Mahir KAYNAK
25 Şubat 2012 Cumartesi
Çin’in izlediği politikaları belirlemek için önce şartları tespit etmek gerekir. Çin’in ucuz işçilik kaynağı olarak özellikle ABD’li müteşebbisler tarafından kullanılması şu sonuçları doğurdu. Çin ekonomisi, ucuz işçilik ve devletin sübvansiyonlarının desteği ile, dış ticaret fazlası veren bir numaralı ülke oldu. Ancak Çin ihracat gelirlerini ithalatı finanse etmek için kullanmadı ve malını alan ülkelerden alacaklı hale geldi. Yıllarca devam eden bu süreç, başta ABD olmak üzere, Batılı ülkeleri borç batağına sürükledi. Bu paraları küresel sermaye kontrol ediyordu ve büyük bir güce ulaştıkları için dünyada yeni bir düzenin kurucusu ve yöneticisi olmak istediler. Ancak yerli sermaye giderek onların kontrolüne gireceği endişesiyle küresel sermayeye savaş açtı. Şimdi bu büyük savaşın içerisindeyiz. Yani ne İran ne Suriye ne de ABD’nin yenildiği söylenen Irak ve Afganistan önemli sorundur. Zaten gösterilen doğru olsa büyük güç olmanın bir anlamı kalmaz ve manevi güç herkesi yenerdi.
- Tekel sermaye ucuz emek sebebiyle Çin’de yatırım yaptı. Çin doları stok etti. Dünya borçlandı. Tekel sermaye yerli sermayeyi ezdi. Yerli sermaye direniyor.
- Tekel sermaye siyasi gücünü kaybetti. Tekelini tam kuramdı. Şimdi Tekel sermaye ile insanlık ekonomik savaşı içindedir.
***
Şu anda ekonomik yapı yeniden düzenlenirken bu yapının üzerine siyasi dengeler oturtulacak. Bu konudaki öngörüm şöyle: ABD ve Rusya Çin’i ve Avrupa’yı kendilerine rakip olarak görüyor ve bunları kontrol etmek istiyor. Geçmişte esas belirleyici konumda olan askeri güçte hala onlar öndeler. Ancak ekonomik gücü de kontrol etmeleri gerekiyor. Çin ve Avrupa ise Afrika ve Ortadoğu’da etkin olmak istiyorlar. ABD ve Rusya bunu engelleyecek politikalar izliyorlar. Kuzey Afrika ve Arap bölgesindeki ayaklanmaların gerçek amacı budur ve dış dinamikler daha belirleyicidir.
- ABD v e Rusya askeri gücünü koruyor. Ekonomik güç ise AB ve Çin’de. Çatışma burada.
- Sermaye Obama ile ABD’yi kaybetti. Putin ile de Rusya’yı kaybetti. AB de Alman ve Fransız hakim. Çin artık güçlendi. Ekonomik güç hala tekel sermayede. Dörtlü denge üzerinde denemeler yapmakta.
Çin büyük ölçüde alacaklıdır ve bunları ilişkileri geliştireceği ülkelere transfer etmek istemektedir. Mesela ABD’deki alacağını bize transfer edebilir. Bugünlerde Çin Başkan Yardımcısının seyahatleri ekonomik amaçlı gözükse de arka planda siyasi hesaplar vardır. Mesela İran’la iyi ilişkiler içindedir ve Türkiye’nin bu ülkeyle iyi ilişkiler içinde olmasını istemektedir. Böylece Ortadoğu’da etkili olacaktır ve Afrika’ya açılan kapıda dostları bulunacaktır. Ziyaret sadece ekonomik olsaydı çok daha önceleri yapılabilirdi. Şu sıralarda ülkemizin cari açığı sorun olmak üzeredir ve Çin bu konuya yardımcı olarak siyasi konumunu güçlendirmek istemektedir. Çin ile yakınlaşma bir seçenek olabilir. Ama bu durumda ABD ve Rusya ile karşı karşıya kalmayı göze almak gerekir. Rusya zannedildiği gibi Çin’e yakın değildir hatta en büyük tehlike olarak onu görmektedir. Aynı coğrafyada olan bu iki ülkeden Rusya’nın nüfusu azdır ve kontrol ettiği alan hem geniş hem de zengin doğal kaynaklara sahiptir. Bu topraklar Çin’in rüyası olabilir.
- Çin siyasi sebeplerle Türkiye’yi ziyaret ediyor. Rusya ile arası iyi değildir.
- Tekel sermaye dörtlü dengeyi kuruyor. Türkiye’yi denge olarak kullanılıyor. Çin sermayenin isteği ile Türkiye’yi güçlendiriyor.
