Reşat Nuri Erol
Ve rabbuke e’lemu bi men fî’s-semâvâti ve’l-erdi
19.03.2017
3691 Okunma, 2 Yorum

 

Ve rabbuke e’lemu bi men fî’s-semâvâti ve’l-erdi

Bu haftaki (906’ncı hafta) KUR’AN VE İLİM çalışmalarımızda, İsra Suresi 55’inci ayete geldik ve bu suredeki 12’nci hafta çalışmamızdır. Ayetin meali şöyle: “Ve Rabbin göklerde ve yerde olan kimseleri daha iyi bilir. And olsun ki peygamberleri birbirinden üstün kılmış ve Davud’a Zebur’u vermiştir. / Ve rabbuke e’lemu bi men fî’s-semâvâti ve’l-ardi ve lekad faddalnâ ba’da’n-nebiyyîne alâ ba’dın ve âteynâ dâvude zebûran.” DİB mealidir)

Bu haftaki tefsir/yorumumuz şu cümleyle başlıyor: “Sure üçüncü binyıl uygarlığını anlatmaktadır...” Devamı şöyle: “Üçüncü binyıl uygarlığını kurarken çok farklı bir durum vardır. Tarihte devlet başkanı olarak sadece Hazreti Davud ve oğlu Hazreti Süleyman hükümdar olmuşlardır. Diğer peygamberler devlet kurmamış, devlet başkanı olmamışlardır. Hazreti Muhammed aleyhisselam da on sene için İslâm devletinin düzenini sağlamış ama bir devlet modeli oluşturma esnasında dünyadan ayrılmıştır. Dört halife onun yerine geçmiştir ve onlar peygamber değildir. Hazreti Musa’dan sonra devleti kuran Hazreti Davud olmuştur...” (s.2’den)

“Bu surede “Rabbiniz e’lemdir” ifadesi dört yerde geçmektedir. a) Rabbiniz nefislerinizde olanı e’lemdir. b) Rabbiniz sizi e’lemdir. c) Rabbiniz semavat ve arzda olan kimseleri e’lemdir. d) Sebili en fazla ihda eden Rabbiniz e’lemdir...

“(…) Peki, ondan sonraki “ben” nedir? 

Bunlar da dört tanedir. 

a) Bilinçtir. Ben varlığımı bilmekteyim. Nefsim her zaman değişmekte ve başka şekiller aldığı halde bende hiç değişmeyen bir şey vardır. O da benim. Çocukluğumdan beri yaptıklarımı bilirim, ben yaptım derim. Bildiklerimi bilirim, ben bildim derim. Bu değişmeyen şey nefsin ötesindedir, nefsinde olan değildir. 

b) Acı veya tatlıyı duyuyor,  üzülüyorum ve seviniyorum. Hislerim olarak olanı bilgisayarlı yapamazsın. Bayılttığın insanda bir yeri keserken inleyebilir. Bilgisayarı ağlatabilirsin ama bilgisayarı üzemezsin, sevindiremezsin. Bu da nefsin ötesinde bir şeydir. 

c) Bir taş kayadan kopar ve düşer ama bir taş ben bunu yapayım diyemez. Oysa insan önce bir şeyi yapmak ister. Onu yapar veya yapamaz. Örnek olarak bir arkadaşımıza sigara bıraktırmayı isteriz, hatta bunun için beynimizi harekete geçirir ve sözler de söyleriz ama onu ya çok zor başarırız ya da başaramayız. Bilgisayarın bir sistem yapmaya kalkışma ve başarılı olma veya olmama yeteneği yoktur. Bir şey yapsa bile onu istediği için değil, dışarıdan gelen etkiye cevap olarak kendi iradesi dışında yapar. Oysa insan onu yapmak istediği için yapar veya olmasını istemediği zaman onu durdurur. 

d) İnsanda dördüncü bir özellik daha vardır. O da kendisi gibi olanlarla anlaşma yapar. Etkileşme vardır. Örnek olarak mıknatıs demiri çeker ama farklı bir cevap veremez. Ben ve diğer bir Türk ‘at’ dediği zaman bir hayvanı veya bir fiili anlar. Oysa Fransız ‘at’ dediği zaman ya hiçbir şey anlamaz veya farklı şey anlar. Bu ilişkilerde ne DNA bağı vardır, ne de 01 bağı vardır. İşte bunların oluşturduğu ben de insanın ruhudur.

