İslâm'sız bir eğitim sistemi düşünülebilir mi?
Yusuf Kaplan
ykaplan@yenisafak.com.tr
05 Mart 2012 Pazartesi
Resul Tosun Bey'in yazısından öğrendim: Son 4+4+4 kesintili eğitim düzenlemesi, Kur'ân Kursları'nın önünü tıkayacak bir boyut kazanmış! Alt Kurul'a gelmiş tasarı, Genel Kurul'a gidecekmiş.
Eğer bunlar doğruysa, 28 Şubat'ın bitiğinden filan bahsetmesin kimse!
* * *
Meselenin püf noktasını kaçırıyoruz: Bu ülke, Müslüman bir ülke mi? Elbette ki! O hâlde, (TÜSİAD filan gibi) küçük bir azınlık şebekesi, nasıl olur da, tarihin akışını değiştirmemize imkân tanıyan yegâne kaynağı, İslâm'ı, bütün eğitim sisteminden kovmanın mücadelesini verebilir? Kimsiniz siz? Nereden çıktınız?
Dünkü yazımda da gösterdim: Modern Batı uygarlığı, din-dışı bir uygarlık olmasına rağmen, Amerikan eğitim sisteminin kurulmasında din, merkezî bir rol oynayabiliyor ve Fransa'daki (evet! Fransa'daki) ortaöğrenim kurumlarının üçte biri Katoliklerin kontrolünde olabiliyorken, Türkiye'de ortaöğrenim kurumlarının % 2'sini teşkil eden İHL'lere, ondan çok daha küçük bir oranı temsil eden Kur'ân Kursları'na karşı bu Müslüman ülkenin zorba, jaboben, laikçi elitleri inanılmaz bir mücadele verme cesaretini nereden alıyorlar?
* * *
Eğitim felsefesinin en temel sorusu şudur: "Devlet" veya birileri, benim çocuğumu, elimden alıp da, nasıl kafasına göre, -ilkel, kaba, çağdışı pozitivist hurafelere göre- şekillendirmeye kalkışabilir?
Çocuklarımız mankurtlaştırılıyor! Elimizden kayıp gidiyor! Kimliksizleştiriliyor! Ruhsuzlaştırılıyor! Yönsüzleştiriliyor!
Ortaokulların, liselerin önü uyuşturucu mafyalarından geçilmiyor! Ortaokullarda, liselerde zıvanadan çıkan uyuşturucu kullanımı, çarpık cinsel ilişkiler, ahlâkî çöküntü, eğitim sisteminin meselesi değil mi?
* * *
Bu ülkenin çocuklarına yeniden büyük idealler, ufuklar, rüyalar ve iddialar armağan edecek, bu toplumun tarih yapmasını mümkün kılan temel İslâmî kaynakları, İslâm medeniyetinin kurucu, çığır açıcı şahsiyetlerini eğitim sisteminden uzaklaştıran bir eğitim sistemi ne işe yarar, kimin işine yarar; bu ülkeye ne kazandırır, hiç düşünmüyor mu bu ülkeyi 100 yıldır yöneten insanlar?
Bugün Batıdaki bütün ülkelerde Shakespeare'in, Socrates'in, Aristo'nun, Eflatun'un, Kant'ın, Mozart'ın, Beethoven'in, Bach'ların, Dostoyevski'lerin, Dickens'ların, Picasso'ların, Galileo'ların, Newton'ların, Einstein'ların açtıkları çığırlar, yaptıkları atılımlar, sundukları ufuklar bütün eğitim kurumlarında, bütün medya kuruluşlarında en ince ayrıntılarına kadar bütün Batılı ülkelerin çocuklarına bir medeniyet kimliği, bir Batı uygarlığı bilinci armağan ederken; benim ülkemde Yunus'un "çıktım erik dalına, anda yedim üzümü" dizesi, neden bu ülkenin en seçkin entelektüelleri tarafından bile anlaşılamaz?
