Tutumunu söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim
3541 Okunma, 27 Yorum
Ahmet Hakan - Hürriyet
Lütfi Hocaoğlu

15.12.2011

EĞER “Cüppeli Ahmet Hoca” ile ilgili ortalığa dökülen onca malzemeye, ithama ve iddiaya karşın...

“Cüppeli Hocamız yapmaz öyle şeyler, hepimiz Cüppeliyiz” demeyi tercih ediyorsan...

Sen ideal bir müritsin.

Her tarikata nasip olmaz senin gibisi...

Eğer “cemaat” için “Türkiye’yi onlar yönetiyor. Hatta dünyayı bile onlar yönetiyor” diye konuşuyorsan...

İki ihtimal vardır:

Ya “cemaat” adına korku salarak menfaat temin eden gizli bir cemaatçisin...

Ya da “cemaat” seni gerçekten çok etkilemiş.

Eğer önde gelen “cemaat” üyesi isen...

Ve “cemaat” için yapılan “Türkiye’yi onlar yönetiyor. Hatta dünyayı bile onlar yönetiyor” türü yorumlar karşısında susmayı tercih ediyorsan...

Tek bir ihtimal var:

Durumdan memnunsun.

Ve işin keyfini çıkarıyorsun.

Eğer “tutukluluk” konusunda...

“Hiçbiri çıkmasın, hepsi içeride kalsın” diyor, başka da bir şey demiyorsan...

Gerçekten çok acımasız birisin.

Acilen “adalet duygusu geliştirme” ve “hakkaniyet edinme” kurslarına başlamalısın.

Eğer gönlünü AK Parti’nin parçalanmasına bağlamışsan...

Ve “parçalansalar da bu iş bitse” diyorsan...

Kelimenin tam anlamıyla ucuzcusun.

“Ucuz zaferlerin zevk vermemesi” konulu bir konferans, sana ilaç gibi gelecektir.

Eğer sahada yenemediğin bir takımın operasyonlarla alt edilmesine razı oluyorsan...

Hatta bundan gizli bir keyif duyuyorsan...

Sen “düellocu” değil, “pusucu”sun...

Eğer eline geçen her fırsatı iktidara değil de muhalefete vurmak için kullanıyorsan...

Yani muhalefete muhalefet yapma konusunda mahirsen...

Sen bir kahramansın.

Ama sahte kahraman...

Eğer eleştiri oklarını bir kez olsun içinde bulunduğun cemaate, derneğe, gruba, partiye yöneltmiyor...

Ve karşı tarafı ok yağmuruna tutuyorsan...

Sen iflah olmaz bir gettocusun.

Yazının tamamı için tıklayınız.

 

 

Yorum:

Cübbeli ve her şeyin sorumlusu cemaat (!)

Cübbelinin kaseti çıkmış.

Kasetinde ayıp şeyler varmış.

İnsanlar buna inanır veya inanmaz. Montajdır veya değildir. Kendisi inkâr ettiği için kesin bir şey söylenemez. Velev ki doğru olsun. Bu kasetin Cübbelinin diğer kasetleri yanında hiç bir ehemmiyeti yoktur. Diğer kasetlerinin ise kendisinin olduğu açıktır ve bunu kabul eder ve hatta orada söylediklerini savunur.

Bunlardan bir derlemeyi http://www.dailymotion.com/video/xbxe4s_cubbelyyy-dynden-cikaran-sozlery_fun adresinden izledim.

Cübbeli vaaz veriyor. Peygamberin Hızır’dan üstün olduğunu anlatmayla başlıyor işe. Arkasından Cebrail’den de üstün olduğunu söylüyor. Miraçta Peygamberin yanında Cebrail’in yaya kaldığını anlatıyor. Sonra bir hikâye anlatmaya başlıyor ciddi ciddi. Peygamber bir gün Cebrail’e sormuş. “Sen vahyi nereden alıyorsun?” demiş. Cebrail cevap vermiş. “Bir perdenin arkasından alıyorum ama perdenin arkasını hiç görmedim”. Peygamber “Sen o perdeyi bir arala” demiş. Cebrail itiraz eder gibi olunca Peygamber tekrar “Sen o perdeyi bir arala” demiş. Cebrail bir sonraki vahyi almaya gittiğinde perdeyi aralamış. Ne görsün? Peygamber içeride oturuyor. Bunu ciddi ciddi anlatıyor. Arkasından 15 sene önce Azrail’in canını almak için hocaefendisine geldiğini, hocaefendisinin ise Azrail’e ben gelmek istemiyorum dediğini ve onun böyle bir hakkının olduğunu anlatıyor. Sonra Resulullah’ın zaman ve mekandan beri olduğunu, şu anda burada olduğunu söyledikten sonra 18.000 alemin Resulullah’ın nurundan yaratıldığını, onun bu alemlerin hepsinin arasında gezip dolaştığını açıklıyor. Resulullah’ın bedeninin kabirde olduğunu ama kabirde onun kısıtlanmadığını söyledikten sonra Peygambere göre yerin altı, göğün üstü, arş, kürsü, hepsi eşittir diyor. Onun kabrinde diri olduğunu söylüyor. Ama bu öyle bir hayatla diriliktir ki bütün diriler hayatını ondan alıyor diyor. Nurunun alemleri kapladığını, cennetlerin bile olun nuruyla aydınlandığını söylüyor. Videonun en son kısmında ise cemaat üyeleri topluca görünüyor. Bayram Ali hoca konuşuyor. Peygambere Ya resulallah diye hitap ederek “sen bizim cananımızsın” dedikten sonra başlıyor Peygamberin benzetilemeyeceği şeyleri ve nedenlerini saymaya: “Ona güneş diyemem, güneş batar. Ona su diyemem, su durdum mu kokar. Ekmektir diyemem, ekmek durdum mu bayatlar. Çok leziz bir yemektir diyemem, yemek durdum mu ekşir.” Sonra ana fikre geliyor sıra: “Muhammed Mustafa’nın benzetilebileceği hiç bir varlık yoktur” (haşa) dedikten sonra “İmam-ı Rabbaninin dediği gibi Muhammed=Allah, eti kemiği var farklı olarak, o kadar” (haşa) diyerek şirkini açık ve net söylüyor.

