07 MART 2012
ÜMMETİN, islamî hareket ve hizmetlerin, bazı cemaatlerin, hizip ve fırkaların, radikal İslamcıların içine gayr-i Müslim casuslar, ajanlar, Kriptolar sızmış mıdır?
Bu soruya hayır sızmamış demek mümkün değildir.
Hülefâ-i Râşidînin üçüncüsü Hz. Osman devrinde, zâhirde dönmüş görünen, bâtında ise dönmemiş olan Yemenli haham Abdullah ibn Sebe' büyük fitnelere, fâcialara, felaketlere sebep olmuştu.
Her coğrafyada, her zamanda böyle sızmalar olmuştur.
Son bir asırda bu gibi sızmalar dolayısıyla Ümmet-i Muhammed büyük kayıplar vermiş, izzetini yitirmiş, zillet uçurumlarının dibine yuvarlanmış, hürriyetini kaybetmiş, param parça olmuş, esir statüsüne düşmüştür.
Türkiye'nin yakın tarihine bakınız. İslama, Kur'ana, Sünnete, hukuka, vicdana aykırı bunca zulmü, çok günahkar olsalar da Müslüman kökenliler yapmış olamaz.
Sözü uzatmayayım, iddiam şudur:
Lafı eveleyip gevelemeden çok açık şekilde söyleyeceğim. Şu anda Ümmet-i Muhammed'in (Salat ve selam olsun ona) içinde:
* MOSSAD ajanları vardır.
* CIA ajanları vardır.
* Papalığa hizmet eden ajanlar vardır.
* Evangelistlere hizmet eden ajanlar vardır.
* Siyonizme hizmet eden ajanlar vardır.
* Kripto Yahudiler vardır.
* Kripto Hıristiyanlar vardır.
* (Müslüman Kürt kardeşlerimi tenzih ederek söylüyorum) Zahiren Müslüman görünen gizlenmiş Kürt Yahudileri vardır.
* Tat Yahudileri (Dağ çufutları) vardır.
* Kırım Yahudileri vardır.
* Aslında ihtida etmemiş birtakım sözde mühtediler vardır.
Bunların hapsi yeşile boyanmış Müslüman postlarına bürünmüşlerdir.
Türkiye'deki Müslümanlık bir Ehl-i Sünnet ve Cemaat Müslümanlığı olduğu için ajanların, casusların, provokatörlerin, tahripçilerin yüzde sekseni Ehl-i Sünneti yıkmaya çalışmaktadır.
Geri kalan yüzde yirmisi Ehl-i Sünnet gibi görünerek Ehl-i Sünnetin bozmaya çalışmaktadır.
Bugün Türkiye'de dini yüceltmek gayesiyle dini tahrip etmek isteyenler vardır. Bunların içyüzünü Müslümanların çok büyük bir kısmı iyi bilmemektedir.
Bütün ajanlar, casuslar, Kriptolar taqiyye ve kitman yapmaktadır.
Müslüman yığınların bunlardan pek haberi yoktur.
Şifahî kültürlülerin, rehbersiz ve mürşitsiz kalmış olanların, dinin esaslarını çok iyi bilmeyenlerin bilgilendirilmesi, uyarılması, aydınlatılması çok zordur.
Türkiye Müslümanlarının çok büyük bir kısmı, din kültürü, akaid, ilmihal, hikmet-i islamiye konusunda kasıtlı olarak cahil bırakılmıştır.
Yirmi beş senedir günde beş vakit namaz kılıyor, Ramazan'da oruç tutuyor ama "Allahın on dört sıfatını sayınız" sorusuna cevap veremiyor.
Yüzlerce politikacıyı, şarkıcıyı türkücüyü, mankeni, futbolcuyu, gazeteciyi biliyor, tanıyor ama Yaratanı, Rezzakı, Rabbi olan Allahü Tealanın sıfatlarını bilmiyor.
Bu duruma düşmüş Müslümanlara bazı gerçekleri anlatmak, onları uyandırmak ve aydınlatmak deveye hendek atlatmaktan zordur.
Evet bu memlekette nice yıldan beri İslama savaş açılmıştır.
İçimizdeki ajanlar indirilmiş (münzel) İslam'ı kaldırıp, onun yerine uydurulmuş yapay bir İslam türetmek istiyor.
Laik bir İslam türetmek istiyorlar.
Batı medeniyetinin normlarını kabul etmiş yabancılaşmış bir İslam.
Fıkıhsız ve Şeriatsız bir İslam.
Hilafetsiz bir İslam.
Feminist bir İslam.
ABD'nin, AB'nin, İsrail'in, Vatikan'ın istediği suya sabuna dokunmaz light ve ılımlı seküler bir İslam.
Maalesef Müslüman halkın bir kısmını kandırmış ve kötü yollara sokmuşlardır.
Ümmet-i Muhammed'in muhterem imamlarını, müctehidlerini, ulema ve fukahasını, kâmil mürşidlerini, sâlihlerini devre dışı bırakıp Müslümanları sarıklı Farmasonların yoluna çekmeye çalışıyorlar.
