Süleyman Karagülle
Mümin-Müslim Hakkında Sorular
25.05.2010
10758 Okunma, 4 Yorum

Biz diyoruz ki düzen içerisinde düzeni korumak için eline silah almayı ve savunma yapmayı kabul eden hangi dinden olursa olsun mümindir. Fiili olarak değil , bedelle savunmaya iştirak ederse müslimdir. Bunu kabullendirmede sıkıntı yaşıyoruz. Düzen açısından mümin, müslim, kafir, müşrik hususunu Kuran’dan nerden delillendirebileceğimizi ve  bunların tanımlarını sizden talep ediyoruz.

Kuran’dan  istinbat yapabilmek için usul ilmini bilmek gerekir.  Kuran’ın denizler mürekkep olsa bitmeyecek kadar manaları taşımış olması bu icazdan dolayıdır. Bunları ancak elbab sahibi rasihler anlar diyor. Kuranda sizin yemeğiniz onlara helal onların yemekleri size helal diyor. Kızları size helal diyor. Sizin kızlarınız onlara helaldir demiyor.  Şimdi Şafi’nin yaptığı gibi mefhumu muhalefet olarak anlarsak o zaman bizim kızlarımız onlara haram olur. Ebu Hanife’nin yaptığı gibi kıyası kabul ederseniz o zaman da bizim kızlarımız onlara helal olur.  Bizim yaptığımız ise duruma göre hüküm vermedir. Eğer laik iseler yani dinde baskı yapmıyorlarsa müminler gibi olacaklarından bizim kızlarımız onlara helal olur. Eğer laik değil dini baskı yapıyorlarsa o zaman haram olur. Bunu Firavun’un  karısının müminliğinden bahseden ayetten istidlal edebiliriz (Tahrim 11).

Kuran hem  din (millet) hem de düzen (din) kitabıdır. Hem şeriat var hem tarikat var. Kelimelere iki mana vereceğiz. Salat dediğimiz zaman bir taraftan Allah’a huşu içinde kunut etme ve nefsini iman nuru ile doldurmadır. Bu tarikat manasıdır. Yalnız Kuran ehli için olandır. Diğer manası da askerlikte içtima gibi bir askeri eğitim ve siyasi müzakereler için bir araya gelmedir. Hadiste açıktır.  Cebrail’in hadisinden başka Buhari ve Müslim de mezkur iman bahsinde meşhur hadis vardır. İslam nedir diye soruyorlar? “Müslimlerin onun elinden ve dilinden selamette olduğu kimselerdir” diyor. İman nedir diye soruyorlar. Bütün Nas’ın mallarını ve canlarını ona emanet ettiği kimselerdir diyor. Hadisler Kuran gibi lafzen yorumlanamaz. Müslim demek Kuran ehli demek değildir. Adem’den kıyamete kadar  her kitap ehli müslimdir. Müminlerin Kuran ehli oldukları hususunda delil getirmek bize düşmez. İddia edenlere düşer. Bize ehli kitabın müslim olduğunu kabul etmek düşer. Kuranın daha önceki kitapları neshettiğini iddia edenlere usulcüler ittifakla cevap veriyorlar. Bizden öncekilerin şeriatı bizimde şeriatımızdır. Ancak tahrif edildikleri için bizim şeriatta zikredilmesi gerekir.

Birde bir Cebrail hadisi var. Malumunuzdur birisi geliyor ve diyor ki İslam’ın ve imanın şartları nedir? Peygamberimiz sorana cevaplatıyor ve İslam’ın şartları ile imanın şartlarını sayıyor o kişi. O kişinin Cebrail olduğunu söylüyor sonra. İşte bunu karşımıza çok çıkarıyorlar . İslam’ın şartları işte kelime-i şahadet getirmek, namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek, hacca gitmek ve imanın şartları da malumunuz 6 tane. Kuran’da da bu minvalde ayetler var. Bunlara dayanarak diyorlar ki imanın bu şartları var iken sen bu özelliklere sahip olmayan birine nasıl mümin dersin ve İslam’ın şartları bunlar iken bunları kabul etmeyen ve yapmayan birine de nasıl Müslüman dersin?

