24.03.2012
Ama Atatürkçü imiş
“TÜRKİYE Büyük Millet Meclisi başka hangi adla anılır?
A- Danıştay.
B- Baro.
C- Yüce Divan.
D- Parlamento”.
Yeditepe Üniversitesi’nde siyaset bilimi öğrenimi gören bir öğrenci, katıldığı bilgi yarışması programında kendisine sorulan bu soruya şu yanıtı vermiş:
C- Yüce Divan.
Meclis’e “parlamento” dendiğini bilmeyen bir siyaset bilimi öğrencisi...
Yarışma heyecanıyla, ekran telaşıyla falan açıklanamayacak bir durum...
Nereden baksan tatsız... Nereden baksan iç karartıcı...
* * *
Ama durun bir dakika!
Daha da tatsız, daha da iç karartıcı bir durum var.
Bu siyaset bilimi öğrencisi, sanal âlemde kendisini eleştirenlere şöyle yanıt vermiş:
“Herkese ve her şeye inat Atatürkçüyüm.”
Atatürk’ün alet edilmediği bir cehalet kalmıştı, o da oldu.
Yazının tamamı için http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/20193549.asp
Yorum:
Her türlü ayıbı kapatan Atatürkçülük
Mevzu bahis yarışmayı ben de izledim. Siyaset bilimi öğrencisi sorulara cevap veriyordu. Soru geldi birdenbire. TBMM başka hangi adla anılır? Yüz ifadesinden belliydi cevabı bilmediği ve süre dolmadan “yüce divan” deyiverdi. Kenan Işık bir siyaset bilimi öğrencisi bunu nasıl bilmezi daha kibar bir şekilde ifade etti.
Sonra her şeye inat Atatürkçü olduğunu söylemiş bu hanım kızımız.
Bu moda hiç bir zaman bitmez.
İnsanlara haksızlık ediyorsunuz dersiniz. Ben Atatürkçüyüm der.
Demokratik değilsiniz dersiniz. Ben Atatürkçüyüm der.
İşini iyi yapmıyorsun dersiniz. Ben Atatürkçüyüm der.
En son bunu da gördük.
Sen bunu nasıl bilmezsin diyorsunuz. Ben Atatürkçüyüm diyor.
Çok daha acı bir durum var aslında burada.
İktisat fakültesini bitirmiştir daha en temel ekonomi kurallarını bilmez. Makine mühendisi olmuştur ama henüz hiç bir makineyi çalıştırmamış hatta tamir bile etmemiştir. Muhasebe mezunudur daha hiç bir muhasebe yazılımını kullanmayı bilmiyordur. Bilgisayar mühendisidir, üç satır kod yazamıyordur. Doktor olmuştur ama henüz hiç bir hastadan kan almamıştır, sonda takmamıştır.
Gelin şimdi tartışın 4+4+4 mü olsun 8+4 mü olsun? İstediğiniz kadar tartışın boşuna.
İsterseniz 10+10+10 yapın, üniversiteyi de 10 yıl yapın, sonuç değişmeyecektir.
İnsanların ne öğreneceğine eğer tepeden karar veriliyorsa, insanlara verilen diplomalardan diplomayı verenin bir sorumluluğu olmuyorsa istediğiniz kadar eğitim süresini tartışın, eğitim yöntemlerini tartışın boşuna. Az mı gördük şizofreni tanılı doktorları, aman başımızdan gitsin de kurtulalım diye bunların mezun edildiğini. Niçin bu kadar rahat veriliyor diplomalar? Çünkü diplomayı verenin bir sorumluluğu yok.
Adil Düzendeki teminatlı ehliyet sistemi olmadan eğitim asla ve asla düzelmeyecektir.