Yeryüzü insanlığındır. Kıtalar şeklinde bölünmüş ve denizler, hayat olmayan çöller insanlığa aittir. Karalar kıtalar ve kıta sahanlıkları olarak bölünmüştür. Oraların planlamasını ve toprak mülkiyetini de kıta merkezindeki insanlık üniversitesi yapar. Bu planlamada karalar ve karaların kıyı sahalarını ulus devletlerine temlik eder. Karşılığında oranın genel güvenliğinin sağlanmasını ister.
Devletler ülkelerini bölgelere ayırırlar. Halkın ekonomik bakımdan yararlanmadığı dağ ve yollar ile bölge merkezleri devletin yönetimindedir. Mülkiyet ve planlaması devlet tarafından yapılır. Bölge topraklarından halkın sakini olduğu yerler illere ayrılır, oturanlara temlik edilir. İller buna karşı oranın iç güvenliğini sağlar. İller ilçelere ayrılır. İlçeler arası yollar ve il merkezlerinin planlamasını il yapar. Oranın toprak mülkiyetini orası belirler.
İlçe topraklarının asıl sakinleri bucak halkıdır. İller bucaklara ayrılır. Bucaklar bin hane civarındadır. Bütün hukuk bucaklarda oluşur. Planlama, toprak mülkiyeti orada gerçekleşir. Hukuk orada doğar. Bucaklar bağımsızdır. Doğrudan kendi yönetimi ile yönetirler. Bucak yönetimi bucak topraklarını semtlere ayırır. Semtler yüze yakın evden oluşur. Birlikte üretim semtlerde yapılır. Semtler ona yakın ocaktan oluşur.
İki türlü semt vardır: tarım semtleri ve sanayi semtleri. Tarım semtlerinde her aileye 10 dönüm tarım arazisi verilir. Parsel ayırımları böyle yapılır. Demek ki bin dönümde bir tarım sitesi oluşur. Sanayi semtlerine on dönüm tahsis edilir. Yüz ev halkı işyerleri ile birlikte orada otururlar. Böylece planlama ve bu planlama içindeki inşaat projeleri kamu tarafından yapılır. İnşaat yapacaklar için hazır bulundurulur.
Planlama ilmi dayanışma ortaklarının oluşturduğu planlama genel hizmeti tarafından yapılır. Bugünkü işletmelerden planlama genel hizmet payı alınmış olur. Bugün plan yapanlara bölüştürülür. Yani geçmiştekilerin planlama emekleri bugün planlanmada çalışanlara verilir. Bunların planlamasının ürünü de gelecekte tahsil edilmiş olarak o zaman çalışanlara verilecektir. Gelir çoksa şimdiki teknokratlar daha çok proje yaparlar. Azsa planlama yerine başka işleri yaparlar. Arz talep dengesi oluşur. Günün gelirleri günün giderlerine harcanır.
Her müteahhidin bir inşaat kapasitesi vardır. Müteahhitler kapasitelerini birleştirip büyük işler de yapabilirler. Her işçinin çalışma kredisi vardır. Bu, resmi ücrete göre verilir. İşçi istediği müteahhidin işinde çalışır, ücretini devletten alır. Yapı borçlanmış olur. Ayrıca her çalışanın bakmakla mükellef olduğu kişi adedince inşaat malzemesi kredisi vardır. Yaptığı inşaatın malzemesini alır. Yapı borçlanır. Bedelini kamu öder. Böylece müteahhit resmi ücretle işçi bulduğu müddetçe arsa, proje, malzeme kamuca temin edilir. Sonunda müteahhit yapıyı kamuya verir. Kredisini kapatır.
Her arsanın projesinde müteahhit payı ayrılır. Arsayı seçen o yüzde ile seçmiş olur. Böylece planlama yapılacak inşaatlara müteahhit payı ile öncelik sağlanır. İnşaatta resmi ücretler geçerli olduğu için bu yatırım ve üretim arasındaki dengeyi sağlar. Müteahhitler inşaat işçisini bulmaları şartı ile istediği arsada iş yaparlar. Yapıların hisse senetleri halka satılır. Alıp bunun kirasından yararlanır. Yaptığı inşaatın hisse senetleri önce satılan müteahhitlerin inşaat kapasiteleri arttırılır.
Her işyerinin lojmanı vardır. Dolaysıyla mesken mülkiyeti ancak yararlanma şeklindedir. İşletme mülkiyeti işletmede çalışana aittir. Ayrıca dinleme semtleri vardır. Orada da devre mülk sistemi çalışmaktadır.
Katılanlar
Süleyman Karagülle
Lütfi Hocaoğlu
Emine Hocaoğlu
Nusret Karaca
Tayibet Erzen