Cebrail’in anlattıkları hususlar İslam ve imanın tarikat manasıdır. Bizim üzerinde durduğumuz şeriat manasıdır. Tarikata göre hırsız günah işlemiştir. Hesabını ahirette verir. Ama şeriata göre kolunu kesmemiz için şahitlerle sabit olması gerekir. Sabit olmayanlara ceza veremeyiz. Tarikata göre sabit olmayan hırsızlıkta hırsızlıktır. Şeriata göre yalnız sabit olan hırsızlıktır. Kuran’ı veya Muhammed’i bile bile inkar eden kafirdir. Ama Kuran’ı ve Muhammed’i inkar etmiyor, ama kendi kitabına ve onun peygamberinin ibadetlerine bağlı, şeriatta Tevrat ve Kuran’a bağlı ise bunlar mümindir. Kuran şeriatı ile Tevrat şeriatı arasında esasta bir fark yoktur.

Yahudi ve Hıristiyanların bu iman ve İslam şartlarını kabul etmeden nasıl mümin ve müslim oldukları konusunu anlatmada sıkıntı yaşıyorum. Temel sıkıntı şurada. Tamam, mümin, müslim vs. ayrımı yapalım ama Kuran ehli sadece mümindir diğerleri zımmi yani klasik Osmanlıdaki yapılanmanın doğru olduğunu kabul ediyorlar. Bütün din mensupları özgürce yaşasın, hiç bir kısıtlama olmasın, bucak sistemine de tamam ama kamuda görev alma, işte silahlı savunma vs. hep kuran ehli müminlere aittir. (Zaten onlara göre başka mümin olmaz).

Yeryüzü insanlığındır. Ya Eyyühe-n Nas ile başlayan ayetlerde (bakara) yerde ne varsa sizin için cem’en var etti diyor.  Kuran onlara da yaşama hakkı vermiştir. Onlara kendi kendilerini yönetmeyi emretmiştir. Onların devletleri kedilerine aittir. İslam devleti içindeki illerin yönetimi de onlara aittir. Onların İslam ili içindeki bucaklarının yönetimi de onlara aittir. İslam devletinin yönetiminde Kuran ehli olmayanlara yer verilip verilmeyeceği Kuran’da ifade edilmemiştir. O devletin anlayışına bırakılmıştır. Bize göre bütün peygamberleri ve kitapları kabul etmesi gerekir. Asgari olarak inkar etmemesi gerekir. Ama kendisi Hıristiyan veya Yahudi dininde yani inanışında kalır. Ama  peygamberlerden bazılarının peygamber olduğunu bilerek inkar eden kafirdir. Kafir olanın cizyesi yoktur ki askerliği olsun.

Bir iki noktayı eksik bıraktım, tamamlayayım. Müslim ve müminin tanımları Kuran’da ve hadislerde yapılmıştır. Ebu Hanife bunlar birdir demiştir. Tamamen hatalıdır. Kuran açıkça yazıyor. Hadis açıkça yazıyor. O halde bize düşen bu farkı ortaya koymaktır. Ahirette durumları hakkında yine Kuran’da ikisi için hüsna vardır diyor. Ancak müminlerin dereceleri vardır. Kuran müslimler için bize dünyada da hasene, ahirette de hasene ver derler diyor. Müminler için ise Allah onların mallarını ve canlarını cennet karşılığı almıştır diyor.  Dünyada bekledikleri bir şey yok.  Biz müminle müslimi böyle ayırıyoruz. Bedel veren müslim, askerlik yapan mümin. Şeriata göre, dünyadaki uygulamasına göre başka daha iyi bir ayırım yapsınlar. Biz onu kabul ederiz. Sadece ahret tanımı ile yetinmek demek şeriatsız laik olmak demektir.

Kafir ve müşrikin ahiret hayatı ile ayrımına gelince, biri Kitaba ve peygambere inanıyor ama bazı hususlarda bile bile hakkı gizliyor. Mesela Kuran’ı kabul etmiyor. Müşrik ise Allah’a inansa bile çok ilahları anıyor. Bu ahiretteki ayrımlarıdır. Şeriattaki ayrımlarını biz şöyle yapıyoruz. Ne bedel veriyor ne de nöbetli oluyor. Ama yargı kararlarını kabul ediyor. Biz onlarla beraber yaşarız onlara saldırmayız. Ama müşrikler tecavüz etse biz onları korumayız. Biz buna müşrik diyoruz. Hakem kararlarını tanımayanlara müşrik diyoruz. Bu bizim ayrımımızdır. İsteyenler başla türlü tanım yapabilirler. Ama dünyada uygulamamız gerekir. Tanımlar usul hükümleridir. Bunlar davi değil defidir. Yani bir usulü kabul eden onu isbat etmekle mükellef değildir. Çünkü usulsüz kitap anlaşılmaz. Anlaşılmayan kitaptan deliller getirilmez. Onun için Kitabı varsayımlarla anlayacağız. Sonra uygulama ile denetleyeceğiz. Dolayısıyla bizim müşrik ve kafir tanımını beğenmeyenler, onu cerh eden deliller getirmelidirler. Yetmez kendileri daha iyi tanım getirmelidirler. İşte usulün bu temel kaidesi bilinmedikçe Kuran’dan hiçbir delil getiremeyiz.