Başa dönelim.

Velev ki Cübbeli zina, fuhuş, kaçakçılık, çete vs. gibi suçları işlemiş olsun. Ne olur? Allah isterse affeder. Ama şirki affeder mi? Cevabı Kuran’dan verelim:

Kesinlikle Allah ona şirk koşulmasına mağfiret etmez. Bunun dışındakine dilediği kimse için mağfiret eder. (Nisa 48)

Hıristiyanlar İsa’ya Allah’ın oğlu demiş. Bu sözden dolayı yer gök çatlayacak. Ya Muhammed’e Allah’ın kendisidir (haşa) dendiği için ne olacak? Hıristiyanlar ne kadar da masum kaldılar buna göre.

Tutuklanan Cübbeli bir şey daha patlattı. Neymiş efendim, olayın sorumlusu cemaatmiş. Ne olursa, ne başlarına gelirse cemaatten zannediyor insanlar. Ahmet Hakan güzel analiz yapmış. Sadece Cübbeli mi? Milli Görüşçüler de cemaat düşmanı. Neymiş efendim, cemaat bütün kötülüklerin anasıymış. Önce siz kendinize bakın. Kendinizi düzeltin. Size oy verselerdi böyle mi diyecektiniz cemaat hakkında? Size oy veriyorlar diye il başkanınız ne kadar komik bir açıklama yaptı Cübbelinin tutuklanmasıyla ilgili, duymadınız mı? Neymiş efendim, o bölgedeki patrikhaneyi güçlendirmek için bu cemaatle uğraşıyorlarmış.

Ama akılsız insanlar için bunlar bir şey ifade etmez. Onlar zorlama te’viller yaparlar. O sözün amacı budur, bu sözün amacı budur. İmam Rabbani söylediyse doğrudur. Onu sen anlayamazsın. Senin kafan basmaz. Sen kendini her şeyi biliyor mu zannediyorsun? Sen tasavvufa mı saldırıyorsun? Senin dini yönün sıfır. Anlamadığın konularda konuşma. Eğer Rabbani söylediyse orada bir incelik vardır, dırdır da dırdır, dırdır da dırdır.

Allah insana akıl vermiştir. Yanında da kitap vermiştir. Kitabı anlayalım ve uygulayalım diye akıl vermiştir. Kitabı semerimizde taşıyalım, zora gelince 41 Yasin okuyalım diye değil. Kitapsız İslamiyet adamı böyle şirke götürür. Allah’ın tek affetmeyeceği günah da şirktir. Ama insanın en meyilli olduğu günah da şirktir. İnsanlar gayba inanamazlar. İlla gözleri görecek, elleri temas edecek ilahlarına. İnanacakları Allah’ın illa ki eti kemiği olacak. Bu durumda ne yapsınlar? Eti kemiği olan bildikleri en kıymetli insanı, Peygamberi ilahlaştıracaklar. Ne diyelim Allah insanları kitabı sadece taşıyanlar, kitap yüklüler olmaktan kurtarsın.

 

 

Lütfi Hocaoğlu


YorumcuYorum
bünyamin demir
18.12.2011
19:13

lütfi bey şirk demek biraz ağır olmuş. Tasavvufta bu tür anlatımlar insanları etkilemek için yapılır. Buna yorum farkı diyelim, aksi halde art niyet aramamız gerekir.

Vahap Alma
19.12.2011
00:08

''Muhammed=Allah, eti kemiği var farklı olarak, o kadar'' alıntı Cümlesi pek de etkilemek istiyora benzemiyor... Öyle olsa bile ne gerek var etkilemek için böyle konuşmaya... Hidayet olmak isteyene Kur'an'ı gösterse kafi değil mi???

Tayibet Erzen
19.12.2011
00:47

Durum o kadar içler acısı ki, art niyet arayacak kadar kötü niyetli olmaya bile gerek yok. Allah ıslah etsin, hidayet versin!

Tayibet Erzen
20.12.2011
09:42

O zaman Hz.Muhammed boşuna geldi. Mekke müşriklerinin putlarına saygı gösterilmesi gerekirdi, çünkü onlar bizim put dediğimiz cisimlere samimiyetle inanmışlardı. Öyle mi?

Vahap Alma
20.12.2011
09:54

Hakan Bey'in üzerinde durduğu konu ''şirk'' değil ''münafık''tır. Bakara suresi ve Kuran'ın daha bir çok yerine bakarsa daha iyi anlar kanısındayım.

ziya küçük
20.12.2011
10:04

hristiyanlar da müşrik mi oluyor ? samimi de olsalar değişir mi?

Tayibet Erzen
20.12.2011
10:34

Bakara-62: “Şüphesiz, iman edenler, Yahudi olanlar, Hıristiyanlar ve Sabiiler, kim Allah’a ve ahiret gününe inanıp uyumlu iş yaparsa ecirleri Rablerinin katındadır. Onlar için hiçbir korku yoktur ve onlar hüzünlenmeyecekler.”

Bu ayet Hıristiyanların da cennete gireceklerinin delilidir. Bunun yanında “Müslüman’ım” deyip de kalbi ve fiili şirke bulaşanların şirke bulaşacak hıristiyandan veya başka bir inanç sahibinden bir farkı kalır mı?