ABD’nin en büyük rakibi Çin’dir. Afrika’yı ve Ortadoğu’yu kontrol ederse en büyük güç o olacaktır. Zaten bu konu çok tartışılmaktadır. Ancak bunu bir kader saymayan ABD gücünü korumak için tedbirler almaktadır.
- ABD’nin rakibi Çin’dir.
- ABD’yi kontrol edebilmek için Çin’i güçlendiriyor. İslam’la da Çin’i kontrol etmek istiyor. Dörtlü dengenin yanında İslam’ı da koyabilir
Türkiye bu büyük mücadelede kilit ülke konumundadır ve ülkemize yönelik operasyonlar yapılması normaldir ve bunları yaşamaktayız. Önümüzdeki dönemde siyasette büyük değişiklikler beklenmektedir. Bunları bu büyük mücadelenin bir parçası olarak görmek abartılı sayılamaz. Muhalefetin kişisel yıpratmayı ön plana çıkarması ve Erdoğan’ı hedef almasının sebebi açıklanmalıdır.
- Türkiye Bu mücadelenin merkezindedir.
Mahir KAYNAK
Rusya’nın seçimi
10 Mart 2012 Cumartesi
Uluslararası siyasete genellikle şöyle bakılır: Her ülke kendi çıkarları istikametinde politikalar izler ve bunların toplamı dünyadaki düzeni belirler. Çıkar ortaklığı ittifakı, karşıtlığı husumeti belirler. Buna göre İkinci Dünya Savaşı sonrasında düzen şöyle kurulmuştur: ABD ve SSCB birbirine rakip hatta düşman olduğu için karşı karşıya gelmiş, Batı Avrupa ABD tarafını Doğu Avrupa ise SSCB’yi seçmişti. Bunlar neden birbirinin düşmanı oldular? Almanya’ya karşı birlikte savaşmışlardı. Üstelik SSCB, ABD karşısında çok zayıftı. ABD’nin nükleer silahı vardı ve SSCB bir savaşı göze alamazdı. Bu durumda Batı Avrupa kendini ABD olmadan da koruyabilirdi ve bir hamiye ihtiyacı olmazdı. Tesadüfler bu durumu anlamsız hale getirdi Rosenberg’ler nükleer silahların sırrını SSCB’ye verdiler ve böylece bir denge oluştu. Yani bir karı koca tarihin seyrini değiştirdi. Her zaman ABD ile SSCB arasında bir düşmanlık olmadığını ve bu kurgunun her ikisine de yaradığını ve Avrupa’nın yarısını birisi diğer yarısını ötekinin kontrol ettiğini düşündüm.
- ABD Rusya birbirinin hasmı değil dünyayı yönetmek için öyle görevlendirilen güçlerdir.
-Sermaye, Müslümanlık, Hıristiyanlık düşmanlığı arasında kurduğu tarihi dengeyi rejimler üzerinde kurdu. İki savaşı da o organize etti. Almanları o kullandı. Şimdi dörtlü veya beşli denge kurmaya çalışıyor.
Bu iki düşman SSCB’nin dağılma sürecine girip ekonomik sıkıntılar içine düştüğünde de yakınlaştılar. ABD’nin oradaki kıvılcımın üzerine benzin dökmesi gerekirken yangını söndüren itfaiyeci gibi davrandı. Hem ekonomik yardım yaptı hem de petrol fiyatlarını artırarak sürekli bir gelir sağladı. Günümüzdeki petrol fiyatları arz ve talep tarafından değil siyaset tarafından belirlenmektedir. Kazananlar Rusya ve çoğu ABD kontrolündeki Ortadoğu ülkeleri iken kaybedenler Avrupa ülkeleri ve Çin oldu. Her iki kanatta da istisnalar vardı ve yapılacak bir şey yoktu. İran kazanan taraftan, Türkiye de kaybeden taraflardan biri oldu.
-Sovyetler yıkılınca Rusya’yı desteklemek için petrol fiyatlarını artıran sermaye Çin’i ve Türkiye’yi zor durumda bıraktı.
- Gorbaçov onun planı dışında sosyalizm baskısını bıraktı. Onu gönderdi. Sonra destekledi. Yeltsin Putin’i getirmekle ihanet etti. Şimdi dengeyi başka şekilde kuruyor.
Önümüzdeki dönemde İkinci Dünya Savaşı sonrasına benzer bir durumla karşılaşacağız. ABD ve Rusya hasım iki taraf olacak, diğer ülkeler onların etrafında toplanacaktır. Avrupa ekonomik kriz sonrası gücünü kaybedecek ve enerji ile doğal kaynaklarda Rusya ya da ABD’nin kontrolündeki bölgelere muhtaç olacaktır. Mesela Avrupa Rusya ile karşı karşıya gelirse arabaları yollarda kalacak herkes soğuktan titreyecektir. Çin ise enerji ve hammadde açısından muhtaç hale gelecek ve ihracat yapacak ülke bulamayacaktır.
