Bundan önceki ‘Türkiye ve sermaye’ başlıklı yazımda özetlediğim üzere; Türkiye uzun vadeli strateji açısından kararını verirken, ABD ile AB arasında değil de, tekel sermaye ile bütün dünya arasında tercihini yapacak ve nihaî kararını verecektir.
Dünyada büyük bir çatışma/savaş var.
Bu çatışmadan kim galip çıkacak; sömürü sermayesi mi, dünya/halk mı?
Dünyanın, beşeriyetin, halkın, yani “halk ekonomisi”nin 500 seneden beri güçlenip palazlanmış olan “sömürü sermayesi”ni yenebilmesi için “Adil Düzen” ile “Adil Ekonomik Düzen”i kabul etmesi gerekir. Tek çare, tek çözüm ve sermayeye karşı uygulanabilecek tek alternatif sistem budur. Bütün mesele bunun şuurlu bir şekilde idrak edilmesi ve gereğinin yapılmasıdır: Şuur, idrak, çalışma, anlama ve uygulama…
***
Bunun gerçekleştirilmesi için yapılması gerekenleri tek tek sıralayalım.
BİR: Her şeyden önce sadece sömürü sermayesinin daha çok semirmesine sebebiyet veren gümrükler kalkmalıdır, vizeler kalkmalıdır. Dünya, sömürü sermayesinin kurduğu emperyalist tekelden kurtulup tek ekonomik pazar hâline gelmelidir.
İKİ: Karşılıksız kâğıt para ortadan kalkmalıdır. Onun yerine kuyumcularda bile geçerli olacak “altın para” çıkarılmalıdır. Millî paralar kamunun vatandaşlara satabileceği gayrimenkuller karşılığı çıkarılmalı, karşılığı olan “mal senetleri” tedavüle girmelidir.
ÜÇ: Sömürü sermayesini tekel ve tek güç hâline getiren nedir? Faiz; faizli sistem. Faiz ortadan kalkmalıdır. “Faizsiz kredileşme sistemi” getirilmeli, “ön ödemeli sipariş kredisi ve sistemi” (selem sistemi) çalıştırılmalıdır. Sermaye varlığını korumalı, tamamen yok edilmemeli; ama artık halkı sömüren değil, halka hizmet eden bir konuma getirilmelidir.
DÖRT: “Faizsiz çalışma/emek kredisi” verilmeli, işçi/emek üretici işletmelerde çalıştığında işletmeler borçlandırılmalı ve ücret doğrudan işçiye ödenmeli. Ham madde bedeli de “faizsiz ham madde kredisi” şeklinde ödenmeli. Üretilen ürün ortak ambarda depolanmalı, satıldıkça üretimden itfa edilmelidir. İşletmeler yerli olmalıdır. İşçi/emek ise her yere gidip çalışabilmeli, herhangi bir engelleme ile karşılaşmamalıdır. Çok önemli bir mesele daha: “Sosyal adalet”in gerçekleşmesi için “primsiz genel sigorta sistemi” kurulmalı, herkes aidat ödemeksizin sigortalı yapılmalıdır.
***
İşte; bugün eğer “anarşi ve terör olayları” oluyorsa, önemli ülkeler sürekli olarak “barış” değil de “savaş hâli” yaşıyor ve savaşlar bir türlü bitmiyorsa, dünyada sürekli olarak “ekonomik krizler” gerçekleşiyorsa; suçlu olan bu “sömürü dünya düzeni”ni kuran “emperyalist tekel sermaye” değil midir?
Elbette, bundan daha önemli bir başka sebep de; bilenlerin, bilginlerin, mürşitlerin anlatmaları yanında, acizane bizim de kırk yıldan beri halka ve bütün beşeriyete çare ve çözüm olarak “Adil Düzen” ile “Adil Ekonomik Düzen”i anlatmamıza rağmen; halkın ve ilgililerin şimdilik bu tedavi reçetesine kulaklarını tıkamış olmasıdır.
Halkımız ve beşeriyet, biricik çare ve çözüm önerilerine karşı kör ve sağır olmaya devam ederse; tekel sömürü sermayenin şerrinden ve tahakkümünden kurtulması gecikecektir.
Ne zamana kadar?
Bugün bu yazının başında ve değişik vesilelerle her zaman dedik ki: Tek çare, tek çözüm ve sömürü sermayesine karşı uygulanabilecek tek alternatif sistem “Adil Düzen” ile “Adil Ekonomik Düzen”dir. Bütün mesele bunun şuurlu bir şekilde idrak edilmesi ve gereğinin yapılmasıdır: Şuur, idrak, çalışma, anlama ve uygulama…