Nisa-48’de ise şirki affetmeyeceğini bunun ışında olanı istediğine affedeceğini söylüyor.

ziya küçük
20.12.2011
10:53

O zaman cübbeli gibilerin de şirki masum olamaz mı? Onlar da hristiyanlar gibi inançlarının doğru olduğunu düşünüyorlar. Samimiyetle iman ediyorlar ve salih amel işlemeye çalışıyorlar, şirk koşan hristiyanlar gibi. Hristiyanların inancı bu değil mi? Şirk yani.

Tayibet Erzen
20.12.2011
12:18

Bakarada geçen ayet teslis inancına sahip olan Hıristiyanları değil, mümin olanları kastediyor. Yahudi derken de aynı şekilde.

Kişilerin amelleri önemlidir, zaten kalbi itikadı ispatlamak mümkün değildir. Biri çıkıp da “Muhammed=Allah” diyorsa işin felsefesi bu noktada bitmiştir. Neyi neye benzeteceğini şaşıracak kadar raydan çıkmış bir anlayıştan bahsediyoruz. Kuran’ın neresinde böyle açık bir kapı gördünüz. Amelde tolerans payı olsaydı, her şey bu kadar net ifade edilmezdi.

Bunu anlamak için herhangi bir kavramın özüne veya bir zatın sözüne gerek olduğunu sanmıyorum. Hz. İbrahim'in imanı tek başımıza bile olsak Allah'ı bulabileceğimizin delilidir. Tasavvuf veya başka bir isim altında olayı arap saçına çevirip, ermişler sınıfı türetmenin alemi yok. Tevhid gayet nettir. Allah'ın helal dediğine helal, haram dediğine haram diyeceksin ve bunlara uyacaksın.

ziya küçük
20.12.2011
12:21

Teslis inancına sahip olmayan hristiyan var mı? Teslise gerçekten inanmış ise samimi ise yine de sorunlu mudur durum?

Tayibet Erzen
20.12.2011
12:42

Niye olmasın? Şimdi peygamberi Allah'ın habibi değil de salt kulu olarak gören müslümanların olması gibi.

Samimiyete gelince, bana göre iş ortaklığa gelmişse iyi niyetin bir anlamı yoktur. İyi niyet bir set değildir, nerede duracağınızı bilemezsiniz. Aşırı koruyucu ebeveyn gibi tehlikelidir. O yüzden Kitap vardır, Hz. Peygamberin uygulaması vardır. Onları rehber edinmek lazım.

Samimiyet diyorsunuz ya; Kendi iradesine ve imanına güvenmeyip, sırf günah işlememek, haddi aşmamak için tarikat, cemaat veya bu tür bir topluluğa mensup olup, oranın imamına tabii olan insanlar, istişaresiz iş yapamaz, herşeyi bu insanların rehberliğiyle yapar hale geliyorlar. Şimdi kim çıkıp da bunların sapmış olduğunu söyleyebilir. İçten inanıyorum ki o insanlar iyi kimselerdir ancak helal ve haramları Allah'ın kitabını orijin kabul ederek uygulamıyorlar. Çünkü O'nu anlayacak, O'na muhatap olacak seviyede göremiyorlar kendilerini. Oysa Kur'an herkese hitap eder, herkes onu isterse anlar.

Lütfi Hocaoğlu
20.12.2011
12:53

Şirke düşme ile müşrik arasında fark vardır. Kuran bunları değişik şekilde sınıflandırır. Ellezine eşreku dediği grup şirki müessese haline getiren gruptur. Elmüşrik dediği kimse de Allah’a ortak koşma kendinde istimrar eden kimsedir. Yazıda verdiğim ayeti okursanız müşrike ya da ellezine şereke’ye mağfiret etmez demiyor, En yüşrike’yi yani ona ortak edilmesini mağfiret etmez deniyor. Yani şirk durumu son derece ciddidir. Bir kere bile ortak ettiğin anda müşrik olmayabilirsin ama şirktesindir. O şirk fiilin mağfiret edilmez.

Bu yazıda vahdet-i vücuttan bahsetmiyorum. Onlar da böyle bir iddiada değiller. Yani zorla teviller yapmaya gerek yok. Bütün hayatların kaynağı Muhammed’dir diyorlar. Vahdet-i vücutsa neden Muhammed’dir. O zaman sen de hayatların kaynağı olmalısın. O kadar komik ki Peygamber kendi kendine vahiy gönderip Cebrail’i mi kandırıyor? Bunun açıklanabilecek hiç bir tarafı yok Hakan. Zorlama tevillere de gerek yok. Apaçık şirktir.

Bir insan bilip anladığı şeylerden sorumludur. Bu nedenle şirki yapanın bu konuda ilmi yoksa, kitabı anlamıyorsa, cahilse sorumlu olmayabilir. Ama Arapça dil kurallarını gayet iyi bilip, bunu okutup da sonra şirk fiilini işliyorsa ve bu kendisine defalarca tebliğ edildiyse hiç bir mazereti yoktur.

Mekke müşriklerinin şirki yazıda verdiğim şirke göre son derece masumdur.

Ben de zaten kişilerden değil, yaptıkları fiilden söz ediyorum. Bu fiili ister Cübbeli ister başkası yapsın şirktir.

Cengiz ve Hakan’a soruyorum: Muhammed=Allah şirk midir, değil midir? Peygamberin kendi kendisine vahiy gönderdiğini iddia etmek şirk midir, değil midir? Peygamberin ElHayy olması, bütün hayatların kaynağı olması şirk midir, değil midir?

Tasavvufun mantığı eğer şirke götürüyorsa “Batsın o mantık.”

Sizin yaptığınız tasavvuf maskesi altında şirki meşrulaştırmaktır, bu da şirkün ala şirktir. Bu iddianızda devam ederken dikkat edin, sonunda mağfiret yok ona göre.

ziya küçük
20.12.2011
12:55

Bilmiyorum lakin teslis inancını kabul etmeyen hristiyana rastlamadım.

Olsa dahi tek imani konu bu mudur?

Müslümanlarda dahil çok az tevhid inancında olan var o zaman size göre?