Sonra biz kimseye kendi anlayışımızı kabul ettirmeye çalışmayız. Onlar da bizi kendilerine uydurmaya çalışmasınlar.  Ama karşılıklı tartışalım. Biz onlara yardımcı olalım, bizde onlardan yardım alalım.

Allaha emanet olun.

 


YorumcuYorum
zkafkas
26.05.2010
13:33

Hocam Allah razı olsun.

(İslam devletinin yönetiminde Kuran ehli olmayanlara yer verilip verilmeyeceği Kuran’da ifade edilmemiştir. O devletin anlayışına bırakılmıştır. Bize göre bütün peygamberleri ve kitapları kabul etmesi gerekir. Asgari olarak inkar etmemesi gerekir. Ama kendisi Hıristiyan veya Yahudi dininde yani inanışında kalır. Ama peygamberlerden bazılarının peygamber olduğunu bilerek inkar eden kafirdir. Kafir olanın cizyesi yoktur ki askerliği olsun.)

Devlette görev alabilmesi için bütün peygamberleri ve kitapları kabul etmesi gerekirse , düzene inancı karıştırmış olmuyor muyuz?

Peygamberlerin bazılarını bile bile inkar eden inanç olarak kafir olmuş olmuyor mu? Bu inkarı yapan kişi düzenin korunması için silahlanmayı ve çatışmayı kabul ediyorsa düzen açısından mümin değil midir? Bu yüzden peygamberi inkar etmesi yani inanç açısından kafir olması ve bu yüzden düzen içinde cizye vermemesi gerektiğini söylemek inanca dayalı bir yapılanmanın olduğunu akla getiriyor. Oysaki bu kişi düzen açısından mümindir. Yani inanç ve düzen açısından bir karışıklık var gibi ,benim anlayışımdan da kaynaklanıyor olabilir. Bu konuları açıklayabilir misiniz?

Mete Firidin
27.05.2010
10:03

Sn Hocam dediklerinizi uygulamak veya bu şekilde bir yaklaşımda bulunmak ancak global bir islamiyet ile mümkündür.

Öncelikle bütün dünya halklarının islam hakkın da bilgilendirilmesi(gerçek bilgi,islam düşmanlarının yaymaya çalıştığı bilgi değil)gerekmektedir.İslamın kominizim,kapitalizim gibi düzenlere alternatif ve ilahi bir düzen olduğunun ve gercek toplumsal barışın bununla dünyada sağlanabilineceğinin anlatılması geremektedir.

Bu zamanda ki gerçek sosyal cihad da budur.

Tayibet Erzen
28.05.2010
17:34

İslami düzeni anlatmak değil de yaşayarak örnek olmak veya işleyen bir sistemini ortaya koymak daha etkili olacaktır diye düşünüyorum. Sözel tebliğ yerini icraata bırakmalı, aksi taktirde bırakın dünyaya anlatarak yaymayı etrafımızdakileri bile ikna edemeyiz.

Süleyman Karagülle
07.06.2010
22:20

Kur’an’a göre müslim olanlar; "Rabbimiz bize dünyada hasene ver, âhirette de hasene ver. Bizi ateşin azabından koru!" diyenlerdir. Sünnete göre bütün Müslimlerin dilinden elinden selamette olan kimsedir. Kur’an resûle seni hakem yapanlara istersen hükmet istersen iraz diyerek Müslimlerin hakemliğini yalnız başkan yapmaz. Hakemliği hakemlerin yapacağı da Kur’an’da karı koca için teşri etmiştir. Kur’an müminlerin iman etmeleri için resulü hakem yapmaları gerektiğini söyletmedir. Kıyas yoluyla hakem karalarına uymayanlar Müslim olamazlar. Cizye ayetiyle bunların askerlik bedeli vermesi gerektiğini de bildirmiş oluyor.

