İyi ki Sezai Karakoç var!
2150 Okunma, 10 Yorum
Ruşen Çakır - Vatan
Tayibet Erzen

Ruşen Çakır - Not supported field expression!

12.04.2012

 

Türkiye adım adım Suriye batağına sürükleniyor ama genel kamuoyunun yaklaşmakta olan tehlikenin pek farkında olduğu, bunu umursadığı pek söylenemez. Tabii ki İslami camiayı istisna saymak gerekir. Burada yoğun bir tartışma sürüyor fakat özgün, bağımsız, mesafeli tavırların ender görüldüğü bu kesimde tam bir saflaşma yaşanıyor: Çoğunluk, Başbakan Erdoğan’ı takip ederek, her geçen gün Suriye’ye müdahale etmenin şart olduğu düşüncesine günbegün daha fazla yaklaşıyor; azınlıkta kalanlarsa tavizsiz bir şekilde Suriye’deki otoriter rejimi (ve bunun üzerinden İran’ın çıkarlarını) savunuyorlar.

Geçenlerde kaleme aldığım “Nereye gitti bu İslamcılar?” başlıklı yazıda bu can sıkıcı durumu tahlil etmeye çalışmış ve son paragrafta şöyle demiştim: “Özetle Suriye tartışmaları bize İslamcılığın özünde sistem (ulusal ve küresel) karşıtı değil, sadece sistemin dışında kalmak istemeyip merkeze taşınmak isteyen bir hareket olduğunu gösteriyor, iyi de oluyor.”


Tuzağa dikkat


Ne mutlu ki dün bütün İslamcıların böyle olmadığını kanıtlayan sahici bir örneğe tanık olduk. Yüce Diriliş Partisi Genel Başkanı Sezai Karakoç partisinin İstanbul İl Başkanlığı’nda yaptığı konuşmada açık ve net bir şekilde “İran-Türkiye-Suriye çatışması tuzaktır” dedi. Bilmeyenlere Karakoç’u özetle anlatmak çok zor olacaktır. Şu kadarını söyleyeyim, aslen şair olan Karakoç, her zaman her türlü iktidardan uzak durmayı bilmiş, bu sayede kirlenmemiş, güzel, akil bir insan, parlak bir düşünürdür.

Dolayısıyla onun şu alıntılayacağım görüşleri, Ankara’nın Suriye politikasının değişmesine yol açmasa bile, birçok kişinin kendi kendilerine ve yakın çevrelerine “sahiden ne yapıyoruz biz? Bu yolun soru nereye varır?” diye sormalarına yol açacaktır ki gözlemlediğim kadarıyla bu sorgulama başlamış durumda.

Karakoç Suriye konusunda şöyle konuşmuş: “Şimdi Batı bize diyor ki, ‘Suriye’de kötü bir yönetim var. Orada halk ile devlet arasında problem var, masum insanlar ölüyor. Bu işi siz halledin, siz çözün, insanların ölümünü seyir mi edeceksiniz?’ Şüphesiz Müslümanlar asla seyir etmez, ama bu meselenin çözümü silahla olmaz. O yönetimi uyaracak olan kılıç değil kalemdir. Çünkü kılıç ile girdiğiniz takdirde halk ile karşı karşıya gelecek ve siz yine masumları öldürmek zorunda kalacaksınız. Aynı o devletin yaptığını siz yapmış olacaksınız. İşte bu size kurulmuş bir tuzaktır. Çözümün sadece silah ve kılıç olduğu doğru değildir. Daima ondan daha güçlü olan bir çözüm vardır ve o çözüm fikirdir. Kılıç dahi fikrin emrindedir. Aksi halde zarar verir.

 

Devamı için Not supported field expression!

 

Yorum:

Siyonizm Korkusu

İlk defa hakkı söyleyen birine şahit olan Sayın Çakır’ın keyfine diyecek yok. İslami kesimden birileri çıkıyor ve doğru dürüst iki kelime ediyor, olacak şey değil!

Yıllardır sırf hakkı söylediği, söylemek istediği için sansürlenen Müslüman yazarlara, alimlere mi yanalım, yoksa ihlasla uzaktan yakından ilgisi olmayan bir profil çizdikleri için prestijleri her geçen gün azalan, kendilerinden doğru söz beklenilmeyen Müslüman geçinen siyasilere mi?

Hiç yanmayalım, herkes kendi derdine yansın. Biz bir t.v programına katılarak Türkiye’nin yarınları için ne yapmalıyız diye uzun uzadıya tartışabiliriz, değil mi?

Ancak diğer tüm programlar gibi tartışma programları da sansürlendiğinden bunu yapmamız pek de mümkün görünmüyor. İyisi mi kendi televizyonumuzu kuralım, oradan istediğimiz gibi yayın yaparız, olmaz mı?

Cıkk. Sansürün eli uyduya kadar uzanıyor, bu fikirden vazgeçsek bizim için daha hayırlı olur gibi :(

O zaman, o zaman bir parti kuralım sırf tebliğ amaçlı çalışalım, halka ulaşalım, anlatalım, anlatalım, anlatalım…İnsanların gerçeğe olan açlığını bir nebze de olsa dindirelim. En azından bu kadarını yapalım.

