Allah'ın adıyla ve Allah'ın selamı üzerinize olsun, diyerek yazıma başlamak istiyorum.
''Büyük düşmânımız nefs-i emmâre
Takmış kemendini cezb eder nâre
Cehd et ki bulasın sen sana çâre
Ellerin aybını gözleme kardaş'' (Salih Baba Divanı-59.Gazel)
''Yalancı nefsimi bildim büyük düşman imiş gördüm
Kulûb-ı mutmain oldum bu âlem oldu hep me'vâ'' (Salih Baba Divanı-3.Gazel)
''Kur'an'da zem etmişken nefsimi Allah,
Ya ben kimi zem edebilirim?
Sanma ki, Hakikat iline girebilirim.'' (Kelam-ı Kibar)
İnsan nefis ve ruh sahibidir. Aynı bedende gerçekte birbirine düşman iki varlık.
Nefsimizin isteği hiç bitmezken, Allah'tan gelen ruhumuz, sadece Allah'ı ister.
Allah CC. ''Ruhumdan ruh üfledim.'' buyuruyor. ''Sır-rı Nefahtü.''
Peygamber efendimiz Uhud Savaşı dönüşünde, ''Küçük savaştan büyük savaşa geldik.'' deyince, Ashabı Kiram, ya Resulallah bundan büyük savaş mı var? diye sordular.
''Evet, nefsimizle savaş büyük savaştır.'' buyuruyorlar.
Biz kendimizi överiz, kendi kusurlarımızı görmeyiz, hep karşının kusurlarını görürüz. Özellikle de idarecilerimizin kusurlarını görürüz, belki hakaret de ederiz, belki tekfir de ederiz.
Hatasız kul olmaz, bunu bilip anlayabilsek. İdarecilerimizi, demokratik haklarımızı kullanarak biz seçtik. Onların kusuru bizim kusurumuzdur. ''NASILSANIZ ÖYLE İDARE EDİLİRSİNİZ.'' Hadis
Kusuru, suçu kendimizde arayalım. Kendi kusurlarımızı görebilsek, kusurlarımızla meşgul olabilsek, kimsede kusur göremeyiz.
Elhamdülillah Müslümanım, diyorum. Allah'ın emirlerini yaşayıp, yasaklarından sakınabiliyor muyum? Hz. Ali efendimiz, ''İNANDIKLARI GİBİ YAŞAMAYANLAR, YAŞADIKLARI GİBİ İNANIRLAR.'' buyuruyorlar. Suçu yukarılarda, idarecilerde aramak niye?
Haccac-ı Zalimi pek çok kişi duymuştur. Halkına zulmettiğini, duymayanlar da isimden anlamışlardır.
Alimler toplanıp huzuruna çıkarlar, ne olur sen de Hz. Ömer gibi idare etsen bu halkı, derler.
Haccac, getirin bana Hz. Ömer'in halkını, ben de onun gibi idare edeyim, der.
Burada yine ''NASILSANIZ ÖYLE İDARE EDİLİRSİNİZ.'' hadisi şerifi hatırlıyoruz.
Bir eşyanın nasıl altı (sağ-sol-ön-arka-alt-üst) cephesi varsa, yaşadığımız olayların da altı cephesi hatta yedi cephesi (içi) olamaz mı? Herkes kendi cephesinden bakar, herkes kendince haklıdır.
Kendimizce haklı olmamız, Müslümanlara, başka bir partiye oy veriyorlar diye hakaret etmemizi, sövüp saymamızı, hatta tekfire varan ifadeler, kafir, Yahudi, siyonist, münafık dememizi haklı çıkarmaz. Hani Müslümanlar kardeşti? Ne siz, ne de biz birbirimize hakaret ederek, kardeşliğimizi pekiştirebiliriz. Benim sevdiklerime hakaret ederek mi bana tebliğde bulunacaksın? Ya da ben hakaret ederek tebliğ edebilir miyim? Böyle bir tebliğ metodu, Habibullah'ın sünneti seniyesinde yok.
Sen İslamı dört dörtlük yaşıyorsan, benim eksikliğimi, hatalarımı görüyorsan, kardeşim olarak bana İslamı tebliğ et, partini değil.
Sonrası, Her şey Allah'tandır, Hayır da şer de Allah'tandır. Allah'ın hayra rızası var, şerre rızası yok.
Senin şer gördüğün olayların sonucunda Allah CC. hayır murat etmiş olamaz mı?
Her şeyi yöneten Allah, kainatı tüm varlıkları, dünyayı yönetiyor da, haşa Türkiyeyi yönetemiyor mu?
Bir kelam-ı kibarda, ''HUDÂ'NINDIR CEMİ İŞLER, KULUNUN ELİNDEN İŞLER.'' buyruluyor.
Allah kullarını nasıl terbiye edeceğini bilmez mi?
Hataları eleştirmek güzeldir, kardeşçe tartışmak güzeldir de, hatasından dolayı kardeşine hakaret etmek de güzel mi? Allah ve Habibi razı olur mu?
Dünyanın her yerinde Müslüman kanı dökülüyor, elbette üzüleceğiz, üzüntümüz bizi namaz kılan idarecilerimize hakarete sevk etmesin. Bunlar da Allah'ın izniyle olmuyor mu? Allah CC kullarına karşı bizim merhametimizden çok daha fazla merhametli değil mi?
''Bir kötülük gördüğünde, elinle, dilinle, engel ol ona da gücün yetmezse kalbinle buğz et. Bu ise imanın en zayıf noktasıdır.'' Hadisi şerif.
Biz bu hadisin hangi noktasındayız?
Allah'ın dediği olur. Allah'ın dediği oluyor.
Biz bir parti sevdası tutturmuşuz, bunun için birbirimize düşman olmuşuz.
İslam Birliğini kuracağız diyoruz. Daha kendi memleketimizde Müslümanların birliğini sağlayamamışız. Ne diyor Allah'ın Habibi, ''BİRLİKTE RAHMET, AYRILIKTA AZAP VARDIR.''
Baştaki kelam-ı kibarlarda belirtildiği gibi öncelikle nefsimizi düşman bileceğiz, bunu gerçekleştirebilirsek din kardeşlerimizi asla düşman görmeyiz, hakaret etmeyiz.
''NEFSİNİ BİLEN RABBİNİ BİLİR.''
Bu yazı öncelikle nefsimedir. Kardeşlerimizi tenzih ederim.
Allah'ın selamı üzerinize olsun.
Kelam-ı Kibar ( Allah dostlarının kelamı)