Kur’an’a göre mümin olana cennet karşılığı mallarını ve canlarını Allah’a satanlardır. Bunlar resulün hakemliğini kabul etmek zorundadırlar. Bunlar savaşa katılmak zorundadırlar. Sünnete göre mümin bütün insanların mallarını cevaplarını kendisine emanet ettiği kimselerdir. Yani cihat yapanlardır.

Ayetin ve hadisin mümin ve müslim tanımlamaları tamamen birbirine uymakta tasdik etmektedir. Dünyadaki uygulamalarına gelinirse devirlere göre farklıdır:

a) İslam devleti kuruluncaya kadar mevcut devletin kanunlarına uyan, mahkemelerin verdiği kararları kabul eden müslimdir. Bu dünyadaki hesaplarını devletleri görür. Ahretteki hesapları ise Allah’a aittir. Niyetlerine göre amelleri ile cennete veya cehenneme giderler. İslam devleti kuruluncaya kadar mümin olanlar uyarıcılara tabi edip sözleri ile ve sabırları ile cihat edenlerdir.

b) İslam devleti kurulduktan sonra hakem kararlarına uyanlar ve askerlik bedeli olarak cizye verenlerdir. Yani durumları değişmemiştir. İslami devlet geldikten sonra mümin olmak demek askerliği kabul etmek ve savaşla cihat etme anlamına gelir. İslam dininde olmayanlar da asker olup mümin olabilirler mi sorusunun cevabı Kur’an’da açıklanmıştır. Yani bu husus içtihada bırakılmıştır. İslam devletini kuran güç onların durumlarını ortaya koyar. Medine antlaşmasında onlar da Medine’nin müdafaasına katılacaklardı. Ama kamu görevi alıp almayacakları hükme bağlanmamıştır. Biz istihsanla durumlarını tespit eder sözleşmeyi ona göre yaparız. Güçlünün yaptığı bu yaysı kabul eden orada kalabilir, yoksa oradan ayrılırlar.

c) Yeryüzüne Adil Düzen gelip bizim dışımızdakilerden İslam düzenini yani barış düzenini kabul edenler hakemlik sistemini benimseyenler bir dünya düzeni oluşturunca sorun şöyle çözülecektir. Yeryüzü hakemlerin kararları geçerli yapılacaktır. Yani insanlar arasında çıkan ihtilaflar uluslararası hakemlerden oluşmuş yargı çözecektir. Yargı kararlarının uygulanmasına zorlayan güç uluslararası askerî kuruluş olmayacaktır. Böyle bir güç İslamiyet’e göre meşru değildir. Ulus devletler olacak ve ordular ulus devletlerin olacaktır. Aynı dili konuşmayanlar birlik oluşturamazlar. Sonra tek güçte denge olmaz. Hakem kararlarına uymayanları ulus devletlerin orduları yola getirecektir. İşte hangi devletin kimleri mümin kabul edip askere alacağı hususu o devletin kanunlarına ve nizamına tabidir. İsteyeni müslim isteyeni mümin kabul eder. Hakem kararlarına uyanları dışlayamaz. Demek Hıristiyanların devleti Hıristiyanları mümin kabul edip bizi Müslim yapar ve askere almaz. Suudiler de Hıristiyanları asker kabul etmez. Halkın hicret hakkı vardır.

d) Biz İslam devletini kurduğumuzda diğer İslam devletleri ile birlik içinde olacağız. Biz kimleri asker alacağız? Kendilerine sorarız biz dinimizde kalacak ama asker olacağız derse onları askere alırız ve cizyeden kurtulurlar. Benim içtihadım böyledir. Ama ehli olanlardan başkasını askere almayan devletler İslam devleti olmaktan çıkmazlar. Yeter ki hicretlerine imkân sağlansın.