YA-PA-MI-YO-RUZ!

Çünküüüüüüüüüü…

ONLAR var!

Onlar her yerdeler. Biz onları görmeyiz, onlar her şeyi görürler. Biz onları duymayız, onlar her yaptığımızı bilirler. Daha fazla yazamayacağım, her an onlara yakalanabilirim.

***

Yıllardır Siyonizm korkusuyla beyinlerde inşa edilen setler var. Bu setlerin ittiği umutsuzluk neredeyse imanda şüpheye götürecek boyutlarda. Madem onlar istemeden hiçbir şey düzelmiyor, her şeyi engelliyorlar, hiçbir şeyi değiştiremiyoruz o zaman tası tarağı toplayıp onlarsız bir diyara gidelim. Yok, artık tüm dünyayı sardıklarına da inanıyorsak o zaman Nisa-97’den bihaber yaşıyoruz demektir. O zaman ilk iş olarak Kuran’ı açıyoruz,  tekrar tekrar okuyoruz çünkü burada elim bir durum var. Hayatta devre dışı kalmış, işlevini yitirmiş bir şeyler var. Bu, Kuran olamayacağına göre, geriye dönüp bakmamız gereken bir tek kendimiz kalıyor.

Ortada bir sürü yanlış var. Kürt sorunu, yargı, ekonomi, eğitim, sağlık, dış politika…Bu liste alır başını gider, durduramayız. İşin ilginci bunları gören, bilen, olması gerekeni anlatmaya çalışan, kısmen de olsa anlatabilen insanlar var. Çoğunu korsan olarak dinliyoruz, yasal olanı karaborsa. Ancak ne ilginçtir ki, değişen hiçbir şey yok. Her şey Allah’tan bir ayarlama olarak gerçekleşiyor, müdahil değiliz, payımıza ne düşerse onu yiyeceğiz.

Bu durum size de tuhaf gelmiyor mu?

 

 

Tayibet Erzen


YorumcuYorum
Zafer Kafkas
15.04.2012
14:09

Siyonizmin gücü organize olmasından geliyor. Azlar, ama organizeler. Bu onları güçlü kılıyor. Yani sünnetullaha uyuyorlar. Yoksa doğa üstü güçleri tabiki yok aksine bizler organize olup gerekenleri yapabilirsek onlardan çok daha güçlüyüz.

Bahsettiğiniz sorunlarımız ise dikkat edin hiç gündemimizde değil. Tutturdular bir ergenekon , balyoz , 28 şubat , suriye. Onlarla beraber hareket etmemek bile birşeydir.

Ali Bülent Dilek
15.04.2012
16:11

karakoç yanlış hatırlamıyorsam ikinci partisiyle meydanda.

ama nafile gerekli olan tebliğ partisi demek ki O'nun ki değil.

demek ki çözümleri yok.

o zaman bizim fikirlerimizi tebliğ etmek için parti kuralım.

bakalım neyi değiştirebileceğiz?..

biz bizim çözümlerimiz olduğuna inanıyorsak hemen partiyi kurup tebliğe

başlamalıyız.

çünkü Adil Düzen'in bir ayağı da "siyasi adil düzen" onuda kimse kurmadığına göre

iş bizim sırtımızda.

ben şimdilik genel başkanımı ve merkezimizi açıkladım.

program ve tüzük zaten var.belki tekrar gözden geçirilmeli.

para ve imkan derseniz onunda teşkilatlanma çalışmalarında halkımız tarafından halledileceğine inancım tamdır...

Tayibet Erzen
18.04.2012
09:00

Tam da bunu demek istemiştim. Bu algının sebebi nedir?

Bir kitap basımından, bir işletme kurulmasına kadar elimizi attığımız ve başarısız olduğumuz her işte savunmamız Siyonizm mi olacak? Eğer Adil Düzen siyonizmi yok edemeyecekse biz boşuna çalışıyoruz. Evlere dağılalım, Allah’ın siyonizmi yok etmesini bekleyelim.

Biz bir yerde yanlış yapıyoruz, kendimce başka bir açıklama bulamıyorum. Üç kişiden ibaret olmak, sesini kimseye duyuramamak, elle tutulur bir şey yapamamak kader değil, süreç olmalı.

Lütfi Hocaoğlu
18.04.2012
09:11

Allah'ın siyonizmi yok etmesini beklemek de

bir Mehdi gelsin bizi kurtarsın diye beklemek de

İsa inecek, dünyaya adaleti getirecek diye beklemek de

hiç bir şey yapmamaya, tembelliğe bir kılıftır.

Lütfi Hocaoğlu
18.04.2012
09:34

Hala aynı hatayı yapıyorsunuz.

Hala Allah Erbakan dışında hiç bir kimseye ve Milli Görüş partileri dışında da hiç bir topluluğa Allah'ın düzenini getirme görevini veremez saplantısı üzerinden düşünüyorsunuz.

Böyle olunca geriye tek bir senaryo kalıyor: Tufan.