Tayibet Erzen
20.12.2011
12:59

Cübbeli'yi ve türevlerini ciddiye alıp, imam kabul eden cemaat ehillerini sayarsak, tevhid ehli gerçekten azdır, diyebiliriz.

ziya küçük
20.12.2011
13:06

Tüm tarikatler imamlarını ciddiye aldığı için şirkteler , Fethullah Hoca cemaati de şirkte diyebiliriz aynı durumdalar hemen hemen. Bir tarikate ve cemaate girmek tehlikeli demek ki. Uzak durmak en iyisi...

Tayibet Erzen
20.12.2011
14:24

Cengiz Bey,

Menfaat bağlamında kurduğunuz ilişkiyi, anlayamadım. Eğer bu mantık doğruysa şu anda bir çok topluluk(tarikat, cemaat vs) kendi mensuplarını resmen sömürüyor. Hem madden, hem manen. Bu durumda adamlar tevhidden yola çıkarak şirkin alasını ulaşıyorlar demektir!

Bizim tepkimiz zaten kitlelerin etkilenmesi ve bir yanlış ardında sürüklenmesi. Yoksa Cübbeli veya başka birkimse istediği kadar batsın, o onun bileceği iş. Hesap kollektif değil, bireysel olacak. Ama bu insanlar liderlik, imamlık yaptıkları için sadece kendilerinden değil, onların arkasından sürüklenen binlerce saf insandan da sorumlular. Bu sorumluluk da onların bu açık şirkini masum yapamıyor.

Tayibet Erzen
20.12.2011
14:36

Ziya Bey;

İnsan sosyal bir varlıktır. Bir cemaat, adı olmasa da, bilinçli olmasa oluşuyor zaten. Ama belli bir amaç uğruna bir araya gelen insanların oluşturduğu cemaat artık bir misyon yüklenmiştir ve bireysellik lüksünü kaybetmiştir. Aslında şunu demek istiyorum: Bizim inancımıza göre kişiyi kendi içtihadı bağlar nasıl isterse öyle inanır ancak inandığı doğrultudan sapmaz, sanırım en önemli ölçü bu. Buna samimiyet veya ihlas diyebiliriz.

Günümüzdeki tüm cemaat ve tarikatlar için şirkteler demek maksadını fazlasıyla aşan bir iddia olur. Bunu ima bile etmiyorum, kesinlikle. Ancak Cübbeli ve türevlerinden kastım açık bir şirk içindeyken cemaat öncülüğü yapan insanların, kendi kitlelerine katacağı birşey olmadığı gibi vereceği zararların olmasıdır.

Hangi cemaat olursa olsun liderinin helalini helal, haramını haram kabul ediyorsa artık onu tanrı, onun inançlarını da düzen kabul ettiğinden ve bir yandan da Allah'a iman ettiğini iddia ettiğinden dolayı şirktedir, diyorum. En doğrusunu Rabbim bilir.

Lütfi Hocaoğlu
20.12.2011
16:37

Hakan’a

Benim yazıda bahsettiğim itikadi anlamda şirktir. Siyasi şirk başkadır.

Ben insan bir kere şirk yapınca affedilmez demedim. Dikkatle okursan şirk fiilini affetmez dedim. Zaten ayet öyle diyor. Mesela birisi şirk fiilini işledi. O fiili affetmez, o kişiyi değil. Ama sonuçta hesap gününde her zaman onlar günah hanesinde olacaklardır. Ama kişide bu şirk istimrar ederse o müşriktir ki zaten cehennemi boylayacağı ayetlerde çok açıktır.

Diğer taraftan Hakan’ın mantığındaki tuhaflığa gelelim. Allah niye kızsın mantığına.

İnsanlar fuhuş yapsın, zina etsin, Allah niye kızsın ki niye dönüp baksın?

İnsanlar faiz yesin, birilerini sömürsün, Allah niye kızsın ki niye dönüp baksın?

Hakan,

Sadece Kuran’ı oku. Allah’a kimse zarar veremediği halde Allah insanları niye cehenneme atıyor. Yoksa kimseyi atmayacak mı batıni mantıkla? Sen de yazıda yazdığıma geliyorsun. Batıni tarafı olmayan şeriatçılarmışız? Batıni taraf şirkse, varsın olmasın.

Allah’a ortak koşmak demek yalnızca Allah’ta olan vasıfların başkalarında da olduğunu söylemektir. Allah’ın ElHayy vasfını alıp da başkasına verirseniz, o kimseyi bütün hayatların yaşam kaynağı yaparsanız ortak etmiş olursunuz. Zaten eşitlediğiniz anda ortak etmeniz çok açık ve nettir. Hele ki Cebrail’i elçi olarak gönderen Allah dışında biri varsa o da Allah’a ortak oluyordur. Bunlar batıni taraflarsa, şirk ne?

Hakan’ın mantığına göre hiç şirk yok. Allah “şirk koşmayı affetmiyorum” diye öylesine demiş. Yani Kuran’da yalan mı söylemiş. (haşa) Ona ne zararı var milletin şirk koşmasının, değil mi?

İnsanlar fiillerinden sorumludur. Muhammed=Allah diyen biri bunu içinde tutuyorsa henüz fiile dökülmemiştir. Ama etrafına bunu söylüyorsa geçmiş olsun.

İnsanlar kendilerine zararı dokunmayan şeylere kızmazlar, ilgilenmezler. Eğer Allah’ta kendisine zararı dokunmayan şeyle ilgilenmiyorsa asıl bu Allah’ı insani boyuta indirgemedir. Allah’ın süphan özelliğini yok saymadır. Çok tehlikeli bir mantıktır. Günahları meşru hale getirir. Çünkü şarap içmemizin Allah’a ne zararı var, zinanın O’na ne zararı var, kumarın O’na ne zararı var? Allah günahkarları niye cehenneme atıyor?

