Güçlü devlet yapısı
22 Ocak 2012 Pazar
Bir hedefe varmak için doğru stratejiler uygulamak yetmez. Kullanılan araçlar da yeterli ve etkili olmalıdır. Ülke yönetiminde kararlar siyasetçiler tarafından alınır ama onları kurumlar uygular. Başarı ve başarısızlık siyasetçiye mal edilir. Alınan kararlar doğru ama ulaşılan sonuç başarısızsa kurumları sorgulamak gerekir. Günümüzde kurumlarda ciddi bir yıpranma gözlenmektedir. Mesela ordu darbecilik ithamı altındadır ve itham bireyleri aşıp kurumsal hale getirilmiştir. Mesela siz geçmişte de çok darbe yaptınız derseniz bu ithamın kurumsal hale getirilmesi demektir.
- Siyasiler karar verir, bürokrat uygular. Siyasiler sorumlu olur. Orduda olduğu gibi kurum yıpranırsa uygulama nasıl yapılacak.
- Ordu içinde onu yaptıran da Sermayedir. İtham edenin gayesi ordunun yıpranmasıdır.
Son zamanlarda yargı kararları da tartışılmaktadır. Davalarda ithamlar geçerli oluyor ama savunmalar o kadar etkili olmuyor. Oysa itham ve savunma aynı ağırlıktadır ve bazen savunmanın kazanması gerekir. Özellikle darbe yargılamalarında savunmaların etkisiz kaldığı gözlenmektedir.
- Yargıda itham kadar savunanın hakkı vardır. Bu olmuyor.
- Savunma esastır. İtham ispata muhtaçtır. Savunmanın delile ihtiyacı yoktur. Karşı delilleri karartmak için hapse atılıyorlar.
Emniyetin bir cemaat tarafından yönlendirildiği söylenmektedir. Oysa yargının kullandığı deliller emniyet tarafından sağlanır ve bu kurum en az adalet kadar tarafsız olmalıdır. Bu itham bir iftira olabilir ama böyle bir kanaatin oluşması engellenmelidir.
***
- Emniyetin bir cemaat tarafından yönetiliyor ithamı bertaraf edilmelidir.
- Emniyette cemaatin adamları var. Ama hiçbir yetkileri yok. Başkaları yapıyor onlara tahmil ediliyor. Çare çoklu soruşturma grupları olmasıdır.
Son zamanlarda demokrasi hem ülkemizde hem bölgemizde kutsal sayılmaktadır. Demokrasi her zaman savunulması gereken bir şeydir ama onu ön plana çıkararak diğer önemli konuların üstünün örtülmesi doğru değildir. Yani hem demokrasi eksiksiz uygulanmalı hem de güçlü bir ordu, etkili bir emniyet, tarafsız ve güvenilir bir adalet mekanizması olmalıdır. Kurumlar arasında önem sıralaması yapmak yanlıştır ve her kurum yeri doldurulamaz önemdedir.
- Demokrasi kadar güçlü devlete gerek vardır.
- Devlet olmadan hukuk olmaz ama hukuk olmadan zalim de olsa devlet olur. Devletin varlığı hukuktan önce gelir. Sıkıyönetim bunun için vardır.
Bir devleti güçlü kılan kurumların en önemlilerinden biri de istihbarat örgütüdür. Bu kurum ülkeye yabancı devletlerin operasyon yapmasını engeller, kendisi başka ülkelerde operasyonlar yapar. Türkiye’de bugüne kadar hiçbir yabancı operasyon engellenmemiştir. İki ihtimal vardır. Ya kimse bizim iç işlerimize karışmamaktadır ya da son derece rahat hareket edilebilmektedir. Ben ikinci ihtimalin geçerli olduğunu düşünüyorum. Biz ülkemize yapılan müdahalelerin ideolojik olduğunu düşünüyoruz. Oysa yabancı servisler en sevdiğiniz ideolojiyi maske olarak kullanıp size müdahale ederler.
- Yabancı gizli örgütler sevdiğiniz liderleri istismar ederek operasyon yaparlar.
- 2000 yılından önce İstihbarat onlara yardım ediyordu. Şimdi ordumuzun emrinde.
Sözlerimize açıklık getirmek için hayali bir örnek sunalım. Türkiye’ye yönelik operasyon yapan yabancı bir istihbarat servisinin yöneticisi önce örgütün temelini kurardı. Mesela bir petrol şirketi bunun için çok uygundur. Oraya girip çıkanla kimse ilgilenmez ve bu yapı üzerinden her türlü haberleşme yapılır ve para transferi çok kolaydır. Yani örgütün alt yapısı kolay bulunamamalıdır. Bu yapı hiçbir siyasi eylemle ilgilenmez. Sadece haberleşme ve finansman için kullanılır. Buradan şu sonuca varabiliriz: Alt yapı uygulayacağınız operasyondan bağımsızdır ve bunun üzerinden zamana göre proje uygularsınız.
