Bundan önceki iki yazımızda ne dedik?
“Yeni kriz/ler geliyor; hep gelecek!” dedik ve gerçek krizleri anlattık…
“Gerçek ekonomik kriz gelmeden” dedik ve anlatılması gerekenleri anlattık…
Demek ki vahşi kapitalizm ve diğer izm/ler (komünizm, sosyalizm, liberalizm) sadece ekonomik kriz üretiyorlar. Biz de bugünkü bâtıl Batı dünyasına ve onun “zalim düzeni”ne iyice entegre olduğumuza göre; hep hatırlattığımız üzere, ülkemize “Adil Düzen ile Adil Ekonomik Düzen” gelinceye kadar, şimdiki gibi sadece “geçici ekonomik krizlere” değil, çok daha etkili, daha gerçekçi ve daha “kalıcı ekonomik krizlere” duçar olacağız demektir. Bu kalıcı krizlerin ne gibi tahribatlar yapacağını veya yapabileceğini ise sadece Allah bilir. Ancak, bizim kırk yıllık ilmî çalışmalarımızdan ve insanlık tarihindeki verilerden biliyoruz ki; birçok devletin ömrü bu gibi “kalıcı ekonomik krizlerle” sona ermiştir.
Alınması gereken tedbirler alınmaz, yapılması gerekenler vaktinde yapılmazsa; Osmanlı Devleti’nin başına gelenler Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin başına da gelir.
***
Bu durumda hükümet ve ekonomiden sorumlu bakanlar bize kulak vermelidir.
Biz şimdi de “kalıcı bir ekonomik krizin” yavaş yavaş sinsi sinsi, derinden ve geçmiştekilerine nisbetle daha etkili bir şekilde gelmekte olduğunu haber veriyoruz.
Bunu bugünkü resmî kuruluşlar haber vermez, veremez. Neden veremez? Veremez, çünkü onların elinde bunu ölçecek araçları ve ilmî alt yapıları yoktur.
Biz ise hep hatırlattığımız veriler sayesinde biliyor ve haber veriyoruz.
Kriz etkili ve kalıcı işsizlikle başlar... Halk elindeki eski birikimlerle krizden bir müddet etkilenmez, hazır yiyerek yaşar... Sonra, bir gün eldeki her şey biter ve birden bire çöküş olur! Araba stop eder! Öylesine stop eder ki, artık onu bir daha kaldıramazsınız!
***
Bundan dolayı gerekli ekonomik tedbirleri almaya başlamalısınız.
Bunun için:
-IMF ile anlaşma yapmayınız… Türk Lirasını basıp işletmelere üretim karşılığı “faizsiz kredi” olarak veriniz ve biliniz ki; bu uygulama “enflasyon” yapmaz, aksine artan para kadar mal artmış olur, fiyatlar değişmez, ekonomi canlanır...
-İşletmeler üzerindeki mâli denetimi gevşek tutmaya devam ediniz... İşletmeleri vergiye ezdirmeyiniz... Faizsiz krediyi işletmelerin ödediği vergi ile orantılı tutunuz, böylece herkes için kendi beyanına göre vergi ödeme imkanını sağlayınız...
-Tüm borç ve alacaklarda cebrî icraları kaldırınız... Borçlarını ödeyemeyenlerin kredilerini kesiniz, böylece vergisini ödeyen işletmelerin önünü açınız... Vergi ödeyemeyenler de o işletmelerin işçisi olsun, böylece herkes iş bulmuş olur...
-KİT’leri “özelleştirme” adı altında sömürü sermayesine peşkeş çekmeyiniz, “özerkleştiriniz” ve özerk halk ekonomisi vakıf kuruluşlarına dönüştürünüz...
Bu özerk vakıf KİT’ler:
1) Yeni teknoloji üretimlerini yapsın.
2) Çırak-usta ilişkilerini düzenleyip geliştirsin.
3) Küçük sanayii taşraya götürsün ve yaygınlaştırsın.
4) İşletmelerin genel hizmetlerini yapan kooperatifleri kursun.
***
Hatırlatmak ve uyarmak bizden;
Yapılması gerekenleri yapmak ve uygulamak sizden.
Bu hususta Millî Güvenlik Kurulu da gerekli hatırlatmaları yapmalıdır.
İyi bilelim ki; bu millet ve bu ülke bizim, Türkiye bizim ve başka Türkiye yok!