Bütün dünyada “tekel sermaye” ile “halk sermayesi” arasında çetin bir çatışma vardır. Temel tesbit budur.
Aslına bakılırsa tekel sermaye mağlup olmuş durumda; ne var ki yerine geçecek bir güç olmadığı için hâlâ varlığını etkin bir şekilde sürdürüyor. Bizi ilgilendiren daha da önemli tesbitimiz de budur.
Bir misal ile bir hatırlatma yapalım ki mesele daha kolay anlaşılsın: Osmanlı İmparatorluğu da 18. veya 19. yüzyıldan beri gerilemiş ve çökmüştü ama; dünyada onun yerini alacak bir güç oluşmadığı için 20. yüzyılın başına kadar iki asır daha yaşadı.
Osmanlı ile birlikte imparatorlukları ortadan kaldıran alternatif güç neydi?
Tekel sermaye!
Tekel sermaye, hiç hesapta yokken dünyanın en büyük gücü oldu.
Tarihî bir hatırlatma daha: Tarihte, birinci milenyumda, Roma/Bizans ve Pers/Sasani imparatorlukları çekişerek birbirleriyle yarışıyorken; Arap Yarımadası’nda, o zamana kadar devlet aşaması yaşamamış Araplar arasında çıkan yeni bir peygamber ve yeni bir kitap, yepyeni bir sistem/ düzen/ devlet oluşturdu ve hiç hesapta olmayan İslâmiyet, o zamanın süper güçleri Roma/Bizans ve Pers/Sasani imparatorluklarına karşı galip geldi.
Çağımızdaki bu çatışmanın sonunda, yani “tekel sermaye” ile “halk sermayesi” arasındaki bu çetin çatışmanın sonunda da, insanlık tarihinin geçmişinde yaşananlara benzer bir gelişme olacak ve “Adil Düzen/Adil Ekonomik Düzen” galip gelecektir.
Neden?
Çünkü “Adil Düzen/Adil Ekonomik Düzen” dışında hiçbir düzenin, hiçbir sistemin, hiçbir -izm’in herhangi bir çözüm önerisi ve kurtuluş reçetesi yoktur da ondan.
***
Bugün büyük güç olarak ABD ve Çin görülüyor.
AB (Avrupa Birliği) ve eski SSCB/Rusya ikinci güçtürler.
Hindistan da potansiyel olarak güçtür ama şimdilik orada bir hareket yoktur.
Gelecekte neler olabilir?
-ABD’de yeni başkan Hüseyin B. Obama, bir zenci ve Müslüman çocuğudur. Başarılı olması için bir ilim heyeti kurar, bunlar insanlık için yeni çıkış yolu arayışlarını değerlendirir; bu arada “Adil Düzen”i de değerlendirir ve sonunda “Adil Düzen”i kendi anlayışına göre oluşturur. III. bin yıl, III. milenyum medeniyetini ABD kurar. Memnun oluruz.
-Çin’de 300 milyon Müslüman vardır. Bugünkü Çin düzeni Batı düzenidir, “komünizm”den “kapitalizm”e evrilmektedir. Bu durum binlerce yıllık Çin’e hiç yakışmıyor. Çinliler “Adil Düzen”i kendilerince benimseyebilir ve III. bin yıl medeniyetinin kurucusu Çin olabilir. Çin bunu ABD’den daha kolay yapabilir. Biz de memnun oluruz.
-Eski Sovyetlerde (SSCB) halkının yarıya yakını Müslümandır. Bu coğrafyada Hıristiyan ve Müslüman halklar yüzlerce yıldan beri birlikte yaşıyorlar. Rus lider Putin buna meyyaldir. Bir ilim heyeti kurarlar, araştırırlar, çalışırlar ve sonunda Sovyet tipi “Adil Düzen” ortaya çıkar. III. milenyum medeniyetini Ruslar kurarlar. Bizi memnun ederler.
-Avrupa Birliği, çağdaş uygarlığa meyyal bir oluşum peşindedir ama neyi nasıl yapacağını bilmiyor. Bir ilmî araştırma merkezini kurarlar. Papalık bile bu organizasyonda yerini alır. Sonunda “Adil Düzen” AB’de kurulmuş olur. Bizi onlar da memnun edebilir. Merak bu ya; soruyorum -ve aynı zamanda da hatırlatıyorum- işte: “Adil Düzen”in varlığından haberdar olan ve sekiz yıldır AB peşinde koşan AK Partililer; özellikle R. Tayyip Erdoğan ve ekibi, AB’ye böyle bir şeyi hatırlatmayı hiç akıllarından geçirdiler mi?
“Adil Düzen”in asıl kurulacağı ülke olan Türkiye’ye gelince; “Adil Düzen/ Adil Ekonomik Düzen” programını kimler benimser ve uygularlarsa, “III. Bin Yıl Medeniyeti”ni işte onlar kuracaklardır. Vesselâm…