CUMHURBAŞKANIMIZ SAYIN ERDOĞAN’A SAYGILARIMLA ARZ EDİYORUM.
Sayın cumhurbaşkanım, öncelikle seçim sonuçlarının vatanımıza ve milletimize hayırlara vesile olmasını dileyerek, sizi canı gönülden tebrik ediyorum.
Ak Partideki oy kaybının hangi partilere gittiğinden ziyade neden gittiği önemlidir. Bir vatandaş olarak seçim dönemindeki hatalar, önceki dönemlerdeki hatalar, yeni dönemde neler beklediğimiz vb konular üzerinde durmak istiyorum.
‘’VATAN SEVGİSİ İMANDANDIR.’’ Hadisi şerifinin gereği vatan ve millet için, sadece Allah rızasını gözeterek yazmaya gayret edeceğim. Bu yazdıklarımın bir faydası olacaksa, Cenabı Allah size ulaştırır, bir faydası olmayacaksa ulaşmasa da olur.
24 Haziran seçimlerinde yüzde 52 oy almış olsanız da, bu milletin belki en az yüzde 60’ı sizi seviyor, yapılan hizmetleri takdir ediyor. Size ulaşmak isteyenler ise gerçekten şansları varsa bir şekilde ulaşabiliyorlar. Bu yüzden ilk olarak, isteyenlerin rahatça ulaşabileceği ve sadece sizin okuyacağınız, kamuya açık bir mail adresi yayınlamanızın faydalı olacağını düşünüyorum, takdir siz sayın cumhurbaşkanımızındır.
Ak Partinin hizmetlerini takdir ettiği ve oy vermeyi düşündüğü halde, fakülteyi bitirmiş, KPSS de yeterli not aldığı fakat mülakatta elenip kaç senedir meslek sahibi olamayan vatandaşlarımız ve aileleri sadece bu nedenle oy vermedikleri olmuştur. Ak Partiye 2002’den bu yana oy veriyorum fakat mülakat olayını asla savunamıyorum. Sayın cumhurbaşkanım, okulunu bitirmek+KPSS+Güvenlik soruşturması yeterli olmalıdır. Mülakat kaldırılmalıdır.
Ak Parti neden oy kaybetti?
1. Halkın tasvip etmediği vekillerin ilk sıralardan aday gösterilmesi, babadan oğla geçen vekillik anlayışı.
2. Suça karşılık cezaların adalet olarak görülemediği, idam cezasının belli suçlar için getirilememesi, bu konuda oyalamalar yapılması.
3. Bir kısım insanımızın kalbindeki açık ya da gizli kavmiyetçilik.
4. Daha önceki hatalı siyasi icraatlar. Zina yasası vb. hataları, Ak Partiye oy versek de asla savunamayız. Sayın cumhurbaşkanım, bu konuda hata yaptığınızı ifade etmiştiniz, en kısa zamanda bu hatayı düzelteceğinize yürekten inanıyorum.
5. Öğretmenlerimizin değersizleştirilmesi çalışmaları. En son öğretmen değerlendirme yönteminin sendikaların da karşı çıkmasına rağmen getirilmeye çalışılması vb. Düne kadar var olan müfettiş değerlendirme sistemini kaldırmışken, öğretmenlere öğrenci, veli, öğretmen vb not vermesi yanlış bir değerlendirme sistemi olacaktır. Her birey farklıdır, ilgi alanları farklı olabilmektedir. Bu yüzden derslerdeki başarıları da farklı olacaktır. Velilerin değerlendirmeleri de çocuklarının başarısına göre olacaktır. Başarılı öğrencilerin velileri iyi not verecekler, başarısız öğrencilerin velileri kötü not verme eğiliminde olacaktır. Bu tür değerlendirmeyi yanlış buluyorum fakat MEB benim dediğim olacak, bu değerlendirme kesinlikle gelecek derse, onu da mecburen kabul edeceğiz. Yap boz, öğretmenle ilgili kararlarda öğretmenin sözü olmaz. Yakın zamanda 5,5 yaş çocukları da 1 sınıfa alınmaya başlamıştı, daha sonra bu yanlıştan yavaş yavaş dönülmeye başlandı. Veli isterse çocuğunu 1. Sınıftan alıp anaokuluna yazdırabilir, denildi. Anaokulunda da 5,5 yaş çocuğu, 1. Sınıftada 5,5 yaş çocuğu okuyabiliyordu fakat ikisinin de programları farklı idi. Aynı yaştaki çocuklar için hangisi doğruysa o olmalı değil miydi? Önceden ilkokula başlamak için 72 ay gözetilirdi.
MEB’e öğretmenlik mesleğinden gelen bakan ve yardımcıları atanmalı, sorunların çözülmesi açısından doğru olur diye inanıyorum.
Zaman zaman kaliteli öğretmen yetiştirilmesi gerektiğinden söz ediliyor, güzel bir şey fakat program aynı olduğu sürece, kapitalist düşüncede nesil yetiştirilmeye devam edecektir. Veliler çocukları için meslek düşünürken, bol para kazanılacak meslek düşünüyorlar ve çocuklarını yönlendiriyorlar.
Sayın cumhurbaşkanım, bir zaman’’DİNDAR NESİL YETİŞTİRECEĞİZ’’ demiştiniz de sevinenler de, karşı çıkanlar da olmuştu. Bu sözünüzü de gerçekleştirmenin inşallah zamanı gelmiştir. Bunun için anaokullarından başlayan, seviyelere uygun dini ahlaki bilgilerin, gerektiğinde uygulamalı olarak lise sonlara kadar verilmesi, ders saatlerinin yeniden düzenlenmesi vb uygulamaların yapılması gerekir. Avrupalı küçük yaşta hristiyanlığı öğretiyor, kiliseye götürüyor. Dini bütün yüksek ahlak sahibi bir nesil yetiştirebilirsek, geleceğimiz yönünden en küçük bir endişe duymayız. Bu nesil Asım’ın nesli olacaktır, onların çözemeyecekleri sorun olmayacaktır. Erbakan hocamız, Manevi Eğitim Reformunun, Ağır Sanayi Hamlesinden daha önemli olduğunu söylüyordu.
6. Kamuoyunda işlenen suçların cezalarının adaleti sağlamadığı konusunda bir düşünce vardır. Çocuk cinayetlerinin, tecavüz suçlusu sapıkların, vatan hainlerinin vb suçların cezasının idam olması yönünde yaygın bir kanaat vardır. Sayın cumhurbaşkanım, bu konuda sizin de kamuya verilmiş bir sözünüz vardır. Belki bunun için anayasa değişikliği, AB ile ve İnsan Hakları ile ilgili bir takım değişiklikler yapılması gerekecektir. Belki 360 imza ile Referanduma gidilmesi gerekecektir. Bununla ilgili İyi Partili vekillerin de destek vereceğine inanıyorum. Bağımsız bir ülke olarak AB ülkelerinin karşı çıkması bizi ilgilendirmemelidir.
Sayın cumhurbaşkanım, ülkemizin sorunlarına karşı duyarlı, sadece bir vatandaş olarak yazmak istedim. Belki şahsıma bu yazdıklarım için kızanlar da olacaktır, takdir edenler de olacaktır. Fakat önemli olan Allah’ın rızasıdır. Cenabı Allah, YENİDEN BÜYÜK TÜRKİYE yolunda, sizin liderliğinizde hepimizin yar ve yardımcısı olsun.