Sonuç değişmedi. Her zaman şirk işleyenler olacak ve şirki şiddetle savunanlar da olacak.

Cüneyt Özcan
20.12.2011
17:13

Şirke bir de şu cenahtan bakılması meseleyi belki daha da güzel anlamamıza yardımcı olur.

"Şüphesiz ki şirk büyük bir zulümdür"

Öyle ise affedilmeyen şirk, kul hakkı yemekle eşdeğer olan şirktir. Bunun kapsamına

"Nefsini ilah edineni gördün mü?"

ile tarif edilen güruh girer en başta. Türev mantığıyla daha alt kademede buraya "iftira ile kul hakkına girme" dahi girer. Bu bağlamda Bediüzzaman: "Mevcudatın işlemiş olduğu ve onlara tevdi edilen görevleri inkâr ederek iftira edilmesi" 'ni de sokar. Yani mevcudâtı manasız addetmek te bir nevi mevcudata karşı yapılan bir iftiradır. Ancak bunun kul hakkı olarak görülüp-görülmeyeceği hususunda fikredilebilir. Ancak büyük zulmün kul hakkı ve derecesiyle birebir ilişkisi olduğunu söylemek gerekir. Kuran arapçasına vakıf olmadığım için umarım yorumda yanılmıyorumdur.

Lütfi Hocaoğlu
20.12.2011
19:30

أَفَرَأَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ إِلَهَهُ هَوَاهُ وَأَضَلَّهُ اللَّهُ عَلَى عِلْمٍ وَخَتَمَ عَلَى سَمْعِهِ وَقَلْبِهِ وَجَعَلَ عَلَى بَصَرِهِ غِشَاوَةً فَمَنْ يَهْدِيهِ مِنْ بَعْدِ اللَّهِ أَفَلَا تَذَكَّرُونَ

İlahını hevası edineni ve Allah'ın onu ilim üzerine saptırdığını ve işitmesini ve kalbini mühürlediğini ve görmesi üzerine perde kıldığını gördün mü? Allah'tan sonra ona kim hidayet edecek? Tezekkür etmez misiniz? (Casiye 23)

Bu ayette "hevasını ilah edinen" değil, "ilahını heva edinen" diyor. Yani Allah'ı kendi hevasına göre şekillendirenlerden bahsediyor. Hem de arkasından öyle bir bağlama yapıyor ki ilim üzerine şaşırtıldıklarını söylüyor. Ellerindeki ilimle Allah'ı öyle bir hale getiriyorlar ki ilahları hevaları haline geliyor. Sonraki soru çok daha mükemmel. Allah'tan sonra ona kim hidayet edecek? Çünkü o kimseler ilahlarını hevalarına göre şekillendirdiler. Artık bu durumdan sonrası onlar için Allah'tan sonrasıdır. Çünkü kafalarındaki Allah başka bir şeydir, hevalarına göre oluşturdukları ilahlarıdır artık. Artık Allah'tan sonrası bir döneme girmişlerdir.

Reşat Nuri Erol
21.12.2011
07:05

41. yorum da benden:

"İyi tartışıyorsunuz, nazar değmesin; 41 kere maşallah!.."

Lütfi Hocaoğlu
21.12.2011
10:39

Ayette onlara sorsanız yerleri gökleri kim yarattı diye, Allah derler der. Buradaki mantık örügü budur. Onlar samimi değildirler inancında. inanmadıklarını savunurlar. Putlar aracıdır faydası var derler. En püf noktada ise, onlar menfaatlerini korumak için o şirki desteklerler.

Tasavvufçulara sorarsanız kim yarattı diye Allah derler. Ama diğer insanları kandırmak için Allah’tan gelmeyen hikayeler uydururlar ve bu Allah’tandır derler. Çünkü Mekkeli müşrikler gibi faydası var derler. Sonra da bazıları onlar hak yolda der. Çünkü onlar için tek gerçek Milli Görüş putudur. Ona oy verme dışında her şey şirktir onlara göre. Allah aşkına söyleyin o hikayelerin kime ne faydası var?

Fikir fiille eşit değildir. Fikir işin entellektüel boyutudur. içinde tutan fikir değil hislerinde tutandır.

Dışarıya söyleyip diğer insanlara bunu anlatmak, onları saptırmak fiildir. Nasıl fiil değildir?

Şarap içmek topluluğa zarar verdiği için kamu adına yasaktır. Benzerlerinde de illet sarhoşluktur. Allah'a zararı yok ama Allah'ın tecelli ettiği topluluğa zarar verebilme riski taşır.

Yani şarap içmek günah değil mi?

Birileri de çıkar onların hak üzere olMAdıklarının ilmi kendilerine verildikten sonra sırf bize benzer diye destekler ve "muhammet - allah" demek şirktir diye kendi nefsini temize cıkarmaya çalışır. bana göre onlar çok daha masumdur.

Birileri çıkar da sadece Milli Görüşçü olmayıp Erbakan’ı ilahlaştırmadıysa, onun her dediği doğrudur demediyse onlar mı şirkte yoksa Erbakan mutlak müçtehittir, onun her dediği doğru çıkacaktır diye onu ilahlaştıran mı şirkte?

Doktor bir şeriatçı olarak nasıl itikadi olarak birilerini Allahın rahmet dairesinden çıkarabiliyor anlamadım. Şeriat zahire bakar, kalplere değil.

Açıkça Muhammed=Allah demek zahir değil mi? Başkalarını Allah yolundan saptırmaya çalışmak masum mu? O zaman Allah Kuran’da Allah üçün üçüncüsüdür dedikleri için niye kızıyor? Yani Allah size göre abesle iştigal mi ediyor? (haşa) Diğer taraftan ben kimseyi rahmet dairesinden çıkarmıyorum. Allah kendisi söylüyor ayette. Boşuna mı söylüyor? O zaman o ayeti yorumlayın. Yok yok yorumlamayın. O ayetteki şirk size göre Milli görüşçü olmamak. Bunu diyeceğiniz için gerek yok yorumlamanıza.

itikadi şirkin mahiyetinin sadece Allah tarafından bilineceğini söylemiştik

O zaman Kuran’da Allah’ın anlattığı şirk bizim mahiyetini bilmediğimiz öylesine söylenmiş bir söz olmaz mı?

