Osman Diyadin Kardeşimizin yazısından bir kısmını alıntı yaptım. Bu yazı sizlerin de okumanızı istedim. Zira önemli noktalara değinmiştir.
Necmettin Erbakan hiç tartışmasız Türk siyasetinin unutulmaz isimlerinden..
Namı diğer ‘HOCA..’
Namı diğer ’MÜCAHİT ERBAKAN’
Türk siyasetine vurduğu damga kadar, kullandığı bazı sözlerle de unutulmayacak bir siyasi şahsiyet.
Aramızdan ayrılmasının ardından sadece milli görüş tabanında değil, sol dahil bütün siyasi parti tabanlarında değeri her geçen gün daha fazla anlaşılan bir lider olarak karşımızda hala...
Batı’ya karşı mı karşıydı!
Hatırladınız mı şu sözlerini;
‘Sen benim Irak'taki petrollerime göz dikersen, ben de senin Teksas'taki petrollerini isterim...Hadi oradan Bush...hadi oradan kovboy.!’
Müslümanların, Türkiye’nin başındaki en büyük tehlikenin Siyonizm olduğunu hatırlatırken hep uyarıyordu.
26 Kasım 2010’da diyordu ki;
Şu sözümü unutmayın, tarihi bir söz söylüyorum. Siyonizm öyle ustadır ki ‘Kim ben mi? Ben hiç Siyonizm e hizmet edebilir miyim?” marşını söylete, söylete seni kendi ordusuna asker gibi kullanır’
Türkiye’nin önünün Batı tarafından kesilmek istendiğini, Siyonizm ile mücadelenin Türkiye’nin bağımsız duruşu için olmazsa olmaz olduğunu hep anlatırken ’Tek çare Milli Görüş’ dedi...
Kendi motorunu , kendi arabasını üreten, kendi silahını üreten Türkiye ideali noktasında ağır sanayi hamlesi dedi dedi durdu…
O günlerde kendi tabanı dışında yanında kimseyi bulamadı..
Ama bugün..
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Bağımsız Türkiye’ çıkışı karşısında Batı’nın terörden darbe girişimlerine kadar ülkemizin önünü kesmek için uğraş vermesi, kargaşa ortamı yaratarak ülkenin gelişmesi, büyümesi, büyük projelerin altına imza atması kendi ayakları üzerinde durmasına ‘Sen bizden habersiz ne yapıyorsun ’dercesine karşı çıkması Erbakan’ı hatırlattı...
Erbakan Hoca’nın o günlerde Türkiye’nin yaşadığı dış kaynaklı sorunlar karşısında çok önemli bir vurgusu vardı...
Geçtiğimiz günlerde Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş sosyal medya hesabından Hoca’nın bu vurgusunu paylaşınca yazmak milli görev oldu.
Erbakan Hoca, Batı’nın Türkiye karşıtlığını şu örneği ile dile getiriyordu:
“Aslında bütün mesele;
Türkiye’nin şeftali yerine motor üretmeye kalkmasıydı!”
Çok şey anlatıyor bu söz değil mi?
Türkiye’nin AB’si, NATO’su, ABD’si yani karşısındaki güç kim olursa olsun haksızlıklar karşısında sesini gür bir şekilde çıkarması, dünyanın gıpta ile baktığı büyük projelerin altına imza atması, kimsesizlerin kimsesi olmaya çalışması, kendi motorunu, uçağını, silahını üretmeye başlaması karşısında Erbakan Hoca’nın o günkü sözü çok anlamlıdır...
Peki, nereden çıkmıştı Erbakan Hoca’nın o sözü...
Hoca’nın geride bıraktığı notlar, “Davam” isimli bir eserde toplanmış. Milli Gazete Ankara Kitap Kulübü tarafından beyaz sayfalara taşınan notlarda, Erbakan'ın mücadelesi ve hedefleri kendi kaleminden aktarılıyor. Eserde dikkati çeken hatıralardan birisi o..
Son yıllarda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da önem verdiği hedeflerden birisi olan "yerli otomobil" konusunda Erbakan o günlerde sorunlarla karşılaşıyor.