İçimizdeki casusların, ajanların, kriptoların ektikleri fitne ve fesat tohumları yeşermiş ve Ümmet bin parçaya ayrılmıştır. Birbirinden kopuk bin parçaya ayrılan bir Ümmet ne olur? Ümmet olmaktan çıkar, sürüye döner.
Bugün öyle Müslümanlar var ki, Allahü Teala hazretlerini bir Roma putuna benzeten, "Allah gerçek bir Janustur=Hoda Janus-i hakikî est" diyen bir adamı baş tacı ediyorlar.
Sarıklı Farmasonlardan birinin temel ilkelerinden biri şuydu: "Her mukallid ve cahil Müslüman açsın Kur'anı, (Arapça bilmiyorsa) tercüme ve mealleri ve kendi re'yiyle ve hevasıyla ictihad yapsın, din hükmü çıkartsın..."
Bir Müslüman, Allahü Tealayı iki yüzlü bir Roma putuna benzeten, üstelik de "Gerçek bir Janus" diyerek iddiasını pekiştiren birini din büyüğü ve mücahit olarak kabul ediyorsa; artık o Müslümanda akıl, iz'an, firaset, denge var mıdır yok mudur siz karar veriniz.
İçimizdeki ajanlar, casuslar, İbn Sebe'ciler, Ehl-i Sünneti yıkmak için İmamı Âzam Ebû Hanife hazretlerine açıkça ve sinsice saldırıyorlar. Bu hususu da firasetli Müslümanların dikkat nazarlarına arz ederim.
Bu ülkede, kimler MOSSAD ve CIA hesabına, doğrudan doğruya ve dolaylı olarak çalışıyor?.. Bu konuda elimde hiçbir müsbet belge yoktur.
Olsa bile açıklayamam. Çünkü adamı linç ederler, ettirirler.
Şu meşhur Tekin Alp (Moiz Kohen) kitaplarından birine "Kahr olsun Şeriat!" diye bir bölüm koymuştu.
Bugün nice light/ılımlı İslamcı da onun yolundan gidiyor ve Şeriat-ı Muhammediyeyi inkar ve tekzip ediyor.
Ehl-i Sünnet Müslümanlarının âcilen (en kısa zamanda) yapmaları gereken şudur:
"İslamı, Kur'anı, Sünneti, Ümmeti, Ehl-i Sünnet ve Cemaati Koruma, Savunma; bu maksatla Müslümanları Bilgilendirme, Uyarma ve Aydınlatma" hareketini başlatmak.
Bunun için:
Ehl-i Sünnete bağlı bütün cemaatlerin, tarikatların, hizip ve fırkaların, grupların, parçaların (en az bu konuda) birleşmesi gerekir.
Bizde bunu yapacak niyet, irade, şuur , vicdan inşallah vardır.
Yazının devamı için http://www.milligazete.com.tr/makale/icimizdeki-ibn-sebe-ler-232142.htm
Yorum:
Cemaatler, Tarikatlar Birleşmez
İçimizde her zaman bir ajan mutlaka olacaktır. Bu geçmişte olmuş, gelecekte de de olacaktır. Bunlar bizi etkilememelidir. Bunlar olacak diye hiçbir şey yapmayacak mıyız?
Bana göre Ehl-i Sünnet Kuran delillerine dayanan, Kuran’dan çıkartılmış düzen içinde birleşirlerse bunu kimse yıkamaz. Bu tam tersine ayakta durur ve ona katılan sayısı zamanla çoğalacaktır diye düşünüyorum.
“Yüzlerce politikacıyı, şarkıcıyı türkücüyü, mankeni, futbolcuyu, gazeteciyi biliyor, tanıyor ama Yaratanı, Rezzakı, Rabbi olan Allahü Tealanın sıfatlarını bilmiyor.”
Burada politikacıyı, şarkıcıyı, futbolcuyu veya mankeni bilmelerini kişilerin ilgi alanından ve haberlere konu olduklarından dolayı bilmektedirler. Allah’ın sıfatlarını da öğrenebilmeleri için Kuran’ın açıklamalı tefsirlerine TV programlarında sık sık yer verilerek yapılmalıdır. Bunlara yer verilirse insanlar çok çabuk öğrenebilirler. Öğrenilmese bile bazı konular da çok az da olsa bazı insanları düşünmeye sevk edecektir. Yalnız burada başka bir sıkıntı var ki o da Allah’ın sıfatlarını saymakla iş bitmiyor ki. Kuran’da anlatılan emir ve yasaklara uymayı sağlamak ve uyulacak sistemi oluşturmaktan geçmektedir.
M. Şevket Eygi ısrarla Ehl-i Sünnete bağlı bütün cemaatleri, tarikatları, hizip ve fırkaları ve grupları birleştirilince biraz olsun çözümleneceğini dile getiriyor. Fakat ben buna katılmıyorum. O gruplaşmanın sebebi diğer bir grubun düşüncelerini kabul etmediklerinden kaynaklanmaktadır. Bu grupların birleşmesinin imkansız olarak görüyorum.
Ancak Kuran düzenini uygulamaya çalışan grup ister istemez ön plana çıkacaktır ve bu grubu destekleyenler zamanla çoğalacaktır diye düşünüyorum.