Bu tip çelişkilere gerek yok. Biz şeriatçıyız demek inancımız yok mu demek? Asıl burada çelişkiye düşen sizsiniz. Bizi salt şeriatçı olmakla suçlarken kendiniz salt şeriatçı oluyorsunuz, itikadı sıfırlıyorsunuz. Biz şeriatçıyız ve itikada da son derece önem veriyoruz ElHamdülillah. Şirkin ne olduğunu da çok iyi biliyoruz ElHamdülillah.

Lütfi Hocaoğlu
22.12.2011
21:17

Benim eleştirdiğim konu şu: siz fıkhı oluştururken kuranda Allah geçen yerleri topluluk yada devlet olarak tanımlarsınız. Yani Allahı topluluğa eşitlersiniz. Ben de bunu kabul ediyorum, bunda bir çelişki görmüyorum. Kurandaki müteşabihlerin bir kısmını bu usulle anlayıp hayata aktarabiliyoruz. Ama siz buna rağmen Allah-muhammed diyen birini yerden yere vurabiliyorsunuz. Halbuki onlarda sizdekine benzer bir mantıkla bunu yapmakta o tecelliyi orada görmektedirler. Tıpkı sizin Allahın tecellisini toplulukta görmeniz gibi. Ama sizin çifte standartlı olmanız nedeni ile kendiniz kabul edip kullandığınız bir kriteri başkasına yar etmiyorsunuz. Siz nasıl ki Allah - topluluktur derken topluluğu Alllaha eşitlemiyor sadece bir illet ile bir kıyas kuruyorsanız onlar da kendi mantıkları içinde sizinkine benzer benzetmelerle kendi sorunlarını çözüyorlar. Ve onlar bunu kimseye dikte etmiyorlar, sadece kendi inançlarını beyan ediyorlar. siz Milli Görüşçü olmadıkça Allah bu çifte standart hastalığından sizi kurtarmayacak, bu hatalara hep düşürecek. Halbuki bu o kadar basit bir mantıkla sizin mantığınız içinde de açıklanabilir ki buna göremeyecek kadar kör etmiş Allah.

Biz Kuran’daki bazı Allah lafızlarının topluluğu ifade ettiğine yine Kuran’daki ayetlerden belirli usul kaideleri içinde ulaşıyoruz. Bunlardan başlıca örnekler şunlardır:

Allah mübteda iken haber olan ifade nekre gelmişse yani Allahu alîmun derse bu durumda Allah yerine topluluk anlarız. Ama Allahu hüvel el-alîm derse topluluk anlamayız, Allah’ın şahsıdır.

Allah lafzı geçtikten sonra ve o Allah lafzı Allah’ın şahsını gösteriyorsa sonraki ifadede hüve zamiri dönmeyip Allah lafzı tekrarlandıysa burada ikinci Allah lafzı topluluktur.

Bunun gibi başka karinelerde vardır. Ama topluluğu Allah’a yine eşitlemeyiz, sadece Allah’ın halifesi olarak bu ayetler topluluğu işaret eder deriz.

Sonuçta delilimiz Kuran’dır, anlamamız usülledir.

Gelelim savunduğunuz Muhammed=Allah’çılara. Delilleri nedir? Kuran mıdır? Yoksa yazıda geçen uydurma hikayeler mi? Bu usul geçerli ise iş kolaydır. Önce yazarsınız bir hikaye. Gerçekmiş gibi anlatırsınız. Sonra o yalan olduğu kesin olan delillerle hükümlere varırsınız, bu şirki de sadece beyan edersiniz. Allah üçün üçüncüsüdür diyenlerde beyan ediyorlar. Onların hiç günahı yok size göre. Getirsinler Kuran’dan delilleri, usullerini açıklasınlar o zaman. Ama getiremezler. Oysa Kuran’da tam tersi deliller vardır. Allah’a hiç bir şeyin benzetilemeyeceğini hatta benzerinin benzeri yoktur yazan ayet varken Muhammed=Allah dediğiniz anda şirk koşmuş olmaz mısınız?

Şu anda buradaki konu itikadi şirktir. İtikadi şirki savunamaycağınız çok açık ve net olduğu için, bunu da bildiğiniz için sözü sürekli olarak siyasi şirke getirerek olayın yönünü değiştirip Akevleri de siyasi şirkle suçlamaya getirerek kasmaya gerek yok. Siyasi şirkin ne olduğunu ben gayet iyi biliyorum, sonunun ne olduğunu da gayet iyi biliyorum. Şunu unutmayın, itikaden şirkte olan sonunda siyaseten de şirkte olmaya gidecektir.

Laİlaheİllallah

sizin için önemsiz olabilir. Sizin için

La görüş illa Milli görüş

ayet olabilir. Benim için

Laİlaheİllallah

en ön plandadır. İtikadı çürük olanların sözleri ise başka insanların sapmasına sebep olur ve şeytanın vazifesini paylaşmış olurlar. (Yazıdaki örnekte olduğu gibi)

Maalesef sizi Milli Görüşçü olma hastalığı kaplamış. Ayetlerin yerine Erbakan sözleri almış. Bizim delilimiz kesinliğinden şüphe olmayan ayetler, sizin deliliniz ise size göre doğruluğu kesin olan, asla yanılmayacak olan, her içtihadı ileride icma olacak olan Erbakan’ın sözleri, pardon yanlış söyledim, ayetleriniz.