- ABD ve Rusya dünyaya yeniden hakim olacaklar.
- Sermaye dünya dengesini çoklu sisteme oturtmaya çalışıyor. İkil denge işe yaramadı.
Bu yaklaşım ülkelerin bir kişiye değil bir politikaya oy verdiğini gösterir. Yani Ruslar Putin’in temsil ettiği politikayı seçmiştir. Üstelik bu politika bir kişinin değil bir gücün eseridir. SSCB’de komünist rejimden vazgeçildiği zaman yazdığım yazımın başlığı “İçe değil dışa dönük” idi ve bunu iktidardaki Komünist Partinin gerçekleştirdiğini yani intihar ettiğini söyledim. İlk sorum mevcut uluslararası denge yani terazinin bir kefesinde ABD’nin diğerinde SSCB’nin bulunduğu denge sona erdiğine göre bir başıboşluk mu olacak yoksa yeni bir denge mi kurulacak oldu. ABD’nin Rusya’yı ekonomik sıkıntıdan kurtarması, onun zaafını kullanmak yerine yeniden güçlenmesini sağlaması yeni bir uzlaşmanın olduğu kanaatini edinmeme neden oldu. Yeni modeli şöyle kurdum. ABD ve Rusya kendilerine rakip olacak iki gücü, yani Avrupa ve Çin’i etkisiz hale getirecek bunların hayati bir ihtiyacını yani enerjiyi kontrol edecekler ve yüksek petrol fiyatının yaratacağı sermayeyi kontrol edecekler. Bu tahterevallinin istinat noktası Türkiye olacak ve Çin ve Avrupa’nın enerji alanına sızmasını engelleyecek bir tampon bölge olacak. Rusya’daki seçimi bir kişi değil bu model kazandı.
- Sovyetlerde dengeyi yıktılar. Yeni dengenin kurulacağını Çin ve AB’nin muhtaç hale geleceğini yazdım. Tahteravallinin dayandığı yer Türkiye olacak dedim.
- Yeni denge kurulunca Euro dolardan kıymetli para oldu. Dolar Çin’e hükmeder oldu. Çıkmaz burada. Rusya’nın da ekonomisi gelişiyor.
Yorum:
Denge
Kâinatta kutuplaşma vardır. İnsanlık da tek topluluk haline gelince iki kutup olmuştur. İsrail oğulları bu dengeyi korumakla görevlidir. Bu görev Kuran’la Müminlere inananlara verilmiştir. Gönüllülere verilmiştir. Birinci Kuran uygarlığında İsrail oğullarının yerini o günkü Müslümanlar aldılar. Son beş yüz senedir İsrail oğulları yeniden direksiyonu ele aldılar. Hala onların elindedir.
Uygarlıklar, bin senelik ömre sahiptir. Kutuplanmanın gereği batı kuvvet uygarlığını doğu hak uygarlığını göstermektedir. Batı uygarlığı beş yüz sene sonrasından doğu uygarlığını izlemektedir. Batı yüksek seviyede iken, doğu yeniden oluşmaya başlayacaktır. Kuran’ın önerdiği düzen yani Adil Düzen bundan bin sene evvel uygulamaydı. Kuran düzeninin uygulanabilmesi için çağınızın ulaştığı ulaşım, haberleşme, elektrik gücü ve bilgisayara ihtiyaç vardır. Bu sebeple daha otuz sene geçmeden yeniden saltanat dönemi başlamıştır.
Bugün oluşanlar tamamen Adil Düzen’e hazırlıktır. Dünya kıtalara ayrılacaktır. Güney Amerika’da devreye girecek. Afrika devreye girecektir. Hint girecek. Beşe üç eklesek sekiz eder. Biz Avustralya’yı ayrı kıta sayıyoruz. Yeni sekiz dokuz blok olacak. Bunlar barış içinde olacaklar. Hakem kararlarına uyacaklar. Bunların silahlı güçleri olmayacak. Silahlı güç devletlerin olacaktır. Devletlerarası gümrükler ve vizeler olmayacak. Barış içinde olacaklardır. Hakim kararlarına uymayanlar diğer devletler birleşip yıkacaklar ve yağmalayacaklar. Halklarını esir edecekler. Hakem kararlarına uyan devletlere dokunulmayacak. Ama hakem kararlarına uymayan devletler yok edilecektir. Devletlere müdahale yok.
Sermayenin yaptığı plan sonunda Adil Düzen’in gelişmesine hazırlıktır.