- İstihbarat önce yapılır sonra operasyon gerçekleşir.
- AK Parti kapatma operasyonu ordu tarafından önlenmiştir.
Türkiye’deki sermaye hem darbeleri desteklemiş hem de daha sonra gelmesi planlanan iktidarların önünü açmıştır. Mesela Demirel’in uyguladığı ithal ikameci ekonomi politikası müteşebbislerce hararetle desteklenmeliydi. Çünkü tek üretici ve satıcı konumundaydılar. Ama dışa açık politikayı desteklediler. Amacım kimseyi eleştirmek değil ama maruz kalacağımız operasyonların karmaşıklığına ve bunların ancak çok yetenekli ve bilgili insanlarla engellenebileceğine işaret etmektir.
- Sermaye dış operasyonlarını çıkarlarına aykırı olsa da desteklemiştir.
- 2000'den önce destekliyordu. Şimdi kendi başına hareket ediyor.
Soykırım iddiaları
28 Ocak 2012 Cumartesi
Fransa soykırım iddiasını ön plana çıkarıp bunu inkâr edenleri cezalandıracak kanunu çıkarınca bizim tepkimiz iddiaların yalan olduğu yönündeydi, asıl soykırım uygulayan ülkenin Fransa olduğunu söyledik, yani kendimizi savunduk. Bu konuda daha önceki bir yazımda meseleye böyle bakmanın yanlış olduğunu yazmış ve siyasetçiler tarihi geçmişi anlatmak için değil geleceğe yön vermek için kullanırlar demiştim.
- Soykırım kanunu oy elde etme iddiasıyla çıkmamıştır.
- Sermayenin oyunudur.
Ayrıca bunun Ermeni oylarını almak için çıkarıldığı iddiasına da katılmıyorum. Oy geçmişin hesabını görmek için değil geleceğe yön vermek için kullanılır. Ülkemizden bir örnek verebiliriz. Dersim’deki acı olaylar CHP’nin tek başına iktidar olduğu zamanda yaşanmıştır. Ama bugün o bölgede, yani Tunceli’de, CHP tüm partilere fark atarak seçimleri kazanmaktadır.
***
- Siyaset geçmişi değil geleceği planlar. Tunceli CHP’ye oy veriyor.
- Sermaye öyle istediği için herkes istiyor görünüyor.
Günümüz küçük hesapların öne çıktığı bir dönem değildir. Dünya tüm boyutlarıyla yeniden şekillenmektedir. Fransa buna kayıtsız kalacak ve Sarkozy’nin keyfine göre hareket edecek bir ülke değildir. Bu tasarı meclislere gönderildiğinde sonuçları hesaplanmıştır. Ülkemizin göstereceği tepkinin de doğru tahmin edildiğini sanıyorum. Bu durum istenmeyen değil ulaşılmak istenen bir sonuçtur. Önümüzdeki dönemde Fransa ile Türkiye’nin aynı çizgide hareket etmemesi planlanmıştır ve bunun alt yapısı hazırlanmaktadır. Bu hesabın bir yanında da ABD’nin olduğunu sanıyorum. Yeni yapılanmada Fransa Kuzey Afrika’da etkili olacak Türkiye bu bölgeye uzak duracaktır. Buna karşılık Türkiye, Suriye dâhil, Arap ülkeleriyle birlikte hareket edecektir.
- ABD bu yolla Fransa ile Türkiye’nin arasını açıyor. Süveyş’in batısını Fransa’ya, doğusunu Türkiye’ye bırakıyor.
- ABD değil de Sömürü Sermayesi. Böylece Müslümanları bölüyor. ABD ile Sovyetler’i bölüyor.
Türkiye bölgesel bir güç olma iddiasındadır. Bu amaca ulaşmak için ortam ve büyük güçlerin uzun vadeli hesapları uygundur. Türkiye AB üyesi olmayacak, yani bu bölge bizim aracılığımızla Avrupa’nın kontrolüne terk edilmeyecektir. Fransa’nın tavrı, Almanya’daki yabancı düşmanlığının soydaşlarımıza yönelmesi, Avrupa’nın yaşadığı ekonomik kriz AB üyeliğini imkânsız hale getirmektedir. AB üyeliği söz konusu olduğu zaman yıllardır olmayacak yere girilmez dedim ve iddiamın arkasında duruyorum.
- Türkiye Avrupa Birliği’ne giremez demiştim. Böylece bu da olmaktadır.
- Türkiye’yi bir süper güce bırakmazlar.