Milli Görüş ve Erbakan saplantısından kurtulmadıkça bu çifte standarttan asla kurtulamayacaksınız. Kafanızı temizleyin. Sadece ayetlere dayanın, bakın nasıl da doğru yola geleceksiniz. Bu sadece benim önerim. İster yaparsınız, ister yapmazsınız. Siz bilirsiniz. Tebliğ bizden, hidayet Allah’tan.

Lütfi Hocaoğlu
23.12.2011
11:18

Biz itikadi şirki savunmuyoruz, sizin çelişkinizi beyan ediyoruz. Kul hakkı en temel haktır. İnsanlığın barış yolu ile refaha ve huzura girmesi varken küçük hesaplarla bu düzeni ayakta tutan ve yaşatanları desteklemeniz fitneyi ve zulmü doğurmaktadır. Buna bakmadan gidip itikadi şirke takıyorsunuz. Siyasi şirke düşmüş kişi aynı zamanda itikadi şirkede düşmüştür. Siz siyasi şirkinizle itikadınızda da şirk içindesiniz zaten. Başkasının itikadi şirkine değil kendi itikadi şirkinize bakın. Kimse Allah yolundan sizin saptırdığınız kadar saptıramaz zaten. Ama tersine itikadi şirk içindeki herkes siyasi şirk içinde olmayabilir.

Ben Allah yolundan saptırıyor muyum? Nasıl yapıyorum bunu?

Gece gündüz hiç kimsenin henüz yapmadığı türden Kuran çalışmaları yapıp, bunları insanlar hak yola gelsinler, faydalansınlar diye hiç bir menfaat gütmeden yapmak mı şirk. Her gece Adil Düzen için çalışmalar yapıp, bunlardan insanların faydalanması için çalışmak mı şirk? Şu anda yazı yazdığınız bu siteyi yapmak için gece-gündüz uykularımdan fedakarlık ederek çalışan ben, bunu yaptığım için mi şirkteyim?

Sizin şirk kavramınız maalesef biraz garip. Allah yolunda çalışanlara şirkte diyene ne denir?

Allah yolunda çalışanların çalışmaları sizi rahatsız edebilir. Kendi yapmadığını başkalarının yapması ve onların da Milli Görüş saplantısı içinde olmaması sizi rahatsız edebilir, gerebilir. Onlara saldırarak nefsini rahatlatabilirsin. Eğer nefsini böylece temize çıkaracaksan buyur çıkar.

Çünkü siz Adil Düzen için çalışıyorsunuz. AKP aman gitmesin CHP gelecek demek Allah yok demektir. ha AKP ya CHP ne farkeder, ikisi de aynı. Biri bizden görünüp aldatıp yapar, diğeri zulmedip yapar. Zulüm var ise işimiz kolay çünkü Allah buna müdahale eder ve Adil düzen gelir. Ama siz bu hareketinizle fitneyi uzatırsınız.

Ak parti veya CHP veya SP ne fark eder ki? Sanki sizin SP’niz, Milli Görüşünüz Adil Düzen için çalışıyor. O imkân bir kere verildi size. Ama ne yaptınız. Adil Düzen ekibini hemen kendinizden uzaklaştırdınız. Her hafta görüştükleri Adil Düzen ekibine Erbakan 7 ay sonraya randevu verdi. Çünkü Adil Düzen ekibi varken zulüm düzenini işletemezdi. Sonra da zulüm düzenini ne güzel idare ettik diye övündünüz. Sonra da ona kılıflar buldunuz. Neymiş hastalık varmış, hastanın acil tedavisi için zulüm düzenini ne güzel idame ettirmişiz. Asıl bugün zulüm düzeni içinde biz ehven-i şer olanı destekleriz. Adil Düzen gelene kadar bir nebze vakit kazandırır.

Şirk olan şu: onların hak olmadığını bildiğniz , inandığınız halde sırf kendi dünyevi menfaatiniz için (adil düzen çalışalım, kimse aman akevlere dokunmasın, mescidi dırarcığımız yıkılmasın, cücüklerimiz) o düzeni acısız bir şekilde devam ettirecekleri desteklersiniz. Sırf bu yüzden aman feto canım gülo dersiniz...Halbuki onların Adil Düzene bir faydası olmadığının ilmi sizin yanınızdadır. Siz siyasi şirk içinde olduğunuz için itikadi şirktesiniz de....

Biz onların Adil Düzene bir faydaları olmadığını gayet iyi biliyoruz. Onların da, Milli Görüşün de hak olmadığını gayet iyi biliyoruz. Sizin SP’nizin de Adil Düzene en ufak bir faydası olmayacağını biz de siz de gayet iyi biliyorsunuz. Eğer varsa faydası niye siz SP içinde çalışmıyorsunuz. Niçin bizim onlarla çalışmamız gerektiğini söylüyor ama siz onlarla bir çalışma içine girmiyorsunuz. Çünkü gayet iyi biliyorsunuz ki Adil Düzen için en çok çalışanlar Milli Görüşçü olmayan Akevler ekibidir. Bunun içinizde oluşturduğu rahatsızlık hissi nedeniyle, nefsinizi rahatlatmak için her fırsatta onlara saldırıyorsunuz. Lütfen kendi işinize bakın. Bir çalışın, görelim üretiminizi. O çok sevdiğiniz Milli Görüşünüzün de üretimlerini görelim. Önce siz onlara bir katılın. Uzaktan bize onlara katılın demeden önce kendiniz yapın da görelim neler yapıyorsunuz Milli Görüşçülerinizle beraber.

Ahmet Yücel
22.09.2015
22:18

''Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm.'' Diyen Yunus Emre'de itikadi şirke mi düşmüştür?

''Enel Hakk'' diyen Hallacı Mansur'da itikadi şirke düşmüştür?

''Arşa, Kürs'e, Levh'e sığmam, mümin kulumun kalbine sığarım.'' Kudsi hadis olarak hatırlıyorum.

