, AB'cilerin, BOP'çuların tuzaklarına düşmemelidir.
Onlara inananlar, imanlarını kaybetmek tehlikesiyle karşı karşıyadır.
Haram olan bir şeyin helal olduğuna inanan kafir olur.
Sünnî Müslümanlar itikad, ibadetler, temizlik, muamelat, ukubat, ahkam-ı sultaniye, ahlak-ı islamiye gibi konulardaki bilgileri Ehl-i Sünnet ulemasının kitaplarından öğrenmelidir.
Kur'ana, Sünnete, icmaya aykırı bütün görüşler, re'yler bâtıldır.
AB'ciler ve BOP'çular yeni bir din çıkartmak istiyor.
On dokuzuncu yüzyılda sahte peygamber ve sahte Mesih Gulam Ahmed Kadiyanî'nin yaptığına benzer bir iş etmek istiyorlar.
Sünnî Müslümanlar ilmihal konusunda Hacı Zihni Efendi'nin Nimetü'l-İslam'ını, Ömer Nasuhi Bilmen'in Büyük İslam İlmihali'ni ve benzer Sünnî kitapları esas almalıdır. (Şafiî kardeşlerimiz, bu kitaplar ayarında Şafiî ilmihalleri edinip okumalıdır.)
Fıkıh konusunda ilki baskısı İstanbul Üniversitesi tarafından yapılmış "Hukuk-i İslamiye ve Istılahat-i Fıkhıyye Kamusu" (Müellifi: Ömer Nasuhi Bilmen) kitabı esas alınmalıdır.
Meydanı reformculara, AB'cilere, BOP'çulara, Fazlurrahmancılara, dinde yenilik ve değişim isteyenlere bırakırsak ne din kalır, ne iman.
Yazının devamı için;
http://www.milligazete.com.tr/makale/musluman-bir-kadin-bir-kafirle-evlenemez-236601.htm
Yorum:
Maide Suresi Beşinci Ayet
Müslüman bir kadının kâfir (farklı dine mensup) bir erkekle evlenmesinin haram olduğunu her Müslüman maalesef kulaktan dolma bilgiye dayanarak haram olduğunu bilir. M. Şevket Eygi her zaman olduğu gibi araştıran ve Kuran’ın ışığında bulunan içtihatlara reformcu kişiler olarak adlandırsa da o reformcu kişilere bizlerde dâhil oluyoruz.
Kuran bu konuya Maide suresinde yer vermektedir. Buna göre;
الْيَوْمَ أُحِلَّ لَكُمُ الطَّيِّبَاتُ وَطَعَامُ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ حِلٌّ لَكُمْ وَطَعَامُكُمْ حِلٌّ لَهُمْ وَالْمُحْصَنَاتُ مِنَ الْمُؤْمِنَاتِ وَالْمُحْصَنَاتُ مِنَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ مِنْ قَبْلِكُمْ إِذَا آتَيْتُمُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ مُحْصِنِينَ غَيْرَ مُسَافِحِينَ وَلَا مُتَّخِذِي أَخْدَانٍ…
Bugün size temiz ve iyi şeyler helâl kılınmıştır. Kendilerine kitap verilenlerin (yahudi, hıristiyan vb. nin) yiyeceği size helâldir, sizin yiyeceğiniz de onlara helâldir. Mümin kadınlardan iffetli olanlar ile daha önce kendilerine kitap verilenlerden iffetli kadınlar da, mehirlerini vermeniz şartıyla, namuslu olmak, zina etmemek ve gizli dost tutmamak üzere size helâldir. (Maide-5)
Bu ayetten kendilerine kitap verilenlerin kızları size helaldir diyor ve burada bırakıyor. Sizin kızlarınız onlara helal demiyor. Hanefilere göre mefhum-u muhalefet delil değildir. Dolayısıyla kıyasla Müslüman kızları gayri Müslimlere helal olur. Şafilere göre mefhum-u muhalefet geçerli olduğu için helal olmayabilir.
Bize göre ise; eğer onların yani kendilerine kitap verilenlerin şeriatında laiklik varsa dini baskı varsa onlara kız verilmez. Baskı yoksa o zaman kız verilir yani helaldir diyoruz. İllet olarak biz bunu alıyoruz. Kuran’ın bunu bahsetmemesi yani sizin kızlarınız onlara helal dememesinin sebebi de bundan kaynaklanmaktadır.
Ayrıca “Ehli kitap” ile “kendilerine kitap verilenler” farklıdır. Ehli kitap; kanunları olan her topluluk ehli kitaptır. Bugün ehli kitap olmayan topluluk kalmamıştır. Kendilerine kitap verilenler ise ilâhi kitapları olan topluluklardır.
M.Şevket Eygi ehl-i sünnet Müslümanlığını yıkıp reformcu Müslümanlığı getirenleri ve Sünni Müslümanların reformcu Müslümanların tuzağına düşmemelidir diye yazdıkça bunu okuyan kimseler Kuran’dan çıkarılan günümüz içtihatlarına inanmayacaklardır. Çünkü onlar M.Şevket Eygi ve bunun gibi Kuran ilmiyle uğraşan adamların söylediklerine inanacaklardır. Bu yanlış anlamaların olmaması için Kuran Pozitif ilimler ışığında ilim adamlarıyla tartışılmalı ve doğruya gidilmelidir.
Ayrıca bu konuda daha ayrıntılı bilgi için tefsir dersleri 598. Seminere başvurabilirsiniz.