Çünkü Erbakan öldüğüne göre artık çaresizlikten başka bir şey yok değil mi?

Tayibet Erzen
18.04.2012
11:09

Dünyaya ne anlatıldı ki? Kimsenin birşey bildiği yok, bence kendimizi kandırıyoruz. Dışardan olay hiç de bizim sandığımız gibi görünmüyor.

Tayibet Erzen
18.04.2012
11:48

Niye tüm yolları Erbakan'a bağlıyorsunuz ki? Benim ne O'nu ne de bir başkasını bu yönde eleştirmek haddim değil. Öte yandan bu kıskançlık mevzuuna girmeyeceğim bile, çünkü çok anlamsız.

Demek istediğim şuydu; bizim camianın çok değil biraz dışına çıkın ve Akevler'e (şube farkı gözetmeksizin) öyle bakın, ne görüyorsanız o.

90'lı yılların siyasetini bilenler az çok Adil Düzen kavramını biliyor ama ne kadar anlamışler, o apayrı bir boyut. İnsanlar Adil Düzen'in teorisyenini bile tanımıyorlar ki bu insanlar dediğim şahıslar sokaktan tutup çevirdiğimiz değil, refah partisinden bu yana partiye gönül vermiş şahıslardır.

Belki kamera arkasının bir önemi yok diyeceksiniz ama bana göre ne kadar etki bırakıldığının önemli bir göstergesi kamera arkasıdır.

Tayibet Erzen
18.04.2012
12:57

Bırakın zamanın imamını, 'imam' bile göreceli bir kavramken " ...biz şu anda çalışmalıyız, görevimizi yapmalıyız, tebliğ etmeliyiz bunları da yapmazsak kendimizi de kurtaramayız." dışındaki görüşlerinizi paylaşmadığımı söylemeliyim.

O dönem Erbakan tarafından anlatılabildiği kadar anlatıldığına, şimdi ise Allah'ın O'nu en çok çalışana ve en çok isteyene nasip edeceğine inanıyorum.

Ali Bülent Dilek
18.04.2012
15:42

arkadaşlar bizler genel adil düzen çalışmaları yanında özel olarak 4 alandan(dini/ahlaki-ilmi-ekonomik ve siyasi)

birini seçmeli ve o alanda çalışmalı ve derinleşmeliyiz.çünkü refah partisi zamanında ilçe yönetim kurulu

seviyesinde yaşadıklarımda hep şunu çözmeye çalıştım.milli görüşçü oldum diyenlere biz 4 alandan birini

seç özel olarak o alanda ilerle geliş diyemedik.sadece siyasi çalışmaya zorladık her yeni geleni.

bu da büyük bir kısım insanımızı(3/4'ünü) karakteri gereği pasifliğe sevketti.çünkü herkes aynı iş için yaradılmamıştı ki.

şimdi ben akevler mensubu ve adil düzeniçalışanıyım diyen bütün kardeşlerime aynı şeyi teklif ediyorum.

dört alandan karakteriniz hangi alana uygunsa o alanda derinleşin ve ilerleyin.ve bunu da ilan edin.

guruplar belli olsun bizde o alanda önde olan kardeşlerimize tabi olalım.

birde yarış ortaya çıksın başarısız olursakta hepimiz başarısız olmayalım.bir gurup veya iki gurup olsun.

Süleyman Karagülle
21.04.2012
13:24

Hakan İngilizce öğrenmeye çalışsın, kıskanacak vaktı bile yok. Kuran'a göre müminler hazırlanırlar, adil düzeni getirecek seviyeye gelince tebliğ ederler, Tebliğ olunanlar, kabul ederse sorun biter etmezse tufan olur. Biz ne tufana mani olabiliriz, ne de tufanı oluşturabiliriz. Biz çalışırsak tufan olsa da müminler kurtulur tebliğ edenler kurtulur. Biz gemi yapmak zorundayız. BU kural Erbakan için de geçerlidir.





Sayı: 148 | Tarih: 15.04.2012
Ruşen Çakır
İyi ki Sezai Karakoç var!
Siyonizm Korkusu
2150 Okunma
10 Yorum
Tayibet Erzen
Ahmet Hakan
28 Şubatçılar gözaltına alınırken hissettiklerim
Yargı aynı yargı
1404 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Mehmet Şevket Eygi
Keyfine Bakan Dindarların Hıyaneti
Her Güne Bir Sayfa
1246 Okunma
3 Yorum
Emine Hocaoğlu
Mahir Kaynak
Dış güçlerin rolü
Tedbir: Adil Düzen
1235 Okunma
1 Yorum
Süleyman Karagülle
Yusuf Kaplan
İrfanın çocukları ve kültür/ün canavarları
Lütfen buradan bakın
1160 Okunma
Ali Bülent Dilek
Ahmet Altan
Kim?
Yorum Yok
1150 Okunma
2 Yorum
Vahap Alma
Hüseyin Gülerce
Kur'an,Ak Parti ve MHP
Gerçekten Özgürlük Mü?
1019 Okunma
Zafer Kafkas