Bunu daha iyi anlamamız için bütün dünya dillerinde “sen” var, “ben” var. Ruhu olmayana “sen” diyemezsin. Ruhu olmayan “ben” diyemez. Bilgisayar “ben” sesini çıkarır ama Türklerin anladığını anlamaz. Benimle tartışan Dr. Mete’nin nefsi değil ruhudur. 

Ruhu olanlar Arapçada “Men”, Türkçede “Kim” olarak ifade edilir. Ruhu olmayanlar Arapçada “Ma”, Türkçede “Ne” veya “Nesne” olarak ifade edilir. “Semavat ve arz” bir varlığın adıdır, Kâinat anlamındadır. Bu kâinatta bulunan “Ma” olmayan “Men”ler dört tanedir. Biz yalnız bir tanesini görüyoruz. Öbürlerinin varlıklarını zihnimizdeki muhakeme ile biliyoruz. Onlarla diyalog kuramıyoruz. Onları göremiyoruz.  

Bu “Men”ler şunlardır. 

a) Melekler. Bunların varlığını canlılarda gördüğümüz DNA dizilerinde görüyoruz. Masanızda bir gül resmini görseniz, bunu biri yaptı dersiniz. Bahçenizdeki güller şimdi kendi kendine çoğalmaktadırlar ama baştan kendi kendine var olmamaktadırlar. İşte bunları ilk yapan işçilere “melek” diyoruz. Arapçada esre faili, üstün mefulü ifade eder. Melik var, melek var. Kâinatın bir meliki vardır, O’nun kâinatta birçok melekleri vardır. Biz onlara “melek” diyoruz. 

b) İnsan var, bir de “cinler” vardır. Cinlerin varlığını Güneş’ten gelen ışığın tahlilinden öğreniyoruz. (…)

c) Üçüncü “insan” denen varlıktır ki görüyoruz. Kâinatın dörtlü olduğunu düşünürsek, demek bir dördüncü varlık daha vardır ki, bizim ruhumuza benzer başka “ruhlar”…” (s.3-4’den; devamı var)

 

 


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
19.03.2017
08:41


MİLLÎ GAZETE


Reşat Nuri Erol

Reşat Nuri Erol

19.03.2017resatnurierol@gmail.com

Ve rabbukea’lemubi men fî’s-semâvâtive’l-ardi

Bu haftaki (906’ncı hafta) KUR’AN VE İLİM çalışmalarımızda, İsra Suresi 55’inci ayete geldik ve bu suredeki 12’nci hafta çalışmamızdır. Ayetin meali şöyle: “Ve Rabb’in göklerde ve yerde olan kimseleri daha iyi bilir. And olsun ki peygamberleri birbirinden üstün kılmış ve Davud’a Zebur’u vermiştir. / Ve rabbukee’lemubi men fî’s-semâvâtive’l-ardi ve lekadfaddalnâba’da’n-nebiyyînealâba’dın ve âteynâdâvudezebûran.” (DİB mealidir) 
 
Bu haftaki tefsir/yorumumuz şu cümleyle başlıyor: “Sure üçüncü binyıl uygarlığını anlatmaktadır...” Devamı şöyle: “Üçüncü binyıl uygarlığını kurarken çok farklı bir durum vardır. Tarihte devlet başkanı olarak sadece Hazreti Davud ve oğlu Hazreti Süleyman hükümdar olmuşlardır. Diğer peygamberler devlet kurmamış, devlet başkanı olmamışlardır. Hazreti Muhammed aleyhisselam da on sene için İslâm devletinin düzenini sağlamış ama bir devlet modeli oluşturma esnasında dünyadan ayrılmıştır. Dört halife onun yerine geçmiştir ve onlar peygamber değildir. Hazreti Musa’dan sonra devleti kuran Hazreti Davud olmuştur...” (s.2’den)
 
Bu surede “Rabbiniz e’lemdir” ifadesi dört yerde geçmektedir. a) Rabbiniz nefislerinizde olanı e’lemdir. b) Rabbiniz sizi e’lemdir. c) Rabbiniz semavat ve arzda olan kimseleri e’lemdir. d) Sebili en fazla ihda eden Rabbiniz e’lemdir... 
 