Erbakan Hoca, yerli otomobil üretiminde karşısına çıkarılan engelleri şu sözlerle anlatıyor;
"Gümüş Motor'un ilk prototipi yapılıp test için ilgili makamlara götürüldüğünde bir engel çıktı. Neymiş? Avrupa standartlarına göre 5.6 litre olması gereken yakıt, bizim motorda 5.7 litre çıkmış. Bunun için onay veremeyeceklerini söylediler. Geri dönüp tekrar çalışmaya başladık. Gümüş Motor'u Avrupa standartlarının dahi altında, saatte 5.5 litre motorin harcar hale getirdik. Yine standartlara uygun olmadığı gerekçesiyle reddedildi. Tabii ki mesele aslında standart meselesi değildi. Mesele, Türkiye'nin şeftali yerine, motor üretmek istemesiydi. O yıllarda düzenlenen otomobil kongresinde, ‘şeftaliden başka bir şey üretemeyiz’ diyenler vardı. Ama biz o kongrede kürsüye çıkıp, ‘işte motor üretildi’ diye gösterince hepsinin sesi kesildi.”
Eserde verilen bilgiye göre, Türkiye'nin ilk yerli motorunun üretildiği Gümüş Motor fabrikasını dönemin Başbakanı Adnan Menderes de ziyaret ediyor. Menderes, fabrikayı görünce Erbakan'a, “Ben bir çiftçiyim. Benzer motorlardan kendim kullandım. Şimdi bu motorların Türkiye'de yapılmasının ne kadar büyük bir adım olduğunu çok iyi biliyorum. Ülkemizde bunların yapılabileceğini görmek, beni son derece memnun etmiştir” dedikten sonra fabrikaya destek için 1 milyon 300 bin dolarlık döviz tahsis ediyor.
Şimdi anlıyor musunuz?
‘Yeter söz milletin’ diyen Menderes neden idam ediliyordu?
***
Kitapta ilginç bir bilgi daha var..
Onu da sizlerle paylaşmak istiyorum..
Çünkü o da bugün Türkiye-Rusya arasında oluşan dostluk açısından önemli olsa gerek..
Sovyetler Birliği'nin dağılma sürecine girdiği yıllarda, Rus devlet adamı Albert Çernişev'in Erbakan'a aktardığı bir talep de eserde yer alıyor. Çernişev'in talebi üzerine Erbakan, Rusya'dan özel olarak gelen Rus uzman ve profesörlerin yer aldığı bir heyete, Rusya'nın Ankara Büyükelçiliği’nde üç gün boyunca ‘Adil Düzen’ konferansı veriyor.
***
Şu bir gerçek ki Necmettin Erbakan bugünler için bir derstir...
Bir dinleyelim:
“Başbakan olduktan sonra ABD Büyükelçisi ziyaretimize geldi. Bana şunu söyledi. ‘Biz biliyoruz ki sizin davanız İslam’dır. Başbakan oldunuz. Tabii bu bizim hoşumuza gitmedi. Ama beraber çalışmayla mecburuz. Sizinle çalışabiliriz. Ancak 6 tane şartımız var.
1-İran ile ticaretiniz 50 milyon dolardan fazla olmayacak.
2-İran’a gitmeyeceksiniz.
3-Türkiye’deki ABD üslerine dokunmayacaksınız.
4-Diğer Müslüman ülkelerle de ticareti artırmayacaksınız.
5-Çekiç güce dokunmayacaksınız.
6-İran ve Irak boru hattını açmayacaksınız.”
Hoca bunları sıraladıktan sonra bakın ne diyor:
“Bizim tarihte meşhur bir sadrazamımız vardır.
Ali Paşa..
Onun meşhur bir sözü vardır.
‘Mühim bir iş yapmak istesem önce Rus elçisiyle konuşurum ne derse tersini yaparım.’
Bendeniz de Amerikan elçisinin bütün dediklerinin tersini yaptım.”
***
Emperyalist odakların işbirlikçisi FETÖ üzerinden hedeflediği proje neydi..
“Müslüman âleminde bütün gücümüzle ılımlıları çoğaltmamız lazımdır.”
Yani ‘Ilımlı İslam..’