Anladım ve aktarmayı görev bildim; SAĞLIK-2
Kaldığımız yerden devam ediyoruz…
“Hala çok geç değil şükür ve her şeyin düzelmesi hayal değil; ancak hepimiz taşın altına elimizi sokmak zorundayız. Beş yıl önce elimde delillerle suç duyurusunda bulunduğum halde hala davası görülmeyen kemik erimesi ilacıyla soygun ve katliam davamda olduğu gibi, ilaçlar ve gereksiz ameliyatlarla soygun ve katliam sürüyor.
Hastalar özel sektörde ayrı, devlette ayrı, alternatif tıp kliniklerinde ayrı, korsan sektörle ayrı sömürülüyor. Hasta ve güvensiz, umutsuz bir millet haline getiriliyoruz.
İşte bu, Japon bilim adamının üç yıllık inceleme sonucu olan batının bir milleti hiç savaşsız yok etmesidir. Dilimizden, dinimizden, kültürümüzden uzaklaştırmak ve her bahane ile aramıza duvarlar örerek bölüp parçalamak yanında bu yolla da adi-hain emellerine ulaşmaya çalışıyorlar.
Bir an önce bilinçlenmeli ve mücadeleyle, şer güçlerin korkunç emeline hizmetten başka işe yaramayan bu hain tuzaklardan millet olarak kurtulmalıyız.
Sağlık reformuyla, nebevi- geleneksel gerçek şifa yöntemlerimizin, modern ve alternatif tıbbın güzel bir senteziyle şifa devlet güvencesiyle her insanın hakkı. Hekimlerimizi, sağlık personelimizi de bu bilinçle yetiştirmeliyiz. İlaç kartellerinin belirlediği, öldürme, sömür, süründür adi emelli, kimyasal, sentetik ağır yan etkili ilaçlara endeksli müfredatla değil...
Beş yıldır yazarak, uyarmaya, bu farkındalığı oluşturmaya çalıştım. Bugün geldiğimiz nokta malum. Artık durumumuz çok daha acil, hatta vahim!..
Acımasız ilaç kartellerinin zannettiğimizden çok daha uzun kolları olduğunu yaşayarak gördük. Sadece ülkemizde değil tüm dünyada bir toplu kıyım ve soygun olduğunu da.
Adi emele ulaşma adına proje olarak yetiştirilmiş, rüşvetle satın alınmış olanların sadece tıp camiasının büyük çoğunluğu değil, hatta dünya sağlık örgütünün ve devlet idarecilerinin olduğunu da. Sisteme uymayanlar, alet olmak, hizmet etmek istemeyenlerin yıllardır olduğu gibi, devlet başkanlarının dahi ibret için öldürüldüğü bir adi planı hayretle, endişeyle izliyoruz.
Şifâ peşinde sürecimin son aşamasında tedavi aldığım şaman şifacı kaynaklı bilgi inanılır gibi değil. Kolombiya'da, aydınlığa, iyiliğe, şifaya hizmet eden yüze yakın şifacı kabile reisi aynı şer güçler tarafından öldürülmüş yıllar önce. Çok dikkatli hazırlanmışlar şuan içinde bulunduğumuz soygun ve katliam planına meğer...
Dünyaya hükmetme, insanlığı bozma adına neler yapabileceklerinin kanıtı bugüne kadar yaptıkları. Parayı, tohumu, silah ve ilaç sanayini hatta proje muhalefeti, iktidarları ile devletleri, neredeyse tamamen dünyayı ele geçirmiş durumdalar. Engel olabilecek güçler kurulmuş tuzaklarla zayıflatılmış.
Şimdi aynen yıllar önce kuş gribi salgınıyla yerli tavukçuluğu bitirip yerine hastalık sebebi suni tavukları sürerek hem piyasayı ele geçirip hem hastalık etkenini süregen hale getirdikleri gibi, yine kasten üretilmiş bir virüs salgını ve yine kasti ağır tedaviyle nüfusu azaltıyorlar. Yapay zekâ, yapay et derken insanlık katlediliyor, bozuluyor.
Toprakları, iflasa sürükledikleri şirketleri kendileri bastıkları için hiç sınırı olmayan paralarıyla satın alıyorlar. Önce tavuklar gibi tahılları, gıdaları bozdular, hastalık sebebi yaptılar. Bütün bunlar ve ağır yan etkili ilaçlardan sonra şimdi de insanlığın genlerini bozma aşamasındalar. Koşulsuz itaate zorlayarak, maneviyatı yok ederek, dünyaya geliş gayesinden tamamen uzaklaştırmak, hatta insanlıktan çıkarıp maymun, domuz genleri verilerek garip, robotumsu yaratıklar haline getirmek adi emelleri.
Bunu yapmak istemelerinin sebebi ise Suudi krallığı kullanarak Kur'an’dan çıkarmaya çalıştıkları kendilerini anlatan ayetlerle sabit bir gerçek. Ezelden ahdine hizmet eden şeytanın ordusu zira bunlar. Kur'an-ı Kerîm'deki ayetlerle devam edeceğiz…”
(Devamı var…)