“(…) Peki, ondan sonraki “ben” nedir? / Bunlar da dört tanedir. a) Bilinçtir. Ben varlığımı bilmekteyim. Nefsim her zaman değişmekte ve başka şekiller aldığı halde bende hiç değişmeyen bir şey vardır. O da benim. Çocukluğumdan beri yaptıklarımı bilirim, ben yaptım derim. Bildiklerimi bilirim, ben bildim derim. Bu değişmeyen şey nefsin ötesindedir, nefsinde olan değildir. b) Acı veya tatlıyı duyuyor,  üzülüyorum ve seviniyorum. Hislerim olarak olanı bilgisayarlı yapamazsın. Bayılttığın insanda bir yeri keserken inleyebilir. Bilgisayarı ağlatabilirsin ama bilgisayarı üzemezsin, sevindiremezsin. Bu da nefsin ötesinde bir şeydir. c) Bir taş kayadan kopar ve düşer ama bir taş ben bunu yapayım diyemez. Oysa insan önce bir şeyi yapmak ister. Onu yapar veya yapamaz. Örnek olarak bir arkadaşımıza sigara bıraktırmayı isteriz, hatta bunun için beynimizi harekete geçirir ve sözler de söyleriz ama onu ya çok zor başarırız ya da başaramayız. Bilgisayarın bir sistem yapmaya kalkışma ve başarılı olma veya olmama yeteneği yoktur. Bir şey yapsa bile onu istediği için değil, dışarıdan gelen etkiye cevap olarak kendi iradesi dışında yapar. Oysa insan onu yapmak istediği için yapar veya olmasını istemediği zaman onu durdurur. d) İnsanda dördüncü bir özellik daha vardır. O da kendisi gibi olanlarla anlaşma yapar. Etkileşme vardır. Örnek olarak mıknatıs demiri çeker ama farklı bir cevap veremez. Ben ve diğer bir Türk ‘at’ dediği zaman bir hayvanı veya bir fiili anlar. Oysa Fransız ‘at’ dediği zaman ya hiçbir şey anlamaz veya farklı şey anlar. Bu ilişkilerde ne DNA bağı vardır, ne de 01 bağı vardır. İşte bunların oluşturduğu ben de insanın ruhudur. Bunu daha iyi anlamamız için bütün dünya dillerinde “sen” var, “ben” var. Ruhu olmayana “sen” diyemezsin. Ruhu olmayan “ben” diyemez. Bilgisayar “ben” sesini çıkarır ama Türklerin anladığını anlamaz. Benimle tartışan Dr. Mete’nin nefsi değil ruhudur.  Ruhu olanlar Arapçada “Men”, Türkçede “Kim” olarak ifade edilir. Ruhu olmayanlar Arapçada “Ma”, Türkçede “Ne” veya “Nesne” olarak ifade edilir. “Semavat ve arz” bir varlığın adıdır, Kâinat anlamındadır. Bu kâinatta bulunan “Ma” olmayan “Men”ler dört tanedir. Biz yalnız bir tanesini görüyoruz. Öbürlerinin varlıklarını zihnimizdeki muhakeme ile biliyoruz. Onlarla diyalog kuramıyoruz. Onları göremiyoruz. Bu “Men”ler şunlardır. / a) Melekler. Bunların varlığını canlılarda gördüğümüz DNA dizilerinde görüyoruz. Masanızda bir gül resmini görseniz, bunu biri yaptı dersiniz. Bahçenizdeki güller şimdi kendi kendine çoğalmaktadırlar ama baştan kendi kendine var olmamaktadırlar. İşte bunları ilk yapan işçilere “melek” diyoruz. Arapçada esre faili, üstün mefulü ifade eder. Melik var, melek var. Kâinatın bir meliki vardır, O’nun kâinatta birçok melekleri vardır. Biz onlara “melek” diyoruz. b) İnsan var, bir de “cinler” vardır. Cinlerin varlığını Güneş’ten gelen ışığın tahlilinden öğreniyoruz. c) Üçüncü “insan” denen varlıktır ki görüyoruz. Kâinatın dörtlü olduğunu düşünürsek, demek bir dördüncü varlık daha vardır ki, bizim ruhumuza benzer başka “ruhlar”…” (s.3-4’den; devamı var)
 


