Sömürdüm, hala sömürüyorum; ben kapitalizm!-5
Kaldığımız yerden devam ederken tavsiyem şu; önceki yazılarla birlikte okuyunuz…
“Allah haddi aşanları sevmez” diyen ilahi emrin inananları olarak, haddi aşan insanın nelere sebep olduğunu bir kez daha canlı yayında görecek bir nesil olacağız gibi görünüyor. Çevreye en çok sahip çıkması ve onu emanet bilmesi gereken Müslümanların bu denklemdeki durumları da çok daha içler acısı; hem görevlerini yapmıyorlar hem de … … …
Tavsiyemiz şöyle: En yakın zamanda ve ilk imkân bulduğunuzda bir şeyler ekip dikebileceğiniz, kendi mahsulünüzü üretip tüketebileceğiniz ufak bir bahçe yahut tarla gibi bir yaşam alanı edininiz. Ailenizin ve çoluk çocuğunuzun geleceği için bu acil eylem planını ufaktan uygulamaya başlayınız.
Bu uygulama kendi köyünüzde olabilir.
Bir grup anlaşabileceğiniz yakın arkadaşlarınızla olabilir.
En güzeli bu köşede hep hatırlattığımız üzere, Kur’an’ın “TEAVENÛ” emrine uyarak “ORTAKLIKLAR” kurmanızdır; ülkemizde yürürlükte olan kanunlar ve teşvikler açısında en uygun kurumsallaşma ‘KOOPERATİFLER’ ile yapılabilmektedir.
Böylece hem gündemin saçmalıklarından kurtulmuş hem de gelecekteki evlatlarınızın ve torunlarınızın hayır dualarını almış olursunuz. Sömürü Sermayesi’nin felaket ve sömürü senaryoları yanılıyor olabilir veya onların sömürü sistemi de bir gün sona erecek… ,
Evet, sömüren vahşi kapitalizmin sömürüsü sona erse bile; ki biz yapmamız gerekenleri yaparsak elbette bir gün sona erecek…
Neticede siz ve evlatlarınız ile torunlarınız kendi bahçenizde yetiştirdiğiniz organik tahıl, sebze ve meyvelerin tadını çıkarıp daha sağlıklı, tabiattan emek ve zahmetle yetiştirdiğiniz pek kıymetli bir rızık olduğunu daha içtenlikle takdir etmeye başlarsınız...
Allah göstermesin ama diklemesine yükseltilmiş konutlardan oluşan semt mahallelerinizde bir gün petrolsüz, doğalgazsız, susuz, marketlerde yiyeceksiz kalabileceğiniz günleri bir düşünün; olmaz demeyin çünkü bu bela ve musibet insanlığın başına ilk defa gelmiyor; insanlık tarihi ve özellikle Kur’an ve diğer ilahi kitaplarda bunları bulabilirsiniz…
Bu sorumluluk bilincinde olan bir grup duyarlı arkadaşlarımız ile birkaç yörede başladığımız ekolojik yaşam köyü projesinde doğa ile barışık ve kendi ihtiyaçlarını yetiştiren, kendi enerjisini üreten, kendi kendine yeten bir hayatın ve yapılanmanın ilk adımlarını atmış bulunuyoruz. Kooperatif olarak bir model geliştirmeye ve uygulanabilir örnekler oluşturmaya çalışıyoruz…
Bunlar bizim yarım yüzyıldır yazdıklarımız ve yapmaya çalıştıklarımız…
DEVLET VE YÖNETİCİLERE TAVSİYE
Devlete ve ülkemizi yönetenlere tavsiyelerimizi özünü tekrar hatırlatalım… Türkiye’nin bize göre em büyük tek sorunu vardır ama bu sorun bir hayati sorundur; dış borçlar. Biz bunu her zaman söylüyoruz, halkımızın tabiriyle söylemekten dilimizde tüy bitti! Söylemekle yetinmiyor TEDAVİ yani çözüm reçetesini de hep hatırlatıyoruz…
-Dış borçlar her şeyden önce iç borca çevrilecek…
-Faizli borç kredileşmeli borca çevrilecek…
-Dolar borcu mal borcuna çevrilecek…
-Borçlar iştirake çevrilecek…
Detaylar yazdığımız yerlerde duruyor…
Böylece bir veya iki sene içinde borçlar tasfiye edilecek. Bunun başarılabilmesi için de bir tek şeye ihtiyacımız var; ALTIN BONO. Altın Bonosunu çıkaracağız. Artık uygulamada ödemeler Türk Lirası, borçlanmalar Altın Bono ile olacak...
Söylediklerimiz ve yazdıklarımız zor anlaşılır veya zor yapılır şeyler değildir.
Ama söylemesi, yazması ve yapması gerekenler bu konulara temas etmiyorlar; ya sadece eleştiriyorlar veya ninni söylüyorlar ya da ağlıyorlar...
Bize göre sorumlu olanlar asıl söylenecekleri söylemeyen ve yapmayanlardır.