‘Adli İlahi hesap sormasın diye’; TİYEMDER-1
Evet…
“ADLİ İLAHİ HESAP SORMASIN DİYE” söze başlamış, Saim Oral kardeşimiz.
Biz de anlatılanların ve yapılanların, ayrıca bundan sonra da yapılması gerekenlerin önemine binaen yazımızın başlığına bu ifadeyi uygun gördük; Allah tesirini lütfeylesin…
Anlatılan hikâye aslında bizim hikâyemiz…
Kim bilir, sadece onun değil belki de hepimizin hikâyesi…
Ya da bu yolda cehd ve gayret sarf edip cihad eden herkesin hikâyesi…
Bundan dolayı da bunları hatırlatan Saim Oral kardeşimiz teşekkürler borçluyuz…
İslam Medeniyeti Vakfı ve TİYEMDER olarak hem TİYEMDER’in ilk kurulduğu dönemde hem de son zamanlarda birlikte hareket ediyor ve hizmetlerimizi de koordineli bir şekilde aynı binada yani Üsküdar’daki merkezimizde sürdürüyoruz, elhamdülillah…
İslam Medeniyeti Vakfı 1960’lı yıllardan itibaren, o zamanki adıyla, “Yüksek İslam Enstitüleri Talebe Dernekleri Federasyonu” olarak bir taraftan genel faaliyetlerini sürdürüyor, diğer taraftan o zaman alanında çok değerli olan “İslam Medeniyeti” dergisini de yayımlıyordu ki; son yıllarda bu dergiyi akademik hakemli dergi” olarak yayımlamaya devam ediyoruz…
Bu konularda yazılacaklar pek çok, onları başka bir zamana bırakalım ve sözü Saim Oral kardeşimize bırakalım; anlattıklarından istifade edilmesi dua ve dileklerimizle…
“Tüm İlahiyat, İslami İlimler ve Yüksek İslam Enstitüsü Mezunları Mensupları Derneğimizin (TİYEMDER) yönetimindeyiz. Allah’ın (cc) izni ve dostların teveccühü ile görev tevdi edildi. Ramazan ayında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde büyük iftarımızı yaptık, epeyce dostlarımız ve hocalarımızla buluşmak nasip oldu.
Pendik Belediyesi Mehmet Akif Ersoy Kültür Merkezi’nde Kuran’ı Kerim eğitimi yapıldı. İlahiyat mezunu olarak görevlerimizin çok kutsal olduğuna inanıyorum.
Neden?
Toprağımız, bayrağımız, ezanımız, vatanımız, devletimiz ve milletimiz bizim için kutsaldır. Asırlar boyudur din âlimlerimiz bu necip millete rehberlik etmiş ve yol göstermişlerdir. İlahiyat mezunları olarak bizler de kendimizi biliyoruz. Bunun idrakindeyiz ve millete hizmet etmeyi de bir vecibe olarak görüyoruz. Türkiye de ve dünyada ilahiyat mezunları büyük bir güçtür ve insanlığa hizmet etmek için vardırlar. İlahiyat mezunları ve mensupları olarak bizler sadece doğruları insanlara aktarıp onlara dinî ve millî konularda rehberlik ve önderlik yapmak mecburiyetinde olduğumuzu biliyoruz.
İlkokul, Ortaokul ve Liselerde Din Dersi Öğretmenleri, Camilerde İmam Hatipler, Kur’an Kursu Öğretmenleri, Vaizler, Müftüler ve nice bürokratlar olarak hepimizin asli görevi Kur’an’ı Kerimi ve Peygamberimizin hayatını insanlarımıza aktarmaktır. Tebliğ görevimizi yumuşak söz ve güzel örneklerle insanlara aktarmak ve toplumumuzu dinamik tutulması hususunda manevi harç olabilmektir. Çünkü hizmetin gitmediği yerdeki bir insanımızın yaptığı yanlış, vebal olarak aynı zamanda din âlimlerinin ve görevlilerinin sorumluluğudur. Milletimize, memleketimize, dinimize millî birlik ve beraberliğimize bir insanın veya insanların yapacağı kötülüğü “elimizle ve dilimizle” engelleyip doğruları onlara ulaştırmak mecburiyetindeyiz. Hatta imansız olarak ölen bir insanı duyarsak onda da bizim vebalimizin olduğuna ve hesabı Allah’a (cc) vereceğimize inanmamız gerekir.
TİYEMDER mensubu olarak bizi alttan besleyen İmam Hatip Okullarının sene sonu etkinliklerine iştirak etmeye gayret ediyorum/ediyoruz. Eğitime Destek Platformu gurubuna aktif olarak iştirak ediyoruz. İmam Hatip Okulları Müdürleri, Öğretmenleri, Öğrencileri ve Velileri ile öylesine müstesna etkinlikler yapıyorlar ki; onlara yetişmek de zor, takip etmek de zor. Gönlümüz arzu eder ki her İmam Hatip Okulunun etkinliklerinde bulunalım. Takdir edersiniz ki İstanbul’un şartları çok zordur ama kalben hepsinin yanlarındayız.
Teklifimdir; seneye etkinlikleri guruplar halinde geniş katılımlı yapalım, çünkü küçük guruplar az kuvvettir, büyük guruplar büyük güçtür.” (Devamı var…)