YAZARIN DİĞER YAZILARI

TÜM YAZILARI
Reşat Nuri Erol
19.03.2017
09:13



1967...1968...1969...AKEVLER 51 YILDIR ÇALIŞIYOR...2015...2016...2017

BİZLER ÇALIŞIYOR VE YENİ İSLÂM MEDENİYETİ’Nİ KURUYORUZ...

SİZLERİ DE ÇALIŞMALARIMIZA DÂVET EDİYORUZ; BUYURUN, BİRLİKTE ÇALIŞALIM...

ADİL DÜZEN 906

“ADİL DÜZEN” III. BİNYIL MEDENİYETİ PROJESİDİR

VE BİZE DÜŞEN SADECE MÜBÎN/AÇIK TEBLİĞDİR.” (KUR’AN; Yâsin Sûresi, 36/17)

Haftalık Seminer Dergisi; 906. Hafta - 18 Mart 2017 - Fiyatı: www.akevler.orga tıklamak!

BU DERGİYİ HER HAFTA OKUTABİLİR.. ÇOĞALTABİLİR.. DAĞITABİLİRSİNİZ...

“ADİL DÜZEN” UYGULAMALARI YAPMAK İÇİN BİZLERE DANIŞABİLİRSİNİZ...

 

*KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ; 906. SEMİNER

“HİÇ BİLENLER İLE BİLMEYENLER BİR OLUR MU?”      (KUR’AN; Zümer Sûresi, 39/9)

İ L İ M  TALEP ETMEK HER MÜSLÜMANIN ÜZERİNE FARZDIR.”      (Hadis)

Adres: AKEVLER İSTANBUL KOOPERATİFLERİ MERKEZİ,  Zafer Mah. Coşarsu Sk. No: 29 YENİBOSNA / İSTANBUL    Tel: (0212) 452 76 51

Tefsir Seminer Notları Yenibosna’da Cumartesi akşamları okunup tartışılmaktadır.

GAYEMİZ: Bu “SEMİNER NOTLARI”nın İstanbul, Türkiye ve bütün dünyada “OKUNMASI,ANLAŞILMASI VE UYGULANMASI”DIR. - ADİL DÜZEN ÇALIŞANLARI

 

***

 

*“ADİL DÜZEN” DERSLERİ/YORUMLARI

SAVAŞA HAZIRLIK

KANLI KANSIZ

Süleyman KARAGÜLLE

 

***

 

*SEBÎLU’R-REŞÂD” / MAKALELER

Sermaye, tanrılaştırır.. sonra sömürmek ister...

‘Kul kûnû hicâreten ev hadîden’ ayeti ve demir

Adil Düzen gelecek, Sermaye hükümranlığı bitecek

Ve yekûlûne metâ hüve, kul asâ en yekûne karîben

‘Rabbukum e’lemu bikum…’ ayeti ve yönetim

Reşat Nuri EROL

 

***

 

İSRA SÛRESİ - 12. Hafta

أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

سُبْحَانَ الَّذِي أَسْرَى بِعَبْدِهِ لَيْلًا مِنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ إِلَى الْمَسْجِدِ الْأَقْصَى الَّذِي بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ آيَاتِنَا إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْبَصِيرُ (1)

... ...

...