Mevlânâ neden bize sinemada, edebiyatta, müzikte, düşünce hayatında, siyaset felsefesinde, toplum felsefesinde, tarih felsefesinde çığır açacak büyük bir kaynak olarak bilinmez ve öğretilmez? Sinan üzerine cümle kuracak kaç entelleküel vardır? Sinan'dan bir siyaset felsefesi, film estetiği, edebiyat dili, ahlâk sistemi kurabilecek bir entelijansiyası neden yoktur bu ülkenin?
Matrakçı Nasuh, "piçkurusu" bir tip olarak resmedilirken; Osmanlı medeniyeti, aşağılık, uydurma saray entrikalarına ve harem rezilliklerine kurban edilirken, bu ülke neden ayağa kalkmaz? Avrupalılar, sanatta, düşüncede, sosyal hayatta, siyaset felsefesinde, tiyatroda, sinemada, edebiyatta ta 2400 yıl öncesine, Greklere, Aristo'ya, Pre-sokratiklere; çağdaş Avrupa sineması, edebiyatı, sanatı dilini kurarken doğrudan İncil'e kadar giderken, kısacası, Batılılar, bugün her alanda yeni bir çığır açmak için sürekli olarak kendi kurucu kaynaklarını her dâim yeniden ve yeninde okurken, keşfederken, bu son derece normal karşılanırken, bizim insanlık tarihinin akışını değiştiren büyük medeniyet hamlelerinin birincil kaynağını oluşturan kitabımız Kur'ân, ortaya koyduğumuz medeniyet birikiminin bütün klasik kaynakları, büyük burçları, ufukları, şahsiyetleri neden bizim çocuklarımıza öğretilmez? Neden?
Bu ülkede İslâm'sız, İslâm'dan arındırılmış bir eğitim sistemi düşünülebilir mi? İslâm'ın, İslâm düşüncesinin, sanatının, medeniyet ve hayat tasavvurunun yok sayıldığı, özümsetilmediği bir eğitim sistemi çocuklarımızın büyük hayaller görmelerini, büyük rüyalara, ideallere sahip olmalarını sağlayabilir mi?
Hal böyleyken, kral çıplakken, bir de Kur'ân Kurslarının, İHL'lerin önünü kesmek, bu kurumlarla mücadele etmek, nasıl bir hâlet-i ruhiyenin ürünüdür?
Batılılar, Yahudi-Hıristiyan ve Grek-Roma kaynaklarını her şeylerinin merkezine oturturken, medeniyet hamlemizin yegân kaynağı başta Kur'ân olmak üzere, kendi kurucu kaynaklarımızı eğitim sisteminden kaldırıp atmanın nasıl bir cinayet olduğunu, bu topluma nasıl pahalıya patlayacağını görebiliyor muyuz acaba?
YORUM;
“Bu ülke Müslüman bir ülke değildir”
Hem Hanefi’yiz der,hem de Şafii’ye göre teşkilatlar kurarız!
Mezhep imamlarımız “dar-ülke” konusunu tartışmış ve apaçık
Bir şekilde ortaya koymuşlardır.
Adil Düzen siyasetinin temeli” dar-ülke”konusudur.
Ve laiklikte aslında “dar-ülke”konusundaki ana mihverdir.
Acaba iktidardaki Ak partili yöneticiler bu konuyu özgürce konuşup
tartışabiliyorlar mı?Hayır %50 ye varan oy oranına rağmen.
Eğer 28 şubat bittiyse Ak Parti kimden korkuyor?
Saadet partisi dışındaki partileri hiç saymıyorum.
Saadet Partisine gelince çelişkiler yumağı.
İslam düzeni’yle Lider hegemonyası arasında sıkışmış
Kararsız şaşkınlar topluluğu!
Halbuki temel İslami kaynaklara baksalar berrak bir şekilde
gerçekleri görüp Türkiye’nin “lokomotifi”olacaklar.
O zaman dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz.
Adil Düzen Partisi’nin acilen kurulması.
Kurulması bile yeter.
Çünkü O’nun enerjisi “ALLAH-(CC)”tan gelecektir inşaallah…