''Ararsan Mevla'yı kalbinde ara,

Kudüs'te, Mekke'de hacda değildir.'' Kelamı Kibar

Gerek Yunus Emre, gerekse Hallacı Mansur vb Allah dostları, Allah'ı kalbinde buldular ve Allah'ın ahlakı ile ahlaklandı iseler, bu manada Allah'tan kalpleri bir an bile ayrı olmadığı için. yukarıdaki sözleri söyledilerse, yine de onlar için itikadi şirke düştüler denilebilir mi? Bunu yaşamadığı halde, yukarıdaki sözleri kendi adına söyleyenler için, itikadi şirke düştüler denilirse doğru olabilir.


Şehidlerin ölmediğine nasıl inanıyorsak, ''Alimin mürekkebi, şehidin kanından efdaldir.''Hadisi şerif, alimlerin, peygamberlerin, Peygamber Efendimizin de ölmediğine inanmak, bizim anlayamayacağimız bir hayatla, ölmediğine inanmak yanlış mıdır?

Peygamberimiz, benim için salavat getirdiğinizde, bu bana ulaşır, benim haberim olur, buyuruyorlar. Demek ki, ölü değiller.

Sonuçta ruh ölmüyor, Kabir ya Cennet bahçesi, ya Cehennem çukurudur. İnsanlar için hal böyleyken, şehitler, evliyalar ve enbiyalar için, peygamberimiz için, Allah'ın farklı bir hayat vermesi imkansız mıdır ki, karşı gelelim?

Peygamber Efendimiz, Miraçta peygamberlerle görüştüğünü, 50 vakit namazın, Musa as'ın peygamber efendimizin ümmetine olan şefkatinden dolayı, Allah'tan hafifletmesini iste, ümmetin buna güç yetiremez dediğini, sonunda 5 vakit namaz, miraç hediyesi olarak ümmete farz kılındığını, anlatmıştır. Buradan da onların farklı bir hayat ile ölmediğini anlıyoruz.

Ahmet Yücel
22.09.2015
22:43

Haberiniz olsun ki, muhakkak Allah Teâlâ'nın velîleri için bir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır. Yûnus 62

Ey o bütün iyman edenler! Allahtan korkun ve sadıklarla beraber olun.    Tevbe 119

"Benim veli kuluma düşmanlık edene ben harp ilan ederim. Kulum Bana, üzerine farz kıldığım şeylerden daha sevimli hiçbir şeyle yaklaşamaz. Kulum farzlardan sonra nafilelerle yaklaşmaya devam ederse ben onu severim. Ben onu sevince de onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı, düşünen aklı ve konuşan dili olurum." (Buhari Rikak 38)
Kudsi hadis

Benim ümmetimin velileri, Ben-i İsrail peygamberleri derecesindedir.  Hadis-i şerif

Her asırda benim ümmetimden sabikun (önde gelenler) vardır ki, bunlara büdela ve sıddıkun ıtlak olunur (söylenir). Haklarındaki inayet ve merhameti ilahiye o kadar boldur ki, sizler o sayede yer ve içersiniz. Yer yüzü halkı için vukuu tasavvur olunan bela ve musibetler onlarla kaldırılır. Hadis-i Şerif
 

Evliyaullah o kimselerdir ki, görüldükleri zaman Allah hatırlanır. Hadisi şerif (Nesai)

Allah ve Rasulü, Allah dostlarını severken, överken, Müslümanlar da sevmelidir, dil uzatmak ise asla doğru olmaz.

Ahmet Yücel
22.02.2016
23:46

Sevgili Cengiz hocam, yorumlarınız içinden bir cümleyi alıyorum:

''Zulüm var ise işimiz kolay çünkü Allah buna müdahale eder ve Adil düzen gelir. ''

Zulüm varsa, o zulmü kullarına layık gören de yine Allah CC değil midir?

Biz Allah'ın Müslüman kulları, dünyaya daldık, Ahireti unuttuk, büyük günahları açıktan işler olduğumuz gibi, misal olarak,''Bu zamanda faizsiz işler yürümüyor.'' vb cümleleri söyler olduğumuz için, Cenabı Allah bize yine kul eliyle zulmü layık görmüş olamaz mı?

Allah kullarını nasıl terbiye edeceğini bilemez mi?

Yine sizin sözünüze döneyim, Zulüm varsa bu da Allah'tan, belki biz tövbe ederek, pişman olarak, Allah'a dönünceye kadar bu zulüm devam edecek. Belki o zaman Adil Düzen gelecek, belki de o zaman Ak Parti Adil Düzen ve Milli Görüş icraatlarını uygulayacak.





Sayı: 131 | Tarih: 18.12.2011
Ahmet Hakan
Tutumunu söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim
Cübbeli ve her şeyin sorumlusu cemaat (!)
3541 Okunma
27 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Mehmet Şevket Eygi
Ahlaksızlıkla Bir Yere Varamayız
Kuran'ı Anlamaya Çalışmak
1213 Okunma
Emine Hocaoğlu
Zülfü Livaneli
karanlıkta yıldız gibi parlayan bir hekim
Hak gelmeden batıl gitmez
1173 Okunma
2 Yorum
Ali Bülent Dilek
Mahir Kaynak
(Bu hafta yazı yazmamıştır!)
Tekel sermaye
1164 Okunma
6 Yorum
Süleyman Karagülle
Ruhat Mengi
Yapacak bir şey kalmamışsa
Balık Hafızası
1083 Okunma
2 Yorum
Vahap Alma
Ruşen Çakır
İslamcıların rakibi yine İslamcılar
Rakibimin Düşmanı Dostumdur
1071 Okunma
Tayibet Erzen
Hüseyin Gülerce
AB'ye Girmediğimiz İyi Mi Oldu?
AB'ye Güvenmek
1070 Okunma
Zafer Kafkas