Çok Yorumlanan Makaleler
Reşat Nuri Erol
1 Eylül 2020; Adil Düzen çalışanı âlimin vefatı-3
27.09.2023 998 Okunma
Reşat Nuri Erol
1 Eylül 2020; Adil Düzen çalışanı âlimin vefatı-4
27.09.2023 960 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Ahlak Nizamı’ da ‘Adil Nizam’ kadar önemli-2
27.09.2023 1242 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Ahlak Nizamı’ da ‘Adil Nizam’ kadar önemli-3
27.09.2023 1109 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Ve min ayatihi en yursile’r-riyaha mubeşşiratin’-1
27.09.2023 737 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Ve min ayatihi en yursile’r-riyaha mubeşşiratin’-2
27.09.2023 1002 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Ve min ayatihi en yursile’r-riyaha mubeşşiratin’-3
27.09.2023 993 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Ve min ayatihi en yursile’r-riyaha mubeşşiratin’-4
27.09.2023 762 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Ve min ayatihi en yursile’r-riyaha mubeşşiratin’-5
27.09.2023 1011 Okunma
Reşat Nuri Erol
“Büyük bunalımdan Kur’an ile kurtulabiliriz”
27.09.2023 991 Okunma
Reşat Nuri Erol
İslam, silm/barış, din/düzen, batı-doğu dünyası-1
27.09.2023 922 Okunma
Reşat Nuri Erol
İslam, silm/barış, din/düzen, batı-doğu dünyası-2
27.09.2023 830 Okunma
Reşat Nuri Erol
Güneş de yeni bir medeniyet de doğudan doğar...
27.09.2023 1121 Okunma
Reşat Nuri Erol
M.T.; Hacivat Karagöz’ü, Karagöz Hacivat’ı şaşırtıyor
25.01.2023 1061 Okunma
Reşat Nuri Erol
Prof. Dr. Mehmet Tekelioğlu; Altılı Masanın fonksiyonu
11.01.2023 916 Okunma
Reşat Nuri Erol
Prof. Dr. Mehmet Tekelioğlu; EĞRİ AYNA
8.01.2023 1110 Okunma
Reşat Nuri Erol
M. Tekelioğlu; Kurumlar ve kişiler bir kere mi ölür?
1.02.2023 1010 Okunma
Reşat Nuri Erol
Prof. Dr. Mehmet Tekelioğlu; Ateş düştüğü yeri yakıyor…
9.02.2023 1018 Okunma
Reşat Nuri Erol
Prof. Mehmet Tekelioğlu; Her şeyin başı ahlâk…
31.08.2022 1318 Okunma
Reşat Nuri Erol
M.Tekelioğlu; Mısır ve Suriye politikaları değişiyor...
24.08.2022 1149 Okunma
Reşat Nuri Erol
Mehmet Tekelioğlu; Küresel dış güçler, neredesiniz?
14.09.2022 1265 Okunma
Reşat Nuri Erol
M.Tekelioğlu; Sanayileşme serüveni; Ulusların Yükselişi
7.09.2022 1395 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası acilen yapılması gerekenler… - 3
7.04.2024 873 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası acilen yapılması gerekenler… - 4
8.04.2024 843 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası acilen yapılması gerekenler… - 5
9.04.2024 734 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası acilen yapılması gerekenler… - 6
10.04.2024 707 Okunma
Reşat Nuri Erol
2024 seçimlerine emekliler damgasını vurdu!
14.04.2024 840 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası “Belediye-Kooperatif” iş birliği - 7
1.04.2024 685 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim; Millî Görüş Adil Düzen Belediyeciliği - 29
20.03.2024 807 Okunma
Reşat Nuri Erol
Gazze, anayasa, ekonomi ve ‘dünyanın çöküşü’-7
12.05.2024 731 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Çöken dünya düzeni’ ve ‘İran’daki suikast!’-4
24.05.2024 775 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Çöken dünya düzeni’ ve ‘Adil Dünya Düzeni’-5
25.05.2024 854 Okunma


© 2025 - Akevler