Son Yorumlanan Makaleler
Süleyman Karagülle
ANA MUHALEFET
22.03.2018 2077 Okunma
Süleyman Karagülle
El değiştirdi
23.03.2018 2004 Okunma
Süleyman Karagülle
Bir hatıra da benden
24.03.2018 2008 Okunma
Süleyman Karagülle
Barış Anayasası ile Suriye’de Barış
24.03.2018 2090 Okunma
Süleyman Karagülle
Sermaye'nin oyunları
25.03.2018 2165 Okunma
Süleyman Karagülle
Yeni canlanma
26.03.2018 2156 Okunma
Süleyman Karagülle
İttifak
29.03.2018 2147 Okunma
Süleyman Karagülle
Cengiz Demirci ile Hakemlik Tartışması
30.03.2018 2077 Okunma
Süleyman Karagülle
Olacakları görmek
30.03.2018 2154 Okunma
Süleyman Karagülle
Türkiye'nin bağımsızlığı
31.03.2018 2622 Okunma
Süleyman Karagülle
Gelenlere izin
24.04.2018 1952 Okunma
Süleyman Karagülle
Doğru ama…
25.04.2018 2066 Okunma
Süleyman Karagülle
Seçim ve ilke
19.04.2018 2026 Okunma
Süleyman Karagülle
Muhalefet ne yapmalı?
21.04.2018 2077 Okunma
Süleyman Karagülle
AFRIN’DE ÇÖZÜM VE ANAYASA
21.04.2018 2430 Okunma
Süleyman Karagülle
Mümin var, Müslim var
27.04.2018 2065 Okunma
Süleyman Karagülle
Müşavere
29.04.2018 2274 Okunma
Süleyman Karagülle
VARSAYIM
2.05.2018 2001 Okunma
Süleyman Karagülle
Savaşlar
9.05.2018 1853 Okunma
Süleyman Karagülle
Sorun Ekseriyette
10.05.2018 1719 Okunma
Süleyman Karagülle
Adaylar ve Seçim
5.05.2018 1848 Okunma
Süleyman Karagülle
Tarihin Akışı
17.05.2018 1966 Okunma
Süleyman Karagülle
Hepsi oyun
18.05.2018 1954 Okunma
Süleyman Karagülle
Türkiye ve Malezya
20.05.2018 1712 Okunma
Süleyman Karagülle
Bekledim
22.05.2018 1997 Okunma
Süleyman Karagülle
Önce Borsa
23.05.2018 2879 Okunma
Süleyman Karagülle
Cehalet
24.05.2018 2717 Okunma
Süleyman Karagülle
Faiz
25.05.2018 1961 Okunma
Süleyman Karagülle
Faizin sonu
27.05.2018 1827 Okunma
Süleyman Karagülle
Kervan yürür
28.05.2018 1995 Okunma
Süleyman Karagülle
SESSİZ BAŞKANLAR
29.05.2018 1913 Okunma
Süleyman Karagülle
İyiye gidiyoruz
30.05.2018 1914 Okunma
Süleyman Karagülle
Erken Seçim ve Listeler
27.05.2018 1939 Okunma
Süleyman Karagülle
Okumuyorum
1.06.2018 1744 Okunma
Süleyman Karagülle
Hapis cezası
2.06.2018 1904 Okunma
Süleyman Karagülle
Semt Kooperatifleri
3.06.2018 1601 Okunma
Süleyman Karagülle
Deneme Tahtası
4.06.2018 2044 Okunma
Süleyman Karagülle
Obama
16.06.2018 1962 Okunma
Süleyman Karagülle
Açık Oy
17.06.2018 1711 Okunma
Süleyman Karagülle
Türkiye kazanıyor
18.06.2018 2246 Okunma
Süleyman Karagülle
İslam’da Emeklilik
10.06.2018 2065 Okunma
Süleyman Karagülle
Seçimden sonra
11.06.2018 1901 Okunma
Süleyman Karagülle
Teşhis… Adaylara Soruyorum…
11.06.2018 1895 Okunma
Süleyman Karagülle
Tedavi… Ve Meydan Okuyorum…
11.06.2018 1881 Okunma
Süleyman Karagülle
Sermaye'nin İsrail oyunu
12.06.2018 1834 Okunma
Süleyman Karagülle
Mehmet Şimşek istifa etmeli
13.06.2018 2192 Okunma
Süleyman Karagülle
Şeriatta Başkan Seçimi
20.06.2018 2280 Okunma
Süleyman Karagülle
Dünyada basın
6.06.2018 1769 Okunma
Süleyman Karagülle
Halk Ekonomisi ve Yeni Akevler
19.06.2018 2166 Okunma
Süleyman Karagülle
Ekonomi Dersi; Dolar ve Para