Türkiye’nin en başarılı politikalarından biri sayılan ekonomik politikanın ciddi bir zaafı vardır. Sağlanan krediler ve sıcak para bankalar kanalıyla tüketici kredisine dönüştürülmüş ve artan talep üretimle değil ithalatla karşılanmıştır. Bu cari açığımızı kolay halledilemeyecek bir sorun haline getirmiştir. Bu konudaki çözüm önerimi şöyle ifade etmiştim. Bankalar tüketici kredisi yerine yatırım ve üretimi destekleyecek krediler vermelidir. Bunlara faiz sübvansiyonu verilebilir. Böylece kredi alanlar yatırım yaparken ya da üretirken insanlar ücret ya da kar elde ederek tüketime harcarlar böylece tüketici kredisinin yarattığı talebe yakın bir talep yaratılır ama bu üretimle karşılanır ve cari açığa neden olmaz. Cari açığın olumsuz sonuçlar yaratmaması, bazı iktisatçıların kötümser değerlendirmeleri gibi bizi Yunanistan’ın durumuna düşürmemesi için yabancı sermayeye muhtacız.
- Tüketime verilen kredi dış borcu körükler. Türkiye Yunanistan olur. Üretim kredilendirilmelidir.
- Kredi faizsiz olmalı ve cebri icra olmamalıdır. Cebri icra yerine borçlu borçlanma ehliyetini kaybetmeli.
Çözüm modelin içindedir.
- Çözüm modelin içindedir.
- Bankalar işletmelere kredileşme ilkesi içinde çek ve senetleri öderler. Hizmetlerine karşı cirodan pay alırlar. İşletmelerin senetleri likidite kazanır. Çalışan işçinin ücretini banka öder. İşletme borçlandırılır. Banka desteğini çekmeden önceki tüm ücretleri ve hammadde bedelleri ödemek zorundadır.
Türkiye bölge ülkelerinin ihtiyaçlarını karşılayacak üretim yapacak, bölgenin petrolden elde ettiği gelirler yatırım için kullanılacak ve böylece tarafların eşit durumda olduğu bir yapı oluşacaktır. Fransa ve Türkiye aynı yapı içinde yer almayacaktır.
- Fransa ve Türkiye aynı yapıda yer almayacaktır.
- Türkiye hiçbir süper güçle birleşemez. Diğer bloklar birleşir ve buna mani olurlar.
Yorum:
Sermaye siyasi hâkimiyetini kaybetti. Şimdilik ekonomik gücünü koruyor. Dolayısıyla basın emrinde. Yeniden siyasi güç elde etmek için yeni hesaplar peşinde deniyor. Denmelerden biri de Süveyş projesi olabilir. Doğudakiler doğu blok, batıdakiler batı blok olabilir. Rusya, AB, Amerika bir taraf; Çin, Hint, Orta Doğu bir taraf. Türkiye doğuda yer alır. Müslümanlar bölünüyor. Afrika Müslümanları Fransa’nın gözetiminde, doğu Müslümanları Türkiye’ye bırakılıyor.
Yorum:
Türkiye Adil Düzen’i getirmekle görevlendirilmiş bir ülkedir. Bu sebepledir ki dünya siyasetinde korunmaktadır. Anlaşamadıkları için parçalayamıyorlar. Birinci Cihan savaşından sonra Yahudiler onu korudular. Dinsizleşmek şartı ile Ermenilerin ve Yunanlıların tehcirini sağladılar. Türkiye dinsizleşmedi. Yani sözünde duramadı veya durmadı. Şimdi onlar da bunun intikamını almak için Yunalıları ve Ermenileri bize karşı kışkırtıyorlar. Mustafa Kemal siyasetini gütmeliyiz. Haklıdırlar Osmanlılar soykırım yapmışlardır. Osmanlı imparatorluğu parçalandı. Ermenilere de Yunanlılara da toprakları verildi. Lozan’da paylaştık. Barıştık. Ayrılmadan pişman iseniz Osmanlı birliğini kuralım isteyenler bu birliğe katılalım. Toprakları nüfuslarımıza göre yeniden bölüşelim. Yahut topraklar aynı kalsın karşılıklı muhacereti serbest bırakalım.
Mahir beyin dediği doğru ise başka bir şey yapabiliriz. Kafkas devletlerini ve Arap yarımadası devletleri İran’ı, Afganistan’ı, Pakistan’ı içine alan bir süper güç oluşturabiliriz. Sermaye buna şimdilik izin verecektir. Adil Düzen için de gereklidir. İsrail oğullarının bu oluşmada yer almalarına mani olacak bir şey yoktur. Adil Düzen tüm insanların katkısına açıktır.
Parti Mahir Kaynak’ı değerlendirmiyor. Ben Mahir beye şunu teklif ederim. Mahir bey ile Akevler içinde bir grup kuralım. Tartışalım ülkemiz için siyaset oluşturalım ve yayınlayalım. Bu ekibin içinde Mümtaz Soysal olmalıdır. Mahir beye ulaşanlar bu önerimi götürsünler. Görüşmemizi sağlasınlar.
Teşhiste farklarımız vardır. Uygulamada ayrılığımız olacağını sanmıyorum.