24.06.2018 1975 Okunma
Süleyman Karagülle
Yeni Uygarlık İçin Yeni Hamle
24.06.2018 1913 Okunma
Süleyman Karagülle
Suçlu kim?
24.06.2018 1885 Okunma
Süleyman Karagülle
Beklemediklerim
25.06.2018 2327 Okunma
Süleyman Karagülle
Sermaye’den kurtulma
26.06.2018 1965 Okunma
Süleyman Karagülle
Seçim Sonuçları-I
1.07.2018 1889 Okunma
Süleyman Karagülle
Yalancı düzen
1.07.2018 2268 Okunma
Süleyman Karagülle
İntikam
2.07.2018 2327 Okunma
Süleyman Karagülle
Basın sömürüsü
3.07.2018 1936 Okunma
Süleyman Karagülle
Aklıma geldi
5.07.2018 2069 Okunma
Süleyman Karagülle
Uzlaşma zamanıdır
6.07.2018 2027 Okunma
Süleyman Karagülle
Hukuk devleti değil
7.07.2018 1972 Okunma
Süleyman Karagülle
Devlet Başkanımıza Öneri
8.07.2018 1872 Okunma
Süleyman Karagülle
Şeriat ne der?
8.07.2018 2044 Okunma
Süleyman Karagülle
Merkezi Yönetim
9.07.2018 2189 Okunma
Süleyman Karagülle
Ordunun Yeniden Yapılanması
15.07.2018 2161 Okunma
Süleyman Karagülle
Hemen Harekete Geçmelisiniz
15.07.2018 1789 Okunma
Süleyman Karagülle
Darbe ve Müdahale
16.07.2018 2041 Okunma
Süleyman Karagülle
Denge
17.07.2018 1985 Okunma
Süleyman Karagülle
1960’ta gördüm
18.07.2018 2058 Okunma
Süleyman Karagülle
Hakaret
19.07.2018 2161 Okunma
Süleyman Karagülle
Hicret
25.07.2018 1995 Okunma
Süleyman Karagülle
Alışkanlık ve moda
22.07.2018 2098 Okunma
Süleyman Karagülle
Sermaye, Yeni 27 Mayıs ve AK Parti
22.07.2018 1955 Okunma
Süleyman Karagülle
Yalova/Teşvikiye Toplantısı (14.07.2018)
22.07.2018 2054 Okunma
Süleyman Karagülle
İyi Parti
23.07.2018 1951 Okunma
Süleyman Karagülle
ABD’de Çatışma
1.08.2018 1863 Okunma
Süleyman Karagülle
Adil Yargı
2.08.2018 2203 Okunma
Süleyman Karagülle
Dünyada Denge
3.08.2018 1810 Okunma
Süleyman Karagülle
DIŞ BORÇLAR NASIL ÖDENİR?
4.08.2018 3572 Okunma
Süleyman Karagülle
ENFLASYON SORUNU NASIL ÇÖZÜLÜR?
4.08.2018 3238 Okunma
Süleyman Karagülle
Sorun CHP’de değil
4.08.2018 2500 Okunma
Süleyman Karagülle
Diktatörler
5.08.2018 2306 Okunma
Süleyman Karagülle
CHP
6.08.2018 1992 Okunma
Süleyman Karagülle
Türkiye’nin durumu
7.08.2018 2562 Okunma
Süleyman Karagülle
Türkiye’nin 4 hayati sorunu var
8.08.2018 2421 Okunma
Süleyman Karagülle
Türkiye Ekonomisi
9.08.2018 2434 Okunma
Süleyman Karagülle
İki nokta
10.08.2018 2529 Okunma
Süleyman Karagülle
Savaşın aslı
13.08.2018 2662 Okunma
Süleyman Karagülle
Yeni Denge
14.08.2018 2453 Okunma
Süleyman Karagülle
Zaferden sonra
15.08.2018 2279 Okunma
Süleyman Karagülle
AK Parti
16.08.2018 2347 Okunma
Süleyman Karagülle
Yeni Oluşum
17.08.2018 2521 Okunma
Süleyman Karagülle
Meçhule doğru
18.08.2018 2419 Okunma
Süleyman Karagülle
ABD TEHDİTLERİ VE ÇÖZÜMLER
20.08.2018 2199 Okunma
Süleyman Karagülle
İŞÇİLİKTEN ORTAKLIK SİSTEMİNE
20.08.2018 2009 Okunma
Süleyman Karagülle
Doların hükmü
20.08.2018 2311 Okunma
Süleyman Karagülle
Mutsuz insanlar
21.08.2018 2750 Okunma
Süleyman Karagülle
ABD değil Sermaye
22.08.2018 3288 Okunma
Süleyman Karagülle
Bayramlar
23.08.2018 2308 Okunma
Süleyman Karagülle
İttifak
26.08.2018 1982 Okunma


© 2025 - Akevler